S.A. Hüzün, Yine güneş battı, Bak yine ben geldim. Zaten ne zaman ayrılabildik ki senle; Artık ikimizde tek olamıyoruz Ben varsam sende varsın, Sen olduğun yerde de ben.
Gözlerimin içine bak, Sana kanat çırpan kuşlarımın kanatlarını kır, Kimbilir belkide gizlediğim hüzün gözlerimde, Kimbilir belkide kafese tıkılmış bir hayvan çeresizliğindeyim.
Ah.. Budur benim payıma düşen, budur benim payıma düşen, benim payıma düşen, bir perde asılmasının benden aldığı gökyüzüdür, benim payıma düşen, terk edilmiş merdivenlerden inmektir ve ulaşmaktır bir şeylere çürüyüşte ve gurbette, benim payıma düşen anılar bahçesinde hüzünlü bir gezintidir. ........................... Furuğ Ferruhzad (düşlerin efendisi'nin gönderdiği muhteşem şiirden bir bölüm)
hüzün bazen çok tatlıdır derin düşünceler içinde yürekte varsa sıkıntı hüzün onun yardımcısı hüznün olmadığı yerde hasret yoktur kısacası hüzün sevilmeyen bir akraba bazende görmek istemediniz sahte bir dost yüzü hüzün sivri dilli bir komşu hüzün sıkıntıların taşındığı bir vagon hüzün içimde bulunmaması gereken yabancı bir duygu
Acımı elletmiyorum, acır diye ellerin… Ben ceplerime hüzünler doldururdum da dağıtmazdım lekelerini…Hataları ört bas eder gibi. Hüzünler öylece dışa vurmazdı kendini. Hüzün biriktirirdim. Peçete biriktirir,pul toplar gibi… Hüzün saklardım sevgiliden, peçeteyi sudan, pulu zarftan saklar gibi. En saklı köşelerde, hasır altında mesela… Kimse görmesin, hele sen hiç görmeyesin, görüp de ağlamayasın diye…
her şeyi terk ettim,ne aşk ne şehvet sarışın başladığım esmer bitiyor anlaşılmaz yüzü koyu gölgeli dudakları keskin kırmızı jilet bir belaya çattı, nasıl bitirmeli gitar kımıldadı mı zaman deliniyor kimi sevsem sensin,hayret kapıların kapalı girilemiyor a.ilhan
Hiç kimse senin kadar yakıştırmamıştır hüznü kendine Hüzünler ki aşkın ve şiirin yıllanmış şarabıdır damıtılmıştır acıların imbiğinden Hüzünler ki şairlerin yüreğinden uçuşan sararmış çiçek tozlarıdır........
Yalnız kalınmıs bir sonbahar ayazında, Sevgisini kaybetmis iki yapragın, Solmus bedenlerinin toprakta bulusup, Gecmislerini yad etmekten eriyip tukenmeleridir..
canina kiydiginda onyedi yasindaymis,fotograflarinda o dikkat ceken guzelligine guzellik katan gulusu ve bir fotografin bir kenarina arkadaslari tarafindan dusulmus not.
hüzünlerimi yalnız bir hikayeye serdim. başrol hep benimdi.. kalabalık olmadı hiç rol arkadaşlarım sadece ailemdi... hüzünlerim,bazılarının eksikleri,banimse tamamlarımdı.. bir gün, yani birgün biliyordum sadece adımda kalacaktı... KALDI...
Çevreledi dört bir yandan hüzün. Lâkin değilim şikayetçi. Hüznüm yorgun da olsa seviyorum hüznümü... Bir örtü gibi üstümde... Gitmesin istiyorum. Olgunlaştırsın büyütsün istiyorum...
Tabi bazılarının bu istasyonda duruşu uzun olur, bazısı ilk trende yer bulur terk eder bu istasyonu.
Hayat isimli trenin istasyonlarından biridir hüzün,
İllaki herkes bu istasyonda bir süre durak zorundadır.
S.A. Hüzün,
Yine güneş battı,
Bak yine ben geldim.
Zaten ne zaman ayrılabildik ki senle;
Artık ikimizde tek olamıyoruz
Ben varsam sende varsın,
Sen olduğun yerde de ben.
Vakit kavuşma vakti..
Haydi dön sende kıblene..
Ben bir beyaz yalnızlık çizmeye çalıştım artık onu saf ve temiz tutmak senin elinde..
Bu gece melâl aldı içimi,sığamıyorum geceye dahi..
Hüzün,
Hüzün,
Hüzün..kapladı gözlerimin rengini..=(
Gözlerimin içine bak,
Sana kanat çırpan kuşlarımın kanatlarını kır,
Kimbilir belkide gizlediğim hüzün gözlerimde,
Kimbilir belkide kafese tıkılmış bir hayvan çeresizliğindeyim.
'Elâleme şen görünür dört köşem
Bilen bilir kırık yerim neremdir..' /Orhan Şaik Gökyay/
..
bu benimki hüzünlü yaşam biçimi....
Buruk Bir Hüzün Düştü Yüreğime..Sonu Sen İle Bitmiyorsa Ne Anlamı Kalir ki! ! !
...................................
Ah..
