Müslümanın beş hakkı Bir Müslümanın Müslüman üzerinde beş hakkı vardır: 1- Karşılaşınca, selam vermek, 2- Davet edince, davetine gitmek, 3- Nasihat isterse, yardımcı olmak, 4- Aksırıp Elhamdülillah derse, Yerhamükellah demek, 5- Hastalanırsa ziyaretine, ölürse cenazesine gitmek. (Buhari)
İslam’ın beş şartı Müslümanlık beş şey üzerine kurulmuştur: 1- Allahü teâlâya ve Muhammed aleyhisselamın, Onun Peygamberi olduğuna inanmak, 2- Her gün beş vakit namaz kılmak, 3- Zekât vermek, 4- Ramazan ayında bir ay oruç tutmak, 5- Mekke’ye giderek, ömründe bir kere hac etmek. (Buhari)
“Allah’a davet eden, salih amel işleyen ve ben gerçekten müslümanlardanım diyen kimseden daha güzel sözlü kim olabilir?” Kur’an-ı Kerim (Fussilet Suresi 33. Ayet Meali)
“Şayet kullarım beni senden sorarlarsa gerçekten ben çok yakınım. Bana dua edince duacının duasını kabul ederim; O halde onlar da benim davetime koşsunlar ve bana layıkiyle iman etsinler ki, doğru yola gidebilsinler.” Kur’an-ı Kerim (Bakara Suresi 186. Ayet Meali)
“Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: Kim, (din) kardeşinin ırz ve namusunu onu gıybet edene karşı savunursa, Allah da kıyamet günü o kimseyi cehennemden korur.” Hadis-i Şerif (Tirmizi, Birr, 20)
“Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: Kim bana bir defa salatü selam getirirse, bu sebeple Allahu Teala da ona on misli merhamet eder.”Hadis-i Şerif (Müslim, Salât 70. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Vitir 26; Tirmizî, Vitir 21; Nesâî, Ezân 37, Sehv, 55)
“Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: Mü’minin başka hiç kimsede bulunmayan ilginç bir hali vardır; O’nun her işi hayırdır. Eğer bir genişliğe (nimete) kavuşursa şükreder ve bu onun için bir hayır olur. Eğer bir darlığa (musibete) uğrarsa sabreder ve bu da onun için bir hayır olur.” Hadis-i Şerif (Müslim, Zühd, 64; Dârim, Rikâk, 61)
Ebû Hüreyre (r.a.)'den: Resûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: «Sû-i zandan (müslümana yersiz töhmetten) sakınınız. Zira sû-i zan, sözlerin en yalanıdır. Birbirinizin gizli hal ve kusurunu araştırmayın. Kötülükte yarışmayın, birbirinizi kıskanmayın, birbirinize buğzetmeyin, birbirinize arka çevirmeyin. Ey Allah'ın kulları, kardeş olunuz.»
«Hiç bir müslümana, din kardeşini üç günden fazla terkedip küs durması helâl olmaz. Onlar karşılaştıklarında biri yüzünü bir tarafa, diğeri de diğer tarafa çevirir. Onların en hayırlısı, önce selam vererek barışandır» buyurdu.
Rekâne oğlu Talha oğlu Zeyd, Resûlullah (s.a.v.)'e isnad ederek şöyle dedi. Resûlullah (s.a.v.): «Her dinin bir ahlâkı vardır. İslâm'ın ahlâkı da hayadır.»
Yahya b. Said şöyle dedi: Bana rivayet edildi ki: «Kişi ahlakının güzelliğiyle, geceleyin namaz kılan ve şiddetli sıcakta oruç tutarak susuz kalan kimsenin derecesine yükselir.»
Ali b. Hüseyin b. Ali b. Ebî Talib'den: Resûlullah (s.a.v.): «Kişinin kendisini ilgilendirmeyen şeyleri terketmesi, müslümanhğının güz elliğin dendir» buyurdu.
Peygamber efendimizin zevcesi Hz. Aişe (r.a.) şöyle dedi: «Resûlullah (s.a.v.), iki şey arasında serbest bırakılınca, günah olmadığı müddetçe, bunun en kolayını alırdı. Şayet günah ise, insanların en fazla ondan uzaklaşanı olurdu. Resûlullah (s.a.v.), kendi şahsı için kimseden intikam almamıştır. Ancak, Allah'ın mukaddes kıldığı şeyler çiğnenmişse, o zaman Allah için onların intikamım alırdı.»
imam Malik'den; Muaz b. Cebel (r.a.): (Yemene vali olarak giderken) «Ayağımı üzengiye koyduğum zaman Resûlullah (s.a.v.)'in bana son tavsiyesi şu oldu: Ey Muaz b. Cebel! İnsanlar için ahlâkını güzelleştir.»
