zaten bu ayrımı yapma bize düştüğü için hayat gariptir.. karıncayı incitmeyen ile kendinden olanı vuran ayrımını yani. cesaretli ve yürekli olanların galip geleceği gerçektir.. fakat bu cesareti gösterenlerin edep ve haya sahibi olan kişiler olmasını temenni ederim nacizane..
ASLINA DÖN EY İNSAN... bu sesi duymadan işitmeden önce kendimize gelsek daha iyi olur yaptığımız işlerin hangi merkezden idare edildiğini sezelim bir anda kainartı toz haline getirecek kuvveti hangi akıl bulayor? alınan gıdanın çeyrek gün içinde kan damar kemik olmasını kim sağlıyor? alınan her gıdanın kuvvetinden binlerce kuvveti hangi makina çıkartabiliyor? ... bu işleri yapan sadece maddi yapımız değildir ona can bahşeden mana yapımızdır; insanlığımızdır işte onu bilelim onu bulalım... o olalım insan olalım bırakalım bu kalıbı biraz dalalım kafamızıda alalım o etten malul makinayı inceliyelim o incecik damarlar beyin ve içindeki hücreler onlara yığılan cevherler.iyiliğe ve kötülüğe dair enerjiler nedir onlar? bütün beden yapımızı bir bir izleyelim.gözümüz kulağımız ve bütün duyularımız onlara yaptıkları işi kim belletiyor? nereden görevlerini öğreniyorlar insan yapısını tümden ele alalım ve öyle tefekkür edelim.bir yavrunun ilk hali gelişmesi ruhi bedeni inkişafı bu konuda tetkike değer.insan lara içve dış yönden bakalım bunları yaptıktan sonra halimizi görelim. her olup biteni tabiat gözü ile görmeyelim allahın kuvvetini kudretini üzerimizdeki tecellisini sezmeye gayret edelim.insanlığımızı tanımak maddi yapımızın derinliğinde saklı alemi bulmak için bu lazım. 1 ağustos 1963 ABDULKADİR AKÇİÇEK
madde kesafeti arttıkça beliğimiz bir yana itilmekteve bu kalıbın özünde neler saklı bilinmemekte sezilmemekte.. neden bu varlığımızı yıkamıyoruz ve ötesinde parlayan nura doğru yol alamıyoruz.neyimiz eksik? aklımız var düşünebiliyoruz.bir şeye azmedince elde ediyoruz buna rağmen yaratılışımızda ve bu aleme gelişimizdeki gayeyi bir türlü idrak edemiyoruz.hikmeti vucudumuzu bilmek istemiyoruz bizden beklenen ancak talep değilmi? ondan ötesi için gereken kudreti kuvveti allah halk eder. çevremiz madde ile sarılı. herşeye görünürde güçlüyüz.yapıyoruz yıkıyoruz hele teknik alanda yaptıklarımız hayrete seza... dünyayı bi anda eritecek zerreler buluyoruz. birkaç demiri bir araya getirdikmi günlerce sema boşluğunda dolaşabiliyoruz yer yer yüzünde duruyor bizler aylarca uzak bir gök yolcusunun sıhhatini kontrol edebiliyoruz telsiz kablosuz hatta cereyansız konuşabiliyoruz bunlar nedir ve ne oluyoruz hele bir soralım neyiz ne yapıyoruz neler yapmaya kadiriz ve maddi gücümüz nereye kadar uzanacak? ....elbet bizde bi yaratığız yapacağımız işler mahduttur. bugün üzerimizde yettki sahibi olduğumuz konular birgün son haddini bulacak... işte o zaman çıkan el bize gücünü tanıtacak o elin sahibi bir işaret vericek ve.. ASLINA DÖN : EY İNSAN DİCEK! ....
'nisyan' kökünden gelen, ve kökünün hakkını verip ne kadar ulvi bir varlık olduğunu unutup kendisini yeri gelince hayandan daha aşağı seviyeye düşürebilen nankör bir varlık...
