ismet ozel, turkiye'de ozellikle son zamanlarda populer kultur malzemesi yapilmaya ve kliselestirilmeye calisilan masum bir ediptir. o, bu tur yozlasmalara alet edilemeyecek kadar nadide bir insandir. kendi anlayisi, bu tur cekistirmelerin tam karsisinda durur. onu taniyan biri, onun asil misyonunun da bir tavir alma eylemi oldugunu gayet iyi bilir, bilmelidir. ama anlayana...
Nazlan Sitem et Kırıl bana Beni geç vakit Tek başıma suya yolla Bahçede yüzünü öteye çevir Güle hayret ediyormuş gibi yap Gülümseyerek konuş da başkalarıyla Somurt, avluda sadece ikimiz kalınca
ismet özel in ilginç bir yaşantısı var... ataol behramoğlu ile birlikte solun en büyük bayraktarı iken bir anda çizgisini değiştirmesi,fakat sanatını değiştirmemesidir.. gür sesli meydan okur gibi bir tarzı var..
kalemi güzel insan.gönlü güzel islamcı.iyiki varsın...sen hep yaz... iyiyim? ..
'Hayat dört şeyle kaimdir, derdi babam su ve ateş ve toprak. Ve rüzgâr. Ona kendimi sonradan ben ekledim pişirilmiş çamurun zifirî kokusunu ham yüreğin pütürlerini geçtim gövdemi âlemlere zerkederek varoldum kayrasıyla Varedenin eşref-i mahlûkat nedir bildim. n.'
Bir Ağrı Yakıldıkça Sevilmeli Gecenin dürüstlüğünden herkes kuşkulanır korkulur o kuş yüklü iniltilerden ve mor ağzını gecenin kumuna batıran ben çağdaş serüvenler adına bütün fotoğraflarını yakan yakan ve bekleyen. Çarpar yüzü bir çocuğun mezarlara yine de ağartamaz tanımını gecenin. Ezgisiz ama esnaf bakışlarıyla soyunan bir kadın ayartılmaya uygun o çok baygın yerlerim ağartamaz çünkü çocuklar yağız bir öpüşle korunur ben yakarım çağımın ellerini. Ben bekliyenim. Gecenin kıyısında benden konuşulur. Kara bir irin akıyor öpünce o yıkılmış gülüşünden çocukların. Kara bir salgıdır çünkü büyük serüvenler ve çocukların soluk alışları da. Ürker herkes üşümüş bir anahtar olagelmekten bir çocuğun şehri çarpar yüzümün varoşlarına.
Karanlık sözler yazıyorum hayatım hakkında öyle yoruldum ki yoruldum dünyayı tanımaktan saçlarım çok yoruldu gençlik uykularımda acılar çekebilecek yaşa geldiğim zaman acıyla uğraşacak yerlerimi yok ettim. Ve simdi birçok sayfasını atlayarak bitirdiğim kitabin başından başlayabilirim.
Sana durlanmış kelimeler getireceğim pörsümüş bir dünyayı kahreden kelimeler kelimeler, bazısı tüyden bazısı demir seni çünkü dik tutacak bilirim kabzenin, çekicin ve divitin tutulduğu yerden parlayan şiir.
Gençtim işte şehrin o yatık raksından incinen yine bendim gelip bana çatardı o ruh tutuşturucu yalgın onunla ben hep sevişecek gibi baktık birbirimize. Bir kez öpüşebilseydik dünyayı solduracaktık.
yargı kesin; acı duymak ruhun fiyakasıdır kin susturur adamı adına çidam denir susulunca tutulan çetele simsiyahtır o siyah, öc almakcasına gür ve bereketlidir
İsmet Özel'in 'Savaş Bitti 'adlı şiirinin başından,ortasından ve sonundan üç kısım alıntıdır. Oldukça uzun bir şiirdir biraz da hikaye tadında....
Bu üç kısım ilginizi çektiyse,bir de tamamını okumanızı tavsiye ederim.
