Bazen bir anlam ifade etmediginde bos verilir ne olucaksa olsun tavriyla yasarsin...dostlarin yada dost sandiklarin baslar nasihat etmeye nicin hayati ciddiye almiyorsun hayat ciddiye alinir mi diyesim geliyor sus bakiyim tavrini takini veriyor hemen.. bkn:terbiyeyi her sekilde korumaliyiz :))
hareket şu SN.NEDİRCİLER iki elimizin tüm parmaklarını açarak iki kulağımızın yanına getiriyoruz,baş parmağımızın ucunu kulağımızın hemen altına yaslıyoruz ve dilimizi dışarı çıkartıp deli gibi oynatıyoruz ki bu hareketimizin adııııı NA NİKK TİİRR..dileyen parmaklarıda oynatabilir aynı anda :)
Tam yakalamışken Tam senin olmuşken hayat Gözlerin göre göre Hissederek en derinden İşte o anda Tam o anda Düşürüvermek elinden hayatı Ve eğilip yerden Alamamak bir daha... Yunus Yağız
kim istemez batan güneşe karşi bade içmeyi yar elinden.. gözü kör olsun feleğin..umudu kesmedik gelecekten.. filibeli ahmet hilmi... hayat herseye ragmen guzel.. inatçiysan hayata karşi inatçi olucaksin.. hayat.. sen beni diil ben seni yerim..
'Hayat bir yapboz gibidir. Önemli olan doğru parçaları doğru yerlere yerleştirebilmektir. En kötüsü de nedir biliyor musunuz? Doğru yerini bulduğunuz parçayı kaybetmek. Onun yerini hiçbir zaman dolduramazsınız'
· · · hem san'at ve mahiyetçe en harika bir zîruhu,
· · · hem en küçük bir mahlûku bir kâinat hükmüne getiren mucizekâr bir hakikati,
· · · hem güya kâinatın küçük bir zîhayatta yerleşmesine vesile oluyor gibi, koca kâinatın bir nevi fihristesini o zîhayatta göstermekle beraber, o zîhayatı ekser mevcudatla münasebettar ve küçük bir kâinat hükmüne getiren en harika bir mucize-i kudrettir.
· · · Hem en büyük bir küll kadar, hayat ile küçük bir cüz'ü büyülten ve bir ferdi dahi küllî gibi bir âlem hükmüne getiren ve rububiyet cihetinde kâinatı tecezzî ve iştiraki ve inkısamı kabul etmez bir küll, bir küllî hükmünde gösteren fevkalâde harika bir san'at-ı İlâhiyedir.
· · · Hem kâinatın mahiyetleri içinde Zât-ı Hayy-ı Kayyûmun vücub-u vücuduna ve vahdetine ve ehadiyetine şehadet eden burhanların en parlağı, en kat'îsi ve en mükemmeli,
· · · hem masnuat-ı İlâhiye içinde en hafîsi ve en zâhiri, en kıymettarı ve en ucuzu, en nezihi ve en parlak ve en mânidar bir nakş-ı san'at-ı Rabbâniyedir.
· · · Hem sair mevcudatı kendine hâdim ettiren, nâzenin, nazdar, nazik bir cilve-i rahmet-i Rahmâniyedir.
· · · Hem şuûnât-ı İlâhiyenin gayet câmi bir aynasıdır.
· · · Hem Rahmân, Rezzak, Rahîm, Kerîm, Hakîm gibi çok Esmâ-i Hüsnânın cilvelerini câmi ve rızık, hikmet, inâyet, rahmet gibi çok hakikatleri kendine tâbi eden ve görmek ve işitmek ve hissetmek gibi umum duyguların menşei, madeni bir acube-i hilkat-i Rabbâniyedir.
· · · Hem hayat, bu kâinatın tezgâh-ı âzamında öyle bir istihale makinesidir ki, mütemadiyen, her tarafta tasfiye yapıyor, temizlendiriyor, terakki veriyor, nurlandırıyor. Ve zerrat kafilelerine güya hayatın yuvası olan her ceset, o zerrelere vazife görmek, nurlanmak, talimat yapmak için bir misafirhane, bir mektep, bir kışladır. Adeta Zât-ı Hayy ve Muhyî, bu makine-i hayat vasıtasıyla, bu karanlıklı ve fâni ve süflî olan âlem-i dünyayı lâtifleştiriyor, ışıklandırıyor, bir nevi beka veriyor, bâki bir âleme gitmeye hazırlattırıyor.
