10 küsur kadar muhteşem şiir yazmıştır. Ömrü boyunca bu 10 küsur şiirin ekmeğini yemektedir. Anlatım gücünü berbat ötesi sözleriyle baltalamaktadır. Kahraman olma edasıyla bazen de modern havalara girerek siyasete tavır alıyor görünerek dibine kadar bağnaz bir siyaset yapmaktadır. Öteki görülen kesimleri dışladığını zannederken o kesimlerle birlikte kendine yakın görüşteki birçok insanı da kendinden soğutmaktadır...
Bunca yıl bu gücenik macera beni tutuklu kılan artık bu yaşa erdirdin beni,anladım gençken almadın canımı, bilmedim demek gökten ağsa bile tohum yürekten düşecekmiş çünkü hataya bağışık büyük hatadan beri nezaret yer çiğ tanesi sanmak ne cüret, gözyaşıymış insanın insana raptolduğu cevher.
Yaşamaktan öte özür bulamayınca aşka sonuçları bir bir gözden geçiriyorum pulluklarla devrilen toprağın ıslaklığındaki can madenlerin buharından elde edilen büyü bazı yasak kitapların verdiği dinç duygular nelerse ki yaşamak sözünü asi kılan nelerse ki lekesiz, umutlu ve budala.
Denedim. Soğuk sular dökünüp fırladım sokaklara sorular sordum nice kara sıfatları üstüme alaraktan ipte boynum,ağzım şehvet yalaklarında çapraştım, and içip ayna kırdım doğadan bir vahiy bekledimse boşuna baktım akşam herkesin kabul ettiği kadar akşamdı hiç bir meşru yanı kalmamıştı hayatımın.
Sözlerimin anlamı beni ürkütüyor böylesine hazırlıklı değilim daha. Bilmek. Bu da ürkütüyor. Gene de biliyorum: Kapanmaz yağmurun açtığı yaralar çocuklarda.
hangi birini getireyim de yazayım buraya şiirlerinin?
Sebeb-i telif,Amentü...deyince aklıma gelen o çarpıcı şiirden bir kaç satır...
''dilce susup bedence konuşulan bir çağda biliyorum kolay anlaşılmayacak kanatları kara fücur çiçekleri açmış olan dünyanın yanık yağda boğulan yapıların arasında delirmek hakkını elde bulundurmak rahma çağdaş terimlerle yanaşmak için bana deha değil belgeler gerekli kanıtlar, ifadeler, resmi mühür ve imza .............. .......... .....
hayat dört şeyle kaimdir, derdi babam su ve ateş ve toprak. ve rüzgâr. ona kendimi sonradan ben ekledim pişirilmiş çamurun zifirî korkusunu ham yüreğin pütürlerini geçtim gövdemi âlemlere zerkederek varoldum kayrasıyla varedenin eşref-i mahlûkat nedir bildim. ''
Şimdi tekrar ne yapsam dedirtme bana yarabbi taşınacak suyu göster,kırılacak odunu kaldı bu silinmez yaşamak suçu üzerimde bileyim hangi suyun sakasıyım ya rabbelalemin tütmesi gereken ocak nerde?
' Ey hayat rengini sazendelik sanan yırtlaz kalabalık ' der bize naat'inde.. Nuriye Akman röportajı olay olmuştu. Kadıköy'de akmar pasajının önünden ciklet çiğneyerek geçtiğini ve etrafa müstehzi bakışını unutmayacağım muhteşem şair..
Gençliğimin Ataol Behramoğlu ile birlikte 2 şairinden biri. Sivasta yakılanlara üzülmediği söylenen, şiirsever solcularda içerleme duygusu yaratan; Türklüğüme müşteri bulamadım deyip hayatının hiç bir döneminde Türklüğünün farkına varamamış şair.
