bilinmeyene gidilir; bekleyene gidilir; beklenene gidilir; zorunluluktan gidilir; zevkine gidilir... gidilecek yerler bitmez belki ama 'gitmek'te bir son da gizlidir... insan için esas olan ise, ilelebet gidene kadar, gidebildiği kadar gitmektir... haydi eyvallah
Çıkıyorum gidiyorum.. gidişim alışıldık birşey olmuş gerçi.. Buna rağmen giderken diyor ki arkadaşlarım : yinemi gidiyorsun.. Daha ne kadar olduki geleli..? bizi eğlendiriyordun.. hemen niye gidiyorsun ki.. Daha bize anlatacak şeylerin var biliyoruz.. hemence bırakmayız seni.. Bak daha kahve içecektik.. bir kahve içirmediniz demeni istemeyiz.. dilin uzundur senin .. utanmayıp gelir yüzümüze dersin.. biz teklif ettiğimizi unutup utanırız.. ahlaksız bir keyif alırsın bundan.. çünkü niyedir bilmiyoruz.. insanları utandırmaktan tuhaf bir haz alıyorsun.. hep ruhumuza laf atıyorsun.. ama bozuldukça bozuluyor ruhun.. hazırcevapsın.. öğrenmişsin.. sana ruhu soruyorlar de ki onu ben bilmem diyorsun.. bak seninle lunaparka gideriz.. beraber makasa bineriz diyorum.. ben çocuk değilim.. benim uğraşlarım var.. kendimi arıyorum.. kendimi benden önce bir başkasının bulmasından korkuyorum diyorsun.. oysa kendini aradığın yok.. seni kimsenin bulmayacağını da biliyorsun.. bal gibide gidiyorsun lunaparka.. seni hüseyinle görmüşler.. çarpışan arabalara biniyormuşsun.. doğru düzgün çarpamıyormuşsun bile.. bal yenilir gitmez diyorsun.. yenilir derken alt dişlerinin çarpıklığını farkediyoruz.. dişlerini fırçalamalısın diyoruz.. tanrı dişi ten renginde yaratmış olabilir diyorsun.. cicili bicili kızlar mavi saat taktıklarında ayaklarına mavi papuç geçiriyor mesela yada mavi papuç giydiklerinde kollarına mavi çantalar takıyorlar.. uyum deniyor buna.. mao dişlerini hiç fırçalamazmış diyorsun.. maoyu sen sevmiyordun diyoruz.. maoyu tanımadığını.. tanımadığın insanları sevemiyeceğini bilahare nefretde edemiyeceğini falan filan diyorsun.. tekrar hatırlatıyoruz sevmediğini.. sesinden hoşlanmadım diyorsun.. vidyo çekimlerini izlemişsin.. bağırıyormuş.. zayıf kara kuru bişeymiş üflesen düşermiş.. ama üflememeliymişsin çünkü bu japon milleti.. düzeltiyoruz çin milleti.. nin işi belli olmazmış.. yapıları böyleymiş.. aldanmamak gerekirmiş.. brucelle varmış mesela.. çocukken idolünmüş.. kafana kara poşet geçirip ninjacılık oynarmışsın.. brucelle ninja değildi diyoruz.. ninjalar gizli olduğu için siz göremiyosunuz diyorsun.. telaffuzunu düzeltmeye kalktığımızda çince bilmediğini telaffuzunun çocukluğundan kalma olduğunu, sürekli düzeltilmekten hoşlanmadığını.. iğrendiğini.. verdiğimiz yemekleri üstüne daha fazla gelirsek kapımızın önüne kusup gideceğini.. ayrıca alt dişlerinin çarpıklığının ihmalkarlıktan kaynaklandığını.. çünkü akıl dişlerinin yamuk çıkıp onları bir bir iki iki iteklediği vakit den evvel doktorun uyardığını.. ama estetiğe düşkün olmadığın ve o dem ameliyat parasını gidip kitaplara yatırdığın için bu uyarıyı kaale almadığını söylüyorsun.. ardından parayla başka şeyler yaptığını itiraf ediyorsun.. peki misvak diyoruz.. amenna dişi beyaz yaratmıştır diyorsun.. kendinle hep çelişiyorsun.. gidip gidip geliyorsun.. delimisin ne.oksun sen.. filmelerden replikler ezberleyip bana laf yetiştirmeyin diyorsun.. replik nedir diyoruz.. an.. susuyorsun.. beni ahlaksız olmaya teşvik etmeyin diyorsun.. konuştukça konuşuyorsun.. bir türlü gitmek bilmiyorsun.. çünkü kendini kendine kanıtlamak için önce bize kanıtlamak istiyorsun.. Susun lan..
