Kültür Sanat Edebiyat Şiir

hz.ömer sizce ne demek, hz.ömer size neyi çağrıştırıyor?

hz.ömer terimi F tarafından tarihinde eklendi

  • Kübra Belgü
    Kübra Belgü

    Peygamberimizden (s.a.s.) duyduğu her sözü uygulamayı hayat prensibi edinen Hz.Ömer halifelik döneminde Basra'ya vali olarak atadığı Ebû Musa'ya gönderdiği talimatta şu hatırlatmaları yapmıştı.

    "Huzurunda, davranışında ve hükmünde insanları eşit tut ki güçlü olan zulüm yapabilmeyi ummasın, zayıf da adaletinden ümidini kesmesin."

    (Zehra Tuncel, 40 Hadiste Sosyal Hayat, s.15)

  • Elvanı Seba
    Elvanı Seba

    Bedevinin biri mescidde acele ile öyle bir namaz kılar ki, durumu seyreden halife Hazret-i Ömer ikaz etmek zorunda kalır.
    — Ey Allah'ın kulu, bu nasıl namaz böyle? Tavuğun yem yediği gibi. İyisi mi, sen şu namazını yeniden kıl!
    Adam tutar yeniden kılar. Ama nasıl lalar? Acelesiz, tadil-i erkana riayet ederek.
    Durumu seyreden Halife, namazdan sonra sorar:
    — Sen söyle şimdi, hangi namazın daha güzel oldu?
    Adam cevap verir:
    — İlk namazım daha güzeldi?
    — Niçin?
    — Çünkü, der, onu sadece Allah rızası için kılmıştım, bu ikincisini senin nezaretinde, senin rızan için kılmış oldum da ondan!
    Bu sözün gerçekten payı vardır. İnsan sadece Allah nzasını esas maksad yapmalı, çevresinde şunun bunun görmesini, beğenmesini asla hatırına bile getirmemeli. Farzına, vacibine, sünnetine dikkat etmelidir.
    Bununla beraber, farzlarda riya olmaz hükmü kesindir. Nerede olursa olsun namazınızı kılın, riya korkusu-nu hatırınıza bile getirmeyin. İnsanların oldukça derin gaflete daldıkları şu devirde hemen her yerde çekinme-den ibadetler eda edilmeli, görenlerin vicdan muhasebesine de vesile olmalıdır.

  • Osman Aslan
    Osman Aslan

    Müslümanların, zekatlarının beşte ikisini, gayrimüslimlere vermesini teklif edecek kadar hümanist olan, ne yazık ki bu teklifi sahabeler tarafından red edilen; hayran olduğum insanlardan birisidir Hz.Ömer..

  • Mustafa Yıldırım
    Mustafa Yıldırım

    Karl Marks'ın bile hayran olduğu bir zat... Anlayın artık büyüklüğünü...

  • Esra Dağ
    Esra Dağ

    bi gün
    h.z. ebubekir Efendimiz(s.a.v.) le h.z.ömer i konusurken duyar.
    ve dinlemeye koyulur.
    1.saat felan dinlemesine rağmen hiçbir şey anlayamaz. ertesi gün Efendimiz(s.a.v.) 'e gider ve
    -dün Ömere ne anlatıyodun.saat lerce dınledim anlayamadım.
    der.
    Efendimiz(s.a.v.) :ömer e bit ayetin açıklamasını yapıyodum.ancak onun derecesine göre anlatıyodum.
    der,devam eder:
    'şüphesiz ben Allah'ın son peygamberiyim,benden sonra peygamber gelmeyecek ancak bir peygamber gelicek olsaydı o Ömer olurdu'.der.

  • Salih Eylem
    Salih Eylem

    Adalet timsali. 2.Halife.
    Halife olduğunda adalet için kılı kırk yarmış bir idareci.
    Halifelik döneminde bir vakıa:
    Hz.Ömer halkının durumun için soruyor:
    - Gidin bakın insanlar kaç zeytin yiyor..
    Bakıyorlar..
    - 3 zeytin ya Ömer!
    - O zaman bizde ancak 3 zeytin yiyebiliriz...!

