evet hayatımın hatası anannemin ölümüne bir hafta kala onu hasta yatağında ziyarete gitmemdi,bir anksiyete ve panik atak hastası olduğumu ve bu olayı kaldıramayacağımı unutarak..bir yıl geçmesine rağmen rüyalarında onunla boğuşmak ve halen kabullenememek de hatıra kaldı
akşamüzeri sahilde yürüyorum.sol tarafımdan bir elinde sigara,öbür elinde şarap şişesi olan bir tanrıçanın(bayan) üzerime doğru geldiğini gördüm! tanrıça”pardon ateşiniz varmı? ” diye sorunca durakladım,cevap vermeye hazırlanırken, tanrıçanın 50 metre gerisindeki palmiyelerin altında, ellerinde telsiz olan birkaç kişi farkettim! aklıma, bu saate, bu sahilde,bu kadar güzel bir kızın ne işi olduğu ve arka taraftaki telsizlilerin kim olduğu sorusu geldi! iyiki bol amerikan filmi seyretmişim; bu kız,katili,tecavüzcüyü yakalamak için öne sürülen polis yemi!
içimden, ha ha, ben sizin iyi-kötü polis rollerinizi bilirim güzelim, bu salak hamleniz tarafımdan boşa çıkartılacaktır,emin olabilirsiniz diye geçirerek,polis kadına ”ateşim yok”dedim. arkamı döndüğümde,aklıma amerikan filmelerindeki replikler geldi: hey dostum sen salakmısın? bu kadar ucuz av rolü yapılırmı? neyiniz var sizin,kahrolası aynasızlar gibi,tabi bunları kadına söyleyemezdim,malum tişörtünün altında kesin kulaklık vardır!
geri dönüş güzergahım mecburen aynı yol olduğundan ve kadın polisi merak ettiğimden hızla yürüdüm.uzaktan kadın polisin yanında birinin oturduğunu fark ettim.biri zokayı yutmuş,diye düşündüm. yaklaştığımda gördüğüm insan beni şok etti! bizim kapıcının oğlu fuat salağı! e be geri zekalım, kadının güzelliğine kanıp oturdun ama şimdi hayatın kayacak; bütün suçları üstüne yıkacaklar,adli tıp,soruşturma,medyada bol bol infazlar… bittin lan salak fuat bittin.
yanlarından geçerken fuat’a eve git, gibi bir baş işareti yaptım. bizim salakta aleyküm selam abi,demezmi.anlamadı lavuk. Duramıyorumda, arka taraftaki telsizliler aynı yerlerinde duruyorlar.eve dönüp fuat salağını cepten arayıp uyandırayım diyerek hafiten koşmaya başladım,bir ara geriye dönüp baktığımda fuat’ın polisi kısın şarap şişesinden yudumladığını gördüm.aferin fuat şimdi tam oldu. zehir iç aptal herif.
bu arada fuat salağı,bizim kapıcı memet efendinin ipsiz,kuşaksız oğludur. zaman zaman, yanıma gelip,içini döker, içkiye olan zaafını bildiğimden evde ne varsa çıkartırım,sohbetle içeriz. fuat biraz çakırkeyif olunca: ”bütün suç babamda, eline geçen fırsatları değerlendirseydi, şimdi bizim sitemiz olurdu,biz ele değil, el bize kapıcılık yapardı,aman abi el derken seni kastetmiyorum yanlış anlama “ türünden laflarla babasını suçlardı. bende dilim döndüğünce,nesnel koşullar,sınıf,eşitlik,sömürü diyerek fuat’ın kafasını açmaya çalışırdım ama gel görki fuat, pandoranın kutusuna nisbet, dünyadaki bütün kötülüklerin babasının başının altından çıktığına inanırdı. hal böyle olunca anlatmaktan vazgeçer, kendi düşüncelerime dalar içmeye devam ederdik.
