Kültür Sanat Edebiyat Şiir

gecenin tenhasına bir söz bırak sizce ne demek, gecenin tenhasına bir söz bırak size neyi çağrıştırıyor?

gecenin tenhasına bir söz bırak terimi Kiraz Karslı tarafından tarihinde eklendi

  • Kiraz Karslı
    Kiraz Karslı

    seyrek gülüş sen ne güzel bir şeysin
    nazlanırsın ama bir gün gelirsin'
    düşen bir yaprağa bağladım hayatımı
    olsun artık diyorum ne olacaksa
    paralı asker miyim neyim ben
    ekleyip duruyorum sabahları akşama
    ve kendimi arıyorum meşgul çalıyor
    gerçi söylenmez böyle şeyler uluorta
    aşk diyor başka bir şey demiyor kalbim
    nasıl bir dostluk ki bu,hem kadim
    hem de mayhoş elma tadında.
    kendimi de koysam ayağımın altına
    yine de yetişemiyorum ey aşk,
    omzunun hizasına.
    çünkü bende birikiyor her şeyin tortusu
    ve ayağını kaldırıyor dünya,konuşurken benimle.
    budanan oğullar gibiyim,sessiz ve narin
    nereye konsam geri sayım başlıyor
    kurcalıyor beni bir çırağın elleri
    ah,unufak olsam ve desem ki
    ağzın tat görmesin hayat
    kandırdın beni.
    sorma,
    elim kırılsın bir daha
    dokunursam güneşe.