· · · Hem hayatın iki yüzü, yani mülk, melekût vecihleri parlaktır, kirsizdir, noksansızdır, ulvîdir. Onun için, perdesiz, vasıtasız, doğrudan doğruya dest-i kudret-i Rabbâniyeden çıktığını âşikâre göstermek için, sair eşya gibi zâhirî esbabı, hayattaki tasarrufât-ı kudrete perde edilmemiş bir müstesna mahlûktur.
· · · Hem hayatın hakikati, altı erkân-ı imaniyeye bakıp mânen ve remzen ispat eder. Yani,
· · · hem Vâcibü'l-Vücudun vücub-u vücudunu ve hayat-ı sermediyesini,
· · · hem dâr-ı âhireti ve hayat-ı bâkiyesini,
· · · hem vücud-u melâike,
· · · hem sair erkân-ı imaniyeye pek kuvvetli bakıp iktiza eden bir hakikat-i nuraniyedir.
· · · Hem hayat, bütün kâinattan süzülmüş en sâfi bir hülâsası olduğu gibi, kâinattaki en mühim bir maksad-ı İlâhî ve hilkat-i âlemin en mühim neticesi olan şükür ve ibadet ve hamd ve muhabbeti netice veren bir sırr-ı âzamdır.
Etrafta dolaşan bir mail galba ama yine de paylaşmak için buraya aktarmak istiyorum:
Hayata hiç isyan etmeyin. Öncelikle şunu kabul edin, hayat adil değil. Hiçbirimiz, hiçbir canlı eşit yaratılmadı. Başımıza gelenler de eşit değil. Önce hayatın adil olmadığını kabul etmelisiniz. İşine akıl erdirebildiğiniz bir Tanrı, Tanrı değildir. ''Guguk Kuşu'' filminde Jack Nicholson akıl hastanesinde çok ağır bir mermer havuzu kaldırabileceğine dair diğer hastalarla iddiaya girer. Yüklenir ve havuzu kaldırmaya çalışır, kaldıramaz. Diğer hastalar onunla alay ederken bir şey söyler: ''Ben en azından denedim''. Siz gerçekten denediniz mi? Yoksa pencereden hayatı mı seyrediyorsunuz? Hayata Windows 98'den, Sony 72 ekrandan mı bakıyorsunuz? Oysa hayat hepimizin avuçlarının içinde, Kiminin nasır tutmuş parmaklarında Kiminin boyalanmış ellerinde, Kiminin gömleğinde ki ter kokusunda, Ama hayat her zaman avuçlarımızın içinde. Nasıl istersek, neye karar verirsek hayat orada var. Güneş, her sabah yeniden doğuyor, Gün, her şafakta nice umutlara gebe şekilde ağarıyor ve siz, Eğer isterseniz hayatı bir ucundan yakalama şansına sahipsiniz. Yeter ki gülümseyin Yeter ki bu gün benim günüm diyerek kalkın yatağınızdan...
Hayat; katı varoluşsal bir gerçektir. Ve bizler hayatın varoluşsal gerçeklerini birlikte göğüslemek ve o gerçeklerin içinde varolmak için birbirimize kenetlenmemiz gereken bir gerçektir...
hayat dediğin her insanın farklı yerlerde farklı amaçlarda ve farklı kişiliklerde ama ütopik kurgulamada aynı hayal düzmecesinde oynadığı garip bir tiyatro oyunu. Seyretmenizi tavsiye ederim. Şimdiki koşullarda bu oyunu oynamanızı ise asla kabul etmem. Çünkü savaş ve barut kokmakta.
Hayat bir kargasa olmali aklimi karistiran bir kargasa...
'Ömür, nasibimize düsen zaman parcasi..'
Bazen bir anlam ifade etmediginde bos verilir ne olucaksa olsun tavriyla yasarsin...dostlarin yada dost sandiklarin baslar nasihat etmeye nicin hayati ciddiye almiyorsun hayat ciddiye alinir mi diyesim geliyor sus bakiyim tavrini takini veriyor hemen..
bkn:terbiyeyi her sekilde korumaliyiz :))
hareket şu SN.NEDİRCİLER
iki elimizin tüm parmaklarını açarak iki kulağımızın yanına getiriyoruz,baş parmağımızın ucunu kulağımızın hemen altına yaslıyoruz ve dilimizi dışarı çıkartıp deli gibi oynatıyoruz ki bu hareketimizin adııııı NA NİKK TİİRR..dileyen parmaklarıda oynatabilir aynı anda :)
Bazen bir misra hayati degistirir derler,kelimeler büyür büyür....
hayat güzelmiş mişşş
çiçek açarmış mışşş
kuşlar uçarmış mışş
falan filannnnn
Hayat, kesrette bir cesit tecell-i vahdettir.
Said Nursi
Hayat, iki dipsiz karanlik ortasinda bir kibrit alevidir.
