Zaten bölünüyoruz........bir darbe daha........büyütelecek bişe yok diyenler ırkı ne olursa olsun......sadece görüşleri için bir adam öldürülüyor......daha büyük ne olabilir....?
NE OLUR! ...BU ÜLKEYE KIYMAYIN! ... M.NİHAT MALKOÇ
Türkiye konumu itibariyle son derece mühim bir noktada duruyor. Bu ülke dünyanın en hassas ve kritik bölgesinde yer alıyor. Tarihte ülke olarak bunun bedelini ağır faturalarla ödedik. Avrupa’yla Asya’nın birleştiği noktada köprü vazifesi gören ülkemiz, daima birilerinin iştahını kabarttı, bu yüzden de hep hedef oldu. Ne zaman kalkınmak için doğrulsak kafamıza vurup sindirdiler bizi. Daima iç ve dış problemlerle oyalayıp durdular bu ülkeyi. Titreyip kendimize gelmememiz için sürekli uyuttular, adeta narkoz verdiler.
Türkiye kendi haline ve doğal akışına bırakılsaydı dünyanın en gelişmiş ülkeleri sıralamasında ilk üçü rahatlıkla zorlardı. Fakat bunu istemeyen şer güçler ayaklarımıza daima prangalar vurdular. Elimizi kolumuzu bağladılar. Hainleri besleyip üzerimize saldılar. Çünkü onlar Türkiye’yi orta çağ karanlığına mahkûm etmek istiyorlar. Biliyorlar ki kalkınmış ve güçlenmiş bir Türkiye, dünyanın tozunu attırır. Zira dünya Osmanlı tecrübesini altı asır boyunca yaşadı. Osmanlı dünyaya adalet dağıttı. Bu dönem içerisinde hainler nemalanamadı.
Son dönemlerde ülkemizde bütün sıkıntılara rağmen bir istikrar yaşanıyor. Ekonomide ve cemiyet hayatında olumlu bir hava göze çarpıyor. Türkiye kabuğunu kırma eğiliminde… Bu durum Türkiye düşmanlarını tedirgin ediyor. Onun içindir ki istikrarı bozmak için birileri düğmeye basmış durumda. Ermeni kökenli Türk vatandaşı Hrant Dink’in 19 Ocak 2007 Cuma günü öldürülmesi mevcut istikrarın bozulması için düzenlenmiş bir hıyanet eylemidir. Böyle bir eylemi Türkiye’yi sevenlerin yapması mümkün değildir.
Türkiye’nin yumuşak karnı olan Ermeni meselesi kaşınmak ve bazı gerçekler örtbas edilmek isteniyor. Planların yürümesi için Hrant Dink de buna kurban ediliyor. Niçin Hrant Dink derseniz cevabı açık… Bu konularda kalem oynatan medyatik bir kişi olmasından dolayı… Şer şebekeleri çok iyi bilir ki kurban ne kadar tanınmış olursa düzenbazların sesi o derece geniş kitlelere ulaşır. Böylece ortalığa korku salarlar. Onların genel stratejileri budur.
Bilindiği gibi Hırant Dink, “Türklüğe hakaret ettiği” gerekçesiyle yazdığı yazılarda TCK’nın 301’inci maddesi gereği üç kez yargılandı. 7 Ekim 2005 Şişli Asliye Hukuk Mahkemesi’ndeki duruşmasında Hrant Dink’e, 6 ay hapis cezası verilmişti. Hakkında daha önce aynı maddeden iki dava açılan Dink, birinden beraat etmiş; birinden de ceza almıştı. Türklüğü alenen tahkir ve tezyif etmek suçundan aldığı altı ay hapis cezası Yargıtay’ca onaylanan ve ertelenen Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink, Agos’ta yayınlanan son yazısında 17 Ocak’a kadar avukatlarının Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne başvuracağını açıklamıştı. Fakat bazı şer odaklar, yazdıkları senaryolarda onun bedeninin üzerinden siyasi pirim sağlamayı bir kere planlamışlardı. Onun ölümü bazı gerçekleri örttüğü gibi, bazı mesajların da ilgili mercilere ulaşmasına zemin hazırladı. Senaryo yazıldığı gibi oynandı. Şimdi bütün mesele senaryoyu yazanların ve oynayanların kimliğimin tespit edilmesidir. Fakat büyük ihtimalle bu senaryonun oyuncuları dış bağlantılıdır. Tahmin edersiniz ki bu bir sıradan(adi) cinayet değildir.