  • Kiraz Karslı
    Kiraz Karslı

    Amerika her şeyimi verdim sana, şimdi bir hiçim
    17 Ocak 1956 ve iki dolar yirmi-yedi sent.
    Kendi kafam bile destek değil bana.
    İnsanlarla savaşı ne zaman sona erdireceğiz Amerika?
    Al şu atom bombanı kıçına sok.
    Kafam bozuk, Amerika, bir de sen üstüme varma,
    Kafam yerine gelene dek şiir miir de yazmayacağım.
    Söyle bana Amerika ne zaman melekleşeceksin sen?
    Ne zaman anadan doğma olacaksın
    Ne zaman bakacaksın mezarlıktan Amerika?
    Ne zaman milyonlarca troçkistine yakışır olacaksın?
    Amerika, kitaplıkların niçin gözyaşı ile dolu?
    Amerika, Hindistan'a yumurtaları ne zaman yollayacaksın?
    Amerika bu senin kılı kırk yarmalarından bıktım artık.
    Ne zaman süpermarket'e gidip, şu güzel gözlerim için
    gerekenleri alabileceğim?
    Amerika, her şeyin bir yana, eksiksiz olan bir sen varsın
    bir de ben, öbür dünya değil.
    Şu makinalarına da dayanasım kalmadı Amerika, bil.
    Bende bir ermiş olma isteği uyandırdın.
    Bu tartışmayı çözmek için bir başka yol olmalı.
    Burroughs şimdi Tanca'da, sanmıyorum ki geri dönsün
    Korkunç bir şey olurdu bu.
    Sen de korkunç musun Amerika yoksa bir oyun mu bu?
    Saplantımdan döneceğimi sanıyorsan aldanıyorsun.
    Öyle üstüme varma Amerika, ne yaptığımı biliyorum ben.
    Amerika, erikler çiçek döküyor.
    Aylardır gazete okuduğum yok, her gün
    cinayetten birisi Kodesi boyluyor.
    Amerika, Wobblie'lere tutkunum ben.
    Küçükken komünisttim Amerika, özür mözür de dilemiyorum
    şimdi her fırsatta esrar çekiyorum.
    Günlerce evde oturup iş olsun diye kilerdeki gülleri seyrediyorum.
    Chinatown'a gittiğimde kafayı çekiyorum ölesiye,
    ama hiç kimselerle yatamıyorum.
    Bu işin içinde bir şamata olduğunu sanıyorum.
    Ah! Sen beni Marx okurken görmeliydin Amerika.
    Ruh doktorum hiçbir şeyin yok diyor.
    Hiçbir şeyim yok gerçekten, Tanrı' ya yakarma dahil.
    Mistik görünümlerim ve kozmik titreşimlerim var yalnız.
    Amerika, daha sana Max Amcam Rusya'dan döndükten sonra
    ona yaptıklarından söz açmadım.
    Sana sesleniyorum Amerika.
    Heyecanlarının daha Time eliyle yönetilmesine göz yumacak mısın?
    Ben Time'a tutkunum Amerika
    Her hafta bir tane alıp okuyorum
    Köşebaşındaki şekercinin yanından geçerken kapağı beni gözlüyor
    Onu Berkeley Halk Kitaplığı'nın bodrum katında okuyorum.
    Sana hep sorumluluktan söz ediyor. İş adamları ciddi.
    Film yapımcıları ciddi. Herkes ciddi, ben hariç.
    Zaman zaman Amerika ben değil miyim diye düşündüğüm oluyor.
    Yeniden kendi kendimle konuşmaya başladım işte.
    Asya bana karşı ayaklanıyor Amerika.
    Bir metelik talihim yok.
    En iyisi ulusal kaynakları inceleyip, onlara dönmek.
    Ulusal kaynaklarım, biliyorum, iki parça esrar,
    binlerce cinsiyet organı, saatde 1400 mil hızla giden
    bir özel basılmaz edebiyat ve yirmibeşbin tımarhane.
    Cezaevlerinden ve beşbin güneş ışığı altında saksılarda
    Yaşayan fakir fukaradan sözetmiyorum.
    Fransa'daki kerhaneleri kaldırdım, şimdi sıra Tanca'da.
    Katolik olmasına katoliğim ama gene de Başkan olmak istiyorum.
    Amerika senin bu alık ve çılgın havanda nasıl kutsal bir yakarma yazabilirim?
    Dörtlüklerime Henry Ford gibi devam edeceğim,
    yazdıklarım onun çıkardığı otomobiller kadar
    kişisel, üstelik her biri değişik cinsiyetten.
    Amerika dörtlüklerimi peşin para 2500 dolardan satarım sana,
    eski dörtlüklerimi de 500 eksiğine alırım.
    Amerika Tom Mooney'i serbest bırak.
    Amerika İspanyol cumhuriyetçilerini kurtar.
    America Sacco ve Vanzetti ölmemeli. Amerika ben Scottsboro çocuklarıyım.
    Amerika, yedi yaşımdayken anam hücre toplantılarında götürürdü beni,
    orda bize leblebi satarlardı, bir karneye bir avuç leblebi
    beş sent ve söylev beleşti
    herkes bir melekti orda Amerika ve işçiler karşı iyi
    duygularla doluydu herkes içtendi Amerika ve bilemezsin
    parti 1833'de nasıl iyiydi ve Scott Nearing ne hoş
    bir ihtiyardı Bloor Ana bir seferinde nasıl da ağlatmıştı
    beni bir kez İsrael Amter'i görmüştüm orda.
    Her biri birer casus olmalıydı onların.
    Amerika biliyorum gerçekten savaşmak istemiyorsun.
    Amerika onlar rus haydutları biliyorum.
    Ruslar onlar Ruslar ve Çinliler. Ve Ruslar. Ve Ruslar.
    Rusya bizi canlı canlı gövdeye indirmek istiyor.
    Lüpletmek istiyor. Gücünde çılgına dönmüş Moskof.
    Elimizden arabalarımızı ve garajlarımızı almak istiyor.
    Chicago'yu ele geçirmek istiyor. Onun kızıl Reader Digest'a İhtiyacı var.
    Bizim otomobil fabrikalarımızı Sibirya'ya taşımak istiyor.
    Benzin istasyonlarımızı o büyük iğrenç bürokrasi yönetsin istiyor.
    İyi bir şey değil bu.
    O kızılderililere okuma yazma öğretmek istiyor.
    Onun güçlü kuvvetli zencilere ihtiyacı var.
    Bizi günde on-altı saat çalıştırmak istiyor.
    İmdat.
    Amerika bu iş ciddi.
    Amerika ben bunları televizyona bakarak çıkarıyorum.
    Amerika doğru mu bunlar ?
    Hemen çalışmaya başlasam iyi olacak, öyle görülüyor.
    Ama orduya yazılmak istemiyorum, ne de fabrikalarda tasviye tekerleği çevirmek,miyobun biriyim, üstelik kafadan çatlak.
    Amerika dönsün çark. Nasılı masılı yok. Şu oğlan omuzlarımızla dönsün.(Ferit Edgü ve Orhan Duru'nun çevirisiyle)Allen Ginsberg