eve döndüğümde hemen fuat’ı cepten aradım,karşıma ”buyur beyim” diyerek babası çıktı.”memet efendi, fuat’ı aramıştım,bu ayki aidat parasını göndercektim”dedim.memet efendi ”beyim siz aidatı vermiştiniz”demezmi,tüh yanlış yalan söyledik”ya unutmuşum memet efendi senide rahatsız ettim”diyerek telefonu kapadım.ne yapacağımı şaşırdım,geri dönsem,polisleri kıllandıracağım,birde durduk yerde beni suç ortağı yaparlarsa? ah lan salak fuat,yaktın aileni…bunlar yoksul insanlar,fuat’ın gazetelerde boy boy resimleri çıkınca kesin memet efendiyi iştende atarlar,5 çocuk yazık,günah. yav elimdende bir şeyde gelmiyor, üzerime düşeni yaptım, gerisi fuat salağına kalmış.sabah ola hayrola…
devrisi gün öğleye doğru fuat aradı”abi nerdesin,sayende hayatımın akışı değişti bi görüşelim” deyince,içimden, tabi oğlum abin, zeki adam münecim tatakı yemezsekte biraz kafamız basar diye geçirip”saat 14.30’de gramafona gel, hem içer,hem dertleşiriz”dedim.
Fuat tam 14.30’da, mutluluktan sekerek içeri girdi. elimi öpmeye kalkıyor” bırak ulan elimi “ dedikçe, o şahin gibi elime atlıyor.içimden,ulan salak fuat buranın formatı el öpmeye uygun değil,millet bize bakıyor,bırak elime,diyorum. neyse güç bela elimi kurtardım. iki bira söyleyerek sohbete başladık.
Fuat hızla “abi, akşam sahilde bir bayanla oturmuştum,sende geçerken selam vermiştin ya “deyince,fuat’ın gözünde kendimi yüceltmek için ”polisti değimli” dedim. fuat “ne polisi abi? “diye cevapladı,kadının gönüllü sivil,palmiyenin altındakilerin polis olduğunu düşünerekten(amerikan filmlerindede gönüllü kurbanlar vardı ya!) ” o zaman palmiyelerin altındakiler polisti? ”. fuat ”yok abi onlar belediyenin memurlarıydı,geceleri kaçak moloz döküyorlarmış,onları yakalamak için pusu atmışlardı”deyince.kendi kendime, ulan paranoyak herif,bütün öngörülerin fooosss çıktı,kendini akıllı zanneden salak, diye söylendim. fuat heyecanla “ abi kız, edebiyatçıymış, ingilterede maksır yapmış” sinirle “mastırdır o “diye düzelttim (bari bunda haklı olayım be 1) . fuat “evet abi o dediğinden yapmış, şimdide fransa’ya gidecekmiş,ama ruh kardeşini arıyormuş” tekrar sinirle ”ruh ikizidir o “ diye düzelttim. fuat “evet abi işte onu arıyormuş,bulacağından eminmiş, bir yazarın romanında varmış martılı bir şeyide yazmış” deyince. öfkeyle ” Jonathan Livingston’mu”diye müdahele ettim. fuat “valla hatırlamıyorum abi, neyse kızla karşılıklı şarabı içtikten sonra kızın evine doğru yol aldık” diye devam ederken, fuat’ın sözünü keserek” şerefine fuat “diyerek bardağı tokuşturdum.
içimden,ulan salak kafam,komplo teorili kafam,manda gönünden kafam, bu hayatımın kadınıymış,Allah belamı versin, ühhüü ağlamak istiyorum,fuat’ta hatunu yatağa doğru götürüyor ki ağlayarak ölmek istiyorum Allahım. bu arada fuat efendide sohbetin gazıyla 3.birasını içip,fıstıklarıda culluk gibi yutuyor,nasıl olsa hesabı ben vereceğim ya! başka zaman gözüme gelmezde şimdi tilt oldum fuat’a!