... aklı dinçlik çağına demir atan insanın gözleri ve'l fecr okur... ... aklı dinç kalan ezilir gözden uzaksa mahlukât gözüne görünmemek işte bu olmaz olduğundan fazla sanılmamayı dinçlik kaldıramaz...
güncel'den kafasını kaldırmakta zorlanan insanları günden daha geniş bir zamana bakmaya çağıran, gelecekte insanlar geriye baktıklarında 'söylenmesi gerekenleri söylemiş ama anlaşılmamış' birisi olarak görünmekten, ölümünden çok sonra gelecek insanlara böyle bir fotoğraf vermekten hoşlandığına inandığım şair. ve yazar.
ağzının bir kıvrımından cesaret bularak ter yürekte susayışlar yaratan yağmurlara açıldım ..................... .........................
sen ol küçük bir kıvrımdan, bir heceden aşk için bir vaha değil aşka otağ yaratan sen ol zihnimde yüzen dağınık şarkıları bir harfin başlattığı yangın ile söndür beni bir ses sahibi kıl, kefarete hazırım öyle mahzun ki hüzün ciltlerinde adına rastlanmasın.
'denedim soğuk sular döküp fırladım sokaklara sorular sordum nice kara sıfatları üzerime alaraktan ipte boynum ağzım şehvet yalaklarında çapraştım and içip ayna kırdım doğadan bir vahiy bekledimse, boşuna baktım akşam herkesin kabul ettiği kadar akşamdı'
bir zamanların gariban solcusu şimdinin değişmemiş islamcı şairi... şiirleri sol taraftan adam bulamayınca pazar arayışına girdi...ehh memlekette de islam diye yazarsan saf çok okunursun okunur be ismet
''...yüzümde serin soluğunu duyuyorum dünyalı meleklerin
kar düşmeye başladı tepelerimize
beyaz bir şiir için artık
tüfeğimi doğrultuyorum.''
İsmet Özel
https://www.youtube.com/shorts/l0xVBjIQKdw
10 küsur kadar muhteşem şiir yazmıştır. Ömrü boyunca bu 10 küsur şiirin ekmeğini yemektedir. Anlatım gücünü berbat ötesi sözleriyle baltalamaktadır. Kahraman olma edasıyla bazen de modern havalara girerek siyasete tavır alıyor görünerek dibine kadar bağnaz bir siyaset yapmaktadır. Öteki görülen kesimleri dışladığını zannederken o kesimlerle birlikte kendine yakın görüşteki birçok insanı da kendinden soğutmaktadır...
Marjinal ve iyi bir şair.
"Kadın şairler aşktan bahsettikleri zaman mangalın küle mahcubiyeti artar. " (İsmet Özel)
Gülüşüne yağmur damlası çarpsa,
Şiir olur.
Bunu bir ben bilirim,
Bir de gökyüzü…
Sizin devenizi niçin güdelim, bu diyardan niçin gidelim. Siz bu deveyi nereden aldınız? Bu diyardan dedenizden miras mı kaldı?
Bunca yıl bu gücenik macera beni tutuklu kılan
artık bu yaşa erdirdin beni,anladım
gençken almadın canımı, bilmedim
demek gökten ağsa bile tohum yürekten düşecekmiş
çünkü hataya bağışık büyük hatadan beri nezaret yer
çiğ tanesi sanmak ne cüret, gözyaşıymış
insanın insana raptolduğu cevher.
Edebiyat dünyasındaki en nevi şahsına münhasır kişilik... harika bir şair
"Yazık, şairler kadar cesur değilim
Çocukların üşüdükleri anlaşılıyor bütün yaşadıklarımdan
Gövdem kuduz yarasalarla birazcık yatışıyor."
İsmet Özel
Taflan çiğnemekle güzelleşen çocuk..
ağlamadan
dillerim dolaşmadan
yumruğum çözülmeden gecenin karşısında
şafaktan korkmayıp
utandırmadan aşkı
üzerime yüreğimden başka muska takmadan
konuşmak istiyorum
.
Yaşamaktan öte özür bulamayınca aşka
sonuçları bir bir gözden geçiriyorum
pulluklarla devrilen toprağın ıslaklığındaki can
madenlerin buharından elde edilen büyü
bazı yasak kitapların verdiği dinç duygular
nelerse ki yaşamak sözünü asi kılan
nelerse ki lekesiz, umutlu ve budala.