1969 Seçim konuşmalarında S.Demirel taksim meydanında aynen şöyle demişti...68 olayları sebebiyle...'kapılar açık isteyen (beğenmeyen) gidebilir'...şimdi de aynı şeyi diyor da bu defa yer de gösteriyor...Suudi Arabistan...ama bu defa haklı...sadece sesli düşünmemesi lâzımdı diyorum...
göz menzilinden çıkmak her zaman hüzün verir.bıraktığın yerde elbet vardır bırakmak istemediklerin. doğru. örneğin tuvalete giderken televizyonu da götürmek istiyorum ama mecburen bırakmak zorundayım, hüzün verici. bakkala giderken hangimizin gözleri dolmaz? ya da addâ kimi zaman** gereklilik, kimi zaman zorunluluk*, kimi zaman da feragat***.
ama hepsinin ozunde, hepsinin temelinde ya savunma, ya kacma, ya da korku var... korkularimizla yuzyuze gelmeyi ogrenemedik hicbirzaman. ve bu gidi$le ogrenemeyecegiz. bilincsizce tukettigimiz son sanslarimiz tukendiginde, artik 'ne elde ne avucta kaldi' deyip de borc sans isteyebilecegimiz bir yer, bir kurum, bir insan yok.
bazen $ans tanimak yeniliklere, bazen de beklenilenin gercekle$mesi icin zaman tanimak kadere.
istemeyerek, korkarak, icinden gelmeyerek* de olsa, cogu zaman en asil davrani$tir gitmek... yerine nobetci olarak sessizligi birakmak... ekşiden
*kim bunlar Alev? -bilmem *tanımıyorum.ama yazıları gayetten tanıdık. -maskedir yavrum be..boşver.. *neden insan dönüp dolaşıp kürkçü dükkanına gelir Alev? -hayatın kuralı bu tatlım..^^masks rule the world.^^… *peki nedir oynanan bu dünya tiyatrosunda? -antoloji,ev,iş,sokakta…hepsi aynı be gülüm…..^^dramo-trajedi^^.. *alışamadım yahu.. -alışmak güç..ama alış artık… alış… *sıkıldım ben.. -gidelim mi yani? ...nasıl gidecez? *gidelim yavrum be.. -sigarayı nasıl bırakacaz peki..? *onu bırakamayız işte.. -e..ben de onu diyorum işte güzelim…nasıl gidecez diyorum… *bilmem.. -kim bunlar Alev? *maskeler tatlım…binlerce…milyonlarca…maskeler..
...
sen giderken karanfiller sıralıydı,sıralıydı
içlerinde biri var ki benim gibi yaralıydı...
(Mustafa Özarslan türküsü)
Ben başım dimdik,vakurla asla yaklaşmayın bana diyen bakışlarımla ve ulaşılmaz kadın havamla,gidiyorum der! Giderim...
...............gözlerinde gitmek sürgüne,
yatmak,gözlerinde yatmak zindani,
gözlerin hani....
bilinmeyene gidilir; bekleyene gidilir; beklenene gidilir; zorunluluktan gidilir; zevkine gidilir... gidilecek yerler bitmez belki ama 'gitmek'te bir son da gizlidir...
insan için esas olan ise, ilelebet gidene kadar, gidebildiği kadar gitmektir...
haydi eyvallah
Çıkıyorum gidiyorum.. gidişim alışıldık birşey olmuş gerçi..
Buna rağmen giderken diyor ki arkadaşlarım :
yinemi gidiyorsun.. Daha ne kadar olduki geleli..? bizi eğlendiriyordun.. hemen niye gidiyorsun ki.. Daha bize anlatacak şeylerin var biliyoruz..
hemence bırakmayız seni.. Bak daha kahve içecektik.. bir kahve içirmediniz demeni istemeyiz.. dilin uzundur senin .. utanmayıp gelir yüzümüze dersin.. biz teklif ettiğimizi unutup utanırız.. ahlaksız bir keyif alırsın bundan..
