haz ahlaki da denmektedir. hedonistlere gore haz veren sey iyidir vermeyen ise kotudur onlar icin bu bir parametredir.. ve insan sadece kendi yasadigi hazzi bilebilir..
Kısaca 'hazcılık' da denilebilen çağımız insanının içinde bulunduğu varoluşsal boşluğu yüce ve aşkın olanla dolduramayıp yanılgıya kapılarak, bunların yerine çok daha ilkel ihtiyaç ve arzularını koymasıdır. Bunun sonucunda hedonizmin doruklarında bir yaşam süren genç bir nesille yüzyüze gelinmektedir. Bu da, kendisinde git gide daha yetersiz ve dar bir ontolojik alana hapsolduğu izlenimi uyanan genç nesil için, tek mühim gelişim alanının, maddi alem olduğu yanılgısına kapılamalarına neden olur. Bu açıdan bakıldığında günümüzde gençlerin daha fazla benmerkezci ve narsistik bir yapıda varlıklarını sergilediklerini görürüz. Hedonizmin besin kaynağını olan aşırı tüketim, aşırı cinsellik, sanal zevkler ve doyumsuzluk toplumu kuşatmaya başlar. Belli bir süre sonra bunlar da yetmez ve kişi eroin, kokain gibi daha farklı haz kaynaklarına yönelebilir...
varlıkla bezenmiş. yokluğu ise herhangi bir yanılgıya ters düşer. kurgusu böyledir bunun, bir izm olarak bu noktada kendini fesheder. affedelim gitsin...
Varlığın kendi benliğiyle ister meşru isterse gayrimeşru yöneldiği istek,arzu,heves gibi duyguları meşrulaştırmak için girdiği bir takım sınırları zorlayıcı spekülasyonları bir başka deyişle demogocileri.
1- psikolojik hedonizm: insanların psikolojikman yalnızca haz almayı arzuladığını savunan bakış.
2- ahlaki hedonizm: zevk ve mutluluğu azami hale getirmenin temel ahlaki yükümlülüğümüz olduğunu belirten öğreti.
ahlaki hedonizm terimi ilk olarak antik yunan filozofu epikuros ile anılır. kendisinden arda kalan menoikeus'a mektup adlı yapıtında hazzın doğasını açıklar ve hayatın kederini (tanrılardan ve ölümden korkuyu) nasıl azaltabiliriz sorusu üzerine tavsiyelerde bulunur.
orta çağda hristiyan filozofları büyük ölçüde epikuros hedonizmi'nin geçersizliğini ilan ettiler. onlara göre bu felsefe hristiyan inancındaki günahtan uzak durma, tanrı'nın isteklerini yerine getirme ve hristiyan imanının, umudunun ve hayırseverliğinin meziyetlerini geliştirme olguları ile bağdaşmıyordu.
erasmus gibi rönesans filozofları hazcılığı tekrar canlandırdılar ve bu felsefenin haz üzerine olan vurgusunun aslında tanrı'nın insanların mutlu olmaları dilkeleriyle uyuşur olduğunu savundular. ingiliz filozof thomas more da erasmus gibi hedonizmi dini dini esaslara dayanarak savunur.ütopya adlı eserinde, 'bir insanın mutluluğunun temel kısmını haz teşkil eder' demiştir.
18. yüzyılda, zevk ve mutluluğun ahlaki boyutu francis hutcheson ve david hume tarafından daha sistematik bir şekilde dikkatle incelendi. bu iki filozofun teorileri faydacılık felsefesine ön ayak olmuşlardır.
İnsanın haz duyduğu şeylerle mutlu olabileceğini savunur.haz duyulan şeyler öznel olduğundan evrensel bir ahlak yasasından söz edilemez.bu görüş, ilkçağ düşünürlerinden aristippos’a göre, iyi nin ve kötü nün ölçütü hazdır.haz veren şeyler iyi,acı veren şeyler ise kötü dür. epiküros’a göre ise insan acıdan kaçarak ve hazza yönelerek mutlu olur...
Haz için yaşayanların felsefesidir hedonizm. Kimi düşünürler bunu 'Domuz felsefesi' diye nitelendirmiş.
haz ahlaki da denmektedir. hedonistlere gore haz veren sey iyidir vermeyen ise kotudur onlar icin bu bir parametredir.. ve insan sadece kendi yasadigi hazzi bilebilir..