fuat “sonra abi kızın evine giderken “ deyince kıskançlığımdan sözünü keserek ”babası çıktı” dedim. ”yok abi,babası avusturya’da iş görüşmelerindeymiş,eve gitmekten vazgeçip hatunun bmw’sine bindik” deyince, dağ yada yazlık evine gidiyorlar diye iç geçirdim. fuat “bara gittik abi, kız bana babasının çok parasının olduğunu ama kendisinin bunu önemsemediğini, kısmen mutsuz olduğunu,hayatta paradan çok daha önemli şeyler olduğunu aşkı,dostluğu,hayatı anlattı “deyince,sinirlenerek “ fuat efendi sana kaç yıldır ben ne anlatıyorum, hiç tanımadığın bir kız anlatıncamı kafana girdi? ”dedim. “ yok abi estafurrallah,sende çok anlattın ama ortamın ambisansımıdır nedir”. “ambiyanstır o “. “evet abi ondan işte acaip anladım. mesala,kızın 40 kredi kartı var,kız peynir ekmek yiyor yani ne bilim çok güzel şeyler anlattı be abi “ deyince,ulan bu fuat seyrettiği bir türk filmini anlatıyor olmasın: zengin kız,yoksul oğlan diyalogları f? neyse anlatsın bakalım. garsona biraları tazelettik,fuat efendi beşinci birayı içiyor!
fuat hüzünlenerek ”bardan çıkıp,tekrar bizim sahile döndük,kız senden bahsetti” deyince şaşırarak “ beni nerden tanıyormuş? ” diye sordum. ”seni tanımıyor abi,senden ateş istemiş,sen de ukela ukela,ateşim yok demişsin,sen geçerken bana selam verdin ya ordan hatırladı seni. çok yalnızdım içimi dökecek bir insan arıyordum,ateş bahaneydi,size selam veren insandan doğru garip bir çekim hissettim” deyince “yani benden mi etkilenmiş kız? “diye sordum. fuat “evet abi senden etkilenmiş,içimi dökecektim ona…” …artık fuat’ı duymuyorum, statdayım, dünya kupası finali,uzatmaları oynuyoruz, sağdan bir orta gelmiş,topu göğsümde yumuşatarak indirmişim, kale bomboş, plase yapsam gol olacak ama ben ne yapıyorum abanıyorum, top stratosferde.. ühüüü öldürün lan beni…kahrolsun amerikan kültür emperyalizmi…
fuat hiç susmuyor “ yok dedim o bey ukela değildir,alçak gönüllüdür,size öyle gelmiştir,kızda hayır çok ukelaydı diye idda etti,ben o beyin arkasından geliyordum,sizinle tanışmamıza vesile oldu,böyleyken bile hayır işledi” sözünü kesip ”benim arkamdanmı geliyordun? “ diye sordum. fuat “evet abi senin sahile indiğini görünce, arkandan sohbete geliyordum,kız ateş isteyince” fuat’ın telefonu çaldı,arayan o kızmış, fransa’ya uçuyormuş, teşekkür ediyormuş. fuat anlatıyorda anlatıyor, arada abi sen niye dalıyorsun,hayırdır? “…kafam ambalaj oldu! fuat 7.birayı içiyor! şerefine fuat,şerefine…
24 temmuz 2005 pazar sabahı arabanın dreksiyonuna geçip içinde 5 kişinin olduğu aracı kullanmam ve arkadaki şahsiyetin beni sinir etmesiyle 3 takla atıp şaranpole yuvarlanıp ağaçlara çarparak durmam artı belimin kırılması ve bir kişinin de ayağının kırılmasına buarada arabanında pert olmasına sebep olmam hayatımın hatasıydı:((
HAYATIMI SEN MAHVETTİN
Hayatımı sen mahvettin
Söyle şimdi nereye gittin
Tertemiz aşkımıza
Neden neden ihanet ettin
Bak şimdi ben ne haldeyim
İftihar et sensin yapan
İstediğin hale düştüm
Gel görde biraz utan
Hem sarhoşum hem yalnızım
Bir tek dostum kalmiş sazım
Şu koskoca dünyada
Neden ben hep yalnızım
Bak şimdi ben ne haldeyim
İftihar et sensin yapan
İstediğin hale düştüm
Gel görde biraz utan
evet hayatımın hatası anannemin ölümüne bir hafta kala onu hasta yatağında ziyarete gitmemdi,bir anksiyete ve panik atak hastası olduğumu ve bu olayı kaldıramayacağımı unutarak..bir yıl geçmesine rağmen rüyalarında onunla boğuşmak ve halen kabullenememek de hatıra kaldı
yaşamından dönüm noktası oluşturabilecek geri dönüşü olmayan yanlış
akşamüzeri sahilde yürüyorum.sol tarafımdan bir elinde sigara,öbür elinde şarap şişesi olan bir tanrıçanın(bayan) üzerime doğru geldiğini gördüm! tanrıça”pardon ateşiniz varmı? ” diye sorunca durakladım,cevap vermeye hazırlanırken, tanrıçanın 50 metre gerisindeki palmiyelerin altında, ellerinde telsiz olan birkaç kişi farkettim! aklıma, bu saate, bu sahilde,bu kadar güzel bir kızın ne işi olduğu ve arka taraftaki telsizlilerin kim olduğu sorusu geldi! iyiki bol amerikan filmi seyretmişim; bu kız,katili,tecavüzcüyü yakalamak için öne sürülen polis yemi!