Var mı bilen başıma seni saranlar arasında adını Mantık mı diyorlar idrak mısın hafıza mı Sahici bir şeysen eğer söyle bakalım Neydi sevgilinin koynuma kaçtığı tarih Yıllardan hangisiydi hangi mevsimdeydik ayın kaçıydı Koynummuş madem sevgilinin göz diktiği yer kaçmak için İncecik ürperişli gölgesi cismime neden kıydı Sor gücün sormaya yetiyorsa var mıymış Gönlümü bin parçaya böldüğünün bir sebebi O yürek burkucu gençlik döngülerinde beni çark ettirişi Ses çürütüp bağrımda Böğrümden karaltı söktürüşü Niyeymiş boynumun tan yerine amade kılındığı silkinişler Türk ilinde fütur eylemeksizin La Belle Dame Sans Merci Sancak açsın diye mi ..................................... ....................
Savaş çıktı Kız koynumdan çıkmadı Beni mahmur bırakmaktan bir gün olsun bıkmadı Devler gibi yazı yaban demeyip silahlanmış adamlar Korkuya Yağmaya Kana söz getirtmedi Alacaklarımızın sorgucuyduk borçlarımızın çilingiri Bizi Korku bizi Yağma bizi Kan yargıladı Terler döküldükçe solgunlaştı yerküre Çehre solgun anneler endişeli küfürbazdı babalar Yasalar kapattı çimenli bayırların yüzeyinde artanı ................................................ ...................................
Savaş bitti Kır gezmelerinde bundan böyle şüphe çekmeyeceğiz Kime kalacak kırlara çıkmanın burun sızlatan anlamı Dinlemek zorunda değiliz muhallebicide Yabancı dilden anıştırmalarla yüklü kaçış Hikâyelerini mültecilerin Memur beyler neler karıştırdıysa şehir kulübünde Buraya kadardı Bu saatten sonra Briyantin saçlılara hiç kimse Göster eşkinli beygir vesikanı diyemeyecek Kanaviçe veya goblen Kime ne Arık fitil odam loş Savaş bitti koynum boş.
Ben İsmet Özel, şair, kırk yaşında. Her şey ben yaşarken oldu, bunu bilsin insanlar ben yaşarken koptu tufan ben yaşarken yeni baştan yaratıldı kainat her şeyi gördüm içim rahat gök yarıldı, çamura can verildi linç edilmem için artık bütün deliller elde kazandım nefretini fahişelerin lanet ediyor bana bakireler de. Sözlerim var köprüleri geçirmez kimseyi ateşten korumaz kelimelerim kılıçsızım, saygım kalmadı buğday saplarına uçtum ama uçuşum radarlarla izlendi gayret ettim ve sövdüm bu da geçti polis kayıtlarına.
Haytanın biriyim ben, bunu bilsin insanlar ruhumun peşindedir zaptiyeler ve maliye kara ruhlu der bana görevini aksatmayan kim varsa laboratuvarda çalışanlara sorarsanız ruhum sahte evi Nepal'de kalmış Slovakyalı salyangozdur ruhum sınıfları doğrudan geçip gerçekleri gören gençlerin gözünde.
Acaba kim bilen doğrusunu? Hatta ben kıyı bucak kaçıran ben ruhumu sanki ne anlıyorum? Ola ki şeytana satacak kadar bile bende ondan yok. Telaş içinde kendime bir devlet sırrı beğeniyorum çünkü bu, ruhum olmasa da saklanacak bir şeydir devlet sırrıyla birlikte insanın sinematografik bir hayatı olabilir o kibar çevrelerden gizli batakhanelere yolculuklar, lokantalar, kır gezmeleri ve sonunda estetik bir idam belki! Evet, evet ruhu olmak bütün bunları sağlayamaz insana.
