'İnsanların çoğu kedilerin patilerine benzer. İlk tutuşta yumuşacıktırlar. Onları kucaklamak istersin. Ama bencilliklerine dokunan en küçük bir olayda sana tırnaklarını gösterirler.' (Alıntı)
Sakin bir yere rahatça oturun ve elinize şöyle bir bakın....Gözlerinizin sanki elektronik bir mikroskop yeteneğine sahip olduğunu ve elinizin iç yapısını,sinirleri ve damarları gördüğünüzü fark edin.Alyuvarların nasıl hızla akıp gittiğini,biyoelektrik akımının sinirler boyunca bir ışık topu gibi sürekli inip çıktığını hayretle müşahede ediyorsunuz.Ve hemen sonra daha büyük bir görüntü içinde kasları ve damarları oluşturan hücreler ve bunların içinde hiç bitmeyen faaliyet.Akabinde görüntü yine büyüyor; irili ufaklı moleküller,rengârenk bir âlem...Sonra atomlar,çekirdeğin etrafında bir görünüp bir kaybolan elektronlar...Görüntü yine büyüyor,binbir şekildeki parçacıklar dönüp duruyorlar... Kısa bir sessizliğin ardından kapkaranlık bir âleme giriyorsunuz.Gözleriniz etrafa alışınca birbirinin tıpatıp aynısı olan 'iplikçikler' arasında olduğunuzu farkediyorsunuz.İşte burada kulağınıza şimdiye dek duymadığınız ahenk ve güzellikte bir melodi geliyor...Dünya var olduğundan bu yana yazılmış tüm notaların kusursuz toplamı....Ravel'in Bolero'su gibi,sonsuz bir kreşendo halinde sürüp gidiyor...işte bu melodi sizsiniz! !
Yakın zamanda büyük Mevlevi Şeyhlerinden Galip Dede 'Hoşça bak Zâtına kim zübde-i âlemsin sen....' yazarken acaba eline mi nazar eyledi? '
akıl,zeka sahibi olmakla hayvanlardan üstün olan varlık.ancak akıl ve zekasını kendi çıkarı uğruna çevreye ve diğer canlılara zarar verme yönünde kullanarak, bu üstünlüğünden vazgeçme büyüklüğünü gösterebilmiş tek canlı türü.
Allah insanı tersine çevrilen bir yaradılışla yaratmıştır. Buna göre, ahiret insanın batın boyutunda gizlidir ve insanın bu dünyası da zahir boyutunda gizlidir. İnsanın zahir boyutu (ilahi) suretle kayıtlı olur. Böylece Allah Şeriat’ı emrederek insanı kayıtlı kılmıştır. Suretin değişmemesi gibi emirler de değişmez. Ne var ki batın boyutunda insan sürekli değişime maruz kalır. Düşüncelerin geldiği suretlere göre insan düşüncelerinde dalgalanır. Ahiretteki durum da böyledir. Bu nedenle, insanın bu dünyadaki batın boyutu ahiretteki hayatının zahir boyutu; insanın bu dünyadaki zahir boyutu ahiretteki hayatının batın boyutudur. Allah’ın “ilk önce sizi yarattığı gibi, yine O’na döndürüleceksiniz.” (7,29) demesinin nedeni de budur; çünkü ahiret bu dünya hayatının aksidir ve bu dünya ahretinin aksidir. Ama bu dünyada insan nasılsa orada da öyledir. Bu nedenle, bu dünyadayken düşüncelerinin Şeriat’te övülen şeyler olması için çalışmalısın ki böylece ahrette suretin güzel olsun..