Ebu Hanife'nin "Ne tam safa üzere bir hayat yaşadık, ne de Allah'ın razı olacağı salih amel işleyebildik. Bu da hüzün olarak bize yeter." diye bir sözü var mıdır?
Ebû'd-Derdâ (ra) anlatıyor: Rasûlullah (sav) buyurdular ki: "Kim bir ilim öğrenmek için bir yola sülûk ederse Allah onu cennete giden yollardan birine dahil etmiş demektir. Melekler, ilim tâlibinden memnun olarak kanatlarını (üzerlerine) koyarlar. Semâvât ve yerde olanlar ve hattâ denizdeki balıklar âlim için istiğfar ederler. Âlimin âbid üzerindeki üstünlüğü dolunaylı gecede kamerin diğer yıldızlara üstünlüğü gibidir. Âlimler peygamberlerin vârisleridir. Peygamberler, ne dinar ne dirhem mirâs bırakırlar, ama ilim mirâs bırakırlar. Kim de ilim elde ederse, bol bir nasib elde etmiştir."
Ebû Hüreyre (ra) anlatıyor: Rasûlullah (sav) buyurdular ki: "Bir cemaat Allah'ın evlerinden bir evde toplanır, Allah'ın kitâbını okur ve aralarında müzakere ederlerse, üzerlerine sekînet iner, onları rahmet kaplar ve melekler etraflarını kuşatır. Allah-ü Teâlâ'da o kimseleri kendi nezdinde bulunanların arasında anar."
Abdullah bin Mes'ûd (ra) anlatıyor: Rasûlullah (sav) buyurdular ki: "Ancak iki konuda haset (imrenme) vardır: Allah'ın kendisine mal verip de bu malı hak yolda harcattığı kimse ile Allah'ın kendisine ilim (hikmet) verip de bu ilimle (hikmetle) hüküm veren ve bu ilmi öğreten kimseye."
Câbir (ra) anlatıyor: Nebî (s.a.v), Uhud Gazvesi'nde şehid düşenleri her mezara iki kişi konacak şekilde toplattı ve sonra: "Bunların hangisi daha çok Kur'ân bilirdi?" diye sordu. Şehidlerden hangisi gösterilirse, önce onu kıbleden yana kordu.
Abdullah İbni Mes'ûd (ra) anlatıyor: Nebî (s.a.v): "- Bana Kur'ân oku" buyurdu. "- Yâ Rasûlallah! Kur'ân sana indirilmişken ben sana nasıl Kur'ân okurum?" dedim. "- Ben Kur'ân'ı başkasından dinlemeyi gerçekten çok severim" buyurdular. Bunun üzerine ben kendilerine Nisâ sûresini okudum. "Her ümmetten gerçek bir şâhit, seni de bunlara hakkıyla şâhit getirdiğimiz zaman halleri nice olur." anlamındaki âyete gelince: "- Şimdilik yeter" buyurdular. Kendisine dönüp baktım, iki gözünden yaşlar boşanıyordu.
Müslim, Müsâfirîn 252; Ahmed İbni Hanbel, Müsned, V, 249, 251;
Müslümanın beş hakkı
Bir Müslümanın Müslüman üzerinde beş hakkı vardır:
1- Karşılaşınca, selam vermek,
2- Davet edince, davetine gitmek,
3- Nasihat isterse, yardımcı olmak,
4- Aksırıp Elhamdülillah derse, Yerhamükellah demek,
5- Hastalanırsa ziyaretine, ölürse cenazesine gitmek. (Buhari)
İslam’ın beş şartı
Müslümanlık beş şey üzerine kurulmuştur:
1- Allahü teâlâya ve Muhammed aleyhisselamın, Onun Peygamberi olduğuna inanmak,
2- Her gün beş vakit namaz kılmak,
3- Zekât vermek,
4- Ramazan ayında bir ay oruç tutmak,
5- Mekke’ye giderek, ömründe bir kere hac etmek. (Buhari)
“Allah’a davet eden, salih amel işleyen ve ben gerçekten müslümanlardanım diyen kimseden daha güzel sözlü kim olabilir?”
Kur’an-ı Kerim (Fussilet Suresi 33. Ayet Meali)
“Şayet kullarım beni senden sorarlarsa gerçekten ben çok yakınım. Bana dua edince duacının duasını kabul ederim; O halde onlar da benim davetime koşsunlar ve bana layıkiyle iman etsinler ki, doğru yola gidebilsinler.”