  • King Predator
    King Predator

    fazla gülmeyi terkedene heybet fazla konuşmayı terkedene hikmet verilir,.... fazla yemeği terkedene ibadetin lezzeti verilir,mizahı terkedene zerafet verilir dünya sevgisini terkedene,ahiret sevgisi verilir,başkalarının kusurlarıyla uğraşmayı terk edene kendi kusurlarını islah etme imkanı verilir HZ.ÖMER (r.a.)

  • Cengiz Atsak
    Cengiz Atsak

    2.HALİFE İSLAMİYETİN HIZLA YAYILDIĞI TOPLANAN ZEKATIN BİR FAKİRE VERİLEMEMESİ ZAMANNINDA ULKEYİ YONETMİŞTİR OYLEKİ ZEKATI VERECEK FAKİR BİLE YOKTU; ÇUNKU O KOPRUNUN USTUNDEN KOYUN GEÇSE VE AYAĞI ARAYA SIKIŞSA BEN BUNDAN HESABA CEKİLECEM BU YUZDEN ELEMİM ÇOK BUYUK derdi; biz yonetenler ne diyo merak ettim işin açıkcası hz.omer adalet mulkun temelidir demiştir ama her nedendir bilmem aslında biliyorum sebebinide ataturk kursulerinde ataturk koselerinde hep bu yazının altında onun adını gorurum............

  • Salih Eylem
    Salih Eylem

    Adalet timsali. 2.Halife.
    Halife olduğunda adalet için kılı kırk yarmış bir idareci.
    Halifelik döneminde bir vakıa:
    Hz.Ömer halkının durumun için soruyor:
    - Gidin bakın insanlar kaç zeytin yiyor..
    Bakıyorlar..
    - 3 zeytin ya Ömer!
    - O zaman bizde ancak 3 zeytin yiyebiliriz...!

  • Yusuf Davut
    Yusuf Davut

    Mert, cesur ve adaletli...
    Günümüzde ortalıkta insan diye dolaşanları gördükçe kıymetini daha iyi anlıyoruz onların...

  • Gökhan Aydın
    Gökhan Aydın

    40 yaşından sonra müslüman olmuş biri..kimbilir belkide kılıç zoruyla olmuştur..hazreti ünvanını kim vermiş bu adama doğrusu çok merak ediyorum..

  • Mehmet Akif Kılınç
    Mehmet Akif Kılınç

    adalet de önder hz ali cesaret de önder hz peygamber tüm insanlıga önder insallah sende adelet de önder olursun can dostdum

  • Aydın Aydın
    Aydın Aydın

    HAZRET-İ ÖMER (R.A.)

    ''Hamdolsun O Allah'a ki bizi İslam dini ile aziz etti.İman ile şereflendirdi.Muhammed -Sallallahu aleyhi ve sellem-hürmetine bizi rahmetine nail kıldı.Dallaletten kurtardı.Dağınık iken onun sayesinde bir araya getirdi.Kalblerimizi bir birimize ısındırdı.Düşmanlarımıza karşı muzaffer kıldı.Memleketler ihsan etti.Bizi sevişen kardeşler haline getirdi.Ey Allah'ın kulları ! Bu nimetlerden dolayı Allah'a hamd ve sena ediniz.''

  • Bora Aslan
    Bora Aslan

    Unutulmuş kavramları.......

  • Hüseyin Burdur
    Hüseyin Burdur

    Hak ve adaletin Güneşi..
    Allah Şefaatlerine nail Eylesin İnşallah

  • Rumeysa Dündar
    Rumeysa Dündar

    KOCAKARI İLE ÖMER' den..
    ...........................................
    Adam emîre gidip söylemez mi hâlini?
    Ah!
    Emîre öyle mi? Kahretsin an-karîb Allah!
    Yakında râyet-i ikbâli ser-nigûn olsun...
    Ömer, belâsını dünyâda isterim bulsun!
    -Ne yaptı, teyze, Ömer, böyle inkisâr edecek?
    -Ya ben yetim avuturken emîr uyur mu gerek?
    Raiyyetiz, ona bizler vedîatu'llâhız;
    Gelip de bir aramak yok mu?
    -Haklısın, yalnız,
    Zavallının işi pek çok zaman bulup gelemez;
    Gidip de söylememişsen ne haldesin bilemez.
    -Niçin hilâfeti vaktiyle eylemişti kabûl?
    Sonunda böyle çürük özrü kim sayar makbûl?
    Zavallının işi çokmuş! ... Nedir, muhârebe mi?
    İşitme sen de civârında inleyen elemi,
    Medâne halkını üryan bırak, Mısır'da dolaş...
    Gaza! Gaza! diye git, soy cihânı, gel paylaş!