İNSAN NEDİR? İnsan var olduğundan beri hep insanın ne olduğunu dair araştırmalar yapmıştır. Ama insanın ne olduğuna dair kesin bir bilgi yoktur. Günümüzde ise insanın ne olduğuna dair bildiğini zannediyor. Hâlbuki yanılıyor. Birçok bilim dalı insanın ne olduğuna dair araştırmalar yapıyor. Hatta insanın ne olduğuna dair araştırmalar yapan bir bilim dalı da vardır. Bu bilime insan bilim denir. İnsan bilimleri tarih, sosyoloji, psikoloji, antropoloji bilimlerdir. Bu bilimler insanın değişik yönlerini ile ele alır. Bunların yanında yardımcı olan bilim dalları; kimya, biyoloji, felsefe, fizik vs. Bu bilimlerin görevleri; kimya insanın madde yanını, biyoloji insan yapısını, psikoloji insanın içinde olan şeyi, sosyoloji insanın toplumdaki yeri ve davranışlarını, fizik insanın fiziği, tarih ise insanın var olduğundan beri geçmişini araştırması, felsefe düşünce ile insanın ne olduğuna dair bilgi çıkarmak. İnsan canlılar arasında en çok faaliyette bulunan varlıktır. Günümüzde yapılan bazı tanımlar insanın ne olduğuna dair; hayvanlar âleminin bir üyesi, beyni özel bir biçimde gelişmiş olan, özelleşmiş bir organı olmayan, çevresini değiştirebilen, dünyaya ve evrene açık olan, konuşan ve yaratıcı düşünme yeteneği olan, deney dünyasını aşabilen, kendisinin evrenin bilincine varmış, eylemlerden sorumlu olan varlıktır. Genellikle insanı öteki varlıkların doğası gibi, bir doğa olarak biliriz. Gene insanı geleneğin eleştirel arındırılması dolayısıyla, tarih olarak anlayış yetisiyle göz önünde bulundurulan eylem ve düşünce içerisinde görürüz. İnsan konusunda davranışları yönlendirici öğelerden durumlarken doğanın nesnel gerçeklerinden kaynaklanan olayların açıklanışına dayanan verilerle bilgi ediniriz. İnsanla ilgili araştırmalarımız değişik bilgiler ortaya koydu, ancak bunlar, bir bütün olan insanın varlığını kapsamadı. İnsanın ne olduğundan başka aynı zamanda bizim nasıl var olduğumuza dair bilinmemektedir. Belki biz evrenin büyük patlama (bigbang) sından oluştuğunu biliyoruz ama insanın nasıl var olduğunu bilmiyoruz. Aynı zamanda bizim bir yaratıcımız var mı yok mu konusuna dair bir bilgimiz yoktur. Ama bizim varlığımız rastlantı değildir. Bizim varlığımız determinizm(neden-sonuç) ile açıklanabilir. Belki insan Hipokrat diye filozofu sağlık yönünden geçmiş olabilir ama Platon diye filozof insanın ne olduğuna dair günümüz dünyasından daha iyi biliyor. İnsanın ne olduğuna dair bilgi öğrenmek için kendimize hep şu soruları sormamız gerekir: -Ben kimim? -Niçin varım? -Nerden geldim? -Nereye gidiyorum? genelikle bu sorulara cevap vermesi gerekir. İnsanın ne olduğuna dair bilgi öğrenilirse diğer canlılarda ne olduğunu öğrenebiliriz. İnsanın kendisinin ne olduğunu teşvik eden; yapısı gereği şüphe eden, araştıran, soruşturan, düşünen, bilen bir varlıktır. İnsan özne olarak bilen bir varlıktır. Bilmek istediği kendisi ve kendi dışındaki nesnelerdir. İnsan nesnel bir varlık olduğu için kendisini bilmek ister. Çünkü nesneler bilinmesi gerekir. Aynı zamanda insanın kendisinin ne olduğunu bilmesi için ve özüne ulaşması için evrenin ve kendisinin bilincine varması gerekir. İnsanın merak ettiği hemen hemen her şey kendi özünde saklıdır. Günümüzde insanın ne olduğu bilinmesi birçok soruyada cevap verilebilir. Ama insanın ne olduğu bilinmemesi birçok soru işareti kafada oluşuyor. Aynı zamanda insanın ne olduğu bilinmemesi birçok soruna da yol açabiliyor. Özellikle insanın bir yaratıcısı var mı sorusu günümüzün en önemli sorulardan birisidir. Ama bu soruya cevap insanın ne olduğunu keşfettikten sonra cevap verebiliriz. MUHAMMED İNAN
insanın sonsuzluk arzusu ve hakikat özlemi içinde kavrulan şuuru kainatı yutmak ve kendi varlığına katmak çırpınışı içindedir... içimizde bütün varı yutmak veya mutlak var'da tükenmek iseyen muhteşem bir özlem var.yahut şuurumuz bütün varı kaplamak ve fethetmek istemektedir... insanın organizması ve maddi varlığı kainatın büyüklüğü karşısında sıfır mesabesinde ve hele mutlak varlık karşısında tamamen hiç olabilir; fakat onun sahib olduğu ve kainata bir gözlemci olarak açılan şuuru asla küçümsenemez...insan maddesi ile değil manası ile gerçekten büyüktür ve muhteşemdir,kuran-ı kerim'de''en güzel surette yaratılan''insan işte bu insandır.diğer varlıklar insanın bu yüce manası önünde secdeye davet edilmiş ve ancak şeytan bu mananın ihtişamını idrak edememiştir...