Denedim. Soğuk sular dökünüp fırladım sokaklara
sorular sordum nice kara sıfatları üstüme alaraktan
ipte boynum,ağzım şehvet yalaklarında
çapraştım, and içip ayna kırdım
doğadan bir vahiy bekledimse boşuna
baktım akşam herkesin kabul ettiği kadar akşamdı
hiç bir meşru yanı kalmamıştı hayatımın.
Sözlerimin anlamı beni ürkütüyor
böylesine hazırlıklı değilim daha.
Bilmek. Bu da ürkütüyor. Gene de biliyorum:
Kapanmaz yağmurun açtığı yaralar
çocuklarda.
İsmet özel; deha şair,eyvallahsız baba,iyi felsefeci,kadim dost ve çilekeş bir yazar...
konuşmadan hep demeli ki: 'kaleme kuvvet'
hangi birini getireyim de yazayım buraya şiirlerinin?
Sebeb-i telif,Amentü...deyince aklıma gelen o çarpıcı şiirden bir kaç satır...
''dilce susup
bedence konuşulan bir çağda
biliyorum kolay anlaşılmayacak
kanatları kara fücur çiçekleri açmış olan dünyanın
yanık yağda boğulan yapıların arasında
delirmek hakkını elde bulundurmak
rahma çağdaş terimlerle yanaşmak için
bana deha değil
belgeler gerekli
kanıtlar, ifadeler, resmi mühür ve imza
..............
..........
.....
hayat
dört şeyle kaimdir, derdi babam
su ve ateş ve toprak.
ve rüzgâr.
ona kendimi sonradan ben ekledim
pişirilmiş çamurun zifirî korkusunu
ham yüreğin pütürlerini geçtim
gövdemi âlemlere zerkederek
varoldum kayrasıyla varedenin
eşref-i mahlûkat
nedir bildim. ''
yaz hep konuşmadan İsmet Özel...
Şimdi tekrar ne yapsam dedirtme bana yarabbi
taşınacak suyu göster,kırılacak odunu
kaldı bu silinmez yaşamak suçu üzerimde
bileyim hangi suyun sakasıyım ya rabbelalemin
tütmesi gereken ocak nerde?
dost..
' Ey hayat rengini sazendelik sanan yırtlaz kalabalık ' der bize naat'inde.. Nuriye Akman röportajı olay olmuştu. Kadıköy'de akmar pasajının önünden ciklet çiğneyerek geçtiğini ve etrafa müstehzi bakışını unutmayacağım muhteşem şair..
alçakgönüllü olamam... zira içinde alçaklık geçiyor..diyecek kadar ayyuka çıkmış.. ama kibriyle tarz yaratmış imkansızlığın şairi...
Gençliğimin Ataol Behramoğlu ile birlikte 2 şairinden biri.
Sivasta yakılanlara üzülmediği söylenen, şiirsever solcularda içerleme duygusu yaratan;
Türklüğüme müşteri bulamadım deyip hayatının hiç bir döneminde Türklüğünün farkına varamamış şair.
'İçimden şu zalim şüpheyi kaldır, ya sen gel ya beni oraya aldır'
Ağzının bir kıvrımından cesaret bularak
ter yürekte susayışlar yaratan yağmurlara açıldım
kalmışsa tomurcuklar önünde sendeleyen çocuklar
kalmışsa bir kaç ısrar ölümle yarışacak
onların yardımıyla dünyamıza acıdım.
Dünya. Çıplak omuzlar üzerinde duran.
Herkes alışkın dölyatağı bersalarla ağulanmış bir dünyaya
Benimse dar
çünkü dargın havsalamın
gücü yok bazı şeyleri taşımaya.