Gazeteci Dink ceza aldıktan sonra zor günler geçiriyordu. Beyanatlarında da dile getirdiği gibi sürekli tehdit telefonları ve mesajları alıyordu. Dink bundan yaklaşık beş ay evvel 02 Ekim 2006 Pazartesi günü bir röportajında 301. maddeden yargılanmasını ve buna sebep olan ‘Türk’ten boşalacak o zehirli kanın yerini dolduracak temiz kan, Ermeni’nin Ermenistan’la kuracağı asil damarında mevcuttur’ sözlerine açıklık getirmişti. Dink şunları söylemişti: “Cımbızla makalemden böyle bir cümle çıkardılar ve beni o cümle üzerinden mahkûm ettiler. Ben Ermeni kimliği üzerine bir yazı yazmıştım ve Ermenilere diyordum ki Türklere olan öfkeniz sizin kanınızı zehirliyor. Atın o zehiri dışınıza ve onun yerinde sizin artık bir devletiniz var. Ermenistan var, oranın halkı var. 301. maddeden yargılanıyor olmak bir Türk vatandaşı olarak ve Türkiye’yi seven biri olarak son derece üzücü… Ben sadece bunlar benim hayatımın parçalarıymış gibi yaşamaya devam edeceğim. Sonucunda ne de gelirse ona da katlanacağım. Ben Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıyım, Türkiyeliyim ve çok yerel bir insanım. Anadoluluk benim iliklerime işlemiş vaziyette. Burası benim atalarımın yaşadığı topraklar, ben burada yaşamak istiyorum. Dilim giderim dese de adımlarım gitmek istemiyor. Kalmak istiyorum, burada yaşamak istiyorum. İnşallah bunu başarırım”
İstanbul’un göbeğinde kendi çıkardığı Agos gazetesinin önünde saldırıya uğrayarak hayatını kaybeden Hrant Dink, mahkeme kararından sonra Ahmet Hakan Coşkun’un hazırladığı ‘Tarafsız Bölge’ programında aşağıdaki barış mesajlarını vermişti:
“Irkçılık, ayrımcılık yaşamayalım. İç içe farklılıklarımızı da rahatlıkla yaşayalım. Birbirlerimize sayılı bir şekilde yaşayalım. Türkleri aşağılayacaksam ben niye bu ülkede yaşıyorum? Aşağılayacaksam gider uzaktan aşağılarım, başıma da bu belalar gelmez. Alnıma bir leke sürülmüş… Türklüğü aşağılamışım. Benim için dünyada en büyük suç ırkçılıktır. Eğer ben bu suçu işlediysem bu ırkçılıktır. Bir insan nasıl aşağıladığı bir insanla beraber yaşar? Bütün Ermenilerin dünyasında Türk ötekiydi. Ama beraber yaşadıkça o ötekilik ortadan kalkıyor. Benim Türklerle bir kavgam yok ki… Ben Türklerle yaşamayı şans sayarım. Beraber yaşamak bizim içimizdeki zehire panzehir olur. Diaspora Ermenileri Türklerle yaşarlarsa görecekler ki bu öfke yersiz…”
Bizce ölenin kimliği ve inancından çok, ne gayeyle öldürüldüğü önemlidir. Gazeteci Dink cinayetinin üzerindeki sis perdesi aralanabilirse eminim ki enteresan şeyler çıkacaktır ortaya. Son olarak şunları söylemek istiyorum: Bizler bütün etnik kesimlerle bir ve beraber yaşamak istiyoruz. Yıkıcı ve bölücü olmamak şartıyla herkes birbirinin inancına ve düşüncelerine tahammül etmelidir. Osmanlı devleti zamanında onlarca milliyet barış ve huzur içinde yaşadı. Kimse kimsenin varlığından rahatsız olmadı. Ne zaman ki Osmanlı’yı ortadan kaldırmak istediler, işte o zaman etnik gruplardan çatlak sesler çıkmaya başladı. Bizler kökeni ne olursa olsun, kalbi bu ülke için atan, Türkiye’yi seven herkesi seviyoruz. Ne olur bu güzel ülkeye kıymayalım. Dostluk ve kardeşlik parolamız olsun.
