Kültür Sanat Edebiyat Şiir

HİCRET sizce ne demek, HİCRET size neyi çağrıştırıyor?

HİCRET terimi Abdullah Yüksel tarafından tarihinde eklendi

  • İsmail Çıklaatlı
    İsmail Çıklaatlı

    Hazan'dan, Bahara Hicret.

    Sen, nasıl girdin hayatımın,karanlık dehlizlerine
    Senin ömrüne ben,gökten inmek isterdim.

    Sen,sabah güneşi gibi hayallere dogarken,
    Senin hayalinde ben,batan güneş olmak isterdim.

    Sen,gençlik okyanusu, azgın dalgalar gibisin,.
    Senin dalgalarında ben,kaybolmak isterdim

    Sen,bahar yüklü bahçende; meltem gibi eserken,
    Senin bahçende ben; hazan olmak isterdim.

    Sen,gönlü güzel ve gönüllerin sultanı,
    Senin gönlünde ben,bir yer bulmak isterdim.

    Sen,mis kokulu,dikensiz bir gül gibisin,
    Senin dalında ben diken olmak isterdim..

    Sen,coşku dolu yedi tepede yaşarken
    Senin şehrinden ben,sana HİCRET etmek isterdim.


    İsmail Çıklaatlı

  • Yağmur Bulut
    Yağmur Bulut

    Bir yerden başka bir yere göç etmek.

    Hz. Peygamber (s.a.v) ve ashabının İslâm devletini kurmak üzere Mekke'den Medine'ye göç etmeleri.

  • Nihat Malkoç
    Nihat Malkoç

    HİCRİ YILBAŞINIZ KUTLU OLSUN

    M.NİHAT MALKOÇ

    Biz Müslümanlar geçen zamanla birlikte değerlerimizden çok uzaklaştık. Kendi değerlerimizi bir kenara bırakarak Batı dünyasının değerlerine dört elle sarılır olduk. Bu durum kültür, sanat ve edebiyatta ağırlıklı olarak kendini gösterdi. Radyo, televizyon ve yazılı basın gece gün demeden bize yabancı değerleri şirin ve sevimli göstermek için uğraşıyor.

    Bilindiği gibi Müslümanların kendilerine mahsus takvimleri vardır. Fakat günümüzde Avrupalıların ve dünyanın yaygın olarak kullandığı miladi takvimi kullanıyoruz. Çoğumuzun hicri takvim hakkında dikkate değer bilgisi yok.

    Kullandığımız miladi takvim güneş yılı esasına dayanır. Oysa Müslümanların hicri takvimi ay esasına göredir. Bu yüzden yaygın olarak Hıristiyanların kutladığı yılbaşı(Noel) ile bizimki farklı zamanlardadır. Türkiye’de hicri yıl kutlaması söz konusu bile değildir. Ya Noel yortusu, onun eksiksiz kutlanması için ülkemizde aylar öncesinden hazırlık yapılmaktadır.

    Bizim insanlarımız kendilerini ecnebi kültüre öyle bir kaptırmışlar ki kendi kültürel değerlerinin farkında bile değillerdir. Hicri yılla ilgili bilgisi olan, hangi hicri yılda olduğumuzu doğru olarak bilen kişilerin sayısı sanıldığı kadar çok değildir. Müslümanların düştüğü fecaate bakar mısınız? Kültürel yozlaşma ve ezilmişlik almış başını gidiyor.

    Hicri takvim Peygamberimizin Mekke’den Medine’ye hicretini başlangıç kabul eden ve ayın dünya çevresinde dolanmasını esas alan bir takvim sistemidir. Hicri takvim; hicri şemsi ve hicri kameri takvim olmak üzere ikiye ayrılır.

    İslam tarihiyle ilgili kaynakların belirttiğine göre Hz. Peygamber, Safer ayının 27.günü Hz. Ebubekir ile birlikte Medine’ye hicret etmek üzere Mekke’den ayrılmış, dört gece Sevr Mağarası’nda kalmıştır. Burada bir kısım olağanüstü hadiseler(mucizeler) yaşanmıştır. 1 Rebiülevvel Pazartesi günü Sevr Mağarası’ndan Medine’ye doğru yola çıkmışlardır. 8 Rebiülevvel / 20 Eylül 622 Pazartesi günü Küba köyüne gelmiş. Burada Küba Mescidi’ni inşa etmiş ve 12 Rebiülevvel Cuma günü Medine’ye doğru hareket etmişlerdir. Bu hadiselerin yaşandığını Kur’an-ı Kerim bizzat teyit etmektedir. Hz. Peygamberin Küba’ya geliş günü olan 20 Eylül 622 tarihini, Hicri sene başlangıcı olarak kabul eden ve dünyanın güneş etrafındaki dolanımını esas alan takvim sistemine ‘Hicr-i Semsi Takvim’ denilmektedir.

    Hicri yıl, ayın dolaşımını esas aldığından dolayı, miladi yıldan on bir gün daha azdır. Hicri aylar, dünyanın güneş etrafında dönmesinden oluşan mevsimlere bağlı değildir. İslâmi bayramlar, her sene aynı ayda geldiği için farklı mevsimlere rastlamaktadır. Mesela, Ramazan ayı veya Hac mevsimi yaz aylarında gelebileceği gibi kış aylarında da gelebilir. İslâmi gün ve geceler, ayın dolaşımını tamamladığı her otuz üç senede bir defa aynı güne gelir. İslamiyet’te, güneş yılının ayları içinde sayılı bir mübarek gün yoktur. Doğum günü ve mübarek geceler, hicri yıl ile kutlanır. Bütün ibadetlerde ve dini faaliyetlerde kameri aylar esas alınır. Hac, oruç, kurban ve bayram günleri kameri aylara göre tespit edilir.