    Çocukların bu sefer yükselince feryâdı,
    Kadın, tehevvürü artık cünûna vardırdı;
    - Şu nevhalar ki çıkar tâ bulutların içine,
    Ömer! Savâik-i tel'in olur, iner tepene!
    Yetîmin âhını yağmur duâsı zannetme:
    O sayha ra'd-ı kazâdır ki gönderir ademe!
    'Açız! Açız! Bize bir lokma olsun ekmek ver... '
    'Susundu yavrularım, işte oldu, şimdi pişer! '
    Gidip de söyliyeyim hâ? .. Dilencilik yapamam!
    Ömer de kim? Benim ondan kerîm adamdı babam,
    Ölür de yüz suyu dökmem sizin Halîfenize! ..
    Ömer vuruldu bu son sözle...
    - Haklısın, teyze!
    Avut çocukları, ben şimdicek gider gelirim.
    ***
    Halîfe önde, bitik suçlu, münfa'il, nâdim;
    Ben arkasında, perîşan, çadırdan ayrıldık.
    Sabâha karşı biraz başlamıştı aydınlık.
    Köyün köpekleri ejder misâli saldırıyor,
    Bırakmıyor bizi yoldan, fakat kim aldırıyor!
    Medîne'nin dalarak münhanî sokaklarına;
    Dönüp dönüp hele geldik zahîre anbarına.
    Halîfe girdi açıp, ben de girdim emriyle.
    Arandı her yeri, bir mum yakıp ale'l-acele.
    - Şu tek Çuval unu gördün ya! Haydi yükle bana;
    Bu testi yağ doludur, elverir o yük de sana.
    Çuval Halîfe'de, yağ bende, çıktık anbardan;
    Kilitleyip geri döndük deminki yollardan.
    Mesâfe, baktım, uzun; yük yaman; Ömer yaralı;
    Dedim ki:
    - Ben götüreydim... Verir misin çuvalı?
    - Hayır, yorulsa değil, ölse yardım etme sakın:
    Vebâli kendine âiddir İbni Hattâb'ın.
    Kadın ne söyledi, Abbas, işitmedin mi demin?
    Yarın huzûr-i İlâhide, kimseler, Ömer'in
    Şerîk-i haybeti olmaz, bugünlük olsa bile;
    Evet, hilâfeti yüklenmiyeydi vaktiyle.
    Kenâr-ı Dicle'de bir kurt aşırsa bir koyunu,
    Gelir de adl-i İlâhî sorar Ömer'den onu!
    Bir ihtiyar kan bî-kes kalır, Ömer mes'ûl!
    Yetîmin, girye-i hüsrân alır, Ömer mes'ûl!
    Bir âşiyân-ı sefâlet bakılmayıp göçse:
    Ömer kalır yine altında, hiç değil kimse!
    Zemîne gadr ile bir damla kan dökünce biri:
    O damla bir koca girdâb olur boğar Ömer'i!
    Ömer duyulmada her kalbin inkisârından;
    Ömer koğulmada her mâtemin civârından!
    Ömer halife iken başka kim çıkar mes'ûl?
    Ömer ne yapsın, İlâhî, beşer zalûm ü cehûl!
    Ömer'den isteniyor beklenen Muhammed'den...
    Ömer! Ömer! Nasıl aldın bu bârı sırtına sen?