içimden, ha ha, ben sizin iyi-kötü polis rollerinizi bilirim güzelim, bu salak hamleniz tarafımdan boşa çıkartılacaktır,emin olabilirsiniz diye geçirerek,polis kadına ”ateşim yok”dedim. arkamı döndüğümde,aklıma amerikan filmelerindeki replikler geldi: hey dostum sen salakmısın? bu kadar ucuz av rolü yapılırmı? neyiniz var sizin,kahrolası aynasızlar gibi,tabi bunları kadına söyleyemezdim,malum tişörtünün altında kesin kulaklık vardır!
geri dönüş güzergahım mecburen aynı yol olduğundan ve kadın polisi merak ettiğimden hızla yürüdüm.uzaktan kadın polisin yanında birinin oturduğunu fark ettim.biri zokayı yutmuş,diye düşündüm. yaklaştığımda gördüğüm insan beni şok etti! bizim kapıcının oğlu fuat salağı! e be geri zekalım, kadının güzelliğine kanıp oturdun ama şimdi hayatın kayacak; bütün suçları üstüne yıkacaklar,adli tıp,soruşturma,medyada bol bol infazlar… bittin lan salak fuat bittin.
yanlarından geçerken fuat’a eve git, gibi bir baş işareti yaptım. bizim salakta aleyküm selam abi,demezmi.anlamadı lavuk. Duramıyorumda, arka taraftaki telsizliler aynı yerlerinde duruyorlar.eve dönüp fuat salağını cepten arayıp uyandırayım diyerek hafiten koşmaya başladım,bir ara geriye dönüp baktığımda fuat’ın polisi kısın şarap şişesinden yudumladığını gördüm.aferin fuat şimdi tam oldu. zehir iç aptal herif.
bu arada fuat salağı,bizim kapıcı memet efendinin ipsiz,kuşaksız oğludur. zaman zaman, yanıma gelip,içini döker, içkiye olan zaafını bildiğimden evde ne varsa çıkartırım,sohbetle içeriz. fuat biraz çakırkeyif olunca: ”bütün suç babamda, eline geçen fırsatları değerlendirseydi, şimdi bizim sitemiz olurdu,biz ele değil, el bize kapıcılık yapardı,aman abi el derken seni kastetmiyorum yanlış anlama “ türünden laflarla babasını suçlardı. bende dilim döndüğünce,nesnel koşullar,sınıf,eşitlik,sömürü diyerek fuat’ın kafasını açmaya çalışırdım ama gel görki fuat, pandoranın kutusuna nisbet, dünyadaki bütün kötülüklerin babasının başının altından çıktığına inanırdı. hal böyle olunca anlatmaktan vazgeçer, kendi düşüncelerime dalar içmeye devam ederdik.
