Ufuklu,öngörülü,aklı selim,farkındalı ve hisli,harikulade öğütler..Okunacak en güzel eserlerden biri...Bu haklı sözler de düzene yenik düşürülmeye çalışılıyor,ama O güzellere güzeli insanı yüreğinden sevenler,sevdirecek ve saklayıp,koruyacaklardır...
Gençliğe Hitabeyi yorumlayacak olursak; ilk cümlesiyle Türk Gençliğinin ilk sorumluluğunun bağımsızlığımızı ve cumhuriyetimizi korumak ve savunmak olduğunu Büyük Atatürk vurgulamaktadır. Bu gerçekten de en doğru ve keskin ifadelerden birisidir. Türk Milleti tarihinden bugüne her zaman hür ve bağımsız yaşamıştır. Bundan sonra da yaşayabilmesi de bu en önemli özelliğini korumasıyla mümkün olacaktır. En büyük Türk Mustafa Kemalin 'Bağımsızlık ve özgürlük benim karakterimdir' sözü de Türk Milletinin bir ferdi olarak Atatürkümüzün de bu hürriyet mevzusunu ne kadar içselleştirdiğini gösterir. Aynı şekilde bağımsızlığımızın bir ifadesi, şekillenmesi manasına gelen Türkiye Cumhuriyetini korumak ve savunmak da bağımsızlığımızı savunmakla eşdeğer tutulmalıdır. Bizim geçmişimizin, bugünümüzün ve geleceğimizin temeli bu anlayıştır.
Türk Milletinin en büyük serveti olan bağımsızlık ve cumhuriyetimize tarihte olduğu gibi bugün de iç veya dış düşmanlar çıkacaktır. Türk Milletini ortadan kaldırmak isteyen hainlerin de, bizim en önemli hazinemiz olan bağımsızlık ve cumhuriyetrimize göz dikmesi de doğal bir sonuç olarak düşünülmelidir. Biz, bağımsızlığımızı ve cumhuriyetimizi yitirdiğimizde gerçekten yok olma noktasına gelecek olan bir büyük Türk Milletinin evlatlarıyız çünkü. Peki Türk Milletinin genç evlatları, varlığımızı böylesine ciddiyetle tehdit eden iç ve dış düşmanlar karşısında ne yapmalıdır? Elbette ki, Milli Mücadele döneminde olduğu gibi, bulunduğumuz koşulları hiç dikkate almadan, ne olursa olsun bu en önemli hazinemizi korumalı, ve korumak için de gereken şeyi kayıtsız şartsız yerine getirmeliyiz. Gençliğe Hitabede Büyük Atatürk'ün de vurguladığı gibi bizim hürriyetimize ve cumhuriyetimzie kastedecek olan düşmanlar, eşi benzeri olmayan bir galibeyet elde edebilirler. Yurdumuzun en önemli kurumlarına yuvalanabilirler, ordumuzu, donanmamızı etkisiz hale getirebilirler. Gerçketen de şöyle bir düşünüldüğünde ülkemizin gittiği süreç bu süreçtir. Vatanımızın en önemli kaleleri olarak adlettiğimiz birimlere, kurumlara dış güçler kancayı atmış vaziyettedir. Ülkemizde yaşanan olaylar, yıkımlar ve değerli aydınalrımızın ve vatansever devlet görevlilerimiz hep bu noktaya dikkat çekmektedir. Kardeş kanı döktürmek için milleti önceleri Sağ-Sol, Laik-Antilaik diye ayıranlar şimdi de etnik unsurları azdırarak Türkiye üzerindeki hain planlarını uygulamaya sokmaya çalışmakatdırlar. Vatanın en sağlam ve en güvenilir unsurları bile Türkiyemizin aleyhine işleyecek şekilde emperyalist güçlerce yönlendirilmeye çabalanmaktadır. İrticacılar, bölücüler aynı komprador gücün maşası haline getirilip kullanılmaktadırlar. Sözde demokrasi, eşitlik, hürriyet satanlar da, yine sözde karşı oldukları güçlerin himayesine girmiş vaziyetteler. Tarihsel süreçte önümüze çıkan kırmızı ve yeşil tehlikeleri önümüze süren güçler Türk devletinin düşmanlarıdır. Bu yeşil ve kırmızı tehlikelerin ve önümüze konulacak olan diğer tehlikelerin yurdumuzdaki taşeronları da bir nevi bu hainlerin uzantısıdır. Tıpkı geçmişte Şeyh Saitlerle, Delibaşlarla, çerkez Ethemlerle Türk Milleti uğraşmak zorunda kaldığı gibi, dış düşmanlarla uğraşırken Türk genci bugün de yine benzer iç düşmanlarla karşı karşıyadır.