Kur’an-ı Kerim (Bakara Suresi 186. Ayet Meali)
“Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: Kim, (din) kardeşinin ırz ve namusunu onu gıybet edene karşı savunursa, Allah da kıyamet günü o kimseyi cehennemden korur.”
Hadis-i Şerif (Tirmizi, Birr, 20)
“Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: Kim bana bir defa salatü selam getirirse, bu sebeple Allahu Teala da ona on misli merhamet eder.”Hadis-i Şerif (Müslim, Salât 70. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Vitir 26; Tirmizî, Vitir 21; Nesâî, Ezân 37, Sehv, 55)
“Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: Mü’minin başka hiç kimsede bulunmayan ilginç bir hali vardır; O’nun her işi hayırdır. Eğer bir genişliğe (nimete) kavuşursa şükreder ve bu onun için bir hayır olur. Eğer bir darlığa (musibete) uğrarsa sabreder ve bu da onun için bir hayır olur.”
Hadis-i Şerif (Müslim, Zühd, 64; Dârim, Rikâk, 61)
Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: İnsanı helâk eden şu yedi şeyden kaçının. Onlar nelerdir ya Resulullah dediler. Bunun üzerine: Allah’a şirk koşmak, sihir, Allah’ın haram kıldığı cana kıymak, faiz yemek, yetim malı yemek, savaştan kaçmak, suçsuz ve namuslu mümin kadınlara iftirada bulunmak buyurdu.”
Hadis-i Şerif (Buhârî, Vasâyâ, 23, Tıbb, 48; Müslim, Îmân, 144)
“Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: Hiçbir baba, çocuğuna, güzel terbiyeden daha üstün bir hediye veremez.”
— Hadis-i Şerif (Tirmizi, Birr, 33)
"Dua, ibadetin özüdür."
(Tirmizî, Deavât, 1)...
''Sizden birinin, bir lokması düştüğünde onu alsın, temizleyip yesin, şeytana bırakmasın."
[Müslim, Eşribe, 136]...
"İyilik güzel ahlaktır; günah da içinde tereddüt uyandıran ve halkın bilmesini istemediğin şeydir."
[Müslim, el-Birrü ve’s Sıle, 2553]...
"Dünyada garip yahut yolcu ol."
[Buhârî, Rikak, babu kavlin Nebiyi, 11/199, 200]...
"Kendisini ilgilendirmeyen şeyleri (mâlâyâniyi) terk
etmesi, kişinin Müslümanlığının güzelliğindendir."
(Tirmizî, Zühd, 11.)...
"İnsanların Allah'tan en uzak olanı, katı kalpli kimselerdir."
(Tirmizî, "Zühd",61)...
Ebû Hüreyre (r.a.)'den: Resûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: «Sû-i zandan (müslümana yersiz töhmetten) sakınınız. Zira sû-i zan, sözlerin en yalanıdır. Birbirinizin gizli hal ve kusurunu araştırmayın. Kötülükte yarışmayın, birbirinizi kıskanmayın, birbirinize buğzetmeyin, birbirinize arka çevirmeyin. Ey Allah'ın kulları, kardeş olunuz.»
Ebû Eyyûb el-Ensari (r.a.)'den; Resûlullah (s.a.v.):
«Hiç bir müslümana, din kardeşini üç günden fazla terkedip küs durması helâl olmaz. Onlar karşılaştıklarında biri yüzünü bir tarafa, diğeri de diğer tarafa çevirir. Onların en hayırlısı, önce selam vererek barışandır» buyurdu.
Rekâne oğlu Talha oğlu Zeyd, Resûlullah (s.a.v.)'e isnad ederek şöyle dedi. Resûlullah (s.a.v.): «Her dinin bir ahlâkı vardır. İslâm'ın ahlâkı da hayadır.»
İmam Malik'e Resûlullah (s.a.v.)'in: «Ben güzel ahlâkı tamamlamak için gönderildim» buyurduğu rivayet edildi.
Yahya b. Said şöyle dedi: Bana rivayet edildi ki: «Kişi ahlakının güzelliğiyle, geceleyin namaz kılan ve şiddetli sıcakta oruç tutarak susuz kalan kimsenin derecesine yükselir.»
Ka'b el-Ahbâr şöyle derdi: «Kişinin Allah katındaki değerini öğrenmeyi seviyorsanız, Ölümünden sonra kendisini takib eden güzel övgüye bakınız.»
Ali b. Hüseyin b. Ali b. Ebî Talib'den: Resûlullah (s.a.v.): «Kişinin kendisini ilgilendirmeyen şeyleri terketmesi, müslümanhğının güz elliğin dendir» buyurdu.