  • Kiraz Karslı
    Kiraz Karslı

    ya sen gel ya beni de yanına aldırAğzının bir kıvrımından cesaret bularak
    ter yürekte susayışlar yaratan yağmurlara açıldım
    kalmışsa tomurcuklar önünde sendeleyen çocuklar
    kalmışsa bir kaç ısrar ölümle yarışacak
    onların yardımıyla dünyamıza acıdım.Dünya. Çıplak omuzlar üzerinde duran.
    Herkes alışkın dölyatağı bersalarla ağulanmış bir dünyaya
    Benimse dar
    çünkü dargın havsalamın
    gücü yok bazı şeyleri taşımaya.
    Önce kalbim lanete çarpa çarpa gümrah
    sonra kalbim gümrah ırmakları tanımaktan kaygulu
    sakın Styks sularının heyulası sanmayın
    er gövdesinde dolaşan bulutun simyası bu,
    biraz üzgün ve Ömer öfkesinde biraz
    öyle hisab katındayım ki katlim savcılardan sorulmaz
    ne kireç badanalı evlerde doğmuş olmak
    ne ellerin hırsla yaban tutuşu
    ne fabrikalarda biteviye üretilmekte olan kahır
    dev iştihasıyla bende kabaran aşkı
    yetmez karşılamaya.
    İnsanlar
    hangi dünyaya kulak kesilmişse öbürüne sağır
    o ferah ve delişmen birçok alınlarda
    betondan tanrılara kulluğun zırhı vardır
    çelik teller ve baruttan çatılınca iskeletim
    şakaklarıma dayanınca güneş
    can çekişen bir sansar edasıyla
    uğultudan farkedilmez olunca konuştuğum
    kadınların sahiden doğurduğuna
    toprağın da sürüldüğüne inanmıyorum
    nicedir kavrayamam haller içinde halim
    demiri bir hecenin sıcağında eriyor iken gördüm
    bir somunu bölünce silkinen gökyüzünü
    su içtiğim tas bana merhaba dedi, duydum
    duydum yağmurların gövdemden ağdığını.Sen ol küçük bir kıvrımdan, bir heceden
    aşk için bir vaha değil aşka otağ yaratan
    sen ol zihnimde yüzen dağınık şarkıları
    bir harfin başlattığı yangın ile söndür
    beni bir ses sahibi kıl, kefarete hazırım
    öyle mahzun
    ki hüzün ciltlerinde adına rastlanmasın.

    ismet özel

  • Kiraz Karslı
    Kiraz Karslı

    bu denizde ne ölmek var bize,
    ne gam ne dert ne keder
    bu deniz alabildiğince muhabbet
    bu deniz iyilikten
    cömertlikten ibaret