Kısaca 'hazcılık' da denilebilen çağımız insanının içinde bulunduğu varoluşsal boşluğu yüce ve aşkın olanla dolduramayıp yanılgıya kapılarak, bunların yerine çok daha ilkel ihtiyaç ve arzularını koymasıdır.
Bunun sonucunda hedonizmin doruklarında bir yaşam süren genç bir nesille yüzyüze gelinmektedir. Bu da, kendisinde git gide daha yetersiz ve dar bir ontolojik alana hapsolduğu izlenimi uyanan genç nesil için, tek mühim gelişim alanının, maddi alem olduğu yanılgısına kapılamalarına neden olur. Bu açıdan bakıldığında günümüzde gençlerin daha fazla benmerkezci ve narsistik bir yapıda varlıklarını sergilediklerini görürüz. Hedonizmin besin kaynağını olan aşırı tüketim, aşırı cinsellik, sanal zevkler ve doyumsuzluk toplumu kuşatmaya başlar. Belli bir süre sonra bunlar da yetmez ve kişi eroin, kokain gibi daha farklı haz kaynaklarına yönelebilir...
acıdan kaçmanın aksine acının sırrı saklıdır özünde.
varlıkla bezenmiş. yokluğu ise herhangi bir yanılgıya ters düşer. kurgusu böyledir bunun, bir izm olarak bu noktada kendini fesheder. affedelim gitsin...
Varlığın kendi benliğiyle ister meşru isterse gayrimeşru yöneldiği istek,arzu,heves gibi duyguları meşrulaştırmak için girdiği bir takım sınırları zorlayıcı spekülasyonları bir başka deyişle demogocileri.
kendini bulma-hissetme-varlamanın ilk adımı-farkındalık
iki başlık altında incelenmesi uygundur:
1- psikolojik hedonizm: insanların psikolojikman yalnızca haz almayı arzuladığını savunan bakış.
2- ahlaki hedonizm: zevk ve mutluluğu azami hale getirmenin temel ahlaki yükümlülüğümüz olduğunu belirten öğreti.
ahlaki hedonizm terimi ilk olarak antik yunan filozofu epikuros ile anılır. kendisinden arda kalan menoikeus'a mektup adlı yapıtında hazzın doğasını açıklar ve hayatın kederini (tanrılardan ve ölümden korkuyu) nasıl azaltabiliriz sorusu üzerine tavsiyelerde bulunur.
orta çağda hristiyan filozofları büyük ölçüde epikuros hedonizmi'nin geçersizliğini ilan ettiler. onlara göre bu felsefe hristiyan inancındaki günahtan uzak durma, tanrı'nın isteklerini yerine getirme ve hristiyan imanının, umudunun ve hayırseverliğinin meziyetlerini geliştirme olguları ile bağdaşmıyordu.
erasmus gibi rönesans filozofları hazcılığı tekrar canlandırdılar ve bu felsefenin haz üzerine olan vurgusunun aslında tanrı'nın insanların mutlu olmaları dilkeleriyle uyuşur olduğunu savundular. ingiliz filozof thomas more da erasmus gibi hedonizmi dini dini esaslara dayanarak savunur.ütopya adlı eserinde, 'bir insanın mutluluğunun temel kısmını haz teşkil eder' demiştir.
18. yüzyılda, zevk ve mutluluğun ahlaki boyutu francis hutcheson ve david hume tarafından daha sistematik bir şekilde dikkatle incelendi. bu iki filozofun teorileri faydacılık felsefesine ön ayak olmuşlardır.
insan özünün haz arayışı olduğunu varsayan görüş..
yaşam amacının zevk almak ve mutluluktan ibaret olduğunu savunan dünya görüşü...
hazcılık..epikür felsefesi
hayvanlığın bir çeşidi :)
İnsanın haz duyduğu şeylerle mutlu olabileceğini savunur.haz duyulan şeyler öznel olduğundan evrensel bir ahlak yasasından söz edilemez.bu görüş, ilkçağ düşünürlerinden aristippos’a göre, iyi nin ve kötü nün ölçütü hazdır.haz veren şeyler iyi,acı veren şeyler ise kötü dür. epiküros’a göre ise insan acıdan kaçarak ve hazza yönelerek mutlu olur...
ahlaki gayeleri yalnız duyuların ve iç güdülerin tatmin edilmesinde arayan ve bunu müdafa eden felsefi doktirin
Hazcılık
Zevk duskunlugu demek. insanin surekli zevk pesinden kosup acidan kactigini soyler. (yanilmiyorsam :)