kavuklu: sabun gibi yaşıyoruz işte, bir kalıp sabun gibi...
kavuksuz: tamam. biliyorum. bırak şimdi bunları...
k.lu: neyi biliyorsun? ne tamam? neyi bırakayım?
k.suz: sabun gibi her gün köpürüp bir şeylerimizi yitirerek sudan şeylerle... (güler) hıh! tıpkı otel odasından yürütülmüş hoş kokan bir minik sabun gibi...
k.lu: otele bir bavul para verince, boş bavula koy sabunu...
uzun uzun godot u bekleyen samuel beckett bekleye dursun, ferhan şensoy çoktan gönderdi bile...
Altında kalmiyim al bitanede benden;
kavuklu: sabun gibi yaşıyoruz işte, bir kalıp sabun gibi...
kavuksuz: tamam. biliyorum. bırak şimdi bunları...
k.lu: neyi biliyorsun? ne tamam? neyi bırakayım?
k.suz: sabun gibi her gün köpürüp bir şeylerimizi yitirerek sudan
şeylerle... (güler) hıh! tıpkı otel odasından yürütülmüş hoş kokan bir minik sabun gibi...
k.lu: otele bir bavul para verince, boş bavula koy sabunu...
k.suz: hangi otel?
k.lu: genelde otel! hep oteldeyiz ya biz...
k.suz: otel ne?
k.lu: bildiğimiz o ince uzun tel! o tel!
k.suz: saçmalıyorsun!
k.lu: biliyorum!
k.suz: iyi!
Herkes Ferhan Şensoy'un o ince ve kıvrak espirilerini anlayamaz zaten çok üzülmemeli ;)
vala hiç bişey anlamadım :)