ÇOCUK GELİN Çocuk çocuktur... Çocuktan gelin olur mu? Çocuğa gelinlik olur mu? O oyun çağındadır. Oyun çocuğudur O oyun ister, Oyuncak ister. Oyuncak bebek ister. Koşmak, eğlenmek, Çocukluğunu yaşamak ister. Atlı karıncaya binmek ister, Hayatı öğrenmek ister. Gülümsemek, Çığlık çığlığa yaşamak ister. Çocuğu gelin etmek, Gülüşünü çalmaktır. Ruhundan hançerlemektir. Küçücük bedenine Koca dağları yıkmaktır. Çocuk gelin... Çabuk gelin..! Bir cana kıyacaklar... Bir gülü solduracaklar... Koşun gelin...! Ahmet Yavas
gelin buraya gelinler diyesim geldi ama demeyeyim en iyisi.. gelin damattaki gelin bir bayan olup mümkünse damada aşık olması iyidir. e tabi damat da hanzo değil ya o da aşık olması evladır.. :)
GELİN aileye yeni katılan kişi, karşı tarafa kız evladı olan kişi... Anneliğe adım, bir yuvanın dişi kuşu demek. imzayı attıktan sonra nikahın olduktan sonra gelin oluyosun işte...
'Gelin; başında, sıra sıra altın ve incilerle yüklü bir fes taşıyor ve ince bir tül arkasında, iki demet sarı tel yanaklarının üstünden göğsüne uzanıyordu. Onu bu günün hürmetine bir tahta iskemleye oturtmuşlardı. Saşkın ve ağlamış gözlerle ara sıra etrafı süzüyor, fakat daha ziyade önüne bakarak, ihtimal bu sıkıntının biteceği dakikayı bekliyordu. Kolları ellerini örtecek kadar uzun olan ve etekleri yerde kat kat biriken vişne çürüğü kadifeden dallı elbisesi yüzüne hafif bir pembelik veriyor ve avlunun bir köşesinde yanan çıraların ışığı nemli kirpiklerini zaman zaman parlatıyordu. Yanı başında oturan anası, mütemadiyen üstlüğü ile gözlerini siliyor ve ikide birde gelip kulağına birşeyler söyleyen, oğlan tarafına mensup kadınlarla konuşuyordu.
Birkaç kere gelini oyuna kaldırdılar. (...) Ortaya çıkınca bir müddet ne yapacağını şaşırmış gibi bekleyen gelin, yavaş yavaş, adeta donukluktan çözülüyormuş gibi, kımıldadı. Etekleri zeminin iri, siyah taşları üzerinde ileri geri birkaç hareket yaptıktan sonra, sıçramaya benzeyen küçük hamlelerle avluyu dolaşmaya başladı.
Altın işlemeli iri dalları çıraların ışığında parlayan kalın kadife elbiseye rağmen, vücudunun henüz çocukluktan çıkmayan nahifliği belliydi. Bol yenli kolları ancak göğsünün altına kadar kalkıyor ve parmakları işitilmeyecek kadar hafif şıkırdıyordu.
Başından sarkan tüllerin altında, ince ince beline kadar uzanan saçları, vücudunun hareketlerine uyarak sallanıyordu; yarı kapalı gözleri hep yerdeydi. Oyluklarını saran enli gümüş kemer, kalçalarının hafif ve ahenkli hareketlerini meydana vuruyor ve bu sırada ışık oyunları yapıyordu. Bütün raks, gelinin, vücudunun muhtelif yerlerini, belli belirsiz, fakat görülmemiş bir ahenkle ve birbirinin içinde kaybolarak hareket ettirmesinden ibaretti.'
>>>
ÇOCUK GELİN
Çocuk çocuktur...
Çocuktan gelin olur mu?
Çocuğa gelinlik olur mu?
O oyun çağındadır.
Oyun çocuğudur
O oyun ister,
Oyuncak ister.
Oyuncak bebek ister.
Koşmak, eğlenmek,
Çocukluğunu yaşamak ister.