Tam yakalamışken
Tam senin olmuşken hayat
Gözlerin göre göre
Hissederek en derinden
İşte o anda
Tam o anda
Düşürüvermek elinden hayatı
Ve eğilip yerden
Alamamak bir daha...
Yunus Yağız
kim istemez batan güneşe karşi bade içmeyi yar elinden.. gözü kör olsun feleğin..umudu kesmedik gelecekten..
filibeli ahmet hilmi... hayat herseye ragmen guzel.. inatçiysan hayata karşi inatçi olucaksin.. hayat.. sen beni diil ben seni yerim..
dizlerimdeki kabukları durmadan kanatan yaramaz çocuk.
hayat kavuştugun ideallerin tecrübesinden yeni degerlerin var olup mücadele etmendir.
'Halbuki hiçbir mefhumun dar çerçevesine sıgmayan hayat okumaga layıktı.'- Ö. Seyfettin.
(bakınız: esin)
uff.. büyük bi nimet, servet, mülk, dünya...
ne desem bilmem ki...? ?
Hep iyi bir şeylerin başıma geldikten sonra biteceğine inandığım ama korkarım hep kötü gitti kötü bitecek
bazen bir ceza, bazen şevkatli bir el, aslında hayalden ibaret kısa bir yaşam öyküsünün tümü...
Hayat önümüzden akıp gidiyor, ayak uydurulamıyor, ucundan yakalanamıyor. Hayat önümden akıp gidiyor, iyi mi oluyor?
'Hayat bir yapboz gibidir.
Önemli olan doğru parçaları doğru yerlere yerleştirebilmektir.
En kötüsü de nedir biliyor musunuz?
Doğru yerini bulduğunuz parçayı kaybetmek.
Onun yerini hiçbir zaman dolduramazsınız'
Hayat,
· · · şu kâinatın en ehemmiyetli gayesi,
· · · hem en büyük neticesi,
· · · hem en parlak nuru,
· · · hem en lâtif mayası,
· · · hem gayet süzülmüş bir hülâsası,
· · · hem en mükemmel meyvesi,
· · · hem en yüksek kemâli,
· · · hem en güzel cemâli,
· · · hem en güzel ziyneti,
· · · hem sırr-ı vahdeti,
· · · hem rabıta-i ittihadı,
· · · hem kemâlâtının menşei,
· · · hem san'at ve mahiyetçe en harika bir zîruhu,
· · · hem en küçük bir mahlûku bir kâinat hükmüne getiren mucizekâr bir hakikati,
· · · hem güya kâinatın küçük bir zîhayatta yerleşmesine vesile oluyor gibi, koca kâinatın bir nevi fihristesini o zîhayatta göstermekle beraber, o zîhayatı ekser mevcudatla münasebettar ve küçük bir kâinat hükmüne getiren en harika bir mucize-i kudrettir.
· · · Hem en büyük bir küll kadar, hayat ile küçük bir cüz'ü büyülten ve bir ferdi dahi küllî gibi bir âlem hükmüne getiren ve rububiyet cihetinde kâinatı tecezzî ve iştiraki ve inkısamı kabul etmez bir küll, bir küllî hükmünde gösteren fevkalâde harika bir san'at-ı İlâhiyedir.
· · · Hem kâinatın mahiyetleri içinde Zât-ı Hayy-ı Kayyûmun vücub-u vücuduna ve vahdetine ve ehadiyetine şehadet eden burhanların en parlağı, en kat'îsi ve en mükemmeli,
· · · hem masnuat-ı İlâhiye içinde en hafîsi ve en zâhiri, en kıymettarı ve en ucuzu, en nezihi ve en parlak ve en mânidar bir nakş-ı san'at-ı Rabbâniyedir.
· · · Hem sair mevcudatı kendine hâdim ettiren, nâzenin, nazdar, nazik bir cilve-i rahmet-i Rahmâniyedir.
· · · Hem şuûnât-ı İlâhiyenin gayet câmi bir aynasıdır.
· · · Hem Rahmân, Rezzak, Rahîm, Kerîm, Hakîm gibi çok Esmâ-i Hüsnânın cilvelerini câmi ve rızık, hikmet, inâyet, rahmet gibi çok hakikatleri kendine tâbi eden ve görmek ve işitmek ve hissetmek gibi umum duyguların menşei, madeni bir acube-i hilkat-i Rabbâniyedir.
