İster baş, ister boş, ne olursak olalım ölüm hepimizi o soğuk kollarına alıp ebediyete taşıyacaktır. Aslında ölümü soğuk olarak nitelemek öznel bir kanaattir. Tabut mevtayı dosta götüren bir arabadır. Gerçekte ölüm, adam gibi yaşayanlar ve hayatın hakkını verenler için istirahattır. Zira ölümle birlikte zorlu kulluk imtihanı sona ermektedir. Ahirete göçen kullar, dünyada ektiklerini ötelerde biçmeye gitmektedirler. ‘Ne ekersen onu biçersin’ atasözü bu durumu izah etmektedir. Ne mutlu hayır ekip sevap biçenlere! ...
Toplumun önünde duran, önemli simaların ebediyete göç etmesi doğal olarak bizleri de ölüm üzerine düşünmeye zorluyor. Türk siyasetinin köşe taşlarından İsmail Cem’in kansere yenilerek bu dünyadan göçmesi ölüme dair duygu ve düşüncelerimizi bir kez daha gün yüzüne çıkardı. Zira o Türk siyasetinin vitrinindeki parlak şahsiyetlerden biriydi.
Bir süredir akciğer kanseri tedavisi gören Dışişleri eski Bakanı İsmail Cem, tedavi gördüğü İstanbul Cerrahi Hastanesi’nde hayatını kaybetti. Siyasi hayatında, özellikle Türkiye-Yunanistan ilişkilerinin geliştirilmesine katkıda bulunan İsmail Cem, 67 yaşındaydı. 1997- 2002 yılları arasında dışişleri bakanlığı yapan İsmail Cem, son dönemin bu kadar uzun süre dışişleri bakanlığı yapabilmiş tek ismi olmuştu. İsmail Cem, 26 Ocak cuma günü Teşvikiye Camii’nde kılınan cenaze namazının ardından Zincirlikuyu Mezarlığı’nda toprağa verildi.
1940 senesinde İstanbul’da doğan İsmail Cem İpekçi, 1959’da İstanbul Robert Koleji’nden ve 1963’te Lozan Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden mezun oldu. Paris Siyasal Bilgiler Enstitüsü’nde siyaset sosyolojisi dalında master yaptı. Cem, 1963 yılından itibaren çeşitli gazetelerde yazı işleri müdürlüğü, genel yayın müdürlüğü yaptı. İsmail Cem, 1971–74 yılları arasında Türkiye Gazeteciler Sendikası İstanbul Şubesi Başkanlığı’nı yürüttü.
İsmail Cem iyi bir siyasetçi olduğu gibi, başarılı bir kalemdi. Onun gazetecilik ve yazarlık yönü siyaset adamlığının gölgesinde kalsa da şöhret olarak siyasetçiliğinden geri kalmamıştır. Cem’in “Türkiye’de Geri Kalmışlığın Tarihi”, “Türkiye Üzerine Yazılar”, “12 Mart”, “TRT’de 500 Gün”, “Siyaset Yazıları”, “Geçiş Dönemi Türkiye’si”, “Sosyal Demokrasi ya da Demokratik Sosyalizm Nedir, Ne Değildir? ”, “Türkiye’de Sosyal Demokrasi”, “Engeller ve Çözümler”, “Yeni Sol”, “Soldaki Arayış”, “Gelecek İçin Denemeler”, “Mevsim” ve “21. Yüzyılda Türkiye” adlı yayınlanmış eserleri bulunuyordu.
İsmail Cem, 1987 ve 1991 seçimlerinde İstanbul’dan, 1995 seçimlerinde Kayseri’den milletvekili seçildi. 7 Temmuz 1995’te Çiller hükümetinde Ercan Karakaş’tan boşalan Kültür Bakanlığı görevini üstlenen Cem, daha sonra CHP’den ayrılarak DSP’ye geçti. DSP’de TBMM Grup Yönetim Kurulu üyeliğine seçilen Cem, Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi (AKPM) ve Batı Avrupa Birliği (BAB) Asamblesi üyeliklerine, AKPM Sosyalist Grubu Başkanvekilliği’ne seçildi. Cem, AKPM ve BAB Asamblesi Türk Parlamenter Grubu Başkanlığı’nı da yürüttü. O dünyanın tanıdığı ve itibar ettiği bir siyaset adamıydı.