    Hicri yılbaşı son peygamber Hz. Muhammed’in(sav) milattan sonra 622 yılında Mekke’den Medine’ye göçü ile başlayan takvimin ilk günüdür. İslam dünyası yüzünü topyekûn Batı’ya çevirdiği için hicri yılbaşı görkemli şenliklerle kutlanmıyor; adeta geçiştiriliyor. Hicri yıl takvimlerde küçük puntolu rakamlarla, adeta görülmeyecek derecede yazılıyor. Bizde aylar hicri yıldaki karşılıklarıyla söylenmiyor. Sadece recep, şaban ve ramazan ayları geniş kitleler tarafından biliniyor. Öbürleri nazar-ı dikkate alınmıyor. Dilerseniz hicri ayların adlarını sırasıyla dikkatinize sunalım: “Muharrem, safer, rebiülevvel, rebiülâhir, cemaziyelevvel, cemaziyelâhir, recep, şaban, ramazan, şevval, zilkade ve zilhicce.”

    Resulüllah (sav) ’ın Mekke’den Medine’ye hicretini başlangıç alarak, kameri aylara göre ilk defa tarihi başlatan Halife Ömer b. Hattab (r.a) ’dır. Ömer b. Hattab (r.a) , miladi 622’ye denk gelen hicret hadisesini İslâmi tarihin(takviminin) başlangıcı olarak kabul etmiştir. Fakat günümüzde bizim gibi pek çok İslam ülkesi uygulamada miladi takvimi ön planda tutmaktadır. Bunu da dünyaya ayak uydurmanın zorunlu bir gereği saymaktadırlar.

    Bilindiği üzere Hicrî ve rûmî takvim uzun müddet ülkemizde kullanılmış, 26 Aralık 1925 tarihinde yürürlükten kaldırılmıştır. Bugün bize düşen vazife miladi takvimi günlük hayatta kullanırken, hicri takvimi de en azından gönlümüzde yaşatmaktır. Biz anne babalar ve İslam kültürünü benimseyen insanlar olarak çocuklarımızı en azından hicri takvimin varlığından haberdar etmeliyiz. Bu geçmişe dönmek değildir; geçmişi yâd etmektir.

    Yarınlarımızın teminatı olan çocuklarımızı kültürel değerlerimizle beslemeliyiz. Çünkü dününü bilmeyen yarınına yön veremez. Bu arada unutmadan söyleleyim 20 Ocak 2007 tarihi itibariyle 1428. hicri yıla girdik. 1428 hicri yılının İslam âleminin uyanışına vesile olması en büyük temennimizdir. Hicri yılınız kutlu olsun, insanlığa hayırlar getirsin.

  • Mâi Eflatun
    Mâi Eflatun

    arapçada göç etmektir...

    herşeyi geride burakıp...

    evini,tarlanı...eşini dostunu,yarini yârenini....çeşmeni,sokağını...toprağını....

    böylesi derin bir göçtür efendim...

    aslında kelime olarak hep vardı da bizler, Peygamber Efendimizin mekkeden medineye gitmesiyle eşleştirilerek hicret deyiverince sadece ve sadece bu yolculuğu kastederiz....

    hicret edenlere de muhacir deriz....

    gönüllerden hicret edenler...

    akıllardan hicret edenler....

    hanemizden hicret edenler....

    küçük hicretler....büyük hicretler.....

    hayat aslında görebildiğimiz,göremediğimiz hicretlerle dolu....

  • Harun İşlek
    Harun İşlek

    Hicret; Yurt dışında aranılan destek,
    Dava sahibine özyurdu köstek...! !

    Necip Fazıl KISAKÜREK..

  • Merve Çifcibaşı
    Merve Çifcibaşı

    iman edenler,hicret edenler ve Allah yolunda mallarıyla canlarıyla cihad edenlerin Allah katında büyük dereceleri vardır.işte 'kurtuluşa ve mutluluğa' erenler bunlardır.rabblerı onlara katındanbır rahmeti,hosnutlugu ve onlar ıcın,kendısıne sürekli bır nımet bulunan cennetlerı müjdeler.
    tevbe suresı,20-21

  • Elif Aydoğan
    Elif Aydoğan

    yolculuk bi hicret değildir
    nereye gidersen git amacın,gayen ve her şeyin O'nun için olmalı ve her şeyini O'na sarfetmen hicretin bi parçasıdır...
    sen ömrünü harca sonuna kadar ve çekip git seni anlayanların olduğu yerlere...

  • Feyza Yüksel
    Feyza Yüksel

    Hz.Muhammed (sav) in Mekke'den Medine'ye göçü.
    Sene 622.
    Mekke'de müminlere karşı işkence ve eziyetin artması,ve İslamın nurunu anlatmanın zorlaşması üzerine hicret gerçekleşmiştir.
    Medine'nin gerçek adı Yesrib'tir.Medine şehir demektir aslında.Peygamber şehri..
    Peygamber Efendimiz Medine'de kendi evi yapılıncaya dek Eyüp Sultan Hazretlerinin evinde misafir olmuştur.Bu evde kalma kararını ise Medine'ye girince devesinin bu evin önünde durması sonucu almıştır.

  • Düşünmüyorum Yine De Varım
    Düşünmüyorum Yine De Varım

    Baktığımız her ufkun öte yanına hasret;
    Bir ömür sürüyoruz; nereye varsak hicret...