Mustafa Kemal Atatürk'ün bu hitabının en can alıcı noktası; aziz vatanımızın her köşesinin düşman eline geçmesinden daha önemlisinin, memleketi yönetenlerin(iktidar sahipleri) cahillik, gafillik ve hatta vatana ihanet içinde bulunabileceğine işaret edilmesidir. Bu durum gerçekten de Türk Milletinin ve Türkiye Cumhuriyetinin başına gelebilecek en büyük tehlikelerden birisi olarak görülmeli ve halkımız ona göre hareket etmelidir. İktidar sahiplerinin, demokrasi veya insan hakları adına yapacağı vatanın vazgeçilmez değerlerini sarsma çabalarına hangi durumda olursa olsun karşı çıkılmalı ve böyle bir iktidarın ülkemizi yönetmesine izin verilmemelidir. Yolsuzluklarla, sorumsuzluklarla hareket edenlere halkımız gereken cevabı vermeli ve bu türde olabilecek iktidarlara karşı daima tetikte ve uyanık olmalıdır. Çünkü böyle bir gücün ülkemizi çok kötü, fakirlik ve bitkinlik durumuna getirmesi Atamızın da belirttiği gibi işten bile değildir.
Tarih, şartlar, iç ve dış düşmanların çabalarıyla ülkemiz bu sefil duruma düşerse bir gün; Türk Genci, sadece vatanının bağımsızlığını ve cumhuriyetinin varlığını düşünerek hemen yurdunu bu durumdan kurtarmalıdır. Bunun için ihtiyacı olan gücü damarlarındaki kanda bulabilecektir. Çünkü onun damarlarındaki akan bu kanla, bu bağımsızlık, bu topraklar kazanılmıştır. Çünkü bu kanın sahipleri tarihin en eski medeniyetlerini kurmuş, yıllarca dünyaya hükmetmiş, düzen vermiş, gittiği yerlere adalet ve hoşgörü götürmüş, ve zalimlere karşı en büyük zaferleri kazanmış kimselerdir, yani Türk Milletidir. Türk Milleti için bağımsızlık, bir yaşam ölüm meselesidir. Bu her zaman böyle olmuştur ve dünya durdukça da böyle olacaktır. Memletinin ve milletinin sefalet durumuna düştüğünü gören bir Türk Genci; Mete Hanları, Atillaları, Kürşadları, Alparslanları, Fatihleri ve Mustafa Kemalleri hatırlayacak, milletinin büyüklüğünün izlerini kanında bulacak ve milletini hak ettiği noktaya taşımak için hiç birşeyden çekinmeyecektir. Atalarımızın genç, yaşlı, kadın, erkek demeden o azmiyle yedi düvele, emperyalizme, zalimliğe karşı verdiği o büyük mücadeleyi o Kurtuluş Savaşımızı, o Kuvay-i Milliyecileri ve Ulu Önderi ruhunda ve benliğinde hissettikçe kendini vatanını ve bağımsızlığını savunmaya mecbur hissedecektir.
Türk Milletinin her ferdi, Atamızın büyük NUTUK'unu ve de bu nutkunun en önemli varışını yani Gençliğe Hitabesini çok iyi özümsemelidir. Çünkü bu hitabe beynelminel bir hitabe değildir. Dünyanın gelmiş geçmiş en büyük liderinin Türk Gençliğe vasiyeti niteliğindedir çünkü. Ve çünkü, burda anlatılanların benzerlerini Türk Milleti tarihin farklı dönemlerinde hep yaşadı ve hep bağımsızlık bilinciyle bugüne kadar var oldu. Yarın da var olması bu hitabenin anlamını bilmekle, kavramakla yakından ilişkili olacaktır. Bizim bu hitabedeki şuuru ve bilinci özümsememiz yalnızca Ulu Önderin ve Atalarımızın vasiyeti değil, aynı zamanda çocuklarımıza ve geleceğimize bırakacağımız miras olmalıdır. Türk Milletinin mensubu olmak bunu gerektirir.
Bir onceki Genclige Hitabe belki yeni yetmeler tarafindan anlasilamayabilir, bir kez de gunumuz Turkcesi ile yazalim...
'Ey Türk Gençliği!
Birinci ödevin Türk bağımsızlığını, Türk cumhuriyetini, sonsuza dek korumak ve savunmaktır.
Varlığının ve geleceğinin biricik temeli budur. Bu temel, senin en değerli (güven) kaynağındır. Gelecekte de, yurt içinde ve dışında, seni bu kaynaktan yoksun etmek isteyecek kötüler bulunacaktır.
Bir gün, bağımsızlığını ve cumhuriyeti'ni savunmak zorunda kalırsan, göreve atılmak için, içinde bulunacağın ortamın olanak ve koşullarını düşünmeyeceksin!
Bu olanak ve koşullar çok elverişsiz olabilir. Bağımsızlığına ve cumhuriyeti'ne kıymak isteyecek düşmanlar, bütün dünyada benzeri görülmedik bir yenginin temsilcisi olabilirler.
Zorla, ya da aldatıcı düzenlerle, sevgili yurdunun bütün kaleleri alınmış, bütün gemi yapım yerleri ele geçirilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve yurdun her köşesine eylemli olarak girilmiş olabilir.
Bütün bu durumlardan daha acı ve daha korkunç olmak üzere, yurdun içinde yönetim başında bulunanlar, aymazlık ve sapkınlık ve üstelik hayınlık içinde bulunabilirler. Dahası, yönetim başında bulunan böyleleri, kişisel çıkarlarını, yurduna girip yayılmış olan (dış) düşmanların siyasal erekleriyle birleştirebilirler.