Sözüm ona, var olan varlıkların en akıllısı...Ama nedense o akıl, doğru yönde değil de, başkalarına, diğer canlılara zarar vermek için kullanılıyor nedense...
iyi insan olmak(ahlak) yeterli değildir.aynı zamanda.insancıl bir toplum yaratmak da gerekir. ve bunun için de onu sürekli yeniden yapılanmak gerekir.en azından kısmen.dünya durmaksızın değismektedir.değismeyen bir toplum kendini yok olmaya bırakmıs demektir.
zaten bu ayrımı yapma bize düştüğü için hayat gariptir.. karıncayı incitmeyen ile kendinden olanı vuran ayrımını yani. cesaretli ve yürekli olanların galip geleceği gerçektir.. fakat bu cesareti gösterenlerin edep ve haya sahibi olan kişiler olmasını temenni ederim nacizane..
Bir karıncayı incitmeyecek kadar hassas olana da,
Kendi gibi olan başka bir canlıyı gözünü kırpmadan vurana da İNSAN deniliyor.!
Mehmet Deveci
Bozulduğu zaman insandan daha korkunç bir yaratık yoktur şu yeryüzünde...
insanaen yakın yine kendisidir.
Karahanlı Türkçesinde
insan 'yalnguk' olarak adlandırılmış.
Yalnguk;
yani yanılan, yanılıp duran, yanılıcı.
ASLINA DÖN EY İNSAN...
bu sesi duymadan işitmeden önce kendimize gelsek daha iyi olur yaptığımız işlerin hangi merkezden idare edildiğini sezelim bir anda kainartı toz haline getirecek kuvveti hangi akıl bulayor? alınan gıdanın çeyrek gün içinde kan damar kemik olmasını kim sağlıyor? alınan her gıdanın kuvvetinden binlerce kuvveti hangi makina çıkartabiliyor? ...
bu işleri yapan sadece maddi yapımız değildir ona can bahşeden mana yapımızdır; insanlığımızdır işte onu bilelim onu bulalım... o olalım insan olalım
bırakalım bu kalıbı biraz dalalım kafamızıda alalım o etten malul makinayı inceliyelim o incecik damarlar beyin ve içindeki hücreler onlara yığılan cevherler.iyiliğe ve kötülüğe dair enerjiler nedir onlar? bütün beden yapımızı bir bir izleyelim.gözümüz kulağımız ve bütün duyularımız onlara yaptıkları işi kim belletiyor? nereden görevlerini öğreniyorlar insan yapısını tümden ele alalım ve öyle tefekkür edelim.bir yavrunun ilk hali gelişmesi ruhi bedeni inkişafı bu konuda tetkike değer.insan lara içve dış yönden bakalım bunları yaptıktan sonra halimizi görelim.
her olup biteni tabiat gözü ile görmeyelim allahın kuvvetini kudretini üzerimizdeki tecellisini sezmeye gayret edelim.insanlığımızı tanımak maddi yapımızın derinliğinde saklı alemi bulmak için bu lazım.
1 ağustos 1963
ABDULKADİR AKÇİÇEK
madde kesafeti arttıkça beliğimiz bir yana itilmekteve bu kalıbın özünde neler saklı bilinmemekte sezilmemekte.. neden bu varlığımızı yıkamıyoruz ve ötesinde parlayan nura doğru yol alamıyoruz.neyimiz eksik? aklımız var düşünebiliyoruz.bir şeye azmedince elde ediyoruz buna rağmen yaratılışımızda ve bu aleme gelişimizdeki gayeyi bir türlü idrak edemiyoruz.hikmeti vucudumuzu bilmek istemiyoruz bizden beklenen ancak talep değilmi? ondan ötesi için gereken kudreti kuvveti allah halk eder.