Önce kalbim lanete çarpa çarpa gümrah
sonra kalbim gümrah ırmakları tanımaktan kaygulu
sakın Styks sularının heyulası sanmayın
er gövdesinde dolaşan bulutun simyası bu,
biraz üzgün ve Ömer öfkesinde biraz
öyle hisab katındayım ki katlim savcılardan sorulmaz
ne kireç badanalı evlerde doğmuş olmak
ne ellerin hırsla yaban tutuşu
ne fabrikalarda biteviye üretilmekte olan kahır
dev iştihasıyla bende kabaran aşkı
yetmez karşılamaya.
İnsanlar
hangi dünyaya kulak kesilmişse öbürüne sağır
o ferah ve delişmen birçok alınlarda
betondan tanrılara kulluğun zırhı vardır
çelik teller ve baruttan çatılınca iskeletim
şakaklarıma dayanınca güneş
can çekişen bir sansar edasıyla
uğultudan farkedilmez olunca konuştuğum
kadınların sahiden doğurduğuna
toprağın da sürüldüğüne inanmıyorum
nicedir kavrayamam haller içinde halim
demiri bir hecenin sıcağında eriyor iken gördüm
bir somunu bölünce silkinen gökyüzünü
su içtiğim tas bana merhaba dedi, duydum
duydum yağmurların gövdemden ağdığını.
Sen ol küçük bir kıvrımdan, bir heceden
aşk için bir vaha değil aşka otağ yaratan
sen ol zihnimde yüzen dağınık şarkıları
bir harfin başlattığı yangın ile söndür
beni bir ses sahibi kıl, kefarete hazırım
öyle mahzun
ki hüzün ciltlerinde adına rastlanmasın.
İsmet Özel
...
aklı dinçlik çağına demir atan insanın gözleri ve'l fecr okur...
...
aklı dinç kalan ezilir gözden uzaksa
mahlukât gözüne görünmemek
işte bu olmaz
olduğundan fazla sanılmamayı
dinçlik kaldıramaz...
güncel'den kafasını kaldırmakta zorlanan insanları günden daha geniş bir zamana bakmaya çağıran, gelecekte insanlar geriye baktıklarında 'söylenmesi gerekenleri söylemiş ama anlaşılmamış' birisi olarak görünmekten, ölümünden çok sonra gelecek insanlara böyle bir fotoğraf vermekten hoşlandığına inandığım şair. ve yazar.
ağzının bir kıvrımından cesaret bularak
ter yürekte susayışlar yaratan yağmurlara açıldım
.....................
.........................
sen ol küçük bir kıvrımdan, bir heceden
aşk için bir vaha değil aşka otağ yaratan
sen ol zihnimde yüzen dağınık şarkıları
bir harfin başlattığı yangın ile söndür
beni bir ses sahibi kıl, kefarete hazırım
öyle mahzun
ki hüzün ciltlerinde adına rastlanmasın.
'denedim
soğuk sular döküp fırladım sokaklara
sorular sordum
nice kara sıfatları üzerime alaraktan
ipte boynum
ağzım şehvet yalaklarında
çapraştım
and içip ayna kırdım
doğadan bir vahiy bekledimse, boşuna
baktım akşam
herkesin kabul ettiği kadar akşamdı'
*
'kimsenin uykusunun fesleğen koktuğu yok, kimseler aşık değil bu şehirde'
i.özel
hırçın adam'ın aŞk'a ihtiyacı var..
(benzer cümleyi evvelden de kurmuş olmalıyım)
'başkalarının aşkıyla başlıyor hayatımız
yapraklayağmurun aşkı mesela,
kim olsa serpilen coşturuyor bizi
imreniyoruz başkalarının mahvına...'
'bir hayatı, ısmarlanmış bir hayatı bırakıyorum
görenler üstünde iyi duruyor, derlerdi'
bir zamanların gariban solcusu şimdinin değişmemiş islamcı şairi...
şiirleri sol taraftan adam bulamayınca pazar arayışına girdi...ehh memlekette de islam diye yazarsan saf çok okunursun okunur be ismet
Bu deveyi gütmeyeceğiz bu diyardan da gitmeyeceğiz...
büzüklerin beyefendisi...