Ulus, yoksulluk ve darlık içinde ezgin ve bitkin düşmüş olabilir.
Ey Türk geleceğinin genç kuşakları!
Işte bu ortam ve koşullarda bile ödevin, Türk bağımsızlığını ve cumhuriyeti'ni kurtarmaktır.
Gereksindiğin güç, damarlarındaki soylu kanda vardır.
Türk gençliği olarak özgürlüğün, bağımsızlığın, egemenliğin, Cumhuriyetin ve devrimlerinin (inkılâplarının) yılmaz bekçileriyiz.
Her zaman, her yerde ve her durumda Atatürk ilkelerinden ayrılmayacağımıza, çağdaş uygarlığa geçmek için bütün zorlukları yeneceğimize namus ve şeref sözü verip, kendimizi büyük Türk Milletine adarız! ! ! NE MUTLU TÜRK'ÜM DİYENE! ! !
tüm satırlarını,cümlelerini, kelimelerini vicdanıma ve gönlüme kazığım bir kutlu öğüt! . son cümlesinde olduğu gibi; 'Ne mutlu Türküm diyene...'
NOT:zannedersem; eirene isimli üye, uydurma olduğu defalarca ispatlanmış olan bursa nutkuna atıfta bulunmuş.. Atatürkçü geçinen fakat ne hikmetse Atatürkün en büyük vasfı olan milliyetçilikten nasibini almamış olanların; Gençliğe Hitabenin karşısına uydurdukları bir safsatadır bursa nutku! .
Gençleri düz bir yöne getirmek... Onları temelli eğitim,insan hakları, saygı ve değer öğretmemiz sağlam gencler ortaya koya biliriz,çünkü onlar geleceğin adamlarıdırlar.
Atatürk'ün gençliğe hitabesi ilk aklıma gelen elbette... daha bir çok şahıs gençliğe hitap etmiştir ancak benim gözümde hiçbirisi Ata'nın ki kadar muteber değildir! ! !
Türk Milletinin her ferdi, Atamızın büyük NUTUK'unu ve de bu nutkunun en önemli varışını yani Gençliğe Hitabesini çok iyi özümsemelidir. Çünkü bu hitabe beynelminel bir hitabe değildir. Dünyanın gelmiş geçmiş en büyük liderinin Türk Gençliğe vasiyeti niteliğindedir çünkü. Ve çünkü, burda anlatılanların benzerlerini Türk Milleti tarihin farklı dönemlerinde hep yaşadı ve hep bağımsızlık bilinciyle bugüne kadar var oldu. Yarın da var olması bu hitabenin anlamını bilmekle, kavramakla yakından ilişkili olacaktır. Bizim bu hitabedeki şuuru ve bilinci özümsememiz yalnızca Ulu Önderin ve Atalarımızın vasiyeti değil, aynı zamanda çocuklarımıza ve geleceğimize bırakacağımız miras olmalıdır. Türk Milletinin mensubu olmak bunu gerektirir.....
Birinci ödevin Türk Bağımsızlığını, Türk Cumhuriyetini, sonsuza dek korumak ve savunmaktır.
Varlığının ve geleceğinin biricik temeli budur. Bu temel, senin en değerli (güven) kaynağındır. Gelecekte de,YURT İÇİNDE ve dışında, seni bu kaynaktan yoksun etmek isteyecek kötüler bulunacaktır. Bir gün, Bağımsızlığını ve Cumhuriyetini savunmak zorunda kalırsan, göreve atılmak için içinde bulunacağın ortamın olanak ve koşullarını düşünmeyeceksin! Bu olanak ve koşullar çok elverişsiz olabilir. Bağımsızlığına ve Cumhuriyetine kıymak isteyecek düşmanlar, bütün dünyada benzeri görülmedik bir yenginin temsilcisi olabilirler. Zorla ya da aldatıcı düzenlerle, sevgili yurdunun bütün kaleleri alınmış, bütün gemi yapım yerleri ele geçirilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve yurdun her köşesine eylemli olarak girilmiş olabilir. Bütün bu durumlardan daha acı ve daha korkunç olmak üzere, yurdun içinde yönetim başında bulunanlar, aymazlık ve sapkınlık ve üstelik hayinlik içinde bulunabilirler. Dahası, yönetim başında bulunan böyleleri, kişisel çıkarlarını, yurduna girip yayılmış olan (dış) düşmanların siyasal amaçlarıyla birleştirebilirler. Ulus, yoksulluk ve darlık içinde ezgin ve bitkin düşmüş olabilir.
EY TÜRK GELECEĞİNİN GENÇ KUŞAKLARI! İŞTE BU ORTAM VE KOŞULLARDA BİLE ÖDEVİN,TÜRK BAĞIMSIZLIĞINI VE CUMHURİYETİNİ KURTARMAKTIR.
GEREKSİNDİĞİN GÜÇ DAMARLARINDAKİ ASİL KANDA MEVCUTTUR.