bir şehrin urgan satılan çarşılarında kenevir kandil geceleri bir şehrin buhur kokmuyorsa yağmurdan sonra sokaklar ortadan kalkmıyorsa o şehirden öc alma vakti gelmiş demektir
've rüzgar buruşturuyor polis raporlarını kadınlar fazlasıyla günaha giriyorlar bazı solgun gömleklerin çözük düğmelerinden çelik tırpan gibi silkiniyor çocuklar denizin satırları arasından gece arsızca kükrüyor paslı beyninde şehrin'
'öyle yoruldum ki, yoruldum dünyayı tanımaktan saçlarım çok yoruldu gençlik uykularımda acılar çekebilecek yaşa geldiğim zaman acıyla uğraşacak yerlerimi yok ettim ve şimdi, bir çok sayfasını atlayarak bitirdiğim kitabın başından başlayabilirim'
OF NOT BEING A JEW' -Ölüm Kere Ölüm / Ölüm Kare -Dinosorus'un Rinoseros'a Bitimsiz Yakınması -Rinoseros'un Dinosorus'a Can Yakan Bir Cevabı -Of Not Beıng A Jew -Mevsimlerin İnsana Yaptığı Fenalıklar -Üvey Kardeşim César -Kızkulesi Beyaz İken -İki Kanat -Démangeaıson -Kaçmak İsterken Vuruldu -Mareşalin Tabutu -Kısa Pantolon, Paslı Çakı, Dizde Kabuk Bağlamış Yara Kısa Çakı, Paslı Pantolon, Gözde Yarası Kalmış Kabuk -Mıchauxnunkımı/İmiknunxuahcim -Savaş Bitti -Otoyoldaki Kavşakta Kavrulmuş Ruh Satıcısı -Arap Komserin Oğlu -John Maynard Keynes’ten Nefretimin Yirmi Sebebi -De La Frayeur D'etre Plombier Borgne
ismet ozel, turkiye'de ozellikle son zamanlarda populer kultur malzemesi yapilmaya ve kliselestirilmeye calisilan masum bir ediptir. o, bu tur yozlasmalara alet edilemeyecek kadar nadide bir insandir. kendi anlayisi, bu tur cekistirmelerin tam karsisinda durur. onu taniyan biri, onun asil misyonunun da bir tavir alma eylemi oldugunu gayet iyi bilir, bilmelidir. ama anlayana...
dava, amaç; yapılması gereken işler, ödevler. Esenlik Bildirisi
geçici bir dünyanın geçeci saltanatını, insanları kafataslarından ayıran duyuş, bilişi... ve daha bilmem hangi insana dair önyargıları...
O muazzam bir karmasa
bu deveyi gütmeyeceğim
bu diyardan da gitmeyeceğim.
ismet özel
'karanlık sözler yazıyorum hayatım hakkında
aşklarım, inançlarım işgal altındadır
tabutumun üstünde zar atıyorlar'
Vaktiyleee...Vazgeçtim.
Nazlan
Sitem et
Kırıl bana
Beni geç vakit
Tek başıma suya yolla
Bahçede yüzünü öteye çevir
Güle hayret ediyormuş gibi yap
Gülümseyerek konuş da başkalarıyla
Somurt, avluda sadece ikimiz kalınca
bir şairi anarak... diyorum
ismet özel in ilginç bir yaşantısı var...
ataol behramoğlu ile birlikte solun en büyük bayraktarı iken bir anda çizgisini değiştirmesi,fakat sanatını değiştirmemesidir..
gür sesli meydan okur gibi bir tarzı var..
kalemi güzel insan.gönlü güzel islamcı.iyiki varsın...sen hep yaz... iyiyim? ..
'Hayat
dört şeyle kaimdir, derdi babam
su ve ateş ve toprak.
Ve rüzgâr.
Ona kendimi sonradan ben ekledim
pişirilmiş çamurun zifirî kokusunu
ham yüreğin pütürlerini geçtim
gövdemi âlemlere zerkederek
varoldum kayrasıyla Varedenin
eşref-i mahlûkat
nedir bildim.
n.'
Bir Ağrı Yakıldıkça Sevilmeli
Gecenin dürüstlüğünden herkes kuşkulanır
korkulur o kuş yüklü iniltilerden
ve mor ağzını gecenin kumuna batıran ben
çağdaş serüvenler adına
bütün fotoğraflarını yakan
yakan ve bekleyen.
Çarpar yüzü bir çocuğun mezarlara
yine de ağartamaz tanımını gecenin.
Ezgisiz ama esnaf bakışlarıyla soyunan bir kadın
ayartılmaya uygun o çok baygın yerlerim
ağartamaz
çünkü çocuklar yağız bir öpüşle korunur
ben yakarım çağımın ellerini. Ben bekliyenim.
Gecenin kıyısında benden konuşulur.
Kara bir irin akıyor
öpünce o yıkılmış gülüşünden çocukların.
Kara bir salgıdır çünkü büyük
serüvenler ve çocukların soluk alışları da.
Ürker herkes üşümüş bir anahtar olagelmekten
bir çocuğun şehri çarpar yüzümün varoşlarına.
Karanlık sözler yazıyorum hayatım hakkında
öyle yoruldum ki yoruldum dünyayı tanımaktan
saçlarım çok yoruldu gençlik uykularımda
acılar çekebilecek yaşa geldiğim zaman
acıyla uğraşacak yerlerimi yok ettim.