çünkü niyedir bilmiyoruz.. insanları utandırmaktan tuhaf bir haz alıyorsun..
hep ruhumuza laf atıyorsun.. ama bozuldukça bozuluyor ruhun..
hazırcevapsın.. öğrenmişsin.. sana ruhu soruyorlar de ki onu ben bilmem diyorsun..
bak seninle lunaparka gideriz.. beraber makasa bineriz diyorum..
ben çocuk değilim.. benim uğraşlarım var.. kendimi arıyorum.. kendimi benden önce bir başkasının bulmasından korkuyorum diyorsun..
oysa kendini aradığın yok.. seni kimsenin bulmayacağını da biliyorsun..
bal gibide gidiyorsun lunaparka.. seni hüseyinle görmüşler.. çarpışan arabalara biniyormuşsun.. doğru düzgün çarpamıyormuşsun bile..
bal yenilir gitmez diyorsun.. yenilir derken alt dişlerinin çarpıklığını farkediyoruz..
dişlerini fırçalamalısın diyoruz.. tanrı dişi ten renginde yaratmış olabilir diyorsun..
cicili bicili kızlar mavi saat taktıklarında ayaklarına mavi papuç geçiriyor mesela
yada mavi papuç giydiklerinde kollarına mavi çantalar takıyorlar.. uyum deniyor buna.. mao dişlerini hiç fırçalamazmış diyorsun.. maoyu sen sevmiyordun diyoruz..
maoyu tanımadığını.. tanımadığın insanları sevemiyeceğini bilahare nefretde edemiyeceğini falan filan diyorsun.. tekrar hatırlatıyoruz sevmediğini.. sesinden hoşlanmadım diyorsun.. vidyo çekimlerini izlemişsin.. bağırıyormuş.. zayıf kara kuru bişeymiş üflesen düşermiş.. ama üflememeliymişsin çünkü bu japon milleti..
düzeltiyoruz çin milleti.. nin işi belli olmazmış.. yapıları böyleymiş.. aldanmamak gerekirmiş.. brucelle varmış mesela.. çocukken idolünmüş.. kafana kara poşet geçirip ninjacılık oynarmışsın.. brucelle ninja değildi diyoruz..
ninjalar gizli olduğu için siz göremiyosunuz diyorsun.. telaffuzunu düzeltmeye kalktığımızda çince bilmediğini telaffuzunun çocukluğundan kalma olduğunu,
sürekli düzeltilmekten hoşlanmadığını.. iğrendiğini.. verdiğimiz yemekleri üstüne daha fazla gelirsek kapımızın önüne kusup gideceğini.. ayrıca alt dişlerinin çarpıklığının ihmalkarlıktan kaynaklandığını.. çünkü akıl dişlerinin yamuk çıkıp onları bir bir iki iki iteklediği vakit den evvel doktorun uyardığını.. ama estetiğe düşkün olmadığın ve o dem ameliyat parasını gidip kitaplara yatırdığın için bu uyarıyı kaale almadığını söylüyorsun.. ardından parayla başka şeyler yaptığını itiraf ediyorsun.. peki misvak diyoruz.. amenna dişi beyaz yaratmıştır diyorsun..
kendinle hep çelişiyorsun.. gidip gidip geliyorsun.. delimisin ne.oksun sen..
filmelerden replikler ezberleyip bana laf yetiştirmeyin diyorsun.. replik nedir diyoruz.. an.. susuyorsun.. beni ahlaksız olmaya teşvik etmeyin diyorsun..
konuştukça konuşuyorsun.. bir türlü gitmek bilmiyorsun.. çünkü kendini kendine kanıtlamak için önce bize kanıtlamak istiyorsun.. Susun lan..
...lazım
gitmek mi kalmak mı arasında gelip gidilen kelime
tercihim ise genelde gitmek...
arkanızdan yolun açık olsun diyenleri gözü yaşlı bırakmak...
gitmek mümkün mü artık gitmekkk
1969 Seçim konuşmalarında S.Demirel taksim meydanında aynen şöyle demişti...68 olayları sebebiyle...'kapılar açık isteyen (beğenmeyen) gidebilir'...şimdi de aynı şeyi diyor da bu defa yer de gösteriyor...Suudi Arabistan...ama bu defa haklı...sadece sesli düşünmemesi lâzımdı diyorum...
göz menzilinden çıkmak
her zaman hüzün verir.bıraktığın yerde elbet vardır bırakmak istemediklerin.
doğru. örneğin tuvalete giderken televizyonu da götürmek istiyorum ama mecburen bırakmak zorundayım, hüzün verici. bakkala giderken hangimizin gözleri dolmaz? ya da addâ
kimi zaman** gereklilik, kimi zaman zorunluluk*, kimi zaman da feragat***.
