..........(İnsan Denen Yaratık) ......... .................................................... ..........F A S I L i l e Ç A K I L........ . Tartsan Dünya galakside 'bi çakıl', Güneş ol'maz ol peşrevde 'bi fasıl'; (-Samanyolu şol konserde 'bi âğıt') -Demek yalnız şu âlemde biz varız(!)
Koyun gibisin kardeşim, gocuklu celep kaldırınca sopasını sürüye katılıverirsin hemen ve âdeta mağrur, koşarsın salhaneye. Dünyanın en tuhaf mahlukusun yani, hani şu derya içre olup deryayı bilmiyen balıktan da tuhaf.
insan iyi kötüden insan acıyı tatlıdan zararlıyı zararsızı ayırabilecek kadar düşüne bilen fikrini ortayaa koyabilen buluşlar yapıp onu hayata yansıtan paylaşmacı yapıya sahip olan bir canlıdır ve
Gerçek şu ki, insanın üzerinden,daha kendisi anılmaya değer birşey değilken,uzun zamanlaran (dehr) bir süre (hin) gelip geçti. Şüphesiz Biz insanı,karmaşık olan bir damla sudan yarattık. Onu deniyoruz.Bundan dolayı onu işiten ve gören yaptık. Biz ona yolu gösterdik; (artık o,) ya şükreden olur ya da nankör.
“İnsanın yüreği çabuk çürür.” En çok kendine acı çektirir insan. En iyi tanıdığı kendisidir çünkü. Yaşamının yalancı olmayan tek tanığı kendisidir...Kendini sever, hem de çok… Bu yüzden soru sorar kendine; yanıt arar... Yapacak o kadar çok şey vardır ki dönmek mümkün olsa geçmişe... Yalandan, kötülükten uzak o düş ülkesine… Yapacak o kadar çok şey var ki “şimdi”yi eskitmesek, “bugün”ü geçmiş olmadan yaşayabilsek…Anlatır durur kendini insanlara... İnsanlar ki, o hep en anlayışlı diye düşündüklerimiz... Arkadaşlar, dostlar; hatta bir umar sayıp hiç tanımadıklar…Kendi kendine söyleyemediğin sözleri bazen bir başka ağızdan duymak iyidir... Sadece sen bilirsin; anlatılan senin hikayendir…Görmemek için ölümü, hemen öldür içindeki çocuğu... Ve kork hata yapmaktan... Öylesine kork ki nefesin kesilsin, hiç başlayamayasın...Karaya kapat gözlerini; pembeye, maviye, yeşile ve sarıya da…“Kendisi olamayınca inan; her şey, herkes olabiliyor insan.” Güçlüsün sen... Hiç kahkahaya dönüşmeyen ama arandığında yüzünde hep bulunan gülümsemen bu yüzden... Doğruların peşinde koşuyordun; alışık değildin hata yapmaya... Yalanlarla karşılaştın da savruluverdin kuru bir yaprak misali...Tüm bağlarından kurtulduğunu zannederken kendi zincirlerini oluşturdun; özgürlükten kaçarak hüzün dehlizlerine... Hep kaçmak… Hazırlıksız yakalanmaktan korkarak... Hüsran, özlem, acı, keder; hüzün renginde ne varsa ördün zindanını... Ve umudu hapsettin içine...“Fiziksel ölümden daha ağırdır; insanın kendi iç dünyasını öldürmesi”...En ağır ceza şu yaşanılası dünyada, susturmaktır kendini... Bağırmamak gidenlerin ardından, haksızlıklara karşı haykırmamak… Yaşarken içini öldürmek, kaçmaktır kendinden... Yaşam alanlarını bir bir bombalayıp kendine ait hiçbir şey bırakmamak, artık kendini unutmak, unutmaya çalışmak…Sürgün etmek kendimizi içimizden. Hüzne salmak o hep umut dolu yüreğimizi, gülmeye hazır gözlerimizi…Bazen sevinçten ağlar insan; mutluluktan. Belki hüzünlü ağlayışlarından daha içten... Ki, en güzel gözyaşlarıdır bu dökülen yanaklarından...Yaşam bir oyun... Ama önceden yazılmış bir senaryosu olmayan... Doğaçlama