Bir çığ gibi yürürsün bir lahza durmaksızın, Bir ilahi kaynaktan geliyor çünkü hızın. Duyguların ölmüştür... Tapınılan bir kızın, Bir füsun bulamazsın gözlerinde, kaşında.
Istırabı kanına kat da göz kırpmadan iç! Varsın gülsün ardından, ne çıkar, bir iki piç... Bu varlık dünyasında yalnız senin hiç mi hiç, Bir şeyin olmayacak hatta mezar taşında...
siz laiklikten bahsedersiniz fakat Atatürkle Said Nursinin yerini bilmessiniz biri siyasi önder diğeri dini bi önder ikisinin de yeri farklı sen kimsin ki karşılaştırma yapıyorsun? ? ? ?
gençliğe hitepe tam anlamıyla geleçeği gören mükemel bir yazıdır ve neyazi ATAMIZIN gördükleri şun adım adım oluyor...
EY BİZ GENÇLER NE OL DU BİZE UYANALIM VE KENDİMİZE GELELİM BU SEZİLİĞİMİZ NEDEN UYANALIM ARTIK (BUNA BEN DEN DAHİL) MEVCUT OLAN DAMARALARIMIZ DA MEVCUT ama neden böyle olduk? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ?
odamda asılı olan yazılardan biri...Atam'ın verdiği ödevi hergün görüp,hatırlamalıyım.... - hazırlıktayken ingilicesini de asmıştım odama...hazılıktaki öğretmenim; bize paragraf yazmayı öğretebilecek en 'sıkı' yazı oldugunu söylemişti...gerçekten öyle,bütün anlamlar bütün kelimeler birbirini takip ediyor...hiç bir kopukluk yok...evet,hocamız haklıydı...Atatürk'ün 'nutuk' eserinin yanında, bir kez daha farkettim hitabet sanatını ne kadar iyi kullandıgını....
(22.07.2007 Özel) '...memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler. Hattâ bu iktidar sahipleri, şahsî menfaatlerini, müstevlîlerin siyasi emelleriyle tevhid edebilirler.'
Bu kadar güncel bir içeriği olan bu mesajı Atatürk gibi uzağı gören bir devlet adamından başka hiç kimse söyleyemedi...
'...Bütün bu şeraitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hiyanet içinde bulunabilirler..... İşte, bu ahval ve şerait içinde dahi, vazifen; Türk istiklâl ve cumhuriyetini kurtarmaktır! Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda, mevcuttur! '
Ömürler kısa,vaktiniz dar,vazife ve mes'uliyetleriniz ağır,bünye zayıf,düşman kavî,devr alacağınız miras bir enkaz yığını.Yani dış görünüşü itibariyle bütün şartlar aleyhte.. Lakin,çok güzel ilahi müjdeler var: 'Allah mü'minlerin dostudur' (mâîde/55) 'Siz Allah'ın dinine yardım ederseniz,Allah da size nusret verecektir.' (Muhammed/7) 'Allah size yardım ettiği takdirde,size kimse galip gelemez.' (Âl-i İmran/160) 'Aziz yapan da Allah'dır,zelil eden de O.' (Âl-i İmran/26) 'Hak gelince bâtıl zevâl bulacaktır.Çünkü bâtılın kaderi sonunda yok olmaktır.' (İsra/81) ................
ARKADAŞLAR SİZDEN BİR RİCAM OLUCAK. BANA LÜTFEN ATATÜRK'ün GENÇLİ'ğe HİTABESİ'nin yorumu acele lazım perşembe günü dönem ödevi vermem gerekiyor her yerde arıyorum bulamadım lütfen vicdanı olan arkadaşlar hemen e-mail atsın..E-mailim: [email protected]
okulunu adam gibi oku babanın terekesi yoksa eğitimini aksatma ensesi kalın dayın yoksa illa ki mesleğim kravatlı olacak deme bulursan hamallığı öp başının üstüne koy
çalma çırpma başkasının malında gözün olmasın özün sözün yamuk olmasın bak yarın kalırsın sokak ta sonra yanarsın yanarsın haline
şansın varsa çırak yoksa bir prens aranıyor o da olmazsa semra hanım hangisini istersin
ye iç gez toz hayat senin de hakkın ama herkes hakkı baba değil sonra alırsın....
vatanına sahip çık veme izin talana inanma yalana dikkat et kapana
sen şehid oğlusun unutma unutursan zor bulursun. samsuna gidecek bir atan yoksa sahip çık yurduna
Yorumla cooık güz el l==||&|_^§
ıfcuu
Ufuklu,öngörülü,aklı selim,farkındalı ve hisli,harikulade öğütler..Okunacak en güzel eserlerden biri...Bu haklı sözler de düzene yenik düşürülmeye çalışılıyor,ama O güzellere güzeli insanı yüreğinden sevenler,sevdirecek ve saklayıp,koruyacaklardır...
hz.muhammed'in 'veda hutbesine'takabul ettirilmistir.
NE MUTLU TÜRK'ÜM DİYENE! ! !
