Kültür Sanat Edebiyat Şiir

islamiyet sizce ne demek, islamiyet size neyi çağrıştırıyor?

islamiyet terimi Cem Nizamoglu tarafından tarihinde eklendi

  • Cahit Kalkan
    Cahit Kalkan

    Tövbe etme imkânı, Allah’ın kullarına bir armağanıdır. Kul günah veya kusur işlediğinde tövbe etmelidir. Ancak tövbe etmek için ille de farkında olarak günah işlemiş olmak gerekmez. İnsan unutma, dalgınlık, bilgisizlik vs. sebeplerle veya farkında olmadan da günah işleyebilir. Dolayısıyla her zaman ve durumda tövbe edilebilir. Bu, insanın iç huzurunu ve barışını sağlayacağı gibi Allah’ın da hoşnutluğunu kazandıracak bir davranış olacaktır. Çünkü Allah, işlenen kabahatlere karşı çok sabırlıdır ve kullarının arınmak için tövbe etmelerini bekler. Kalp yaratılıştan pırıl pırıl bir aynaya benzer.

  • Cahit Kalkan
    Cahit Kalkan

    Tövbe, günahları bağışlamaya yetkili tek makamın Allah olduğu bilincine sahip olmaktır. Bu yönüyle Allah ile kul arasında hiç kimseyi aracı kılmamanın işaretidir ve imanın çok önemli bir tezahürüdür. Kulun tövbe etmesi ve Allah’ın bu tövbeden dolayı bağışlayıcılığı düşüncesi olmasaydı insan yaptığı günahların ağırlığı altında ezilir, kendine eziyet eder durur, vicdan azabından kurtulamazdı. Tövbe, günah karanlığında önümüzü aydınlatan bir lambadır. Tövbe, acılar çektiren yaralarımıza en şifalı merhemdir. Tövbe, her başlayan günü hayatımızın ilk günüymüş gibi hissetmemizin vesilesidir. Tövbe, kendimizle yüzleşmemize imkân tanıyan bir aynadır.

  • Cahit Kalkan
    Cahit Kalkan

    Tövbe, bilerek veya bilmeyerek, açıktan veya gizlice işlenmiş günahlardan, hatalardan ve kusurlardan pişmanlık duymak, onları bir daha yapmamaya kesin karar vermek ve yeniden aynı günahlara düşmemek için çaba göstermektir. Tövbe, Allah’tan özür dilemek, hatalardan dönüp Allah’a yönelmektir. İşlenen suç, kabahat ve kusurlardan dolayı Allah’tan utanarak bağışlanmak için samimiyetle yalvarmaktır.

  • Cahit Kalkan
    Cahit Kalkan

    Her yerde dua edebiliriz. Nasıl ki sadece belirli anlarda değil her zaman dua edebiliyoruz; her durum ve yerde de dua edebiliriz. Ancak burada dikkat etmemiz gereken nokta, duanın edebine aykırı bir halde olmamamızdır. Yüce Rabbimiz biz müslümanların özelliklerini anlatırken bu konuyla ilgili olarak şunları söyler: “Onlar ayaktayken, otururken ve yanları üzerine yatarken Allah’ı anarlar. Göklerin ve yerin yaratılışı üzerinde düşünürler” (Âl-i İmrân 3 / 191).

  • Cahit Kalkan
    Cahit Kalkan

    Dua ederken edebe uygun ifadeler kullanmalıyız. Ne istediğimizi açık ve kesin bir şekilde belirtmeli, duanın edebine aykırı ifadelerden kaçınmalıyız. Peygamberimiz(s.a.s.) bu hususta şöyle buyurur: “Sizden biri dua ettiğinde isteğini kesin olarak belirtsin. Sakın ‘Allah’ım dilersen bana ver, dilersen beni bağışla’ demesin. Çünkü bu isteği yerine getirmesi için Allah’ı zorlayan yoktur” (Buhârî, “Daavât”, 21).