eve döndüğümde hemen fuat’ı cepten aradım,karşıma ”buyur beyim” diyerek babası çıktı.”memet efendi, fuat’ı aramıştım,bu ayki aidat parasını göndercektim”dedim.memet efendi ”beyim siz aidatı vermiştiniz”demezmi,tüh yanlış yalan söyledik”ya unutmuşum memet efendi senide rahatsız ettim”diyerek telefonu kapadım.ne yapacağımı şaşırdım,geri dönsem,polisleri kıllandıracağım,birde durduk yerde beni suç ortağı yaparlarsa? ah lan salak fuat,yaktın aileni…bunlar yoksul insanlar,fuat’ın gazetelerde boy boy resimleri çıkınca kesin memet efendiyi iştende atarlar,5 çocuk yazık,günah. yav elimdende bir şeyde gelmiyor, üzerime düşeni yaptım, gerisi fuat salağına kalmış.sabah ola hayrola…
devrisi gün öğleye doğru fuat aradı”abi nerdesin,sayende hayatımın akışı değişti bi görüşelim” deyince,içimden, tabi oğlum abin, zeki adam münecim tatakı yemezsekte biraz kafamız basar diye geçirip”saat 14.30’de gramafona gel, hem içer,hem dertleşiriz”dedim.
Fuat tam 14.30’da, mutluluktan sekerek içeri girdi. elimi öpmeye kalkıyor” bırak ulan elimi “ dedikçe, o şahin gibi elime atlıyor.içimden,ulan salak fuat buranın formatı el öpmeye uygun değil,millet bize bakıyor,bırak elime,diyorum. neyse güç bela elimi kurtardım. iki bira söyleyerek sohbete başladık.
Fuat hızla “abi, akşam sahilde bir bayanla oturmuştum,sende geçerken selam vermiştin ya “deyince,fuat’ın gözünde kendimi yüceltmek için ”polisti değimli” dedim. fuat “ne polisi abi? “diye cevapladı,kadının gönüllü sivil,palmiyenin altındakilerin polis olduğunu düşünerekten(amerikan filmlerindede gönüllü kurbanlar vardı ya!) ” o zaman palmiyelerin altındakiler polisti? ”. fuat ”yok abi onlar belediyenin memurlarıydı,geceleri kaçak moloz döküyorlarmış,onları yakalamak için pusu atmışlardı”deyince.kendi kendime, ulan paranoyak herif,bütün öngörülerin fooosss çıktı,kendini akıllı zanneden salak, diye söylendim. fuat heyecanla “ abi kız, edebiyatçıymış, ingilterede maksır yapmış” sinirle “mastırdır o “diye düzelttim (bari bunda haklı olayım be 1) . fuat “evet abi o dediğinden yapmış, şimdide fransa’ya gidecekmiş,ama ruh kardeşini arıyormuş” tekrar sinirle ”ruh ikizidir o “ diye düzelttim. fuat “evet abi işte onu arıyormuş,bulacağından eminmiş, bir yazarın romanında varmış martılı bir şeyide yazmış” deyince. öfkeyle ” Jonathan Livingston’mu”diye müdahele ettim. fuat “valla hatırlamıyorum abi, neyse kızla karşılıklı şarabı içtikten sonra kızın evine doğru yol aldık” diye devam ederken, fuat’ın sözünü keserek” şerefine fuat “diyerek bardağı tokuşturdum.
içimden,ulan salak kafam,komplo teorili kafam,manda gönünden kafam, bu hayatımın kadınıymış,Allah belamı versin, ühhüü ağlamak istiyorum,fuat’ta hatunu yatağa doğru götürüyor ki ağlayarak ölmek istiyorum Allahım. bu arada fuat efendide sohbetin gazıyla 3.birasını içip,fıstıklarıda culluk gibi yutuyor,nasıl olsa hesabı ben vereceğim ya! başka zaman gözüme gelmezde şimdi tilt oldum fuat’a!