Gençliğe Hitabeyi yorumlayacak olursak; ilk cümlesiyle Türk Gençliğinin ilk sorumluluğunun bağımsızlığımızı ve cumhuriyetimizi korumak ve savunmak olduğunu Büyük Atatürk vurgulamaktadır. Bu gerçekten de en doğru ve keskin ifadelerden birisidir. Türk Milleti tarihinden bugüne her zaman hür ve bağımsız yaşamıştır. Bundan sonra da yaşayabilmesi de bu en önemli özelliğini korumasıyla mümkün olacaktır. En büyük Türk Mustafa Kemalin 'Bağımsızlık ve özgürlük benim karakterimdir' sözü de Türk Milletinin bir ferdi olarak Atatürkümüzün de bu hürriyet mevzusunu ne kadar içselleştirdiğini gösterir. Aynı şekilde bağımsızlığımızın bir ifadesi, şekillenmesi manasına gelen Türkiye Cumhuriyetini korumak ve savunmak da bağımsızlığımızı savunmakla eşdeğer tutulmalıdır. Bizim geçmişimizin, bugünümüzün ve geleceğimizin temeli bu anlayıştır.
Türk Milletinin en büyük serveti olan bağımsızlık ve cumhuriyetimize tarihte olduğu gibi bugün de iç veya dış düşmanlar çıkacaktır. Türk Milletini ortadan kaldırmak isteyen hainlerin de, bizim en önemli hazinemiz olan bağımsızlık ve cumhuriyetrimize göz dikmesi de doğal bir sonuç olarak düşünülmelidir. Biz, bağımsızlığımızı ve cumhuriyetimizi yitirdiğimizde gerçekten yok olma noktasına gelecek olan bir büyük Türk Milletinin evlatlarıyız çünkü. Peki Türk Milletinin genç evlatları, varlığımızı böylesine ciddiyetle tehdit eden iç ve dış düşmanlar karşısında ne yapmalıdır? Elbette ki, Milli Mücadele döneminde olduğu gibi, bulunduğumuz koşulları hiç dikkate almadan, ne olursa olsun bu en önemli hazinemizi korumalı, ve korumak için de gereken şeyi kayıtsız şartsız yerine getirmeliyiz. Gençliğe Hitabede Büyük Atatürk'ün de vurguladığı gibi bizim hürriyetimize ve cumhuriyetimzie kastedecek olan düşmanlar, eşi benzeri olmayan bir galibeyet elde edebilirler. Yurdumuzun en önemli kurumlarına yuvalanabilirler, ordumuzu, donanmamızı etkisiz hale getirebilirler. Gerçketen de şöyle bir düşünüldüğünde ülkemizin gittiği süreç bu süreçtir. Vatanımızın en önemli kaleleri olarak adlettiğimiz birimlere, kurumlara dış güçler kancayı atmış vaziyettedir. Ülkemizde yaşanan olaylar, yıkımlar ve değerli aydınalrımızın ve vatansever devlet görevlilerimiz hep bu noktaya dikkat çekmektedir. Kardeş kanı döktürmek için milleti önceleri Sağ-Sol, Laik-Antilaik diye ayıranlar şimdi de etnik unsurları azdırarak Türkiye üzerindeki hain planlarını uygulamaya sokmaya çalışmakatdırlar. Vatanın en sağlam ve en güvenilir unsurları bile Türkiyemizin aleyhine işleyecek şekilde emperyalist güçlerce yönlendirilmeye çabalanmaktadır. İrticacılar, bölücüler aynı komprador gücün maşası haline getirilip kullanılmaktadırlar. Sözde demokrasi, eşitlik, hürriyet satanlar da, yine sözde karşı oldukları güçlerin himayesine girmiş vaziyetteler. Tarihsel süreçte önümüze çıkan kırmızı ve yeşil tehlikeleri önümüze süren güçler Türk devletinin düşmanlarıdır. Bu yeşil ve kırmızı tehlikelerin ve önümüze konulacak olan diğer tehlikelerin yurdumuzdaki taşeronları da bir nevi bu hainlerin uzantısıdır. Tıpkı geçmişte Şeyh Saitlerle, Delibaşlarla, çerkez Ethemlerle Türk Milleti uğraşmak zorunda kaldığı gibi, dış düşmanlarla uğraşırken Türk genci bugün de yine benzer iç düşmanlarla karşı karşıyadır.
Mustafa Kemal Atatürk'ün bu hitabının en can alıcı noktası; aziz vatanımızın her köşesinin düşman eline geçmesinden daha önemlisinin, memleketi yönetenlerin(iktidar sahipleri) cahillik, gafillik ve hatta vatana ihanet içinde bulunabileceğine işaret edilmesidir. Bu durum gerçekten de Türk Milletinin ve Türkiye Cumhuriyetinin başına gelebilecek en büyük tehlikelerden birisi olarak görülmeli ve halkımız ona göre hareket etmelidir. İktidar sahiplerinin, demokrasi veya insan hakları adına yapacağı vatanın vazgeçilmez değerlerini sarsma çabalarına hangi durumda olursa olsun karşı çıkılmalı ve böyle bir iktidarın ülkemizi yönetmesine izin verilmemelidir. Yolsuzluklarla, sorumsuzluklarla hareket edenlere halkımız gereken cevabı vermeli ve bu türde olabilecek iktidarlara karşı daima tetikte ve uyanık olmalıdır. Çünkü böyle bir gücün ülkemizi çok kötü, fakirlik ve bitkinlik durumuna getirmesi Atamızın da belirttiği gibi işten bile değildir.