  • Kiraz Karslı
    Kiraz Karslı

    Biz her şeye,
    esirgeyen ve bağışlayan,
    çokça esirgeyen ve çokça bağışlayan,
    hep esirgeyen ve hep bağışlayan
    rabbin adıyla başlayan adamlarız anna.büyücülerin, haramilerin, borsacıların, reklamcıların, korsanların, işgalcilerin, bankacıların elinden kurtulmamız da bundan.
    sanayi devriminde bile,
    karanlık, rutubetli, çok bağırışlı,
    çok nefessiz, çok sabahsız, çok aşksız, çok çiçeksiz, çok neşesiz, çok kitapsız
    bir fabrikada hayatta kaldık sırf bu yüzden.piyasaların hınçla dolu iniş çıkışlarına kalbimiz dayanıyor bir şekilde.
    kalbimiz derken,
    ilk gençliğimiz, sakalımız,
    bir kasetin iki yüzüne de ard arda kaydedip dinlediğimiz şarkımız diyorum
    aslında.
    işte böyle yaşıyoruz ve yaşamak da sana dair uzayıp giden bir özleme dönüşüyor.
    insaf et anna!gidelim buradan.
    senin masumiyetini,
    bilgelik zamanlarından kalma sırları,
    dünyanın bütün sabahlarını yanımıza alıp da gidelim.
    hesap etmeden, haritaya bakmadan gidelim.
    ölelim diyecektim az kalsın.
    ölmeyelim.
    hiç ölmeyelim anna.
    sarılalım diyecektim az kalsın.
    içimden böyle şeyler de geçiyor işte.
    sarılalım, dudakların…
    tamam sustum.gitmek istemezsen bir şiir miktarı kadar otursak diyorum.
    şiir kalsın istersen, sadece otursak.
    oturmasan da olur benimle,sadece ellerimi tut.
    ellerimi tutma dilersen sadece yüzüme bak.
    yüzüme bak ama anna, yüzüme bak.
    gözlerime bak, gözlerimin içine bak.
    gözlerim biraz karanlık.
    içinde cenkler, ayinler, kesik damarlar,
    kapıları yumruklayışlar, cipralexler, turgutlar, edipler,sezailer,
    siyahlar, beyazlar, uykusuzluklar, bitmeyen başağrıları, bildirilerin öfkesi,
    duvarlara uzun dalmışlıklar var.gözlerim biraz yorgun.
    içinde bekleyişler, bekleyişler, bekleyişler,
    bekleyişler, bekleyişler, bekleyişler…
    bekleyişler anna.köylü çocukların parasız yatılı sonuçları mesela.
    nişanlısı askerde kızlar,
    kızı ölüm orucundaki baba,
    babası tersanede oğul,
    oğlu şizofren anne.hepsini sayamam gerçi, utançlarım da var.
    ama geçecek hepsi, geçecek.
    şifalı gözlerin her şeyi iyi edecek.
    gözlerimin içine bakmaktan korkma anna.
    sen adımını attığın andan itibaren
    hira dinginliğine dönüşecek ortalık.
    Tarık Tufan

  • Kiraz Karslı
    Kiraz Karslı

    şairim şairsin şairşairiz şairsiniz şairler

  • Kiraz Karslı
    Kiraz Karslı 12.06.2023 - 13:01

  • Kiraz Karslı
    Kiraz Karslı 09.06.2023 - 13:12

  • Kiraz Karslı
    Kiraz Karslı

    Bir kaç hata önceydi;
    gözlerimdeki yabancıdan,
    hayallerimdeki boşluktan önce.

    Anlamı vardı sevişmelerin,
    rakı ile balığın,
    sarılıp film izlemenin.
    Yıldızların fotoğrafı yakamozlar,
    deniz kokusu ciğerlerimde;
    hala güzeldi yaşamak,
    güzeldi hayal kurmak.

    On üç yıl önceydi
    yanında heyecanlandığım son kadın,
    kendim olmadan önce,
    yatağımdaki yabancılardan önce.

    Anlamı vardı gülümsemelerin,
    verilen sözlerin,
    birlikte uyanmanın.
    Bir kaç hata önceydi;
    gözlerimdeki yabancıdan,
    hayallerimdeki boşluktan önce.
    Kendim olmadan önce.