İnsan ne müthiş canavardır,ne büyük yenilik,ne müthiş ucubedir,ne büyük kaostur,ne müthiş çelişkinin öznesidir,ne büyük bir harikadır,tüm nesnelerin yargıcıdır,bön bir solucandır,doğrunun yönetıcisi,bilisizliğin ve yanılgının lağımıdır.Evrenin şatafatı aynı zamanda pisliğidir” Pascal”
İNSAN HASTALANDIĞI İÇİN DEĞİL.DOĞDUĞU İÇİN ÖLÜR.
YERYÜZÜNDE EN TEHLİKELİ İNSAN BİLMEDİĞİNİ BİLMEYEN İNSANDIR.
iletişim kazalarının baş aktörü.
'Soydum giysilerini İNSAN çıktın ya içinden.
Gerisini boş ver dedim, gerisi resim, ötesi ten
Seni sevmem için de görmem gerekmiyordu zaten...'
insanları okşadıkça içinden çıkıyor cini....
sagopa..
insan diğer canlı türlerden ayrı olarak düşünen bir varlıktır...
Trilyon da olsan harcanacaksın...
...
Her ne kdar insanın kurdu insandır da dense.insanın derdi yine insandır.
'İnsanların çoğu kedilerin patilerine benzer. İlk tutuşta yumuşacıktırlar. Onları kucaklamak istersin. Ama bencilliklerine dokunan en küçük bir olayda sana tırnaklarını gösterirler.'
(Alıntı)
Sakin bir yere rahatça oturun ve elinize şöyle bir bakın....Gözlerinizin sanki elektronik bir mikroskop yeteneğine sahip olduğunu ve elinizin iç yapısını,sinirleri ve damarları gördüğünüzü fark edin.Alyuvarların nasıl hızla akıp gittiğini,biyoelektrik akımının sinirler boyunca bir ışık topu gibi sürekli inip çıktığını hayretle müşahede ediyorsunuz.Ve hemen sonra daha büyük bir görüntü içinde kasları ve damarları oluşturan hücreler ve bunların içinde hiç bitmeyen faaliyet.Akabinde görüntü yine büyüyor; irili ufaklı moleküller,rengârenk bir âlem...Sonra atomlar,çekirdeğin etrafında bir görünüp bir kaybolan elektronlar...Görüntü yine büyüyor,binbir şekildeki parçacıklar dönüp duruyorlar...
Kısa bir sessizliğin ardından kapkaranlık bir âleme giriyorsunuz.Gözleriniz etrafa alışınca birbirinin tıpatıp aynısı olan 'iplikçikler' arasında olduğunuzu farkediyorsunuz.İşte burada kulağınıza şimdiye dek duymadığınız ahenk ve güzellikte bir melodi geliyor...Dünya var olduğundan bu yana yazılmış tüm notaların kusursuz toplamı....Ravel'in Bolero'su gibi,sonsuz bir kreşendo halinde sürüp gidiyor...işte bu melodi sizsiniz! !
Yakın zamanda büyük Mevlevi Şeyhlerinden Galip Dede 'Hoşça bak Zâtına kim zübde-i âlemsin sen....' yazarken acaba eline mi nazar eyledi? '
......
Dokuzyüz katlı insan / Dr. Mustafa Merter
İnsanın ihtiyacı,insandır.
akıl,zeka sahibi olmakla hayvanlardan üstün olan varlık.ancak akıl ve zekasını kendi çıkarı uğruna çevreye ve diğer canlılara zarar verme yönünde kullanarak, bu üstünlüğünden vazgeçme büyüklüğünü gösterebilmiş tek canlı türü.
'İnsan insanın kurdudur.'
Ne mutlu insanım diyene.
İNSAN UNUTMAZ!