yaşarken kimi zaman sürçer dilimiz; hiç düşünmediğimiz sözler dökülür ağzımızdan... Yapmak istediğimiz hareket, kimi kez aşar beden gücümüzü, başaramayız...Aslolan beyindir, yürektir... Beyindeki düşünme gücü; yürekteki sevgi, umut, cesaret...Hiçbirşeyin, hiç kimsenin bunları yok etmesine izin vermezken, kendini sürgün etmek hayattan, güzele ulaştırmaz insanı... O aradığı mükemmel olan kilometrelerce uzaklaşır gider... “İnsanın yüreği çabuk çürür.” En fazla kendine acı çektirir insan... En iyi kendini tanır çünkü...Yaşanılan yüreğe çizikler atmayı sürdürüyor. Derin, uzun çizgiler; hafif küçük sıyrıklar… Hissediyorum, yüreğimin bir yanı çürüyor... Öteki yansa çelik gibi; pırıl pırıl, sağlam; üstündeki pası kazırsam...Ta uzaklarda bir şeyler kıpırdıyor... Bir aydınlık doğuyor belli belirsiz... Bir yerlerde sabah oluyor mutlaka... Mutlaka şafak söküyor bir yerlerde... Bak, içimizdeki sürgün sürülüyor... Farkında mısınız? Ay Orada... Yeniden ortaya çıkıyor…
Tanrı misafiri... Galiba Türkler bu dünyada misafir olduğunun bilincine varan millet... Kapı çaldığında Tanrı misafiri gelmiştir diyebilen millet... Bir başkadır benim memleketimin insanı...
ewet, onları daha önce görmüştüm..şu tarafa gidiyorlardı. Onların kökleri yok, rüzgar onları sürüklüyor. Bi kökleri olmadığı için çok mutsuzlar........
Her ne kadar ^^ bir dil bir insan, iki dil iki insan ^^ denilse de gittiğiniz dil kursları insanı insan yapmaya yetmiyor. Gittiğiniz dil kursları sizi farklı gösteren kıyafetler gibidir. ^^Eşeğe altın semer vursan da eşek yine eşektir, eşeklik yapmaktan geri durmaz.^^ İnsan odur ki, incitmediği halde defalarca özür dilemiştir. İncittiği halde oralı bile olmayan varlığa insan denmez.
^^ İnsan, yüreğinde sevgi yükü taşıyan ve bu yükü taşırken altında ezilmeyen, başkasını da ezmeyen varlıktır.^^
Yaradılışın çözülemeyen gizini taşıyan kutsal bir varlık.
suyunun suyu..
su'yun
damlasında okyanus
Nereden Biliyorsun? (31) -İN'SAN DENEN YAR'ATIK
...................................................
..-N e r e d e n..B i l i y o r s u n? ..
...................................................
......................-31-........................
.
............(Soru/lası/Soru/lar) ...........
..........(İnsan Denen Yaratık) .........
....................................................
..........F A S I L i l e Ç A K I L........
.
Tartsan Dünya galakside 'bi çakıl',
Güneş ol'maz ol peşrevde 'bi fasıl';
(-Samanyolu şol konserde 'bi âğıt')
-Demek yalnız şu âlemde biz varız(!)
-Çokça boşsun; -Nereden biliyorsun?
.
BİR Â'LEMDİR İN-SAN denen YARATIK,
(-Yıkar,(sanar(!) : GİDER (gene) BULAŞIR) ,
-DEĞİL Mİ-DE(!) -ASIL 'KAFA' KARIŞIR;
-ÇOKÇA BOŞÇA; -Bilir sanır; -'ALDANIR! ...
.
-Kim görüyor dönüp 'duran' âlemi?
-Demek bize 'sade' Dünya verildi!
-KİME YETMİŞ OTURDUĞU PARSELİ?
-Çokça boşsun; -Nereden biliyorsun?
Görünmeyen 'akıl ruhu' bizde mi(?)
-Akıl bize 'ruhla veda'; -ÖYLE Mİ(?)
-Hadi söyle; -'Misal beden' ölen mi?
-Çokça boşsun; -Nereden biliyorsun?
.
-Bak,'târifi olmaz' görünmeyenin,
-Âh,aklı mı olur; 'bil-dim' diyenin?
Şun'cak akıl,yolda koymaz bilenin;
-Çokça boşuz,boşuz; -Bilmiyoruz! ..
.