İsmail Cem bir hizmet adamıydı. Nerede boşluk varsa orayı dolduruyordu. O, bazen TRT genel müdürü, bazen milletvekili, bazen de bakan olarak göründü bize. Şahsının ön planda olmasını istemezdi. Osmanlı’ya hayran olan bir aydındı. Bu yönüyle çevresindeki solculardan ayrı düşünüyordu. Çok kültürlülüğü bir kazanç ve zenginlik olarak görüyordu. Onun ölümüyle birlikte Türkiye’nin siyaset göğünden parlak bir yıldız kaydı. O, hayata ve ölüme dair düşüncelerini bir zamanlar New York’ta yazdığı bir şiirde şöyle dile getiriyordu:
“Boşa geçmedi hayatım/ Daha fazlası olabilirdi ama ‘Buna da şükür’ demeliyim/ İşte sevgili dostlar Ben böyle veda etmeliyim.”
Hayat böyledir işte, doğumla beraber başlar, ölümle nihayetlenir. Dünyaya gelirken bize sorulmadı, giderken de sorulmayacak. Ömrünü halka hizmetle ve Hakk’a ibadetle geçirenlere ne mutlu! ...Zira ahrette geçerli olacak tek şey kulluğumuz ve ibadetlerimizdir. Bizden biri olan ve hep yerli kalan İsmail Cem’e Allah’tan rahmet diliyorum.
Dürüstlüğünden ödün vermemiş, efendi, iyi bir gazeteci yazar ve siyaset adamı. Yaşamı boyunca onu anlayamayan bazı faşist çevreler tarafından vatan haini bile İlan edilen tam bir Vatan sever insandı.Allah rahmet eylesin.
Vefat ettiğini duydum...Allah amelince muamelede bulunsun, sabetay cemaatinin önde gelenlerindendi.....Tüm sebatay cematinin başı sağolsun............:(
büyük bi kişilik kaybettik ama onu içimizde yaşatıyoruz
allah rahmet eylesin.
İSMAİL CEM VE SİYASET KÜLTÜRÜ
M.NİHAT MALKOÇ
İster baş, ister boş, ne olursak olalım ölüm hepimizi o soğuk kollarına alıp ebediyete taşıyacaktır. Aslında ölümü soğuk olarak nitelemek öznel bir kanaattir. Tabut mevtayı dosta götüren bir arabadır. Gerçekte ölüm, adam gibi yaşayanlar ve hayatın hakkını verenler için istirahattır. Zira ölümle birlikte zorlu kulluk imtihanı sona ermektedir. Ahirete göçen kullar, dünyada ektiklerini ötelerde biçmeye gitmektedirler. ‘Ne ekersen onu biçersin’ atasözü bu durumu izah etmektedir. Ne mutlu hayır ekip sevap biçenlere! ...
Toplumun önünde duran, önemli simaların ebediyete göç etmesi doğal olarak bizleri de ölüm üzerine düşünmeye zorluyor. Türk siyasetinin köşe taşlarından İsmail Cem’in kansere yenilerek bu dünyadan göçmesi ölüme dair duygu ve düşüncelerimizi bir kez daha gün yüzüne çıkardı. Zira o Türk siyasetinin vitrinindeki parlak şahsiyetlerden biriydi.
Bir süredir akciğer kanseri tedavisi gören Dışişleri eski Bakanı İsmail Cem, tedavi gördüğü İstanbul Cerrahi Hastanesi’nde hayatını kaybetti. Siyasi hayatında, özellikle Türkiye-Yunanistan ilişkilerinin geliştirilmesine katkıda bulunan İsmail Cem, 67 yaşındaydı. 1997- 2002 yılları arasında dışişleri bakanlığı yapan İsmail Cem, son dönemin bu kadar uzun süre dışişleri bakanlığı yapabilmiş tek ismi olmuştu. İsmail Cem, 26 Ocak cuma günü Teşvikiye Camii’nde kılınan cenaze namazının ardından Zincirlikuyu Mezarlığı’nda toprağa verildi.