İnsan meleklerden üstün varlıktır Yaratanını bilip ona göre yaşadığında; ama hayvandan bile aşağılık bir varlıktır nefse uyduğunda.
İnsan.düsünen hayvandır.
Şeyh Galip alemin gözbebeği insansın sen demiş...bunun yanında ilkelliği ve vahşiliği ile de tanınır bu mahlukat.
Emel ve amel arasında sıkışmış, nefs ve ruhtan müteşekkil kemik ve et yığını...
(İki uçlu)
Tir
İnsan korkuların mayasında
Siyah bir yalnızlıktır...
Ozan Deniz Sarıtop
Allah insanı tersine çevrilen bir yaradılışla yaratmıştır. Buna göre, ahiret insanın batın boyutunda gizlidir ve insanın bu dünyası da zahir boyutunda gizlidir. İnsanın zahir boyutu (ilahi) suretle kayıtlı olur. Böylece Allah Şeriat’ı emrederek insanı kayıtlı kılmıştır. Suretin değişmemesi gibi emirler de değişmez. Ne var ki batın boyutunda insan sürekli değişime maruz kalır. Düşüncelerin geldiği suretlere göre insan düşüncelerinde dalgalanır. Ahiretteki durum da böyledir. Bu nedenle, insanın bu dünyadaki batın boyutu ahiretteki hayatının zahir boyutu; insanın bu dünyadaki zahir boyutu ahiretteki hayatının batın boyutudur. Allah’ın “ilk önce sizi yarattığı gibi, yine O’na döndürüleceksiniz.” (7,29) demesinin nedeni de budur; çünkü ahiret bu dünya hayatının aksidir ve bu dünya ahretinin aksidir. Ama bu dünyada insan nasılsa orada da öyledir. Bu nedenle, bu dünyadayken düşüncelerinin Şeriat’te övülen şeyler olması için çalışmalısın ki böylece ahrette suretin güzel olsun..
İbn Arabi
EN BÜYÜK MUCİZE İNSAN İNSAN OLDUĞUMUZU UNTTUK.....
insan
İnsan Vardır Fark Edilmez Süsünden, Kimi Farksızdır Koyun Sürüsünden, Ama Her Gördüğün Şekle Kapılma, İnsan Anlaşılmaz Görüntüsünden..!
elma mağduru :)
Kalbindeki imanıyla MÜ'MİNDİR.
Kafasındaki malumat yığınlarıyla değil.M.F.G.
İNSAN NEDİR?
İnsan var olduğundan beri hep insanın ne olduğunu dair araştırmalar yapmıştır. Ama insanın ne olduğuna dair kesin bir bilgi yoktur. Günümüzde ise insanın ne olduğuna dair bildiğini zannediyor. Hâlbuki yanılıyor. Birçok bilim dalı insanın ne olduğuna dair araştırmalar yapıyor. Hatta insanın ne olduğuna dair araştırmalar yapan bir bilim dalı da vardır. Bu bilime insan bilim denir. İnsan bilimleri tarih, sosyoloji, psikoloji, antropoloji bilimlerdir. Bu bilimler insanın değişik yönlerini ile ele alır. Bunların yanında yardımcı olan bilim dalları; kimya, biyoloji, felsefe, fizik vs. Bu bilimlerin görevleri; kimya insanın madde yanını, biyoloji insan yapısını, psikoloji insanın içinde olan şeyi, sosyoloji insanın toplumdaki yeri ve davranışlarını, fizik insanın fiziği, tarih ise insanın var olduğundan beri geçmişini araştırması, felsefe düşünce ile insanın ne olduğuna dair bilgi çıkarmak.
İnsan canlılar arasında en çok faaliyette bulunan varlıktır. Günümüzde yapılan bazı tanımlar insanın ne olduğuna dair; hayvanlar âleminin bir üyesi, beyni özel bir biçimde gelişmiş olan, özelleşmiş bir organı olmayan, çevresini değiştirebilen, dünyaya ve evrene açık olan, konuşan ve yaratıcı düşünme yeteneği olan, deney dünyasını aşabilen, kendisinin evrenin bilincine varmış, eylemlerden sorumlu olan varlıktır.