  • Cahit Kalkan
    Cahit Kalkan

    Dua ederken bağırıp çağırmamamız gerekir. Allah her şeyi işitir ve bilir. Sanki o bizi duymuyormuş gibi bağırıp çağırmak, aşırı hareketlerde bulunmak duanın ruhuna aykırıdır. Bu, samimiyeti de zedeleyen bir durumdur. Kur’an’da yüce Rabbimiz şöyle buyurur: “Rabbinize alçakgönüllüce ve için için dua edin. Çünkü O, haddi aşanları sevmez” (A‘râf 7 / 55).

  • Cahit Kalkan
    Cahit Kalkan

    Dua ederken kabul edilip edilmeyeceği konusunda tereddüt veya şüphe etmemeliyiz. Allah’tan samimi olarak bir şey istediğimizde bunun mutlaka kabul edileceği düşüncesini taşımalıyız. “Ben dua ettim ama kabul edilmedi” gibi yanlış düşünceler şeytanın kandırmacasıdır. Peygamberimiz(s.a.s.) duanın kabul edilmesiyle ilgili olarak bize altın bir anahtar verir: “Dua eden kimse şu üç durumdan birinde bulunur: Ya duası kabul edilir ya ileride kabul edilir ya da yaptığı dua günahlarına kefâret olur” (Muvatta, “Kur’an”, 8).

  • Cahit Kalkan
    Cahit Kalkan

    Helâl ve temiz şeyler için dua etmeliyiz. Allah’tan haram, yasak ve kötü şeyler dilemek hem duanın ruhuna ve amacına hem de kulluğumuza aykırıdır. Ayrıca haram olanlar istenmediği gibi haram işler yaparak da dua edilmez. Haram kazançlarla elde edilmiş şeylerle birlikte iken dua etmek duanın kabul edilmesine de engeldir. Peygamberimiz(s.a.s.) bu gerçeği şöyle dile getirmektedir: “Bir kişi ellerini semaya kaldırır ve ‘Yâ Rabbi! Yâ Rabbi!’ diye yalvarır. Halbuki yediği haram, giydiği haramdır. Haramla beslenmiştir. Bu adamın duası nasıl kabul edilecek?” (Müslim, “Zekât”, 19).

  • Cahit Kalkan
    Cahit Kalkan

    Her zaman dua edebiliriz. İnsan, Allah’a her zaman yönelmeli, ondan her zaman istekte bulunabilmelidir. Genişlikte ve darlıkta, zenginlikte ve fakirlikte, gençlikte ve ihtiyarlıkta, sevinçliyken ve üzüntülüyken, sağlıkta ve hastalıkta, kısacası her durumda dua etmeliyiz. Allah sadece sıkıntılı anlarda dua edenleri bakın nasıl kınamaktadır: “İnsana nimet verdiğimizde yüz çevirir ve yan çizer. Başına bir kötülük gelince de yalvarmaya koyulur” (Fussilet 41 / 51).

  • Cahit Kalkan
    Cahit Kalkan

    Dua etmek âcizliğimizi dile getirmektir. Dua eden kişi alçakgönüllü olmayı, şeytanın en önemli özelliği olan kibir ve büyüklenmekten uzak durmayı öğrenmiş olur. Dua, kalemsiz ve kâğıtsız olarak dileklerimizi doğrudan Allah’a ilettiğimiz dilekçelerimizdir. Dua ederken Allah ile aramıza hiçbir kimseyi aracı kılmadığımız için İslâm inancının temeli olan “tevhid”, yani Allah’ın bir olduğu ilkesini de ortaya koymuş oluruz.