  • Kiraz Karslı
    Kiraz Karslı

    düşlerin en güzelinde çıktın karşıma, 90’ların başıydı
    Ankara bizi ağırlayan geniş bir handı
    kalabalıktı, karışıktı, onun da vardı geceleri ay ışığı pek alımlı
    ama sisli, puslu, dumanlıydı
    seni sımsıcak uyutmak geçti içimden
    sonra da seyretmek uykunu, yerin Cebeci civarı
    ben yalnız adam, baktım sana uzun uzun odamın penceresinden
    üstelik aramızda dizi dizi tepeler vardı
    olsundu, seni görmese ela gözlerim ne çıkardı

  • Kiraz Karslı
    Kiraz Karslı 09.06.2023 - 11:42

  • kiraz karslı
    kiraz karslı 09.06.2023 - 10:22

  • Kiraz Karslı
    Kiraz Karslı

    Anılar defterinde gül yaprağı
    Gibi unutuldum kurudum
    Başıma düşmüş sevda ağı
    Bir başıma tenhalarda kahroldum
    Sen kimbilir, rüzgârlı eteklerinle
    Kimbilir hangi iklimdesin, ben
    Sensiz bu sessizlikle
    Deli gibiyim sensiz
    Bu sessizlikle

    Ayrılıkla başım belada
    Gözlerini çevir gözlerime
    Yoksa sensiz bu sessizlikle
    Deliler gibiyim
    Sensiz bu sessizlikle

    Cahit Zarifoğlu

  • Kiraz Karslı
    Kiraz Karslı 08.06.2023 - 10:09

  • Kiraz Karslı
    Kiraz Karslı 07.06.2023 - 12:55

  • Kiraz Karslı
    Kiraz Karslı

    Avuçlarıma işlemiş nasırlarda seni nasıl öptüğümü yaz
    Saçlarıma düşen yağmur tanelerinde sana nasıl ıslandığımı
    Seni yağmur gibi nasıl
    Yağmuru sen gibi nasıl sevdiğimi yaz

    Bir türlü sana gelmeyen yolları
    O yolları adım adım nasıl ezberlediğimi yaz
    İki şiir arası bana bir ölüm yaz

    Yüzüme değmemiş saçının rüzgarlarını nasıl kokladığımı
    Bir parça ekmeği yere düşürmenin korkusu ve utancı gibi
    Yüzüne hüzün düşürmekten nasıl korktuğumu yaz
    Nasıl eridiğimi
    Nasıl paramparça olduğumu gözlerinin uçurumlarında
    Bir gülümsemene nasıl bin ömür verdigimi
    Sana çöller gibi nasıl sustuğumu, nasıl susadığımı ve nasıl beklediğimi yaz, hiç gelmeyeceğeni bile bile

  • Kiraz Karslı
    Kiraz Karslı

    Kimi tanıdık bir ağaç,
    Bir bahçe görünce anlar eve vardığını.
    Kaç daire daha çizebilirim
    Aramayı bırakmadan önce?
    Ne zaman kaybederim
    Yolumu ebediyen?
    Mümkün sanırdım, sevdiğinin okyanusunda boğulmadan yüzebilmeyi.
    Mümkün sanırdım, suya
    dönüşmeden yüzebilmeyi.
    Ama ben durmaksızın yutuyorum
    hava zannettiğim şeyi.
    Ayaklarıma bağlı taşlar
    rahat bırakmıyor beni. "

    Hannan Baker

  • Kiraz Karslı
    Kiraz Karslı

    İki şiir arası bir ölüm yaz bana
    Sensizliği katma ne olur
    Yaz işte bütün hikayemi.
    Seni nasıl aradığımı bir ömür boyu
    Nasıl kattığımı gecelerime
    Gül yüzüne nasıl uyandığımı
    Ve sensiz ölmekten nasıl korktuğumu anlat

  • Kiraz Karslı
    Kiraz Karslı

    yağmura,nisana ve yaşıma aldanıp
    uçurumları kıyı sanarak
    ve dağlar erişilmeyince acı verir
    sözünü unutarak
    kaf dağına gitmek istedim

    ırmak inadıyla yürüdüm uzaklara
    bir derviş olup yürüdüm uzaklara

    yanıldı denektaşım geriye döndüm
    Kutsal Sözler Panayırı'na sığınıp
    ipeksi bir sessizliğe büründüm:

    bir hayat,mahçup ve duru
    Tanrım,gülleri
    ve sessiz harfleri koru.