Tarih, şartlar, iç ve dış düşmanların çabalarıyla ülkemiz bu sefil duruma düşerse bir gün; Türk Genci, sadece vatanının bağımsızlığını ve cumhuriyetinin varlığını düşünerek hemen yurdunu bu durumdan kurtarmalıdır. Bunun için ihtiyacı olan gücü damarlarındaki kanda bulabilecektir. Çünkü onun damarlarındaki akan bu kanla, bu bağımsızlık, bu topraklar kazanılmıştır. Çünkü bu kanın sahipleri tarihin en eski medeniyetlerini kurmuş, yıllarca dünyaya hükmetmiş, düzen vermiş, gittiği yerlere adalet ve hoşgörü götürmüş, ve zalimlere karşı en büyük zaferleri kazanmış kimselerdir, yani Türk Milletidir. Türk Milleti için bağımsızlık, bir yaşam ölüm meselesidir. Bu her zaman böyle olmuştur ve dünya durdukça da böyle olacaktır. Memletinin ve milletinin sefalet durumuna düştüğünü gören bir Türk Genci; Mete Hanları, Atillaları, Kürşadları, Alparslanları, Fatihleri ve Mustafa Kemalleri hatırlayacak, milletinin büyüklüğünün izlerini kanında bulacak ve milletini hak ettiği noktaya taşımak için hiç birşeyden çekinmeyecektir. Atalarımızın genç, yaşlı, kadın, erkek demeden o azmiyle yedi düvele, emperyalizme, zalimliğe karşı verdiği o büyük mücadeleyi o Kurtuluş Savaşımızı, o Kuvay-i Milliyecileri ve Ulu Önderi ruhunda ve benliğinde hissettikçe kendini vatanını ve bağımsızlığını savunmaya mecbur hissedecektir.
Türk Milletinin her ferdi, Atamızın büyük NUTUK'unu ve de bu nutkunun en önemli varışını yani Gençliğe Hitabesini çok iyi özümsemelidir. Çünkü bu hitabe beynelminel bir hitabe değildir. Dünyanın gelmiş geçmiş en büyük liderinin Türk Gençliğe vasiyeti niteliğindedir çünkü. Ve çünkü, burda anlatılanların benzerlerini Türk Milleti tarihin farklı dönemlerinde hep yaşadı ve hep bağımsızlık bilinciyle bugüne kadar var oldu. Yarın da var olması bu hitabenin anlamını bilmekle, kavramakla yakından ilişkili olacaktır. Bizim bu hitabedeki şuuru ve bilinci özümsememiz yalnızca Ulu Önderin ve Atalarımızın vasiyeti değil, aynı zamanda çocuklarımıza ve geleceğimize bırakacağımız miras olmalıdır. Türk Milletinin mensubu olmak bunu gerektirir.
Bir onceki Genclige Hitabe belki yeni yetmeler tarafindan anlasilamayabilir, bir kez de gunumuz Turkcesi ile yazalim...
'Ey Türk Gençliği!
Birinci ödevin Türk bağımsızlığını, Türk cumhuriyetini, sonsuza dek korumak ve savunmaktır.
Varlığının ve geleceğinin biricik temeli budur. Bu temel, senin en değerli (güven) kaynağındır. Gelecekte de, yurt içinde ve dışında, seni bu kaynaktan yoksun etmek isteyecek kötüler bulunacaktır.
Bir gün, bağımsızlığını ve cumhuriyeti'ni savunmak zorunda kalırsan, göreve atılmak için, içinde bulunacağın ortamın olanak ve koşullarını düşünmeyeceksin!
Bu olanak ve koşullar çok elverişsiz olabilir. Bağımsızlığına ve cumhuriyeti'ne kıymak isteyecek düşmanlar, bütün dünyada benzeri görülmedik bir yenginin temsilcisi olabilirler.
Zorla, ya da aldatıcı düzenlerle, sevgili yurdunun bütün kaleleri alınmış, bütün gemi yapım yerleri ele geçirilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve yurdun her köşesine eylemli olarak girilmiş olabilir.
Bütün bu durumlardan daha acı ve daha korkunç olmak üzere, yurdun içinde yönetim başında bulunanlar, aymazlık ve sapkınlık ve üstelik hayınlık içinde bulunabilirler. Dahası, yönetim başında bulunan böyleleri, kişisel çıkarlarını, yurduna girip yayılmış olan (dış) düşmanların siyasal erekleriyle birleştirebilirler.
Ulus, yoksulluk ve darlık içinde ezgin ve bitkin düşmüş olabilir.
Ey Türk geleceğinin genç kuşakları!
Işte bu ortam ve koşullarda bile ödevin, Türk bağımsızlığını ve cumhuriyeti'ni kurtarmaktır.
Gereksindiğin güç, damarlarındaki soylu kanda vardır.
Mustafa Kemal Ataturk.'
hiç okumadım.