(-AKLIM YETMEZ; CAHİLLİĞİM BİTMEDİ) :
(-ÇOKÇA BOŞ'LUK; 1 kez geldi; GİTMEDİ)
-SANKİ OT'UZ; İNSAN YERDEN BİT'MEDİ!
-HANGİ SEYYÂH,GEZDİ DÜNYA BİTİRDİ?
-Ah,bizler boşuz; -'BOŞUZ; -BİLMİYORUZ! '
......................Mahzun-i Vebal bi Ga'rip
Ercan Kurt
İnsan kainatın küçük bir temsilidir, yeryüzündeki en değerli varlıktır..
iyi+kötü
Koyun gibisin kardeşim,
gocuklu celep kaldırınca sopasını
sürüye katılıverirsin hemen
ve âdeta mağrur, koşarsın salhaneye.
Dünyanın en tuhaf mahlukusun yani,
hani şu derya içre olup
deryayı bilmiyen balıktan da tuhaf.
Nazım Hikmet
An
bazen düşünmeyi unutup sadece içgüdüsüyle hareket edenleri çoğunlukta...
Duygusu, düşüncesi ve karakteri ile sağlam durabilen...
yok kardeşim,, kalmadı ondan, taze bitti.... sonuncuyuda kendimize ayırdık......
:S
:S
İnsan kuzu,insan çiyan,insan canavar... bilmezki bir nefeslik canı var.
''insan sözünde gizlidir'......................................................(*)
Varlığını anlamlandırdıktan sonra insan adını alan hayvan.
insan iyi kötüden
insan acıyı tatlıdan
zararlıyı zararsızı
ayırabilecek kadar düşüne bilen fikrini ortayaa koyabilen buluşlar yapıp onu hayata yansıtan paylaşmacı yapıya sahip olan bir canlıdır ve
İnsanoğlu nedense hep başı sıkışınca ^^Allah^^ ve ^^kul hakkı^^ diyen lâkin sonra nimeti bulunca Yüce Allah'ı unutandır.
^^Allah kimseye kendini unutturmasın^^
sanat; dizayn.düzen.enerji,ışık,yaratmak,şekilsanat=hayat
Gerçek şu ki, insanın üzerinden,daha kendisi anılmaya değer birşey değilken,uzun zamanlaran (dehr) bir süre (hin) gelip geçti.
Şüphesiz Biz insanı,karmaşık olan bir damla sudan yarattık. Onu deniyoruz.Bundan dolayı onu işiten ve gören yaptık.
Biz ona yolu gösterdik; (artık o,) ya şükreden olur ya da nankör.
(İnsan Suresi - (1-3))
En değerlisi, duyduğunu yüreğine gömmesini bilendir.
in-san!
içinde engebeli araziler saklayan minyatür evren!
inersin, çıkarsın...bitmeyecek bir yolculuktur...
Kainatın aynasıyım madem ki ben bir insanım.
İnsanı hayvandan ayıran akıldır. İnsan, akıldan uzaklaştığı zaman hayvan ortaya çıkar. ' ortalık hayvanat bahçesi gibi '
“İnsanın yüreği çabuk çürür.” En çok kendine acı çektirir insan. En iyi tanıdığı kendisidir çünkü. Yaşamının yalancı olmayan tek tanığı kendisidir...Kendini sever, hem de çok… Bu yüzden soru sorar kendine; yanıt arar... Yapacak o kadar çok şey vardır ki dönmek mümkün olsa geçmişe... Yalandan, kötülükten uzak o düş ülkesine… Yapacak o kadar çok şey var ki “şimdi”yi eskitmesek, “bugün”ü geçmiş olmadan yaşayabilsek…Anlatır durur kendini insanlara... İnsanlar ki, o hep en anlayışlı diye düşündüklerimiz... Arkadaşlar, dostlar; hatta bir umar sayıp hiç tanımadıklar…Kendi kendine söyleyemediğin sözleri bazen bir başka ağızdan duymak iyidir... Sadece sen bilirsin; anlatılan senin hikayendir…Görmemek için ölümü, hemen öldür içindeki çocuğu...
Ve kork hata yapmaktan... Öylesine kork ki nefesin kesilsin, hiç başlayamayasın...Karaya kapat gözlerini; pembeye, maviye, yeşile ve sarıya da…“Kendisi olamayınca inan; her şey, herkes olabiliyor insan.”