Ve simdi birçok sayfasını atlayarak bitirdiğim kitabin
başından başlayabilirim.
Sana durlanmış kelimeler getireceğim
pörsümüş bir dünyayı kahreden kelimeler
kelimeler, bazısı tüyden bazısı demir
seni çünkü dik tutacak bilirim
kabzenin, çekicin ve divitin
tutulduğu yerden parlayan şiir.
Başkalarının aşkıyla başlıyor hayatımız
yaprakla yağmurun aşkı meselâ
kim olsa serpilen coşturuyor bizi
imreniyoruz başkalarının mahvına.
Yaşamayı bileydim yazar mıydım hiç şiir?
Yaşamayabileydim yazar mıydım hiç şiir?
-Yaşama!
-Ya bileydim?
Yazar: Mıydım
Hiç: Şiir.
Gençtim işte şehrin o yatık raksından incinen yine bendim
gelip bana çatardı o ruh tutuşturucu yalgın
onunla ben
hep sevişecek gibi baktık birbirimize.
Bir kez öpüşebilseydik dünyayı solduracaktık.
İsmet Özel
Ağlamadan
dillerim dolaşmadan
yumruğum çözülmeden gecenin karşısında
şafaktan utanmayıp utandırmadan aşkı
üzerime yüreğimden başka muska takmadan
konuşmak istiyorum.
İsmet Özel
yargı kesin; acı duymak ruhun fiyakasıdır
kin susturur adamı adına çidam denir
susulunca tutulan çetele simsiyahtır
o siyah, öc almakcasına gür ve bereketlidir
ölüm gelir ölüm duygusuna karşı saygısız
bir çok sayfasını atlayarak bitirdiğim kitabın,başından başlayabilirim.
çarşımızda ne urgan nede bir kandil gecemiz var bu şehirde...ne yapmalı peki bu koca istanbulu?
İsmet Özel'in 'Savaş Bitti 'adlı şiirinin başından,ortasından ve sonundan üç kısım alıntıdır.
Oldukça uzun bir şiirdir biraz da hikaye tadında....
Bu üç kısım ilginizi çektiyse,bir de tamamını okumanızı tavsiye ederim.
Var mı bilen başıma seni saranlar arasında adını
Mantık mı diyorlar idrak mısın hafıza mı
Sahici bir şeysen eğer söyle bakalım
Neydi sevgilinin koynuma kaçtığı tarih
Yıllardan hangisiydi hangi mevsimdeydik ayın kaçıydı
Koynummuş madem sevgilinin göz diktiği yer kaçmak için
İncecik ürperişli gölgesi cismime neden kıydı
Sor gücün sormaya yetiyorsa var mıymış
Gönlümü bin parçaya böldüğünün bir sebebi
O yürek burkucu gençlik döngülerinde beni çark ettirişi
Ses çürütüp bağrımda
Böğrümden karaltı söktürüşü
Niyeymiş boynumun tan yerine amade kılındığı silkinişler
Türk ilinde fütur eylemeksizin La Belle Dame Sans Merci
Sancak açsın diye mi
.....................................
....................
Savaş çıktı
Kız koynumdan çıkmadı
Beni mahmur bırakmaktan bir gün olsun bıkmadı
Devler gibi yazı yaban demeyip silahlanmış adamlar
Korkuya Yağmaya Kana söz getirtmedi
Alacaklarımızın sorgucuyduk borçlarımızın çilingiri
Bizi Korku bizi Yağma bizi Kan yargıladı
Terler döküldükçe solgunlaştı yerküre
Çehre solgun anneler endişeli küfürbazdı babalar
Yasalar kapattı çimenli bayırların yüzeyinde artanı
................................................
...................................
Savaş bitti
Kır gezmelerinde bundan böyle şüphe çekmeyeceğiz
Kime kalacak kırlara çıkmanın burun sızlatan anlamı
Dinlemek zorunda değiliz muhallebicide
Yabancı dilden anıştırmalarla yüklü kaçış
Hikâyelerini mültecilerin
Memur beyler neler karıştırdıysa şehir kulübünde
Buraya kadardı
Bu saatten sonra
Briyantin saçlılara hiç kimse
Göster eşkinli beygir vesikanı diyemeyecek
Kanaviçe veya goblen
Kime ne
Arık fitil odam loş
Savaş bitti koynum boş.