Türk gençliği olarak özgürlüğün, bağımsızlığın, egemenliğin, Cumhuriyetin ve devrimlerinin (inkılâplarının) yılmaz bekçileriyiz.
Her zaman, her yerde ve her durumda Atatürk ilkelerinden ayrılmayacağımıza, çağdaş uygarlığa geçmek için bütün zorlukları yeneceğimize namus ve şeref sözü verip, kendimizi büyük Türk Milletine adarız! ! !
NE MUTLU TÜRK'ÜM DİYENE! ! !
O dersane bu kurs ya da dizilerle yarışmalarla uyuşturulan gençlik!
o Kadar azınlıkta kaldı ki Gençliğe Hitabe'nin farkında olan..
tüm satırlarını,cümlelerini, kelimelerini vicdanıma ve gönlüme kazığım bir kutlu öğüt! . son cümlesinde olduğu gibi; 'Ne mutlu Türküm diyene...'
tüm satırlarını,cümlelerini, kelimelerini vicdanıma ve gönlüme kazığım bir kutlu öğüt! . son cümlesinde olduğu gibi; 'Ne mutlu Türküm diyene...'
NOT:zannedersem; eirene isimli üye, uydurma olduğu defalarca ispatlanmış olan bursa nutkuna atıfta bulunmuş.. Atatürkçü geçinen fakat ne hikmetse Atatürkün en büyük vasfı olan milliyetçilikten nasibini almamış olanların; Gençliğe Hitabenin karşısına uydurdukları bir safsatadır bursa nutku! .
Gençleri düz bir yöne getirmek... Onları temelli eğitim,insan hakları, saygı ve değer öğretmemiz sağlam gencler ortaya koya biliriz,çünkü onlar geleceğin adamlarıdırlar.
Atatürk'ün gençliğe hitabesi ilk aklıma gelen elbette... daha bir çok şahıs gençliğe hitap etmiştir ancak benim gözümde hiçbirisi Ata'nın ki kadar muteber değildir! ! !
Türk Milletinin her ferdi, Atamızın büyük NUTUK'unu ve de bu nutkunun en önemli varışını yani Gençliğe Hitabesini çok iyi özümsemelidir. Çünkü bu hitabe beynelminel bir hitabe değildir. Dünyanın gelmiş geçmiş en büyük liderinin Türk Gençliğe vasiyeti niteliğindedir çünkü. Ve çünkü, burda anlatılanların benzerlerini Türk Milleti tarihin farklı dönemlerinde hep yaşadı ve hep bağımsızlık bilinciyle bugüne kadar var oldu. Yarın da var olması bu hitabenin anlamını bilmekle, kavramakla yakından ilişkili olacaktır. Bizim bu hitabedeki şuuru ve bilinci özümsememiz yalnızca Ulu Önderin ve Atalarımızın vasiyeti değil, aynı zamanda çocuklarımıza ve geleceğimize bırakacağımız miras olmalıdır. Türk Milletinin mensubu olmak bunu gerektirir.....
yaa arkadaşlar bence herkes düşünsün şimdi atatürk olsaydı bu vatan nasıl olurdu? ? ?
okumamız ve beynimize nakşetmemiz gerekiyor.
EY TÜRK GENÇLİĞİ!
Birinci ödevin Türk Bağımsızlığını, Türk Cumhuriyetini, sonsuza dek korumak ve savunmaktır.
Varlığının ve geleceğinin biricik temeli budur. Bu temel, senin en değerli (güven) kaynağındır. Gelecekte de,YURT İÇİNDE ve dışında, seni bu kaynaktan yoksun etmek isteyecek kötüler bulunacaktır. Bir gün, Bağımsızlığını ve Cumhuriyetini savunmak zorunda kalırsan, göreve atılmak için içinde bulunacağın ortamın olanak ve koşullarını düşünmeyeceksin! Bu olanak ve koşullar çok elverişsiz olabilir. Bağımsızlığına ve Cumhuriyetine kıymak isteyecek düşmanlar, bütün dünyada benzeri görülmedik bir yenginin temsilcisi olabilirler. Zorla ya da aldatıcı düzenlerle, sevgili yurdunun bütün kaleleri alınmış, bütün gemi yapım yerleri ele geçirilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve yurdun her köşesine eylemli olarak girilmiş olabilir. Bütün bu durumlardan daha acı ve daha korkunç olmak üzere, yurdun içinde yönetim başında bulunanlar, aymazlık ve sapkınlık ve üstelik hayinlik içinde bulunabilirler. Dahası, yönetim başında bulunan böyleleri, kişisel çıkarlarını, yurduna girip yayılmış olan (dış) düşmanların siyasal amaçlarıyla birleştirebilirler. Ulus, yoksulluk ve darlık içinde ezgin ve bitkin düşmüş olabilir.
EY TÜRK GELECEĞİNİN GENÇ KUŞAKLARI! İŞTE BU ORTAM VE KOŞULLARDA BİLE ÖDEVİN,TÜRK BAĞIMSIZLIĞINI VE CUMHURİYETİNİ KURTARMAKTIR.
GEREKSİNDİĞİN GÜÇ DAMARLARINDAKİ ASİL KANDA MEVCUTTUR.