ama hepsinin ozunde, hepsinin temelinde ya savunma, ya kacma, ya da korku var... korkularimizla yuzyuze gelmeyi ogrenemedik hicbirzaman. ve bu gidi$le ogrenemeyecegiz. bilincsizce tukettigimiz son sanslarimiz tukendiginde, artik 'ne elde ne avucta kaldi' deyip de borc sans isteyebilecegimiz bir yer, bir kurum, bir insan yok.
bazen $ans tanimak yeniliklere, bazen de beklenilenin gercekle$mesi icin zaman tanimak kadere.
istemeyerek, korkarak, icinden gelmeyerek* de olsa, cogu zaman en asil davrani$tir gitmek...
yerine nobetci olarak sessizligi birakmak...
ekşiden
gitmek gözlerinde sürgüne,ellerin hani?
önce brecht'den bir alıntı yapar ahmet telli
'...
bu vadideki karanlığı
ve büyük soğuğu düşün
brecht
...'
ve ekler;
'...
gitmek...bir hançeri inceltip
okyanusa daldırmak isteği
ya da düşebilmek atlasların
dışına ki ey kalbim
yalnızsın bu yolculukta da
gitmek...o kaos duygusu, aklın
sarsıntılarla yorgun düşüşü
bilincin kamaşması belki de...
rehin bırakılacak bir şey yok
unuttuklarından başka...
gitmek...bir büyü gibi saran
ağrılar yumağı, kışkırtılmış
düşlerdir ki sen şimdi
esirgeme kendini kalbim
kederin o derin yalnızlığından
...'
der ve bitirir...
(gidermi? zaman gösterecektir)
tramvay faciası ve eski sınıf arkadaşı.
herşeyin fazlasi zarar bu günlük bukadar yeter...
ömrümün yarısını yedi bu sanal alem...
hadi eyvallah...
Bazen gitmek gerek,gidilecekki, dönüşler anlam kazansın, gidilecekki dönüşler büyük olsun....
Ben her bahar aşık olmam ama gitmek isterim, bugüne kadar gittiğim olmadı ama istemekte güzel...
var olmanın dayanılmaz hafifliği
sonuçta hep gitmeler var...
gitmek ya da gidememek
işte bütün mesele bu...
ya da bir türlü gidememek...
yanıma alarak incinen tabutları
duyguların mıknatıslı şehrini
cam renkli cenazeleri
paslanan çekiçleri
gitmeliyim buralardan seninle
giderken buralardan seninle
yanımda hüzün olmalı
ocağımda işaret biriktiren ellerin
bir de yüzün olmalı
n.g
ya yer oynuyosa
*kim bunlar Alev?
-bilmem
*tanımıyorum.ama yazıları gayetten tanıdık.
-maskedir yavrum be..boşver..
*neden insan dönüp dolaşıp kürkçü dükkanına gelir Alev?
-hayatın kuralı bu tatlım..^^masks rule the world.^^…
*peki nedir oynanan bu dünya tiyatrosunda?
-antoloji,ev,iş,sokakta…hepsi aynı be gülüm…..^^dramo-trajedi^^..
*alışamadım yahu..
-alışmak güç..ama alış artık… alış…
*sıkıldım ben..
-gidelim mi yani? ...nasıl gidecez?
*gidelim yavrum be..
-sigarayı nasıl bırakacaz peki..?
*onu bırakamayız işte..
-e..ben de onu diyorum işte güzelim…nasıl gidecez diyorum…
*bilmem..
-kim bunlar Alev?
*maskeler tatlım…binlerce…milyonlarca…maskeler..
Flame
29.12.04
ya da gidememek.
gidenlerin ardından baka kalmak.
sonra aniden....
..zorunda bırakılmak
'Gün olur alır başımı giderim
Denizden yeni çıkmış ağların kokusunda
Şu ada senin, bu ada benim
Yelkovan kuşlarının peşi sıra'
gitmek mi zor kalmak mı bir arkadaşla çok tartıştık bunu ama tam bi karara varamadık ikisi de zor ama kalmak sanki biraz daha zor.
O kadar da önemli değildir bırakıp gitmeler,
arkalarında doldurulması
mümkün olmayan boşluklar bırakılmasaydı eğer.
dönmemek üzere...
gerekir bazen...