ay ışığına yakılmış bir sonat gibi, sarıl bana ey aşk, sarıl ve yarama dokun…, ki soğuk bir su içsem uzakta yâr üşür..., ve bir mektupsun o/ndan, duadan ötesin..., ah;
evet bir ahsın sen, yekûnu simmsiy/ah bir ah, masumsun, ve dervişinim..., gözlerin bana derg/âh, fermanım elindeki padişah,
kızıl lekesiyle bir garibe verilen kazağın, garipliği değildir; aşktan gayrısından soyunmak..., garipliği; kendi başına yaşayacak olmasındadır aşkını garibanın, buruk, münzevî ve tek...,
aşkı yordular dizelerde, yordular eziyet verdiler ona imge imge, aşk berraktır oysa bulanmaz, ve aşk uslanır bu dizeler uslanmaz, ki bilirim, aşk; dizelerle bulunmaz...,
rüzgara boyun eğmeyen, yeşil başaklar gibi; darmadağınık ve dağ başlarındaki ağaçlar gibi tek başıma kalıyorum gittiğinde, kervan geçmez bir han oluyorum..., ah; tabîbim…,
Çocuk yanımdı... Özgürce şımardığımdı... ^^Ne kadar tatlı olduğunu biliyorsun değil mi? ^^ diye sorduğunda... Hayır..bilmiyorum derdim...inatla... Bana tekrar hatırlatmasını talep ederek...
Yolcu... Yoktu aslında... O hiç olmadı...
Gerçek olmayacak kadar güzel şeyler.... Yorgun alışkanlıklarımızın arasında birden filizleniverirler bazen.... Güneş bile dayanamaz onun asi duruşuna... Huzmelerini öyle bir gönderiverir ki...soldurur yapraklarını....
Ve kader ağlarını örüverir.... Uçarı bir örümcek misali.... Engellemek için olanları....
Uyanırsın... Sabah olmuştur... Geceyse...artık bir düşten öte değil....
Hanının kapısını kapatırken karanlık sokaklara.... Bir gün yeni bir yolcuya kucak açmak için....mavi düşlerini kalbine geri koyar.... Beklemeye devam edersin... Sonsuza kadar süreceğini bilsen de... Değişen sadece gökyüzüyle denizi birleştiren...ufuk çizgisidir....
ay ışığına yakılmış bir sonat gibi,
sarıl bana ey aşk,
sarıl ve yarama dokun…,
ki soğuk bir su içsem uzakta yâr üşür...,
ve
bir mektupsun o/ndan,
duadan ötesin...,
ah;
evet bir ahsın sen,
yekûnu simmsiy/ah bir ah,
masumsun,
ve dervişinim...,
gözlerin bana derg/âh,
fermanım elindeki padişah,
kızıl lekesiyle bir garibe verilen kazağın,
garipliği değildir;
aşktan gayrısından soyunmak...,
garipliği;
kendi başına yaşayacak olmasındadır aşkını
garibanın,
buruk, münzevî ve tek...,
aşkı yordular dizelerde, yordular
eziyet verdiler ona imge imge,
aşk berraktır oysa bulanmaz,
ve aşk uslanır bu dizeler uslanmaz,
ki bilirim, aşk;
dizelerle bulunmaz...,
rüzgara boyun eğmeyen,
yeşil başaklar gibi; darmadağınık ve
dağ başlarındaki ağaçlar gibi
tek başıma kalıyorum gittiğinde,
kervan geçmez bir han oluyorum...,
ah; tabîbim…,
şu yalan dünyanın, yolcusu ve hancısı belli değil ki...
Hancı!
Bize iki kişilik yemek! (Yemek gelir)
Tarkan köpeğe döner ve,
-Ye oğlum ye,karnını doyur,yolumuz uzun. :))
'Hasret bir han, ben hancıyım; hasret bir yol, ben yolcuyum.
Hasret kalem, bense yazı; hasret mîzan, bense mahşer,
Hasret bir saz, ben bin nağme; hasret çile, bense derviş..
Hasret çarmıh ben bir mahkûm; hasret kılıç, bense şehîd..
Hasret deryâ, ben bin dalga.. Yüzer.. Yüzer.. Yüzücüyüm..
Hasret sırat ben bir yolcu; Geçer.. Geçer.. Geçiciyim..'
Nokta.
Han müdürü.
bekle beni....belki de gelmeyeceğimi bilerek
bekle beni, gelmesem de
gelişimi düşleyerek
beni öyle bekle işte
beklediğini bile bilmeyerek
ben oluncaya dek
bende ölecek
bende bitecek
ben değince yeniden yeşerecek
bir tohum gibi büzülerek bekle beni
sana hüzünlerinden gelirim belki de
sana unutuşundan sokulurum bir gün ansızın
birgün olmasın dudağında
yüreğin bekleyişinde durmuş bir saat gibi
gün olup ben seni gördükçe gece
iki kez doğru vakti göstererek
bekle beni...
BEKLE BENİ....
Doç.Dr. V.B.
Yolcu...
Çocuk yanımdı...
Özgürce şımardığımdı...
^^Ne kadar tatlı olduğunu biliyorsun değil mi? ^^ diye sorduğunda...
Hayır..bilmiyorum derdim...inatla...
Bana tekrar hatırlatmasını talep ederek...
Yolcu...
Yoktu aslında...
O hiç olmadı...
Gerçek olmayacak kadar güzel şeyler....
Yorgun alışkanlıklarımızın arasında birden filizleniverirler bazen....
Güneş bile dayanamaz onun asi duruşuna...
Huzmelerini öyle bir gönderiverir ki...soldurur yapraklarını....
Ve kader ağlarını örüverir....
Uçarı bir örümcek misali....
Engellemek için olanları....
Uyanırsın...
Sabah olmuştur...
Geceyse...artık bir düşten öte değil....
Hanının kapısını kapatırken karanlık sokaklara....
Bir gün yeni bir yolcuya kucak açmak için....mavi düşlerini kalbine geri koyar....
Beklemeye devam edersin...
Sonsuza kadar süreceğini bilsen de...
Değişen sadece gökyüzüyle denizi birleştiren...ufuk çizgisidir....
en kötüsüdür herhalde...oturup beklemek öylesine biri gelsin diye..yine de 'yolcu'olmak tercih edilesi.
han sarhoş hancı sarhoş
yolda yabancı sarhoş
el çek tabip gönlümden
içimdeki sancı sarhoş.
minik yüreğimi....
O bir yolcu,
Sen bir hancı
Gördüğün en son yalancı
İçindeki derin sancı
Bitmez dedin kaldı gönül...