    - Sen almasan acaba kim gelip de senden iyi,
    İdâre eyliyecek düştüğün bu ma'rekeyi?
    Evet, adâleti 'mutlak' hayâl edersen eğer,
    Ömer değil ya ne olsan bırak ki hepsi heder!
    Beşer, adâleti 'mutlak' tahayyül eylerse,
    Görür ümîdini mahkûm her zaman ye'se.
    Sen ey Ömer, ne meleksin, ne bir emîr-i zalûm...
    Fakat elinde ne var? Fıtraten beşer mazlûm!
    Görür bürûc-i semânın bütün sitâreleri,
    Zalâm içinde, yük altında inleyen Ömer'i!
    Huzûr-i Hakk'a çıkarken bu unlu cebhenle,
    Değil zemîni, getir şâhid âsümânı bile!
    - Uzak mı yol? Daha çok var mı?
    - Ancak üç beş adım.
    Mecâli kalmamış artık zavallının... Baktım:
    Olanca azmini cebr eyleyip, nefes nefese;
    Yavaş yavaş yürüyor. Geldi bin belâ ne ise!
    Sokuldu haymeye, indirdi arkasından unu:
    - Bırak da testiyi yerleştirin kenâra şunu.
    Hemen çakılları çömlekten indirip attı,
    Uzandı testiye, yağ koydıı, sonra un kattı.
    Oturmak istedi, lâkin belâya bak ki: Ocak
    Hemen sönüp gidecek...
    - Teyze, yok mu hiç yakacak?
    Kadın getirdi beş on parça yaş diken Ömer'e;
    Ömer de yakmak için büsbütün serildi yere.
    Ocak tüter, Ömer üfler zefir-i hârıyle;
    Zemîni lihye-i beyzâ yı târumârıyle,
    Sücûd tavr-ı huşû'unda, muttasıl süpürür;
    İçinde rûhu yanar, cebhesinde ter köpürür!
    Döner muhît-i nigâhında tûde tûde duman;
    Bulut geçer gibi necmin hıyat-ı nurundan!

    Ocak tutuştu, yemek pişti;
    - Var mı teyze kabın?
    Getir de indirelim...
    - Var büyükçe bir kap, alın.
    Yemek sıcaktı, fakat kim durup da bekliyecek!
    Ömer çocuklara bir bir yedirdi üfliyerekl
    Kesildi haymede mâtem, uyandı rûh-i süıûr;
    Çocuklar oynaşıyorlar, kadın ferîh ü fahûr.
    Ömer bu âlemi gördükçe gaşy içindeydi...
    Dedim:
    - Sabâh oluyor kalkalım...
    - Evet, haydi!
    Yarın Emâret'e gel teyze, öğleyin beni bul;
    Emîr'e söyleriz elbette hayr olur me'mul.
    ***
    Yüzü gülmüştü teyzenin, baktık,
    Biz de çıktık vedâ edip artık
    Hiç görünmeksizin gelip geçene,
    Doğru indik Halife'nin evine.
    'Şimdi nerdeysegün doğar, kalıver.'
    Diye, koyvermiyordu, çünki, Ömer.
    Etti az sonra subh-i velveledar
    Uyuyan şehri kamilen bidar
    Öğle geçmişti, çıktı geldi kadın.
    -Galiba, teyze, uykusuz kaldın!
    İşte bağlanmak üzredir nafakan,
    Alacaksın her ay gelip buradan.
    Şimdi affeyledin değil mi beni?
    -Böyle göster fakat adaletini.

    Mehmet Akif Ersoy

  • Abdülbaki Kavlakoğlu
    Abdülbaki Kavlakoğlu

    ADALET kavramının gerçek manasını, şimdiki gibi sahte adaleti değil.

  • Eda Yıldırımtürk
    Eda Yıldırımtürk

    Ömer! Ömer! Nasıl aldın bu bârı sırtına sen? ...

    M.Akif Ersoy

  • F
    F

    2.halife

  • F
    F

    Hz.Ömer, 584'te Mekke'de doğdu, Kureyş kabilesindendir. Okuma yazma bilen, ticaretle meşgul olan, güçlü kuvvetli, astığı astık, kestiği kestik bir insandı. Putperestti, kız çocuğunu diri diri toprağa gömmüştü. 26 yaşında Müslüman olduğunda, Müslümanların sayısı kırka yükseldi, açıktan Kabe'de namaz kıldı. Peygamber'e en yakın sahabilerden biriydi.

    Müşrikler ona ilişemez, eziyet edemezdi. Hicret edeceğini gizlemedi, kimse de mani olamadı. Savaşların bütününe katıldı, ilmiyle, servetiyle İslam'a hizmet etti. Kızı Hafsa Peygamber ile evliydi.

    Hz.Ebu Bekir halife olduğunda daima onun yanındaydı. Hastalanınca imamet vazifesini Hz.Ömer'e devretti. O da onbeş gün imamlık yaptı. Son günlerinde buyurdu ki:
    - ' Ömer akrabam değildir, onu halife seçtim razımısınız? ' orada
    bulunanlar razı olup Hz.Ömer'e biat ettiler.