Hz. İmam Muhammed b. Ali (a.s) , sekizinci imamın oğludur, en ünlü lakabı Taki'dir. Bazen de Cevad ve ibn-ür Rıza lakabıyla anılır. Hicretin 195/809 (m) . yılında Medine'de dünyaya geldi. rivayetlere göre hicretin 220/835 (m) . yılında, Abbasi halifesi olan Mu'tasım'ın tahrikiyle İmamın kendi hanımı olan Me'mun'un kızı vasıtasıyla zehirlenip şehit edildi ve Kazimiye'de büyük babası olan yedinci imamın türbesinin yanında defnedildi.
Değerli babasından sonra Allah'ın emri ve önceki imamların bildirmeleri üzerine imamet makamına ulaştı. Babası şehit olurken kendisi Medine'de idi. Me'mun'un emriyle hilafet merkezi olan Bağdat'a getirildi. Zahirde bir çok ilgi ve muhabbet gösterdiler. Hatta Me'mun, kızını imamla evlendirip, imamı Bağdat'ta kalmaya mecbur etti. Bu vesileyle imamı içten ve dıştan göz altına aldı.
Bir süre sonra imam (a.s) Me'mun'dan izin alarak Medine'ye döndü ve Me'mun ölünceye kadar Medine'de kaldı. Me'mun'dan sonra Mu'tasım hilafeti ele geçirince, tekrar imamı (a.s) Bağdat'a çağırttı ve orada göz altında bulundurdu. Daha sonra Mu'tasım'ın tahriki üzerine, imam hanımı tarafından zehirlenip şehit edildi.[271]
Abbasi Halifesi Me’mun, Yahya ibn-i Eksem'den: 'İmam Muhammed Taki aleyhi’s-selâm’ın, cevabını vermekten aciz kalacağı zor bir mesele sormasını istedi. Yahya: 'Ey Ebu Cafer! Zina yapan bir kişinin zina yaptığı kadınla evlenmesi hakkında ne dersin; bu helal mıdır? ' diye sordu. İmam Muhammed Taki aleyhi’s-selâm şöyle buyurdu: 'Kendi nütfesi veya başkasının nütfesinden temizlenene (hamile olup olmadığı anlaşılana) kadar sabretmelidir. Çünkü, onun kendisiyle ilişkide bulunduğu gibi başkasıyla da ilişkide bulunması mümkündür. (Hamile olmadığı anlaşıldıktan) Sonra isterse onunla evlenebilir. Bu kadın, bir kişinin, ilk önce hurmasını haram olarak yediği ve daha sonra da onu satın alarak hurmasını helal olarak yediği bir hurma ağacına benzer.' Bunun üzerine, Yahya susup kaldı. Daha sonra İmam Cevad aleyhi’s-selâm, Yahya'ya yönelerek: 'Ey Ebu Muhammed! Bir erkeğe sabahleyin haram, kuşluk vakti helal, öğle vakti haram, öğleden sonra helal, ikindi vakti haram, akşamleyin helal, gece yarısı haram, şafakta helal, güneş yükseldiğinde haram ve yine öğle vakti helal olan bir kadın hakkında ne dersin? ” dedi. Yahya ve diğer fakihler, İmam’ın bu sorusundan şaşkına dönüp cevabını vermekten aciz kaldılar. Me’mun: 'Ey Ebu Cafer! Allah seni aziz kılsın, kendiniz bu meseleyi bize açıklayın.' dedi. İmam aleyhi’s-selâm şöyle buyurdular: 'Şu şekilde olur: Adamın biri kendine helal olmayan bir cariyeye bakar sonra onu satın alır, helal olur; sonra azad eder, neticede ona haram olur; sonra onunla evlenir, helal olur; sonra zihar eder (senin sırtın annemin sırtı gibidir der) , haram olur; sonra ziharın keffaretini verir, helal olur; sonra (bir defa) boşar haram olur; daha sonra talaktan rucu' eder, helal olur; sonra İslam'dan çıkar, kadın kendisine haram olur, sonra tövbe ederek İslam'a döner, önceki nikahıyla (yeni bir nikaha ihtiyaç olmaksızın) karısı kendisine helal olur. Nitekim Resulullah salla'llahu aleyhi ve alihi kendi kızı Zeyneb'in Ebu-l Âs ibn-i Rabi ile olan önceki nikahını, müslüman olduğunda da geçerli kabul ettiler.