Atlı karıncaya binmek ister,
Hayatı öğrenmek ister.
Gülümsemek,
Çığlık çığlığa yaşamak ister.
Çocuğu gelin etmek,
Gülüşünü çalmaktır.
Ruhundan hançerlemektir.
Küçücük bedenine
Koca dağları yıkmaktır.
Çocuk gelin...
Çabuk gelin..!
Bir cana kıyacaklar...
Bir gülü solduracaklar...
Koşun gelin...!
Ahmet Yavas
gelin buraya gelinler diyesim geldi ama demeyeyim en iyisi.. gelin damattaki gelin bir bayan olup mümkünse damada aşık olması iyidir. e tabi damat da hanzo değil ya o da aşık olması evladır.. :)
GELİN aileye yeni katılan kişi, karşı tarafa kız evladı olan kişi... Anneliğe adım, bir yuvanın dişi kuşu demek.
imzayı attıktan sonra nikahın olduktan sonra gelin oluyosun işte...
Bir film ismi...
'Gelin; başında, sıra sıra altın ve incilerle yüklü bir fes taşıyor ve ince bir tül arkasında, iki demet sarı tel yanaklarının üstünden göğsüne uzanıyordu. Onu bu günün hürmetine bir tahta iskemleye oturtmuşlardı. Saşkın ve ağlamış gözlerle ara sıra etrafı süzüyor, fakat daha ziyade önüne bakarak, ihtimal bu sıkıntının biteceği dakikayı bekliyordu. Kolları ellerini örtecek kadar uzun olan ve etekleri yerde kat kat biriken vişne çürüğü kadifeden dallı elbisesi yüzüne hafif bir pembelik veriyor ve avlunun bir köşesinde yanan çıraların ışığı nemli kirpiklerini zaman zaman parlatıyordu. Yanı başında oturan anası, mütemadiyen üstlüğü ile gözlerini siliyor ve ikide birde gelip kulağına birşeyler söyleyen, oğlan tarafına mensup kadınlarla konuşuyordu.
Birkaç kere gelini oyuna kaldırdılar. (...) Ortaya çıkınca bir müddet ne yapacağını şaşırmış gibi bekleyen gelin, yavaş yavaş, adeta donukluktan çözülüyormuş gibi, kımıldadı. Etekleri zeminin iri, siyah taşları üzerinde ileri geri birkaç hareket yaptıktan sonra, sıçramaya benzeyen küçük hamlelerle avluyu dolaşmaya başladı.
Altın işlemeli iri dalları çıraların ışığında parlayan kalın kadife elbiseye rağmen, vücudunun henüz çocukluktan çıkmayan nahifliği belliydi. Bol yenli kolları ancak göğsünün altına kadar kalkıyor ve parmakları işitilmeyecek kadar hafif şıkırdıyordu.
Başından sarkan tüllerin altında, ince ince beline kadar uzanan saçları, vücudunun hareketlerine uyarak sallanıyordu; yarı kapalı gözleri hep yerdeydi. Oyluklarını saran enli gümüş kemer, kalçalarının hafif ve ahenkli hareketlerini meydana vuruyor ve bu sırada ışık oyunları yapıyordu. Bütün raks, gelinin, vücudunun muhtelif yerlerini, belli belirsiz, fakat görülmemiş bir ahenkle ve birbirinin içinde kaybolarak hareket ettirmesinden ibaretti.'
Kuyucakli Yusuf/Sabahattin Ali...
Dugunlerde damata eslik eden hatun kisi...
__bunu saymayız yine gelin... hem bi dahakine gelinle gelin...
:P
Ben varmam inekliye
yoğurdu sinekliye,
Allah nasip eylesin
omuzu tüfekliye
Yayla yollarında biten naneler,
Oy gelin oy gelin oy gelin,
İnce belli kız doğurmuş anneler,
Aman aman aman,
Ben varmam oralıya
orada duralıya,
Allah nasip eylesin
davullu zurnalıya
kız çocuklarına büyünce ne olacaksın sorusu karşılığında öğretilen cevap..diğeri için bakınız anne...