Budur benim payıma düşen,
budur benim payıma düşen,
benim payıma düşen,
bir perde asılmasının benden aldığı gökyüzüdür,
benim payıma düşen, terk edilmiş merdivenlerden inmektir
ve ulaşmaktır bir şeylere çürüyüşte ve gurbette,
benim payıma düşen anılar bahçesinde hüzünlü bir gezintidir.
...........................
Furuğ Ferruhzad
(düşlerin efendisi'nin gönderdiği muhteşem şiirden bir bölüm)
yorgunluğumun tek nedeni !
hüzün bazen çok tatlıdır derin düşünceler içinde yürekte varsa sıkıntı hüzün onun yardımcısı hüznün olmadığı yerde hasret yoktur kısacası hüzün sevilmeyen bir akraba bazende görmek istemediniz sahte bir dost yüzü hüzün sivri dilli bir komşu hüzün sıkıntıların taşındığı bir vagon hüzün içimde bulunmaması gereken yabancı bir duygu
hala o penceredeyim, lakin sular ölgün;
sen yoksun ki, vefasız, sularda ay görünsün...
Offf off off... Bu geceki diğer adım. Ben tam bir salağım. Ama salak olduğumu bilmek içimi hiç rahatlatmıyor... Hiç!
Hüzün, istanbul boğazında orta şekerli kahve içerken,ufka dalıp, kahvenin yanında lokumun olmadığının farkına varmaktır!
Sensizliğin Yarım Kalmışlığın Adı...
Acımı elletmiyorum, acır diye ellerin…
Ben ceplerime hüzünler doldururdum da dağıtmazdım lekelerini…Hataları ört bas eder gibi.
Hüzünler öylece dışa vurmazdı kendini.
Hüzün biriktirirdim.
Peçete biriktirir,pul toplar gibi…
Hüzün saklardım sevgiliden,
peçeteyi sudan, pulu zarftan saklar gibi.
En saklı köşelerde,
hasır altında mesela…
Kimse görmesin,
hele sen hiç görmeyesin,
görüp de ağlamayasın diye…
her şeyi terk ettim,ne aşk ne şehvet
sarışın başladığım esmer bitiyor
anlaşılmaz yüzü koyu gölgeli
dudakları keskin kırmızı jilet
bir belaya çattı, nasıl bitirmeli
gitar kımıldadı mı zaman deliniyor
kimi sevsem sensin,hayret
kapıların kapalı girilemiyor
a.ilhan
gönlüme düşen hüzün sensin sen? ? ? ? ? ? ?
Hiç kimse senin kadar
yakıştırmamıştır hüznü kendine
Hüzünler ki aşkın ve şiirin
yıllanmış şarabıdır
damıtılmıştır acıların imbiğinden
Hüzünler ki şairlerin yüreğinden uçuşan
sararmış çiçek tozlarıdır........
Sesinin Kuşları Susunca
Öyle yorgun düşmüşüm ki
acının mavzerini taşımaktan
bulanık sular basıyor birden
bütün mevzilerimi
sonra çöle kesiyor içim
Bu alaturka şarkılarda
fena kanırtıyor bazen
anıların ve acıların kabuğunu
gagalıyor kanatırcasına yarayı
susamış bir kerkenez
Sesimin pınarı kuruyor
susunca sesinin kuşları
Uzayıp giden bir bozkır
kesiliyor dudaklarım
kavruluyor yalım yalım
Sesini ver bana dilinle
su verir gibi yaralı bir hayvana
sesinin bütün gözelerini
çevir dudaklarımın bozkırına
yoksa dilim dilim edecek acılar beni
Acının her gözeneğinden
hüznün ilmiklerini geçirip
dokudum şirin kilimini
şimdi nakışlamak istiyorum
yalnızlığın dört duvarına sesini
Yalnız kalınmıs bir sonbahar ayazında,
Sevgisini kaybetmis iki yapragın,
Solmus bedenlerinin toprakta bulusup,
Gecmislerini yad etmekten eriyip tukenmeleridir..
canina kiydiginda onyedi yasindaymis,fotograflarinda o dikkat ceken guzelligine guzellik katan gulusu ve bir fotografin bir kenarina arkadaslari tarafindan dusulmus not.
'sevimli, neseli bir yuzun sakladigi huzun'...
cok uzdun beni guzel cocuk...
hüzünlerimi yalnız bir hikayeye serdim.
başrol hep benimdi..
kalabalık olmadı hiç rol arkadaşlarım
sadece ailemdi...
hüzünlerim,bazılarının eksikleri,banimse tamamlarımdı..
bir gün,
yani birgün
biliyordum sadece adımda kalacaktı...
KALDI...
Çevreledi dört bir yandan hüzün.
Lâkin değilim şikayetçi.
Hüznüm yorgun da olsa seviyorum hüznümü...
Bir örtü gibi üstümde...
Gitmesin istiyorum. Olgunlaştırsın büyütsün istiyorum...
içimde bir gizli hüzün var sanki
bir gölge kadar yalnızım
...
tual-hüzün
mahfuz kılınmak ister gönül... heyhat.. hayatın içinde yaşanılan kılınınca ne mümkün...
sayesinde parçalanmış küçük bir sandal
kimi gönüller...
(öyle ya kimi zaman deli dalgalarla gelir)
hüzün işaretlerini bırakıyordu geçtiği her yere…
Hüzün sarar yüreğimi
Güz olunca
Sararmış yaprakları görünce