Güçlüsün sen... Hiç kahkahaya dönüşmeyen ama arandığında yüzünde hep bulunan gülümsemen bu yüzden... Doğruların peşinde koşuyordun; alışık değildin hata yapmaya... Yalanlarla karşılaştın da savruluverdin kuru bir yaprak misali...Tüm bağlarından kurtulduğunu zannederken kendi zincirlerini oluşturdun; özgürlükten kaçarak hüzün dehlizlerine...
Hep kaçmak… Hazırlıksız yakalanmaktan korkarak... Hüsran, özlem, acı, keder; hüzün renginde ne varsa ördün zindanını... Ve umudu hapsettin içine...“Fiziksel ölümden daha ağırdır; insanın kendi iç dünyasını öldürmesi”...En ağır ceza şu yaşanılası dünyada, susturmaktır kendini... Bağırmamak gidenlerin ardından, haksızlıklara karşı haykırmamak… Yaşarken içini öldürmek, kaçmaktır kendinden... Yaşam alanlarını bir bir bombalayıp kendine ait hiçbir şey bırakmamak, artık kendini unutmak, unutmaya çalışmak…Sürgün etmek kendimizi içimizden. Hüzne salmak o hep umut dolu yüreğimizi, gülmeye hazır gözlerimizi…Bazen sevinçten ağlar insan; mutluluktan. Belki hüzünlü ağlayışlarından daha içten... Ki, en güzel gözyaşlarıdır bu dökülen yanaklarından...Yaşam bir oyun... Ama önceden yazılmış bir senaryosu olmayan... Doğaçlama yaşarken kimi zaman sürçer dilimiz; hiç düşünmediğimiz sözler dökülür ağzımızdan... Yapmak istediğimiz hareket, kimi kez aşar beden gücümüzü, başaramayız...Aslolan beyindir, yürektir... Beyindeki düşünme gücü; yürekteki sevgi, umut, cesaret...Hiçbirşeyin, hiç kimsenin bunları yok etmesine izin vermezken, kendini sürgün etmek hayattan, güzele ulaştırmaz insanı... O aradığı mükemmel olan kilometrelerce uzaklaşır gider...
“İnsanın yüreği çabuk çürür.”
En fazla kendine acı çektirir insan... En iyi kendini tanır çünkü...Yaşanılan yüreğe çizikler atmayı sürdürüyor. Derin, uzun çizgiler; hafif küçük sıyrıklar… Hissediyorum, yüreğimin bir yanı çürüyor... Öteki yansa çelik gibi; pırıl pırıl, sağlam; üstündeki pası kazırsam...Ta uzaklarda bir şeyler kıpırdıyor... Bir aydınlık doğuyor belli belirsiz... Bir yerlerde sabah oluyor mutlaka... Mutlaka şafak söküyor bir yerlerde... Bak, içimizdeki sürgün sürülüyor...
Farkında mısınız? Ay Orada...
Yeniden ortaya çıkıyor…
Teşekkürler Handan... Her şey için teşekkürler...
insanizm
Tanrı misafiri...
Galiba Türkler bu dünyada misafir olduğunun bilincine varan millet... Kapı çaldığında Tanrı misafiri gelmiştir diyebilen millet...
Bir başkadır benim memleketimin insanı...
Sözde insanlar
bknz. ben.
insan herşeyle uyraşan ve herşeye karşı çıkan ve fkir ayrımında bulunan
kendikendine teori üreten belki sadece ismiöiz insan.
ewet, onları daha önce görmüştüm..şu tarafa gidiyorlardı. Onların kökleri yok, rüzgar onları sürüklüyor. Bi kökleri olmadığı için çok mutsuzlar........
Her ne kadar ^^ bir dil bir insan, iki dil iki insan ^^ denilse de gittiğiniz dil kursları insanı insan yapmaya yetmiyor. Gittiğiniz dil kursları sizi farklı gösteren kıyafetler gibidir.
^^Eşeğe altın semer vursan da eşek yine eşektir, eşeklik yapmaktan geri durmaz.^^
İnsan odur ki, incitmediği halde defalarca özür dilemiştir. İncittiği halde oralı bile olmayan varlığa insan denmez.
^^ İnsan, yüreğinde sevgi yükü taşıyan ve bu yükü taşırken altında ezilmeyen, başkasını da ezmeyen varlıktır.^^