Türk Gencine...
...
Bir çığ gibi yürürsün bir lahza durmaksızın,
Bir ilahi kaynaktan geliyor çünkü hızın.
Duyguların ölmüştür... Tapınılan bir kızın,
Bir füsun bulamazsın gözlerinde, kaşında.
Istırabı kanına kat da göz kırpmadan iç!
Varsın gülsün ardından, ne çıkar, bir iki piç...
Bu varlık dünyasında yalnız senin hiç mi hiç,
Bir şeyin olmayacak hatta mezar taşında...
-Hüseyin Nihal ATSIZ-
siz laiklikten bahsedersiniz fakat Atatürkle Said Nursinin yerini bilmessiniz biri siyasi önder diğeri dini bi önder ikisinin de yeri farklı sen kimsin ki karşılaştırma yapıyorsun? ? ? ?
ORTAOKULA GİDERKEN EZBERLEMİŞTİM. HALA DA EZBERİMDEDİR.(SEN RAHAT UYU ATAM İZİNDEYİZ.)
gençliğe hitepe tam anlamıyla geleçeği gören mükemel bir yazıdır ve neyazi ATAMIZIN gördükleri şun adım adım oluyor...
EY BİZ GENÇLER NE OL DU BİZE UYANALIM VE KENDİMİZE GELELİM BU SEZİLİĞİMİZ NEDEN UYANALIM ARTIK (BUNA BEN DEN DAHİL) MEVCUT OLAN DAMARALARIMIZ DA MEVCUT ama neden böyle olduk? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ?
gençliğe hitabe nin anlamı
odamda asılı olan yazılardan biri...Atam'ın verdiği ödevi hergün görüp,hatırlamalıyım....
-
hazırlıktayken ingilicesini de asmıştım odama...hazılıktaki öğretmenim; bize paragraf yazmayı öğretebilecek en 'sıkı' yazı oldugunu söylemişti...gerçekten öyle,bütün anlamlar bütün kelimeler birbirini takip ediyor...hiç bir kopukluk yok...evet,hocamız haklıydı...Atatürk'ün 'nutuk' eserinin yanında, bir kez daha farkettim hitabet sanatını ne kadar iyi kullandıgını....
(22.07.2007 Özel)
'...memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler. Hattâ bu iktidar sahipleri, şahsî menfaatlerini, müstevlîlerin siyasi emelleriyle tevhid edebilirler.'
Ne dediysen çıkıyor Atam farkındayız ve biliyoruz.......Muhtaç olduğumuz kuvvet damarımızdaki asil kanda mevcut..........
Bu kadar güncel bir içeriği olan bu mesajı Atatürk gibi uzağı gören bir devlet adamından başka hiç kimse söyleyemedi...
'...Bütün bu şeraitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hiyanet içinde bulunabilirler.....
İşte, bu ahval ve şerait içinde dahi, vazifen; Türk istiklâl ve cumhuriyetini kurtarmaktır!
Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda, mevcuttur! '
ey yükselen yeni nesil! !
inin lan aşşa ;))
Ömürler kısa,vaktiniz dar,vazife ve mes'uliyetleriniz ağır,bünye zayıf,düşman kavî,devr alacağınız miras bir enkaz yığını.Yani dış görünüşü itibariyle bütün şartlar aleyhte..
Lakin,çok güzel ilahi müjdeler var:
'Allah mü'minlerin dostudur' (mâîde/55)
'Siz Allah'ın dinine yardım ederseniz,Allah da size nusret verecektir.' (Muhammed/7)
'Allah size yardım ettiği takdirde,size kimse galip gelemez.' (Âl-i İmran/160)
'Aziz yapan da Allah'dır,zelil eden de O.' (Âl-i İmran/26)
'Hak gelince bâtıl zevâl bulacaktır.Çünkü bâtılın kaderi sonunda yok olmaktır.' (İsra/81)
................
ARKADAŞLAR SİZDEN BİR RİCAM OLUCAK. BANA LÜTFEN ATATÜRK'ün GENÇLİ'ğe HİTABESİ'nin yorumu acele lazım perşembe günü dönem ödevi vermem gerekiyor her yerde arıyorum bulamadım lütfen vicdanı olan arkadaşlar hemen e-mail atsın..E-mailim:
[email protected]
ey gençlik
okulunu adam gibi oku babanın terekesi yoksa
eğitimini aksatma ensesi kalın dayın yoksa
illa ki mesleğim kravatlı olacak deme
bulursan hamallığı öp başının üstüne koy
çalma çırpma başkasının malında gözün olmasın
özün sözün yamuk olmasın
bak yarın kalırsın sokak ta
sonra yanarsın yanarsın haline
şansın varsa çırak
yoksa
bir prens aranıyor
o da olmazsa
semra hanım
hangisini istersin
ye iç gez toz
hayat senin de hakkın
ama herkes hakkı baba değil
sonra alırsın....
vatanına sahip çık
veme izin talana
inanma yalana
dikkat et kapana
sen şehid oğlusun unutma
unutursan zor bulursun.
samsuna gidecek bir atan
yoksa sahip çık yurduna