fuat “sonra abi kızın evine giderken “ deyince kıskançlığımdan sözünü keserek ”babası çıktı” dedim. ”yok abi,babası avusturya’da iş görüşmelerindeymiş,eve gitmekten vazgeçip hatunun bmw’sine bindik” deyince, dağ yada yazlık evine gidiyorlar diye iç geçirdim. fuat “bara gittik abi, kız bana babasının çok parasının olduğunu ama kendisinin bunu önemsemediğini, kısmen mutsuz olduğunu,hayatta paradan çok daha önemli şeyler olduğunu aşkı,dostluğu,hayatı anlattı “deyince,sinirlenerek “ fuat efendi sana kaç yıldır ben ne anlatıyorum, hiç tanımadığın bir kız anlatıncamı kafana girdi? ”dedim. “ yok abi estafurrallah,sende çok anlattın ama ortamın ambisansımıdır nedir”. “ambiyanstır o “. “evet abi ondan işte acaip anladım. mesala,kızın 40 kredi kartı var,kız peynir ekmek yiyor yani ne bilim çok güzel şeyler anlattı be abi “ deyince,ulan bu fuat seyrettiği bir türk filmini anlatıyor olmasın: zengin kız,yoksul oğlan diyalogları f? neyse anlatsın bakalım. garsona biraları tazelettik,fuat efendi beşinci birayı içiyor!
fuat hüzünlenerek ”bardan çıkıp,tekrar bizim sahile döndük,kız senden bahsetti” deyince şaşırarak “ beni nerden tanıyormuş? ” diye sordum. ”seni tanımıyor abi,senden ateş istemiş,sen de ukela ukela,ateşim yok demişsin,sen geçerken bana selam verdin ya ordan hatırladı seni. çok yalnızdım içimi dökecek bir insan arıyordum,ateş bahaneydi,size selam veren insandan doğru garip bir çekim hissettim” deyince “yani benden mi etkilenmiş kız? “diye sordum. fuat “evet abi senden etkilenmiş,içimi dökecektim ona…” …artık fuat’ı duymuyorum, statdayım, dünya kupası finali,uzatmaları oynuyoruz, sağdan bir orta gelmiş,topu göğsümde yumuşatarak indirmişim, kale bomboş, plase yapsam gol olacak ama ben ne yapıyorum abanıyorum, top stratosferde.. ühüüü öldürün lan beni…kahrolsun amerikan kültür emperyalizmi…
fuat hiç susmuyor “ yok dedim o bey ukela değildir,alçak gönüllüdür,size öyle gelmiştir,kızda hayır çok ukelaydı diye idda etti,ben o beyin arkasından geliyordum,sizinle tanışmamıza vesile oldu,böyleyken bile hayır işledi” sözünü kesip ”benim arkamdanmı geliyordun? “ diye sordum. fuat “evet abi senin sahile indiğini görünce, arkandan sohbete geliyordum,kız ateş isteyince” fuat’ın telefonu çaldı,arayan o kızmış, fransa’ya uçuyormuş, teşekkür ediyormuş. fuat anlatıyorda anlatıyor, arada abi sen niye dalıyorsun,hayırdır? “…kafam ambalaj oldu! fuat 7.birayı içiyor! şerefine fuat,şerefine…
evlenmek...! ! !
insanlara gereğinden fazla değer vermek
ölümüne sevmek
herkese gereğinden fazla değer vermem.. hep zararlı çıkıyorum..
o gün, 1 milyon sperm, çocuk olacak gibi şendik,son dönemeç
dönüldükten sonra sağ kulvardan iyi bir yer tutarak sprinte kalktım,
kimse beni tutamadı-yanımdan geçen 2 dişi,3 erkek spermide
çelmeledim-ve yumurtaya daldım.zihnime, hata raporu gönderme,
desemde her seferinde bu hatayı veriyor(ulen,amma salladım ha!)
Sahip olduklarımın başkalarının yardımıyla ortaya çıktı sanmam. Ve kendime olan inancımı yitirmem.
24 temmuz 2005 pazar sabahı arabanın dreksiyonuna geçip içinde 5 kişinin olduğu aracı kullanmam ve arkadaki şahsiyetin beni sinir etmesiyle 3 takla atıp şaranpole yuvarlanıp ağaçlara çarparak durmam artı belimin kırılması ve bir kişinin de ayağının kırılmasına buarada arabanında pert olmasına sebep olmam hayatımın hatasıydı:((
'tamam anne, sen çeyizime ne istiyorsan al, ben taksitlerini öderim' demiş olmak:(
merak ettim bişi sorcam...bu isabanafazladan1dolarınızolduğunusöyledi rumuzu ne anlama geliyo?