Harnâme, yük taşımaktan âhı gitmiş vâhı kalmış bahtsız bir eşeğin serüvenidir. Teşhis ve intakın bütün inceliklerini kullanarak yorgun bir eşeğin macerasını hikâye etmiştir Şeyhî...
Her birisi semiz ü kuvvetlû İçi vü taşı yağlu vü etlû
Sonra durup bir de sınıf farkına isyân eder:
Ki biriz bunlarla hilkatte Elde, âyakta, şekl ü sûrette.
Bunların başlarına tâc neden Bize bû fakr u ihtiyâc neden
... tarlaya koşup öküzler gibi arpa ve buğday yetiştirilişinde rol almak ister ama varıp görünce yeni filizlenmiş arpa ve buğdayları dayanamaz ve midesine çalışır. Tarla sahibi bu durumu görünce sinir küpü olur ve bizim eşeğin kuyruğunu ve kulaklarını keser. Bizim eşek boynuz umarken eldeki kuruk ve kulaktan olur.
Orta lise çağlarında okuduğumuz Şeyhi'nin alegorik! hicvi.Diğer adı eşekname yada eşek kitabı diye de geçer.Türk edebiyatındaki ilk fabl.Batı edebiyatındaki fabllarla karşılaştırıldığından içerik olarak daha renkli anlatım söz konusudur.
Harnâme
Şair Şeyhî
Bir eşek var idi zaif ü nîzar
Yük elinden katı şikeste vü zâr
Gâh odunda vü gâh suda idi
Dün ü gün kahr ile kısuda idi
Ol çeker idi yükler ağır
Ki teninde tü komamıştı yağır
Dudağı sarkmış u düşmüş enek
Yorulu arkasına konsa sinek
Kargalar derneği kulağında
Sineğin seyri gözü yağında
Arkasından alınca palanı
Sanki it artuğıydı kalanı
Bir gün ıssı eder himayet ana
Ya'ni kim gösterir inayet ana
Aldı palanı vü saldı ota
Otlayurak biraz yürüdü öte
Gördü otlukta yürür öküzler
Odlu gözler ü ger(i) lü göğüsler
Boynuzu bazısının ay bigi
Kiminün halka halka yay bigi
Ne yular derdi ne gam-ı pâlân
Ne yük altında haste vü nâlân
Acebe kalur tefekkür ider
Kendi ahvalini tasavvur ider.
Ki biriz bunlar hilkatte
Elde ayakta şekl ü sûrette
Bunların başlarına taç neden
Bizde bu fakr ü ihtiyaç neden
Var idi bir eşek ferâsetlû
Hem ulu yollu hem kıyâsetlû
Bizim ulu işimiz odûndur
Od uran içimizde o dûndur
Duttu yüz derd ile zaîf eşek
Zâr ü dil-haste vü nahîf eşek
Varayın ben de buğda işleyeyin
Anda yaylayup anda kışlayayın
Gezerek gördü bir göğermiş ekin
Sanki tutardı ol ekin ile kin
Aşk ile depti girdi işelemeye
Gâh ayaklayu gâh dişlemeye
Ekin ıssı...
Ağaç elinde azm-i râh etti
Daneden gördü yer pâk olmuş
Gök ekinliği kara hâk olmuş
Yüreği sovumadı sövmek ile
Olmadı eşeği dövmek ile
Bıçak çekti kodu ayruğunu
Kesti kulağını vü kuyruğunu
Kaçar eşşek acıyarak canı
Dökülerek yaşı yerine kanı
Uğrayu geldi pîr eşeği nagâh
Sordı hâlini kıldı dert ile âh
Batıl isteyü haktan ayrıldım
Boynuz umdum kulaktan ayrıldım.
bence har esek demek harname ıse bu esere verılen ısım
Harnâme, yük taşımaktan âhı gitmiş vâhı kalmış bahtsız bir eşeğin serüvenidir. Teşhis ve intakın bütün inceliklerini kullanarak yorgun bir eşeğin macerasını hikâye etmiştir Şeyhî...
ZAvallı eşek öküzleri görünce şaşırıp der, misâlen:
Her birisi semiz ü kuvvetlû
İçi vü taşı yağlu vü etlû
Sonra durup bir de sınıf farkına isyân eder:
Ki biriz bunlarla hilkatte
Elde, âyakta, şekl ü sûrette.
Bunların başlarına tâc neden
Bize bû fakr u ihtiyâc neden
...
tarlaya koşup öküzler gibi arpa ve buğday yetiştirilişinde rol almak ister ama varıp görünce yeni filizlenmiş arpa ve buğdayları dayanamaz ve midesine çalışır. Tarla sahibi bu durumu görünce sinir küpü olur ve bizim eşeğin kuyruğunu ve kulaklarını keser. Bizim eşek boynuz umarken eldeki kuruk ve kulaktan olur.
Orta lise çağlarında okuduğumuz Şeyhi'nin alegorik! hicvi.Diğer adı eşekname yada eşek kitabı diye de geçer.Türk edebiyatındaki ilk fabl.Batı edebiyatındaki fabllarla karşılaştırıldığından içerik olarak daha renkli anlatım söz konusudur.