İsmet ÖZEL
Celladıma Gülümserken Çektirdiğim Resmin Arkasındaki Satırlar
Ben İsmet Özel, şair, kırk yaşında.
Her şey ben yaşarken oldu, bunu bilsin insanlar
ben yaşarken koptu tufan
ben yaşarken yeni baştan yaratıldı kainat
her şeyi gördüm içim rahat
gök yarıldı, çamura can verildi
linç edilmem için artık bütün deliller elde
kazandım nefretini fahişelerin
lanet ediyor bana bakireler de.
Sözlerim var köprüleri geçirmez
kimseyi ateşten korumaz kelimelerim
kılıçsızım, saygım kalmadı buğday saplarına
uçtum ama uçuşum
radarlarla izlendi
gayret ettim ve sövdüm
bu da geçti polis kayıtlarına.
Haytanın biriyim ben, bunu bilsin insanlar
ruhumun peşindedir zaptiyeler ve maliye
kara ruhlu der bana görevini aksatmayan kim varsa
laboratuvarda çalışanlara sorarsanız
ruhum sahte
evi Nepal'de kalmış
Slovakyalı salyangozdur ruhum
sınıfları doğrudan geçip
gerçekleri gören gençlerin gözünde.
Acaba kim bilen doğrusunu? Hatta ben
kıyı bucak kaçıran ben ruhumu
sanki ne anlıyorum?
Ola ki
şeytana satacak kadar bile bende ondan yok.
Telaş içinde kendime bir devlet sırrı beğeniyorum
çünkü bu, ruhum olmasa da saklanacak bir şeydir
devlet sırrıyla birlikte insanın
sinematografik bir hayatı olabilir
o kibar çevrelerden gizli batakhanelere
yolculuklar, lokantalar, kır gezmeleri
ve sonunda estetik bir
idam belki!
Evet, evet ruhu olmak
bütün bunları sağlayamaz insana.
ve rüzgar buruşturuyor polis raporlarını
kadınlar fazlasıyla günaha giriyorlar
öc alınmazsa çocuklar bile birden büyüyebilir
bir şehrin urgan satılan çarşılarında kenevir
kandil geceleri bir şehrin buhur kokmuyorsa
yağmurdan sonra sokaklar ortadan kalkmıyorsa
o şehirden öc alma vakti gelmiş demektir
'karanlık şeyler yazıyorum hayatım hakkında
aşklarım, inançlarım işgal altındadır
tabutumun üstünde zar atıyorlar'
...
'toprağa sokuldukça çapa vuran adamlar
denize yaklaşınca kumlar ve çakıl taşları
geçmiş günlerimi aşağılamaktadır'
've rüzgar buruşturuyor polis raporlarını
kadınlar fazlasıyla günaha giriyorlar
bazı solgun gömleklerin çözük düğmelerinden
çelik tırpan gibi silkiniyor çocuklar
denizin satırları arasından
gece arsızca kükrüyor paslı beyninde şehrin'
'öyle yoruldum ki, yoruldum dünyayı tanımaktan
saçlarım çok yoruldu gençlik uykularımda
acılar çekebilecek yaşa geldiğim zaman
acıyla uğraşacak yerlerimi yok ettim
ve şimdi, bir çok sayfasını atlayarak bitirdiğim kitabın
başından başlayabilirim'
OF NOT BEING A JEW'
-Ölüm Kere Ölüm / Ölüm Kare
-Dinosorus'un Rinoseros'a Bitimsiz Yakınması
-Rinoseros'un Dinosorus'a Can Yakan Bir Cevabı
-Of Not Beıng A Jew
-Mevsimlerin İnsana Yaptığı Fenalıklar
-Üvey Kardeşim César
-Kızkulesi Beyaz İken
-İki Kanat
-Démangeaıson
-Kaçmak İsterken Vuruldu
-Mareşalin Tabutu
-Kısa Pantolon, Paslı Çakı, Dizde Kabuk Bağlamış Yara
Kısa Çakı, Paslı Pantolon, Gözde Yarası Kalmış Kabuk
-Mıchauxnunkımı/İmiknunxuahcim
-Savaş Bitti
-Otoyoldaki Kavşakta Kavrulmuş Ruh Satıcısı
-Arap Komserin Oğlu
-John Maynard Keynes’ten Nefretimin Yirmi Sebebi
-De La Frayeur D'etre Plombier Borgne