DOKUZUNCU İMAM
İmam Muhammed b. Ali (a.s) = (Muhammed Taki)
Hz. İmam Muhammed b. Ali (a.s) , sekizinci imamın oğludur, en ünlü lakabı Taki'dir. Bazen de Cevad ve ibn-ür Rıza lakabıyla anılır. Hicretin 195/809 (m) . yılında Medine'de dünyaya geldi. rivayetlere göre hicretin 220/835 (m) . yılında, Abbasi halifesi olan Mu'tasım'ın tahrikiyle İmamın kendi hanımı olan Me'mun'un kızı vasıtasıyla zehirlenip şehit edildi ve Kazimiye'de büyük babası olan yedinci imamın türbesinin yanında defnedildi.
Değerli babasından sonra Allah'ın emri ve önceki imamların bildirmeleri üzerine imamet makamına ulaştı. Babası şehit olurken kendisi Medine'de idi. Me'mun'un emriyle hilafet merkezi olan Bağdat'a getirildi. Zahirde bir çok ilgi ve muhabbet gösterdiler. Hatta Me'mun, kızını imamla evlendirip, imamı Bağdat'ta kalmaya mecbur etti. Bu vesileyle imamı içten ve dıştan göz altına aldı.
Bir süre sonra imam (a.s) Me'mun'dan izin alarak Medine'ye döndü ve Me'mun ölünceye kadar Medine'de kaldı. Me'mun'dan sonra Mu'tasım hilafeti ele geçirince, tekrar imamı (a.s) Bağdat'a çağırttı ve orada göz altında bulundurdu. Daha sonra Mu'tasım'ın tahriki üzerine, imam hanımı tarafından zehirlenip şehit edildi.[271]
Abbasi Halifesi Me’mun, Yahya ibn-i Eksem'den: 'İmam Muhammed Taki aleyhi’s-selâm’ın, cevabını vermekten aciz kalacağı zor bir mesele sormasını istedi.
Yahya: 'Ey Ebu Cafer! Zina yapan bir kişinin zina yaptığı kadınla evlenmesi hakkında ne dersin; bu helal mıdır? ' diye sordu.
İmam Muhammed Taki aleyhi’s-selâm şöyle buyurdu: 'Kendi nütfesi veya başkasının nütfesinden temizlenene (hamile olup olmadığı anlaşılana) kadar sabretmelidir. Çünkü, onun kendisiyle ilişkide bulunduğu gibi başkasıyla da ilişkide bulunması mümkündür. (Hamile olmadığı anlaşıldıktan) Sonra isterse onunla evlenebilir. Bu kadın, bir kişinin, ilk önce hurmasını haram olarak yediği ve daha sonra da onu satın alarak hurmasını helal olarak yediği bir hurma ağacına benzer.'
Bunun üzerine, Yahya susup kaldı. Daha sonra İmam Cevad aleyhi’s-selâm, Yahya'ya yönelerek: 'Ey Ebu Muhammed! Bir erkeğe sabahleyin haram, kuşluk vakti helal, öğle vakti haram, öğleden sonra helal, ikindi vakti haram, akşamleyin helal, gece yarısı haram, şafakta helal, güneş yükseldiğinde haram ve yine öğle vakti helal olan bir kadın hakkında ne dersin? ” dedi.
Yahya ve diğer fakihler, İmam’ın bu sorusundan şaşkına dönüp cevabını vermekten aciz kaldılar.
Me’mun: 'Ey Ebu Cafer! Allah seni aziz kılsın, kendiniz bu meseleyi bize açıklayın.' dedi.
İmam aleyhi’s-selâm şöyle buyurdular: 'Şu şekilde olur: Adamın biri kendine helal olmayan bir cariyeye bakar sonra onu satın alır, helal olur; sonra azad eder, neticede ona haram olur; sonra onunla evlenir, helal olur; sonra zihar eder (senin sırtın annemin sırtı gibidir der) , haram olur; sonra ziharın keffaretini verir, helal olur; sonra (bir defa) boşar haram olur; daha sonra talaktan rucu' eder, helal olur; sonra İslam'dan çıkar, kadın kendisine haram olur, sonra tövbe ederek İslam'a döner, önceki nikahıyla (yeni bir nikaha ihtiyaç olmaksızın) karısı kendisine helal olur. Nitekim Resulullah salla'llahu aleyhi ve alihi kendi kızı Zeyneb'in Ebu-l Âs ibn-i Rabi ile olan önceki nikahını, müslüman olduğunda da geçerli kabul ettiler.