  • Cahit Kalkan
    Cahit Kalkan

    Dua, bizi mânevî ve psikolojik açıdan geliştirir. Hiçbir zaman yalnız olmadığımızı dua ederek hissederiz. Dua, Allah ile kurduğumuz bağı güçlendirdiği gibi zorda kaldığımız durumlarda Allah’ın bize yardım edeceği duygusunu kazandırarak ümitsizliğe kapılmamıza engel olur. Dua, yalnızlık korkusuna, umutsuzluk uçurumuna, sıkıntı karanlığına, günahın ağırlığına karşı müminin devası ve ışığıdır.

  • Cahit Kalkan
    Cahit Kalkan

    Dua, insanın yalnızca kendisi için gerçekleştirdiği bir eylem değildir. Kendimiz için dua ettiğimiz gibi başkaları için de dua ederiz. Hatta sadece insanlar için değil, canlı cansız bütün varlıklar için dua ederiz. Bu yönüyle dua, gerek diğer insanlarla gerekse canlı cansız bütün varlıklarla daha güçlü ilişkiler kurmamızı sağlar, onlara karşı hissettiğimiz sevgiyi çoğaltır, aramızdaki yakınlığı arttırır. “Bereket versin!”, “Allah şifa versin!”, “Hayırlı yolculuklar!”, “Eline sağlık!”, “Allah rahmet etsin!”, “Kolay gelsin!” gibi ifadeler başka insanlar için yaptığımız dualara birer örnektir.

  • Cahit Kalkan
    Cahit Kalkan

    Dua etmek, hiçbir şey yapmadan, elimiz kolumuz bağlı oturup ihtiyaçlarımızı peşpeşe sıralayarak Allah’tan sadece “istemek” değildir. Elbette ihtiyaç duyduğumuz şeyleri Allah’tan isteyeceğiz. Ancak elimizden gelenleri yapmak, imkânlarımızı kullanmak da fiilî bir duadır. Dua etmek, “Ben dua ettim” diyerek üstümüzden sorumluluğu atmak, ihmalkârlığa kapılmak değildir.

  • Cahit Kalkan
    Cahit Kalkan

    Dua, Allah’a yalvarma, yakarma, ondan maddî ya da mânevî bir şeyler istemektir. Dua, Allah ile kul arasında bir iletişim yoludur. Aslında genel anlamıyla bütün ibadetler birer duadır. Namaz kılarak, oruç tutarak, zekât vererek, hac yaparak dua etmiş oluruz. Bunun dışında bir de daha dar ve özel anlamıyla dua vardır. Bu anlamıyla dua, kulun ihtiyacı olan şeyleri yaratıcısından istemesi, derdini ve sıkıntısını gidermesini talep etmesi, verdiği nimetler için O’na şükretmesi, O’ndan günahlarını affetmesini dilemesidir. Dua, yaratıcısı Allah’ın yüceliği, cömertliği, zenginliği ve kudreti karşısında insanın, kendi küçüklüğünü, çaresizliğini, mahrumiyetini ve âcizliğini hissedip ifade etmesinin bir şeklidir.

  • Cahit Kalkan
    Cahit Kalkan

    Allah adına kesilen kurbanın eti hiçbir şekilde israf edilmemelidir. Kesilen kurbanın etini kişi dilediği gibi kullanabilir. Ancak Peygamberimiz(s.a.s.) üçe bölünmesini tavsiye etmiştir. Bu durumda üçte biri ev halkı için ayrılır; üçte biri fakir ve ihtiyaç sahiplerine verilir; kalan üçte biri de akraba, komşu ve misafirlere ikram edilir.

  • Cahit Kalkan
    Cahit Kalkan

    Dinimize göre kurban kesen kişiler hayvana şefkatle davranmalı, ona eziyet verebilecek davranışlardan sakınmalıdır. Kurbanı bu iş için ayrılmış özel yerlerde kesmek en uygun yoldur. Kurbanı kestikten sonra her yer iyice temizlenmeli ve kurbanın kullanılmayan kısımları toprağa derince gömülmelidir. Allah rızası için bir ibadet yerine getirilirken başka insanlara rahatsızlık verilmemelidir. Hiçbir ibadet başkalarına eziyet etmeye izin vermez. Zira kurban etmek sadece bir hayvanın boğazını kesip kanını akıtmak değildir. Kurbanın oluşturduğu dayanışma ve kardeşlik duygularının olgunlaşması demektir.

