Belki de tum evrendeki en ilginc bireyler. Bir molekul bulundugu cevrede en cok ne kadar bencil olabilir? sorusunun en yakin yaniti gen iceren bir dna parcasidir...
“Bencil doğarız.” Bu söz, yirminci yüzyılın en çok okunan ilk yüz kitap arasına girmiş, “Bencil gen”in yazarı Richard Davkins’e ait. Kitap, 1976 yılında İngiltere’de basılmış. Genlerimizin, 'başarılı Şikago gangsterleri' gibi, son derece rekabetçi bir dünyada nasıl milyonlarca yıldır yaşamda kaldıklarının öyküsünü anlatıyor. Ona göre insan dahil her organizmanın bedeni, satranç maçını kazanmak için programlanmış bilgisayarlar gibi, bu bencil molekülleri taşımaya ve yaymaya yarayan makinelerden başka bir şey değil. Ama bu genler, her biri organizmanın bir kısmını yapan, ideal boncuklar gibi değildir. Gen, iki organizma arasındaki tek farkı yaratan şeydir, yani genetik kod veya enformasyondur. İşte beden, enformasyon biçiminde kendilerini kopyalayıp duran bu puslu, ele gelmez genleri üretme ve yayma aracıdır. Beden ölür gen kalır. Davkins, “bencil” terimini kesinlikle bir eğretileme olarak kullanmadığını söylüyor. Özellikle sosyobiyoloji ve genel olarak modern biyoloji bu terimi, güdülere (motivasyonlara) veya duygulara değil, davranışlara dayandırarak tanımlıyor: Bir varlık kendi iyiliğini veya yaşamda kalma olanaklarını arttıracak şekilde, kendisi gibi başka bir varlığın aleyhine davranıyorsa bu bencil bir davranış oluyor. Örneğin, pek çok türde, annenin yavrusuna yaptığı yardım bütünüyle karşılıksız kalır. Birey açısından, ananın yavrusuna bakması özveridir. Ama gen açısından, anayı yavrusuna baktıran genler, bakılan yavrunun bedeninde yaşamda kalacak olan bencil genlerdir. Bu merhamet bilmez aman dinlemez genlerin mahkumu muyuz? Davkins’e göre hayır. “Siz de benim gibi bireylerinin cömertçe ve bencil olmadan ortak bir iyi doğrultusunda elbirliği yaptığı bir toplum kurmak istiyorsanız” diyor Davkins, “cömertliği ve özveriyi” öğrenmek ve öğretmek zorundayız.
Belki de tum evrendeki en ilginc bireyler. Bir molekul bulundugu cevrede en cok ne kadar bencil olabilir? sorusunun en yakin yaniti gen iceren bir dna parcasidir...
proton gen yeni versiyon
canlıların; familyasını, cinsini,organlarını belirleyen şifrelerdir.
“Bencil doğarız.” Bu söz, yirminci yüzyılın en çok okunan ilk yüz kitap arasına girmiş, “Bencil gen”in yazarı Richard Davkins’e ait. Kitap, 1976 yılında İngiltere’de basılmış. Genlerimizin, 'başarılı Şikago gangsterleri' gibi, son derece rekabetçi bir dünyada nasıl milyonlarca yıldır yaşamda kaldıklarının öyküsünü anlatıyor. Ona göre insan dahil her organizmanın bedeni, satranç maçını kazanmak için programlanmış bilgisayarlar gibi, bu bencil molekülleri taşımaya ve yaymaya yarayan makinelerden başka bir şey değil.
Ama bu genler, her biri organizmanın bir kısmını yapan, ideal boncuklar gibi değildir. Gen, iki organizma arasındaki tek farkı yaratan şeydir, yani genetik kod veya enformasyondur. İşte beden, enformasyon biçiminde kendilerini kopyalayıp duran bu puslu, ele gelmez genleri üretme ve yayma aracıdır. Beden ölür gen kalır.
Davkins, “bencil” terimini kesinlikle bir eğretileme olarak kullanmadığını söylüyor. Özellikle sosyobiyoloji ve genel olarak modern biyoloji bu terimi, güdülere (motivasyonlara) veya duygulara değil, davranışlara dayandırarak tanımlıyor: Bir varlık kendi iyiliğini veya yaşamda kalma olanaklarını arttıracak şekilde, kendisi gibi başka bir varlığın aleyhine davranıyorsa bu bencil bir davranış oluyor. Örneğin, pek çok türde, annenin yavrusuna yaptığı yardım bütünüyle karşılıksız kalır. Birey açısından, ananın yavrusuna bakması özveridir. Ama gen açısından, anayı yavrusuna baktıran genler, bakılan yavrunun bedeninde yaşamda kalacak olan bencil genlerdir.
Bu merhamet bilmez aman dinlemez genlerin mahkumu muyuz? Davkins’e göre hayır. “Siz de benim gibi bireylerinin cömertçe ve bencil olmadan ortak bir iyi doğrultusunda elbirliği yaptığı bir toplum kurmak istiyorsanız” diyor Davkins, “cömertliği ve özveriyi” öğrenmek ve öğretmek zorundayız.