Genellikle insanı öteki varlıkların doğası gibi, bir doğa olarak biliriz. Gene insanı geleneğin eleştirel arındırılması dolayısıyla, tarih olarak anlayış yetisiyle göz önünde bulundurulan eylem ve düşünce içerisinde görürüz. İnsan konusunda davranışları yönlendirici öğelerden durumlarken doğanın nesnel gerçeklerinden kaynaklanan olayların açıklanışına dayanan verilerle bilgi ediniriz. İnsanla ilgili araştırmalarımız değişik bilgiler ortaya koydu, ancak bunlar, bir bütün olan insanın varlığını kapsamadı.
İnsanın ne olduğundan başka aynı zamanda bizim nasıl var olduğumuza dair bilinmemektedir. Belki biz evrenin büyük patlama (bigbang) sından oluştuğunu biliyoruz ama insanın nasıl var olduğunu bilmiyoruz. Aynı zamanda bizim bir yaratıcımız var mı yok mu konusuna dair bir bilgimiz yoktur. Ama bizim varlığımız rastlantı değildir. Bizim varlığımız determinizm(neden-sonuç) ile açıklanabilir.
Belki insan Hipokrat diye filozofu sağlık yönünden geçmiş olabilir ama Platon diye filozof insanın ne olduğuna dair günümüz dünyasından daha iyi biliyor.
İnsanın ne olduğuna dair bilgi öğrenmek için kendimize hep şu soruları sormamız gerekir:
-Ben kimim?
-Niçin varım?
-Nerden geldim?
-Nereye gidiyorum?
genelikle bu sorulara cevap vermesi gerekir. İnsanın ne olduğuna dair bilgi öğrenilirse diğer canlılarda ne olduğunu öğrenebiliriz.
İnsanın kendisinin ne olduğunu teşvik eden; yapısı gereği şüphe eden, araştıran, soruşturan, düşünen, bilen bir varlıktır. İnsan özne olarak bilen bir varlıktır. Bilmek istediği kendisi ve kendi dışındaki nesnelerdir. İnsan nesnel bir varlık olduğu için kendisini bilmek ister. Çünkü nesneler bilinmesi gerekir.
Aynı zamanda insanın kendisinin ne olduğunu bilmesi için ve özüne ulaşması için evrenin ve kendisinin bilincine varması gerekir.
İnsanın merak ettiği hemen hemen her şey kendi özünde saklıdır.
Günümüzde insanın ne olduğu bilinmesi birçok soruyada cevap verilebilir. Ama insanın ne olduğu bilinmemesi birçok soru işareti kafada oluşuyor. Aynı zamanda insanın ne olduğu bilinmemesi birçok soruna da yol açabiliyor. Özellikle insanın bir yaratıcısı var mı sorusu günümüzün en önemli sorulardan birisidir. Ama bu soruya cevap insanın ne olduğunu keşfettikten sonra cevap verebiliriz.
MUHAMMED İNAN
insanın sonsuzluk arzusu ve hakikat özlemi içinde kavrulan şuuru kainatı yutmak ve kendi varlığına katmak çırpınışı içindedir...
içimizde bütün varı yutmak veya mutlak var'da tükenmek iseyen muhteşem bir özlem var.yahut şuurumuz bütün varı kaplamak ve fethetmek istemektedir...
insanın organizması ve maddi varlığı kainatın büyüklüğü karşısında sıfır mesabesinde ve hele mutlak varlık karşısında tamamen hiç olabilir; fakat onun sahib olduğu ve kainata bir gözlemci olarak açılan şuuru asla küçümsenemez...insan maddesi ile değil manası ile gerçekten büyüktür ve muhteşemdir,kuran-ı kerim'de''en güzel surette yaratılan''insan işte bu insandır.diğer varlıklar insanın bu yüce manası önünde secdeye davet edilmiş ve ancak şeytan bu mananın ihtişamını idrak edememiştir...
Kendisi hakkında çok az şey bildiği halde diğer türlerden üstün olduğunu iddia eden zayıf bir tür.
Hayvanlardan bir farkımız olmalı.Araştırmacı olup düşünmek.
İnsan ne müthiş canavardır,ne büyük yenilik,ne müthiş ucubedir,ne büyük kaostur,ne müthiş çelişkinin öznesidir,ne büyük bir harikadır,tüm nesnelerin yargıcıdır,bön bir solucandır,doğrunun yönetıcisi,bilisizliğin ve yanılgının lağımıdır.Evrenin şatafatı aynı zamanda pisliğidir” Pascal”