  • Cahit Kalkan
    Cahit Kalkan

    Kurban, kurban bayramının ilk üç gününde, kurban olmaya müsait bir hayvanı Allah’ın rızasını kazanmak için kesmek şeklinde yerine getirilen vacip bir ibadettir. (Şâfiî mezhebine göre sünnet olan kurban ibadeti bayramın dördüncü günü güneş batımına kadar yerine getirilebilir.)

  • Cahit Kalkan
    Cahit Kalkan

    Umre, belirli bir zamana bağlı olmaksızın ihrama girip tavaf ve sa‘y yaptıktan sonra tıraş olup ihramdan çıkarak yapılan ibadetin adıdır. Umrenin iki farzı vardır: İhram ve tavaf. Şâfiî mezhebinde bunlara ilâveten sa‘y ve tıraş da umrenin farzlarındandır.

  • Cahit Kalkan
    Cahit Kalkan

    Mîkat denilen yerde hac için ihrama niyet edilerek telbiye getirilir. Bu andan itibaren ihramdan çıkana kadar ihram yasaklarına riayet edilir.

  • Cahit Kalkan
    Cahit Kalkan

    Harem Bölgesi: Mekke ve çevresine verilen bir isimdir. Zararlılar dışındaki hayvanların öldürülmesinin ve bitkilerin koparılmasının yasak olmasından dolayı bu bölgeye “yasak bölge” anlamında bu isim verilmiştir.

  • Cahit Kalkan
    Cahit Kalkan

    Mina: Mekke ile Müzdelife bölgesi arasında Harem sınırları içinde kalan bölgenin adıdır. Şeytan taşlama yerleri buradadır. Hacılar, Zilhicce’nin 8. gününü arefe gününe bağlayan geceyi burada geçirirler. Kurbanlar burada kesilir.

  • Cahit Kalkan
    Cahit Kalkan

    Müzdelife: Arafat ile Mina arasında Harem sınırları içinde kalan bölgenin adıdır. Hacılar, arefeyi bayram gününe bağlayan geceyi burada geçirirler. Buna “Müzdelife vakfesi” denir.

  • Cahit Kalkan
    Cahit Kalkan

    İnsan sorumludur. İnsan, inandıklarından ve inanmadıklarından, tercih ettiklerinden ve etmediklerinden, yaptıklarından ve yapmadıklarından sorumludur. Kendisine verilen akıl ve özgürlük onun bütün bunlardan sorumlu olması sonucunu doğurur. Şayet akletme ve tercihte bulunabilme durumu olmasaydı o zaman imtihana gerek kalmaz, “sorumluluk”tan da bahsedilemezdi.

  • Cahit Kalkan
    Cahit Kalkan

    İnsan özgürdür. İnsan tercih yapabilen bir varlıktır. Kendisine sunulan seçenekler içerisinden imanı da inkârı da tercih etmek onun özgürlük alanı içindedir. Bunu yapabilecek bir irade kendisine yaratıcısı tarafından verilmiştir.

  • Cahit Kalkan
    Cahit Kalkan

    İnsan akıl sahibidir. İnsanı meleklerden ve diğer varlıklardan ayıran yönü aklıdır. Bu özelliği dolayısıyla dinin emir ve yasaklarına muhataptır. Bunları kabul ya da red konusunda bir tercihle yüz yüzedir. Sonuç olarak insanlar arasında aklını kullanarak imanı ve teslimiyeti seçenler olduğu gibi, inkâra sapanlar da bulunmaktadır.