· · · Hem hayat, bu kâinatın tezgâh-ı âzamında öyle bir istihale makinesidir ki, mütemadiyen, her tarafta tasfiye yapıyor, temizlendiriyor, terakki veriyor, nurlandırıyor. Ve zerrat kafilelerine güya hayatın yuvası olan her ceset, o zerrelere vazife görmek, nurlanmak, talimat yapmak için bir misafirhane, bir mektep, bir kışladır. Adeta Zât-ı Hayy ve Muhyî, bu makine-i hayat vasıtasıyla, bu karanlıklı ve fâni ve süflî olan âlem-i dünyayı lâtifleştiriyor, ışıklandırıyor, bir nevi beka veriyor, bâki bir âleme gitmeye hazırlattırıyor.
· · · Hem hayatın iki yüzü, yani mülk, melekût vecihleri parlaktır, kirsizdir, noksansızdır, ulvîdir. Onun için, perdesiz, vasıtasız, doğrudan doğruya dest-i kudret-i Rabbâniyeden çıktığını âşikâre göstermek için, sair eşya gibi zâhirî esbabı, hayattaki tasarrufât-ı kudrete perde edilmemiş bir müstesna mahlûktur.
· · · Hem hayatın hakikati, altı erkân-ı imaniyeye bakıp mânen ve remzen ispat eder. Yani,
· · · hem Vâcibü'l-Vücudun vücub-u vücudunu ve hayat-ı sermediyesini,
· · · hem dâr-ı âhireti ve hayat-ı bâkiyesini,
· · · hem vücud-u melâike,
· · · hem sair erkân-ı imaniyeye pek kuvvetli bakıp iktiza eden bir hakikat-i nuraniyedir.
· · · Hem hayat, bütün kâinattan süzülmüş en sâfi bir hülâsası olduğu gibi, kâinattaki en mühim bir maksad-ı İlâhî ve hilkat-i âlemin en mühim neticesi olan şükür ve ibadet ve hamd ve muhabbeti netice veren bir sırr-ı âzamdır.
(Bediuzzaman)
nefes alıp vermek yasamak, bir elma ağacının ilk baharda açtığı tomurcuk kadar güzel ama ömrü onun kadar da kısa
hayat = zevk - acı
Etrafta dolaşan bir mail galba ama yine de paylaşmak için buraya aktarmak istiyorum:
Hayata hiç isyan etmeyin.
Öncelikle şunu kabul edin, hayat adil değil.
Hiçbirimiz, hiçbir canlı eşit yaratılmadı.
Başımıza gelenler de eşit değil.
Önce hayatın adil olmadığını kabul etmelisiniz.
İşine akıl erdirebildiğiniz bir Tanrı, Tanrı değildir.
''Guguk Kuşu'' filminde Jack Nicholson akıl hastanesinde çok ağır bir mermer havuzu kaldırabileceğine dair diğer hastalarla iddiaya girer. Yüklenir ve havuzu kaldırmaya çalışır, kaldıramaz. Diğer hastalar onunla alay ederken bir şey söyler:
''Ben en azından denedim''.
Siz gerçekten denediniz mi?
Yoksa pencereden hayatı mı seyrediyorsunuz?
Hayata Windows 98'den, Sony 72 ekrandan mı bakıyorsunuz?
Oysa hayat hepimizin avuçlarının içinde,
Kiminin nasır tutmuş parmaklarında
Kiminin boyalanmış ellerinde,
Kiminin gömleğinde ki ter kokusunda,
Ama hayat her zaman avuçlarımızın içinde.
Nasıl istersek, neye karar verirsek hayat orada var.
Güneş, her sabah yeniden doğuyor,
Gün, her şafakta nice umutlara gebe şekilde ağarıyor ve siz,
Eğer isterseniz hayatı bir ucundan yakalama şansına sahipsiniz.
Yeter ki gülümseyin
Yeter ki bu gün benim günüm diyerek kalkın yatağınızdan...
Biber acıdır, hayat da acıdır, öyleyse HAYAT; BİBERdir....
Hani uzun bir yolculuğa çıkarsın, ve bir ağaç dibinde dinlenirsinya bir süre,işte hayat o uzun yolculuğun ağaç dibinde verilen molasıdır.
Anlamsızlık
Yaşa ve Öğren
hayat harmandır. bu harmana neyi ne miktarda koyacağınız size bağlı..........
saçma....
Hayat; katı varoluşsal bir gerçektir.
Ve bizler hayatın varoluşsal gerçeklerini birlikte göğüslemek ve o gerçeklerin içinde varolmak için birbirimize kenetlenmemiz gereken bir gerçektir...
hayat dediğin her insanın farklı yerlerde farklı amaçlarda
ve farklı kişiliklerde ama ütopik kurgulamada aynı hayal düzmecesinde
oynadığı garip bir tiyatro oyunu. Seyretmenizi tavsiye ederim.
Şimdiki koşullarda bu oyunu oynamanızı ise asla kabul etmem.
Çünkü savaş ve barut kokmakta.