çevremiz madde ile sarılı. herşeye görünürde güçlüyüz.yapıyoruz yıkıyoruz hele teknik alanda yaptıklarımız hayrete seza... dünyayı bi anda eritecek zerreler buluyoruz. birkaç demiri bir araya getirdikmi günlerce sema boşluğunda dolaşabiliyoruz yer yer yüzünde duruyor bizler aylarca uzak bir gök yolcusunun sıhhatini kontrol edebiliyoruz telsiz kablosuz hatta cereyansız konuşabiliyoruz bunlar nedir ve ne oluyoruz
hele bir soralım
neyiz ne yapıyoruz neler yapmaya kadiriz ve maddi gücümüz nereye kadar uzanacak? ....elbet bizde bi yaratığız yapacağımız işler mahduttur. bugün üzerimizde yettki sahibi olduğumuz konular birgün son haddini bulacak... işte o zaman çıkan el bize gücünü tanıtacak
o elin sahibi bir işaret vericek ve..
ASLINA DÖN : EY İNSAN DİCEK! ....
Oysa insan olmak
Çoğalabilmektir başkalarıyla
İnsansın, birinin canı yanarken
Senin de canın yanıyorsa...
İnsan:
Balçık çamurla Kutsal ruh arasında hasas bir denge......
'nisyan' kökünden gelen, ve kökünün hakkını verip ne kadar ulvi bir varlık olduğunu unutup kendisini yeri gelince hayandan daha aşağı seviyeye düşürebilen nankör bir varlık...
insan diyince artık tüylerim diken diken olmaya başladı...
“Şu gezegende milyarlarca insan yaşıyor. Ama işte tutup birini seviyorsun ve onu kimseyle değişemiyorsun.”
Jostein Gaarder
Kendine mültecî, kendinden sürgün.
Alay-ı illiyyine çıkabilen ve hayvandan aşağı düşebilen, Allah'ın dünyadaki halifesi,.....
.Vereni ' MAĞRUR', Alanı '
MAHCUP' Etmeyen Tek Şey
'SEVGİDİR..! '
Ve İNSAN,
......
... İçindeki
Sevgisinin Ağırlığınca
İNSANdır...
İnsan dünya gibidir, içinde yüzlerce FIRTINA kopar, ama HERKES KENDİ YAŞADIĞINI bilir...! ! !
Anlaşamadığım/ız bir sürü insan var.
bu aralar pek bulunmuyor....karaborsada
son yılları hesap edecek olursak;
Hayvanın daha düşünemez olanı :)
nehir gibidir insan; sadece yüzü ile bilinir... derininde ne saklar yüreğinde neler olup biter söylemez, sessizce akıp gider...
bir İNSAN senin CANININ yandığını bile bile, CAN YAKMAYA devam ediyorsa; cünlenin başındaki İNSAN kelimesi için ÖZÜR DİLERİM...! ! ! ! !
insan hak için gözdeki görmeyi mümkün kılan göz göz bebeği gibidir.böylece ona (göz böbegi anlamına gelen) insan adı verilmiştir.
muhittin arabi.
İnsan,vicdandır.
Sözüm ona, var olan varlıkların en akıllısı...Ama nedense o akıl, doğru yönde değil de, başkalarına, diğer canlılara zarar vermek için kullanılıyor nedense...
İnsan ulaşamadığı her şeyin delisi, ulaştığı her şeyin nankörüdür..
-Pablo Neruda-
Her insan bir yağmur tanesi gibidir... kimi ÇAMURA; kimi GÜL yaprağına düşer... GÜL yaprağına düşenlerden olmak ne güzel....
kendinden korktuğu için diğerlerine karşı hep savunmada olan..
iyi insan olmak(ahlak) yeterli değildir.aynı zamanda.insancıl bir toplum yaratmak da gerekir. ve bunun için de onu sürekli yeniden yapılanmak gerekir.en azından kısmen.dünya durmaksızın değismektedir.değismeyen bir toplum kendini yok olmaya bırakmıs demektir.
insanların varlıklarını belirleyen sey bilinçleri değildir.tam tersine onların bilincini belirleyen toplumsal varliklardır
Acı su da, tatlı su da berraktır. Sakın görünüşe aldanma...Görünüşte herkes insandır ama gerçek insan, hal ehli olandır... '
Mevlana