  • Cahit Kalkan
    Cahit Kalkan

    Hayır ve şer, iyi ve kötü, canlı ve cansız, faydalı ve faydasız ne varsa hepsi Allah’ın bilgisi, dilemesi, kudreti ve yaratması ile gerçekleşir. O’nun bilgisi olmaksızın bir yaprak bile kıpırdamaz. Kazâ ve kadere iman eden kişi bunu bilir ve bu bilginin verdiği güvenle huzur içinde yaşar. Yine bilir ki evrende olan her şey bir ölçüye, bir hikmete göre meydana gelir. Allah, yarattığı her şey için bir amaç belirlemiştir. Mümin bu ölçüyü, bu hikmeti, bu amacı anlamaya çalışır. O’nun koyduğu ölçüyü, kurduğu denge ve düzeni bozmadan yaşamak için gayret gösterir. Bu düzen içinde kendi yerini anlamaya çalışır. Hayatta karşılaştığı güçlüklerde O’nun kurduğu düzene ve takdir ettiği hikmete güvenir, daha bir metanetli olur.

  • Cahit Kalkan
    Cahit Kalkan

    Reenkarnasyon insanın veya başka bir canlının ölümünden sonra ruhunun başka bir canlının bedeninde yeniden dünyaya gelmesi inancıdır. Bu bâtıl inanca ruh göçü ve tenâsuh adları da verilmektedir. Bu inanca göre insan dışındaki her varlığın insan bedenine yükselinceye kadar değişik canlıların bedenlerinde defalarca dünyaya gelmesi gerekmektedir. Ruh, dünya hayatında işlediği iyilik ve kötülüklere göre dünyaya bir sonraki gelişinde daha üst veya daha alt bir varlığın bedenine gönderilmektedir. Ruh, ancak sürekli daha iyi ameller işlemekle insan bedeninde dünyaya gelme imkânı bulur. Reenkarnasyon İslâm inancına aykırı, bâtıl bir inançtır. İslâm’a göre ölen kişi tekrar dünyaya gelemez, kıyametten sonra âhiret yurdundaki yaşamı için yeniden diriltilir.

  • Cahit Kalkan
    Cahit Kalkan

    Cehennem, derin bir kuyudur. Kâfirlerin ve günahkârların cezalarını buldukları yerdir. Günahlarının cezasını çekip Allah’ın bağışlamasına mazhar olanlar gün gelir kurtulurlar cehennemden. Müminlerin, sâlihlerin yurdu cennete kavuşurlar onlar da.

  • Cahit Kalkan
    Cahit Kalkan

    Cennet, müminler için altın bilezikler, altın kadeh ve tepsiler, değerli taşlarla işlenmiş tahtlar, ibrikler, ipekli elbiseler, inciler, sıra sıra yastıklar, yumuşak tüylü halılar, yüksek köşklerle süslenmiş bir bahçedir. Orada temiz su ırmakları, tadı bozulmayan süt ırmakları, içenlere zevk veren içecek ırmakları, süzme bal ırmakları vardır. Müminler için orada her türlü ürün ve Rablerinden bağışlanma vardır. Canlarının çektiği ve gözlerinin hoşlandığı her şey oradadır. Müminler orada tahtlar üzerinde kardeşçe otururlar. Hiçbir yorgunluk hissetmedikleri gibi oradan asla çıkarılmazlar da.

  • Cahit Kalkan
    Cahit Kalkan

    Herkes için farklı… Sosyal davranış kuralları insanlar birbirini daha yakından tanıdıkça, aralarındaki sevgi güçlendikçe, açık kalplilik ve samimiyet geliştikçe daha farklı bir boyut kazanır. Belki başlangıçta şekilcilik gibi gelen bu kurallar, zamanla muhatabımıza ve onunla oluşturduğumuz ilişkiye gösterdiğimiz hassasiyetin bir göstergesine dönüşür. Önceleri kişiye yük gibi gelse de zamanla ince bir zevk hâlini alır.