Hüseyin Rahmi Gürpınar'ın unutulmaz eseri. Gulyabani'nin sözlük anlamı "Kimi kuruntulu kimselerin karanlıkta gözlerine göründüğünü söyledikleri korkunç hayalet"tir. Bu XIX. yüzyıl romancılarımızda oldukça işlenen bir çeşni olmuştur. Böylece psikolojik romana gidilmiştir. Gulyabani romanı da böylesine hayaletler gören Şefika hanım ile yeğeni Şevki arasında geçen olaylar dizisini sergiler. Yeğen, Şefika hanım'ın paralarına göz dikmiş, konağı cinlere, perilere musallat ettirmektedir. Aynı korkuyu konakta kalan Çeşmifelek kalfa, Zenci Ruşen Dadı, hizmetçi Muhsine de yaşarlar. İşin gerçeği Muhsine'yi seven Hasan adında genç bir köylü tarafından ortaya çıkarılır. Gulyabani kılığındaki konağın kahyası Bekir'dir. Cin kılığında ise, Şefika hanım'ın yeğeni Şevki'dir. Korku ortadan kalkar. Hasan'la Muhsine evlenirler.
Gulyabani, batıl inanışların halkın yaşamını nasıl etkilediğini ortaya koyan bir romandır. Hüseyin Rahmi; bu tür konuları bilinçli olarak seçerek, halkı eğlendirmek yoluyla eğitmek, okumaya alıştırmak, okuma düzeylerini masaldan, gerçekçi yerli romana yükseltmek istemiştir.
Hüseyin Rahmi Gürpınar'ın bir eseri. Gulyabani,cin,peri gibi inançlarla saf insanların nasıl kandırıldığı ve bu saf insanların başlarına gelenler anlatılmaktadır. Okuması gayet eğlenceli bir kitaptır.
Halk arasında efsaneleşmiş hortlak inancını temsil eden bir terim. Bu açıklmayla İngilizce'de ''Ghoul'' anlamına gelir ama konumuza biraz ışık tutacağına inandığımdan direk İngilizceye çevrimi; yani mitolojide ve fantezi dünyasında (mesela Shrek ya da Yüzüklerin Efendisi'nde de) adı geçen ''Ogre'' ya da ''Orc'' isimleride canavara benzeyen kimseye de denilebilinir bence. Hem halk arasında hurafeleşerek hem de mitoloji ve film dünyasıyla da efsaneleşmiş bir yaratıktan bahsediyoruz, Bu açıdan bakılırsa detaylı bir araştırmayla ortaya baya geniş bir konu çıkacağı benzer.
Yine de gülyabani dendiğinde aklıma hemen İnek Şabanın bir filminde ki upuzun ayakları ile beyaz çarşaflara bürünmüş çirkin suratlı hayalet canlandırması aklıma gelir...
Hüseyin Rahmi Gürpınar'ın unutulmaz eseri.
Gulyabani'nin sözlük anlamı "Kimi kuruntulu kimselerin karanlıkta gözlerine göründüğünü söyledikleri korkunç hayalet"tir. Bu XIX. yüzyıl romancılarımızda oldukça işlenen bir çeşni olmuştur. Böylece psikolojik romana gidilmiştir. Gulyabani romanı da böylesine hayaletler gören Şefika hanım ile yeğeni Şevki arasında geçen olaylar dizisini sergiler. Yeğen, Şefika hanım'ın paralarına göz dikmiş, konağı cinlere, perilere musallat ettirmektedir. Aynı korkuyu konakta kalan Çeşmifelek kalfa, Zenci Ruşen Dadı, hizmetçi Muhsine de yaşarlar. İşin gerçeği Muhsine'yi seven Hasan adında genç bir köylü tarafından ortaya çıkarılır. Gulyabani kılığındaki konağın kahyası Bekir'dir. Cin kılığında ise, Şefika hanım'ın yeğeni Şevki'dir. Korku ortadan kalkar. Hasan'la Muhsine evlenirler.
Gulyabani, batıl inanışların halkın yaşamını nasıl etkilediğini ortaya koyan bir romandır. Hüseyin Rahmi; bu tür konuları bilinçli olarak seçerek, halkı eğlendirmek yoluyla eğitmek, okumaya alıştırmak, okuma düzeylerini masaldan, gerçekçi yerli romana yükseltmek istemiştir.
sen ne diyon şef yok daha neler başına çorap ta geçiriyomu bunlar parizyen falan
insanların tanımlayamadığı belkide kedi hayal dünyasında kabullendikleri korkularının yaratıkları
ne idiğu belirsiz bi yaratık bunların örfü geleneği adeti olmaz.yer yüzünde rast gele yaşamaktadırlar..
Aylin Aslım'ın şarkısı...
Hüseyin Rahmi Gürpınar'ın bir eseri.
Gulyabani,cin,peri gibi inançlarla saf insanların nasıl kandırıldığı ve bu saf insanların başlarına gelenler anlatılmaktadır.
Okuması gayet eğlenceli bir kitaptır.
benim de o geliyor
Halk arasında efsaneleşmiş hortlak inancını temsil eden bir terim. Bu açıklmayla İngilizce'de ''Ghoul'' anlamına gelir ama konumuza biraz ışık tutacağına inandığımdan direk İngilizceye çevrimi; yani mitolojide ve fantezi dünyasında (mesela Shrek ya da Yüzüklerin Efendisi'nde de) adı geçen ''Ogre'' ya da ''Orc'' isimleride canavara benzeyen kimseye de denilebilinir bence. Hem halk arasında hurafeleşerek hem de mitoloji ve film dünyasıyla da efsaneleşmiş bir yaratıktan bahsediyoruz, Bu açıdan bakılırsa detaylı bir araştırmayla ortaya baya geniş bir konu çıkacağı benzer.
Yine de gülyabani dendiğinde aklıma hemen İnek Şabanın bir filminde ki upuzun ayakları ile beyaz çarşaflara bürünmüş çirkin suratlı hayalet canlandırması aklıma gelir...