    İbrahim Tenekeci

  • Kiraz Karslı
    Kiraz Karslı 07.06.2023 - 09:23

  • Kiraz Karslı
    Kiraz Karslı 07.06.2023 - 09:17

  • Kiraz Karslı
    Kiraz Karslı 06.06.2023 - 10:20

  • Kiraz Karslı
    Kiraz Karslı

    aslında şair emin nadir biraz iyimser bakmış olaya
    bizim aydınımsı aydının bakmayın anlaşılmıyorum diye yırtınır gibi yapmasına
    aslında onun istediği
    tam da anlaşılamamak.
    billur avizeler altında bayat mezeleri atıştırıp dişlerinin arasında kırıntı barındıran pahalı parfümlerinin bile içlerindeki küf kokusunu bastıramadığı şık giyimli kadınların oluşturduğu meclislerde o anlaşılamamanın acısından dem vururken ne olur anlamayın
    anlamayın ki anlaşılamayan üst düzey zihni oynayayım diye gözlerinden yardım isteği fışkırmaktadır.

  • Kiraz Karslı
    Kiraz Karslı

    Kendini halktan koparmış,
    Aydın geçinen aydınımsı.
    'Bu millet sanattan anlamıyor kardeşim'
    Demişsin.
    Anlattın mı?
    Köy meydanlarında sergilemeyi
    Düşündün mü resimlerini?
    Bir bardak ayran eşliğinde.......
    Galerileri,kokteyl bardaklarını
    Bırakıp.

    'Bu millet okumuyor.' muş.
    Okuttun mu?
    Halkın anlayacağı dilden
    Yazdın mı şiirlerini?
    Bir kelimeniz;
    Bir ansiklopedi bilgisi.
    Bar köşelerinin loş ışıklar şairleri...

    Balıkçıların ellerindeki
    Ağızdan ağıza dolaşan şarap şisesi
    Daha paylaşımcı,
    Daha aydınlık sizden.