Kavgadan ve nefretten uzun vadede kârlı çıkan bir insan veya topluluk(ülke) gösteremezsiniz. Bizler dostluk, kardeşlik içinde ve Atatürk’ün öngördüğü şekilde barış içinde yaşamak istiyoruz. Yunus’un sevgi, Mevlana’nın hoşgörü pınarından hakkıyla nasiplenebilirsek, onların yolundan gidebilirsek inanın ki her yer güllük gülistanlık olacak. Yaşasın dostluk, kardeşlik ve barış,…Kahrolsun, kin, nefret ve intikam duyguları… Şu üç günlük dünyada hepimiz yolcu değil miyiz? Yunus’un dediği gibi:
“Gelin tanış olalım, işin kolayın tutalım: Sevelim sevilelim, dünya kimseye kalmaz”
Deveciyan olsa,anlarım.Fakat Türk dostu,hatta vatandaşı olan Hrant Dink’i niçin öldürdüler,anlayamadım. Planlanmış bir suikast bu.Öyle çoluk çocuğun yapacağı şey değil.
İnsan öldürmek, ölen insanın kim olduğu? ne için öldürüldüğü? yada ölümü; allah'ın verdiği canı, geri onun almasına kimin müsade etmediği? veya o hakkı nasıl kendinde görebilmesi? diye aklıma herzaman takılmakta...dini,ırkı,dili,rengi vs.vs. ne olursa olsun, sonucta ölen bir insanın konu olduğu vahim bir durum...öldürüldüğüne kadar; adını, inanın daha önce hiç duymuşmuydum? hatırlamadığım bir insan...öldürülmüş..! allah rahmet eylesin; dini,dili,meshebi,rengi her ne olursa olsun bana göre sıradan bir insandı...ona göre benimde sıradan bir insan olmam gibi...! ! ! =0(
Gerçekten çok üzüldüm. Aydın bir insan nasıl olması gerekiyorsa öyleydi.
Zaten bölünüyoruz........bir darbe daha........büyütelecek bişe yok diyenler ırkı ne olursa olsun......sadece görüşleri için bir adam öldürülüyor......daha büyük ne olabilir....?
sen öyle ermeniyi öp de başına koy
NE OLUR! ...BU ÜLKEYE KIYMAYIN! ...
M.NİHAT MALKOÇ
Türkiye konumu itibariyle son derece mühim bir noktada duruyor. Bu ülke dünyanın en hassas ve kritik bölgesinde yer alıyor. Tarihte ülke olarak bunun bedelini ağır faturalarla ödedik. Avrupa’yla Asya’nın birleştiği noktada köprü vazifesi gören ülkemiz, daima birilerinin iştahını kabarttı, bu yüzden de hep hedef oldu. Ne zaman kalkınmak için doğrulsak kafamıza vurup sindirdiler bizi. Daima iç ve dış problemlerle oyalayıp durdular bu ülkeyi. Titreyip kendimize gelmememiz için sürekli uyuttular, adeta narkoz verdiler.
Türkiye kendi haline ve doğal akışına bırakılsaydı dünyanın en gelişmiş ülkeleri sıralamasında ilk üçü rahatlıkla zorlardı. Fakat bunu istemeyen şer güçler ayaklarımıza daima prangalar vurdular. Elimizi kolumuzu bağladılar. Hainleri besleyip üzerimize saldılar. Çünkü onlar Türkiye’yi orta çağ karanlığına mahkûm etmek istiyorlar. Biliyorlar ki kalkınmış ve güçlenmiş bir Türkiye, dünyanın tozunu attırır. Zira dünya Osmanlı tecrübesini altı asır boyunca yaşadı. Osmanlı dünyaya adalet dağıttı. Bu dönem içerisinde hainler nemalanamadı.
Son dönemlerde ülkemizde bütün sıkıntılara rağmen bir istikrar yaşanıyor. Ekonomide ve cemiyet hayatında olumlu bir hava göze çarpıyor. Türkiye kabuğunu kırma eğiliminde… Bu durum Türkiye düşmanlarını tedirgin ediyor. Onun içindir ki istikrarı bozmak için birileri düğmeye basmış durumda. Ermeni kökenli Türk vatandaşı Hrant Dink’in 19 Ocak 2007 Cuma günü öldürülmesi mevcut istikrarın bozulması için düzenlenmiş bir hıyanet eylemidir. Böyle bir eylemi Türkiye’yi sevenlerin yapması mümkün değildir.