1940 senesinde İstanbul’da doğan İsmail Cem İpekçi, 1959’da İstanbul Robert Koleji’nden ve 1963’te Lozan Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden mezun oldu. Paris Siyasal Bilgiler Enstitüsü’nde siyaset sosyolojisi dalında master yaptı. Cem, 1963 yılından itibaren çeşitli gazetelerde yazı işleri müdürlüğü, genel yayın müdürlüğü yaptı. İsmail Cem, 1971–74 yılları arasında Türkiye Gazeteciler Sendikası İstanbul Şubesi Başkanlığı’nı yürüttü.
İsmail Cem iyi bir siyasetçi olduğu gibi, başarılı bir kalemdi. Onun gazetecilik ve yazarlık yönü siyaset adamlığının gölgesinde kalsa da şöhret olarak siyasetçiliğinden geri kalmamıştır. Cem’in “Türkiye’de Geri Kalmışlığın Tarihi”, “Türkiye Üzerine Yazılar”, “12 Mart”, “TRT’de 500 Gün”, “Siyaset Yazıları”, “Geçiş Dönemi Türkiye’si”, “Sosyal Demokrasi ya da Demokratik Sosyalizm Nedir, Ne Değildir? ”, “Türkiye’de Sosyal Demokrasi”, “Engeller ve Çözümler”, “Yeni Sol”, “Soldaki Arayış”, “Gelecek İçin Denemeler”, “Mevsim” ve “21. Yüzyılda Türkiye” adlı yayınlanmış eserleri bulunuyordu.
İsmail Cem, 1987 ve 1991 seçimlerinde İstanbul’dan, 1995 seçimlerinde Kayseri’den milletvekili seçildi. 7 Temmuz 1995’te Çiller hükümetinde Ercan Karakaş’tan boşalan Kültür Bakanlığı görevini üstlenen Cem, daha sonra CHP’den ayrılarak DSP’ye geçti. DSP’de TBMM Grup Yönetim Kurulu üyeliğine seçilen Cem, Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi (AKPM) ve Batı Avrupa Birliği (BAB) Asamblesi üyeliklerine, AKPM Sosyalist Grubu Başkanvekilliği’ne seçildi. Cem, AKPM ve BAB Asamblesi Türk Parlamenter Grubu Başkanlığı’nı da yürüttü. O dünyanın tanıdığı ve itibar ettiği bir siyaset adamıydı.
İsmail Cem bir hizmet adamıydı. Nerede boşluk varsa orayı dolduruyordu. O, bazen TRT genel müdürü, bazen milletvekili, bazen de bakan olarak göründü bize. Şahsının ön planda olmasını istemezdi. Osmanlı’ya hayran olan bir aydındı. Bu yönüyle çevresindeki solculardan ayrı düşünüyordu. Çok kültürlülüğü bir kazanç ve zenginlik olarak görüyordu. Onun ölümüyle birlikte Türkiye’nin siyaset göğünden parlak bir yıldız kaydı. O, hayata ve ölüme dair düşüncelerini bir zamanlar New York’ta yazdığı bir şiirde şöyle dile getiriyordu:
“Boşa geçmedi hayatım/ Daha fazlası olabilirdi ama
‘Buna da şükür’ demeliyim/ İşte sevgili dostlar
Ben böyle veda etmeliyim.”
Hayat böyledir işte, doğumla beraber başlar, ölümle nihayetlenir. Dünyaya gelirken bize sorulmadı, giderken de sorulmayacak. Ömrünü halka hizmetle ve Hakk’a ibadetle geçirenlere ne mutlu! ...Zira ahrette geçerli olacak tek şey kulluğumuz ve ibadetlerimizdir. Bizden biri olan ve hep yerli kalan İsmail Cem’e Allah’tan rahmet diliyorum.
Dürüstlüğünden ödün vermemiş, efendi, iyi bir gazeteci yazar ve siyaset adamı.
Yaşamı boyunca onu anlayamayan bazı faşist çevreler tarafından vatan haini bile
İlan edilen tam bir Vatan sever insandı.Allah rahmet eylesin.
Vefat ettiğini duydum...Allah amelince muamelede bulunsun, sabetay cemaatinin önde gelenlerindendi.....Tüm sebatay cematinin başı sağolsun............:(
Adam gibi bir adam...
bence süper bir adam..