    Çıkın artık şu,
    Billur kadehlerinizden

    Emin Nadir

  • Kiraz Karslı
    Kiraz Karslı 02.06.2023 - 14:20

  • Kiraz Karslı
    Kiraz Karslı

    yalnızlık

    O “en büyük leke”ye takılıp kalmadım, dünyaya
    bulaşmadım Öğretmenliği ve sessizliği seçtim, hale
    bakıp sözlere aldırmadım diye, ALLAH’a hamdediyorum;
    içim içime sığmıyor Onlar altın topladılar, ben
    hazine buldum Onlar saraylar inşa edip bir kaç koltuk
    elde ettiler, ben tapınak inşa ettim ve iyilik
    tanrısının sonsuz iklimlerinde, saltanat tahtına
    kuruldum Onlar bağ bahçe aldılar, ben ise mucizelerin
    yeşil ülkesine sahibim Onlar masa başlarında
    gururlandılar, ben aşk tapınağının minaresinde,
    gururumu ayaklar altına aldım Onlar Kayser’in
    köleleri oldular, ben ise “Hekim”in sahabesi oldum
    Onlar yoldan saptılar, el ve avuçlarını doldurdular,
    ben ise kaldım ve elim avucum boş bir halde, inzivayı
    tercih ettim
    Onlar adlarını ekmeğe sattılar, ben adımı suya verdim
    Hızır’dan daha çabuk, İskender’den daha önce hedefe
    ulaştım Onlar lezzet ve zevk aldılar, ben ise gam ve
    keder Onlar paraperest oldular, ben putperest Onlar
    altın ve gümüş sergilediler, ben Mevlana gibi, Şems’te
    açtım ve Şems’te yandım Gönül sofrasını açtım, dert
    sergisini yaydım Kandan şarap içtim Onlar para
    babası oldular, ben dert babası Onlar yaşamaya
    bağlandılar, ben yaşama Onlar bakanlık elde ettiler,
    ben saltanat Onları yalanla övüyorlarsa, birileri
    beni gerçek manada kutsuyoorlar Onları, içlerinden
    düşman, beni ise kalben dost biliyorlar Onlara
    işlerini rapor ederlerken, bana hallerini rapor
    ediyorlar Onlar özgürlüğe ihanet ettiler, ben
    özgürlüğe vefalı kaldım Onlar gece alemlerinde kötü
    kadınlarla dans ederken, ben tertemiz uzletimde,
    sufilerin temiz güllerini kokluyorum Onlar
    elbiselerine sığmayacak kadar şişmanlarken, ben içim
    içime sığmayacak kadar aşık oldum Onların memurları,
    benim dertlilerim var Onlar hasta ve zayıf
    develerini, zorla, saray kapılarında kurban ederken,
    ben İsmail’imi, şevkle Ka’be yolunda boğazladım
    Onların içen ve gülenleri varsa, benim de yanan ve
    ağlayanlarım var Onlar, kalabalıkta birbirlerine
    yabancıyken, biz yalnızlıkta birbirimizi tanıyoruz
    Onların altını varsa, benim de aşkım var Onların evi
    varsa, benim de mihrabım var
    Onlar yükselirken, ben Mi’rac’a çıkıyorum Onlar
    yeryüzünde sürünürken, ben göklerde uçuyorum Onlar
    biterken, ben daha yeni başladım Onlar yaşlanırken,
    ben gençleşiyorum Onlar vekil oldular, ben ise
    ma’bud Onlar reis olmuşlarsa, ben de rehber oldum
    Onların kapıkulları ve fedakar uşakları varsa, benim
    de soylu bir önderim var Onlar Nuşirevan’ın adalet
    zincirini boyunlarına vurdular ve ahırları bayındır
    kıldılar, ben ise sarayları terkettim Buda oldum,
    zincirleri kırdım, özgür oldum Sanatçı oldum,
    üretici oldum; nübüvvet ve risalet buldum,
    ebedileştim Alem gazetesinde bekamı sağladım Onlara,
    bir grup insan dalkavukluk ediyorsa, bu onları mesleği
    olduğu içindir Bunların yerine başkaları geçse, onlar
    da dalkavukluk eder, yağcılık yapar; ama içlerinden
    nefret duyarlar Beni ise, dünyaya asla teveccüh
    etmeyen bir kalp över O, dünyayı bir çöplük olarak
    görür Bu kalpte güzellikten, imandan ve sevgiden
    başka bir şey yoktur Dünyadan hiç bir beklentisi
    yoktur Öyle bir kalp ki, ALLAH’ı bile ısrarlarımla
    över “Ben nerede onlar nerede, zarar ettim” diye yakınır

    Ali Şeriati

  • Kiraz Karslı
    Kiraz Karslı

    Kul zayıf
    Zaman kötü
    İşler çok ve hayat kısa
    Ölüm yakın yolculuk ise uzundur.

    Ve insan ancak,
    malik olduğu şeyden vazgeçebilir.

    Kesra Bamedi

  • Kiraz Karslı
    Kiraz Karslı

    okuyacağız ki kim ne diyor bileceğiz
    bize yeni ufuklar açan yeni bakış açıları geliştirmemizi sağlayan dostlara selam olsun

  • Kiraz Karslı
    Kiraz Karslı 02.06.2023 - 10:06

  • Kiraz Karslı
    Kiraz Karslı

    Aşk, tat aramaktır. Oysa sevgi, sığınak aramaktır. Aşk, aç bir düşkünün yemek yiyişidir. Oysa sevgi, “yabancı bir ülkede dildaş bulmak”tır.