Türkiye’nin yumuşak karnı olan Ermeni meselesi kaşınmak ve bazı gerçekler örtbas edilmek isteniyor. Planların yürümesi için Hrant Dink de buna kurban ediliyor. Niçin Hrant Dink derseniz cevabı açık… Bu konularda kalem oynatan medyatik bir kişi olmasından dolayı… Şer şebekeleri çok iyi bilir ki kurban ne kadar tanınmış olursa düzenbazların sesi o derece geniş kitlelere ulaşır. Böylece ortalığa korku salarlar. Onların genel stratejileri budur.
Bilindiği gibi Hırant Dink, “Türklüğe hakaret ettiği” gerekçesiyle yazdığı yazılarda TCK’nın 301’inci maddesi gereği üç kez yargılandı. 7 Ekim 2005 Şişli Asliye Hukuk Mahkemesi’ndeki duruşmasında Hrant Dink’e, 6 ay hapis cezası verilmişti. Hakkında daha önce aynı maddeden iki dava açılan Dink, birinden beraat etmiş; birinden de ceza almıştı. Türklüğü alenen tahkir ve tezyif etmek suçundan aldığı altı ay hapis cezası Yargıtay’ca onaylanan ve ertelenen Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink, Agos’ta yayınlanan son yazısında 17 Ocak’a kadar avukatlarının Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne başvuracağını açıklamıştı. Fakat bazı şer odaklar, yazdıkları senaryolarda onun bedeninin üzerinden siyasi pirim sağlamayı bir kere planlamışlardı. Onun ölümü bazı gerçekleri örttüğü gibi, bazı mesajların da ilgili mercilere ulaşmasına zemin hazırladı. Senaryo yazıldığı gibi oynandı. Şimdi bütün mesele senaryoyu yazanların ve oynayanların kimliğimin tespit edilmesidir. Fakat büyük ihtimalle bu senaryonun oyuncuları dış bağlantılıdır. Tahmin edersiniz ki bu bir sıradan(adi) cinayet değildir.
Gazeteci Dink ceza aldıktan sonra zor günler geçiriyordu. Beyanatlarında da dile getirdiği gibi sürekli tehdit telefonları ve mesajları alıyordu. Dink bundan yaklaşık beş ay evvel 02 Ekim 2006 Pazartesi günü bir röportajında 301. maddeden yargılanmasını ve buna sebep olan ‘Türk’ten boşalacak o zehirli kanın yerini dolduracak temiz kan, Ermeni’nin Ermenistan’la kuracağı asil damarında mevcuttur’ sözlerine açıklık getirmişti. Dink şunları söylemişti: “Cımbızla makalemden böyle bir cümle çıkardılar ve beni o cümle üzerinden mahkûm ettiler. Ben Ermeni kimliği üzerine bir yazı yazmıştım ve Ermenilere diyordum ki Türklere olan öfkeniz sizin kanınızı zehirliyor. Atın o zehiri dışınıza ve onun yerinde sizin artık bir devletiniz var. Ermenistan var, oranın halkı var. 301. maddeden yargılanıyor olmak bir Türk vatandaşı olarak ve Türkiye’yi seven biri olarak son derece üzücü… Ben sadece bunlar benim hayatımın parçalarıymış gibi yaşamaya devam edeceğim. Sonucunda ne de gelirse ona da katlanacağım. Ben Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıyım, Türkiyeliyim ve çok yerel bir insanım. Anadoluluk benim iliklerime işlemiş vaziyette. Burası benim atalarımın yaşadığı topraklar, ben burada yaşamak istiyorum. Dilim giderim dese de adımlarım gitmek istemiyor. Kalmak istiyorum, burada yaşamak istiyorum. İnşallah bunu başarırım”
İstanbul’un göbeğinde kendi çıkardığı Agos gazetesinin önünde saldırıya uğrayarak hayatını kaybeden Hrant Dink, mahkeme kararından sonra Ahmet Hakan Coşkun’un hazırladığı ‘Tarafsız Bölge’ programında aşağıdaki barış mesajlarını vermişti:
“Irkçılık, ayrımcılık yaşamayalım. İç içe farklılıklarımızı da rahatlıkla yaşayalım. Birbirlerimize sayılı bir şekilde yaşayalım. Türkleri aşağılayacaksam ben niye bu ülkede yaşıyorum? Aşağılayacaksam gider uzaktan aşağılarım, başıma da bu belalar gelmez. Alnıma bir leke sürülmüş… Türklüğü aşağılamışım. Benim için dünyada en büyük suç ırkçılıktır. Eğer ben bu suçu işlediysem bu ırkçılıktır. Bir insan nasıl aşağıladığı bir insanla beraber yaşar? Bütün Ermenilerin dünyasında Türk ötekiydi. Ama beraber yaşadıkça o ötekilik ortadan kalkıyor. Benim Türklerle bir kavgam yok ki… Ben Türklerle yaşamayı şans sayarım. Beraber yaşamak bizim içimizdeki zehire panzehir olur. Diaspora Ermenileri Türklerle yaşarlarsa görecekler ki bu öfke yersiz…”
Bizce ölenin kimliği ve inancından çok, ne gayeyle öldürüldüğü önemlidir. Gazeteci Dink cinayetinin üzerindeki sis perdesi aralanabilirse eminim ki enteresan şeyler çıkacaktır ortaya. Son olarak şunları söylemek istiyorum: Bizler bütün etnik kesimlerle bir ve beraber yaşamak istiyoruz. Yıkıcı ve bölücü olmamak şartıyla herkes birbirinin inancına ve düşüncelerine tahammül etmelidir. Osmanlı devleti zamanında onlarca milliyet barış ve huzur içinde yaşadı. Kimse kimsenin varlığından rahatsız olmadı. Ne zaman ki Osmanlı’yı ortadan kaldırmak istediler, işte o zaman etnik gruplardan çatlak sesler çıkmaya başladı. Bizler kökeni ne olursa olsun, kalbi bu ülke için atan, Türkiye’yi seven herkesi seviyoruz. Ne olur bu güzel ülkeye kıymayalım. Dostluk ve kardeşlik parolamız olsun.
Kavgadan ve nefretten uzun vadede kârlı çıkan bir insan veya topluluk(ülke) gösteremezsiniz. Bizler dostluk, kardeşlik içinde ve Atatürk’ün öngördüğü şekilde barış içinde yaşamak istiyoruz. Yunus’un sevgi, Mevlana’nın hoşgörü pınarından hakkıyla nasiplenebilirsek, onların yolundan gidebilirsek inanın ki her yer güllük gülistanlık olacak. Yaşasın dostluk, kardeşlik ve barış,…Kahrolsun, kin, nefret ve intikam duyguları… Şu üç günlük dünyada hepimiz yolcu değil miyiz? Yunus’un dediği gibi:
“Gelin tanış olalım, işin kolayın tutalım:
Sevelim sevilelim, dünya kimseye kalmaz”
Deveciyan olsa,anlarım.Fakat Türk dostu,hatta vatandaşı olan Hrant Dink’i niçin öldürdüler,anlayamadım.
Planlanmış bir suikast bu.Öyle çoluk çocuğun yapacağı şey değil.
İnsan öldürmek, ölen insanın kim olduğu? ne için öldürüldüğü? yada ölümü; allah'ın verdiği canı, geri onun almasına kimin müsade etmediği? veya o hakkı nasıl kendinde görebilmesi? diye aklıma herzaman takılmakta...dini,ırkı,dili,rengi vs.vs. ne olursa olsun, sonucta ölen bir insanın konu olduğu vahim bir durum...öldürüldüğüne kadar; adını, inanın daha önce hiç duymuşmuydum? hatırlamadığım bir insan...öldürülmüş..! allah rahmet eylesin; dini,dili,meshebi,rengi her ne olursa olsun bana göre sıradan bir insandı...ona göre benimde sıradan bir insan olmam gibi...! ! ! =0(
Kim suçlu, kim değil bunu yasalar belirler...Hiç kimse, hiç kimsenin canını almaya yetkili değildir...
ona da yazık ettiler.....ne yani ben onlar gibi düşünmüyorum diye anadilim onlarınki gibi deil diye beni de mi katledecekler.....ben böle sisteme.....
bir saat önce öldürülmüş..... çok sinirim bozuldu...