Peygamber efendimizin zevcesi Hz. Aişe (r.a.) şöyle dedi: «Resûlullah (s.a.v.), iki şey arasında serbest bırakılınca, günah olmadığı müddetçe, bunun en kolayını alırdı. Şayet günah ise, insanların en fazla ondan uzaklaşanı olurdu. Resûlullah (s.a.v.), kendi şahsı için kimseden intikam almamıştır. Ancak, Allah'ın mukaddes kıldığı şeyler çiğnenmişse, o zaman Allah için onların intikamım alırdı.»
imam Malik'den; Muaz b. Cebel (r.a.): (Yemene vali olarak giderken) «Ayağımı üzengiye koyduğum zaman Resûlullah (s.a.v.)'in bana son tavsiyesi şu oldu: Ey Muaz b. Cebel! İnsanlar için ahlâkını güzelleştir.»
Ebu Hanife'nin "Ne tam safa üzere bir hayat yaşadık, ne de Allah'ın razı olacağı salih amel işleyebildik. Bu da hüzün olarak bize yeter." diye bir sözü var mıdır?
Çağrıştırıyor.
Ebû'd-Derdâ (ra) anlatıyor: Rasûlullah (sav) buyurdular ki: "Kim bir ilim öğrenmek için bir yola sülûk ederse Allah onu cennete giden yollardan birine dahil etmiş demektir. Melekler, ilim tâlibinden memnun olarak kanatlarını (üzerlerine) koyarlar. Semâvât ve yerde olanlar ve hattâ denizdeki balıklar âlim için istiğfar ederler. Âlimin âbid üzerindeki üstünlüğü dolunaylı gecede kamerin diğer yıldızlara üstünlüğü gibidir. Âlimler peygamberlerin vârisleridir. Peygamberler, ne dinar ne dirhem mirâs bırakırlar, ama ilim mirâs bırakırlar. Kim de ilim elde ederse, bol bir nasib elde etmiştir."
Ebû Dâvûd, İlm 1, 3641; Tirmizî, İlm 19, 2683; İbni Mâce, Mukaddime 17, 223;
Ebû Hüreyre (ra) anlatıyor: Rasûlullah (sav) buyurdular ki: "Bir cemaat Allah'ın evlerinden bir evde toplanır, Allah'ın kitâbını okur ve aralarında müzakere ederlerse, üzerlerine sekînet iner, onları rahmet kaplar ve melekler etraflarını kuşatır. Allah-ü Teâlâ'da o kimseleri kendi nezdinde bulunanların arasında anar."
Müslim, Zikr 38; Ebû Dâvûd, Vitr 14; Tirmizî, Kırâat 12; İbni Mâce, Mukaddime 17;
Abdullah bin Mes'ûd (ra) anlatıyor: Rasûlullah (sav) buyurdular ki: "Ancak iki konuda haset (imrenme) vardır: Allah'ın kendisine mal verip de bu malı hak yolda harcattığı kimse ile Allah'ın kendisine ilim (hikmet) verip de bu ilimle (hikmetle) hüküm veren ve bu ilmi öğreten kimseye."
Buhârî, İlim 15, Zekât 5, Ahkâm 3, İ'tisâm 13, Tevhîd 45; Müslim, Müsâfirîn 268; Tirmizî, Birr 24; İbni Mâce, Zühd 2;
Câbir (ra) anlatıyor: Nebî (s.a.v), Uhud Gazvesi'nde şehid düşenleri her mezara iki kişi konacak şekilde toplattı ve sonra: "Bunların hangisi daha çok Kur'ân bilirdi?" diye sordu. Şehidlerden hangisi gösterilirse, önce onu kıbleden yana kordu.
Buhâri, Cenâiz 72, 75, 78, Meğâzî 26; Ebû Dâvûd, Cenâiz 27; Nesâî, Cenâiz 62; İbni Mâce, Cenâiz 28; Tirmizî, Cenâiz 31;
Abdullah İbni Mes'ûd (ra) anlatıyor: Nebî (s.a.v): "- Bana Kur'ân oku" buyurdu. "- Yâ Rasûlallah! Kur'ân sana indirilmişken ben sana nasıl Kur'ân okurum?" dedim. "- Ben Kur'ân'ı başkasından dinlemeyi gerçekten çok severim" buyurdular. Bunun üzerine ben kendilerine Nisâ sûresini okudum. "Her ümmetten gerçek bir şâhit, seni de bunlara hakkıyla şâhit getirdiğimiz zaman halleri nice olur." anlamındaki âyete gelince: "- Şimdilik yeter" buyurdular. Kendisine dönüp baktım, iki gözünden yaşlar boşanıyordu.
Müslim, Müsâfirîn 252; Ahmed İbni Hanbel, Müsned, V, 249, 251;