Kültür Sanat Edebiyat Şiir

gecenin tenhasına bir söz bırak sizce ne demek, gecenin tenhasına bir söz bırak size neyi çağrıştırıyor?

gecenin tenhasına bir söz bırak terimi Kiraz Karslı tarafından tarihinde eklendi

  • Kiraz Karslı
    Kiraz Karslı

    raylar

    Babam öldükten sonra bir süre daha babam ölmeden önceki stanradrtlarda yaşamaya devam ettik, tabii biraz zorlandığımız vakitler oluyordu ama idare etmesini bilirdik, zaten biz babam hayattayken de öyle bol bol yeyip içen gezen insanlar değildik.
    Kıt kanaat geçinirdik, eğlenceye ne vakit ne para ayıramazdık. Lakin mutluyduk, annemin ve babamın çalışmadığı nadir tatil günlerinde en yakın parka gider annemin pişirdiği nefis kurabiyeleri ve termostaki çayı bardak bardak içer babamın güzel tok coşkun sesiyle söylediği türküleri dinlerdik.
    Babam türkü söylerken onu izlemeye bayılırdım.
    Çünkü o zamanlar gerçekten babamı görürdüm, dizginlenememiş katıksız mutluluğa sahip babamı.
    Bir gün ev kalabalık hatırlıyorum
    Tüm akrabalar gelmiş, babam yok ortada.
    Gelecek sanıyorum
    Ama gelmeyeceğini de ortada yatanın babamın cansız bedeni olduğunu da biliyorum
    Her şeyi biliyorum
    Ölümü biliyorum.
    Ölenin şarkı söylemeyeceğini biliyorum
    Yemek yemeyeceğini
    Gülmeyeceğini
    Koşup hareket etmeyeceğini
    Her şeyi ama herşeyi
    Annem bilmediğimi sanıyor.onlar da .
    yanımda fısıltıyla konuşuyorlar .
    onlara konuşabilirsiniz yanımda rahat rahat
    babamı anlatın bana diyorum
    bağıra bağıra ağlaya ağlaya
    anne demek istiyorum, teyzeme sarılıp ağladığın gibi benim de boynuma sarıl
    beraber ağlayalım babama
    annem çok kötü
    sürekli depresan ve sakinleştiriciler uygulanıyor yüksek dozlarda.
    Babamla annem birbirlerini çok severlerdi
    Aşkla bağlıydılar birbirlerine.
    Babam anneme hep yol kenarlarındaki nergizlerden koparıp getirirdi
    Annem onları bir su bardağına ıslar, günlerce sularını değiştirirdi solmamaları için
    Babam en çok annemin gözlerinin içine bakarak söyerdi en güzel türküleriniakrabalarımız ve komşularımız babamın cenazesini tüm gelenek ve adetleri uygulamaya çalışarak defnettiler.
    Sonrasında günlerce bizi yalnız bırakmadılar,
    İyiki de böyle yaptılar
    Annemle yalnız kalmaya dayanamazdım yoksa.
    Annem bir çocuk gibi olmuştu, her şeyini birinin yardımıyla yapıyordu, biliyordum bu kalabalık dağılınca onunla yalnız başıma ilgilenmek durumunda kalacaktım.
    Zamanın iyileştiremeyeceği acı yokmuş anladım.
    Babamı zamanla daha az hatırlar olmuştuk .
    Kendimize bakma geçinebilme gerçeği ağır basmıştı.
    Annem çok güzel bir kadındı.
    Upuzun boy, geniş omuzlar, güçlü bacaklar
    Ve de çabuk kanan bir kadın, çocuk ruhluydu biraz. Babam onun her şeyiydi ondan sonra onu kollayıp toparlama işi de bana kalmıştı, duygusal anlamda da güçlü değildi.
    Bir gün parkta yanına gelip oturan bir adam benim yanıma taşının küçük kızın ve sen demişti annem gitmemizin uygun olacağını söyledi, gittik adamın çok güzel bir evi vardı, ama biz onun neyiydik, annem onun neyiydi, annem ve ben evi temizliyorduk, akşamları ben bana ayrılan odama çekiliyordum, onlar salonda uzun süre içerlerdi, bazen çok sarhoş olduğunda annemi döverdi, ama genel anlamda rahattık, adamın emekli maaşıyla geçiniyorduk .bana hobi malzemeleri boyalar fırçalar tuvaller alınmıştı, odam bunlarla doluydu.
    Resim yaparken çok mutlu oluyordum, kuş ağaç, çiçek, manzara,her şeyin resmini yapıyordum, en çok ta babamın, ama bunları adama göstermiyordum.
    bir sabah adam yatağında ölü bulundu, eve akrabaları doldu, bizi dilenci sandılar, defolun gidin dedi yakınları,
    gittik ama nereye
    birkaç gün otogarlarda yattık, şehir şehir dolaştık,
    ben büyüyordum ama annem küçülüyordu, bana yorulduğunu söylüyordu, artık taşıyamadığını, küçük bir kızla hayatı kaldıramadığını
    başka şehirde halamız vardı. Annem ona yazdı,
    beraber ona gittik, ev ayarlayıp annem birevin masraflarını üstlenebilece k seviyeye gelinceye kadar orada kalacaktık, kadın bize kızının doğum yapacağını o zamana kadar kalabileceğimizi söyledi. Kabul ettik, evde her işi ben yapıyordum, annem temizliğe gidiyordu, eline geçeni evin masrafları için adına veriyordu, çok küçük bir kısmını da biriktiriyorduk, okula gitmem lazımdı, masraflar artacaktı,
    derken kadının kızı doğurdu,
    bize de yol göründü.
    Gitmeyin hep beraber kalırız bu ev hepimize yeter demediler
    Oysa kocamandı ev
    Her işi yapıyordum üstelik hiç yük olmuyorduk onlara
    Yine otogarlarda yattık, annem beni kuytu bir yere çekip götürmeye çalışan arsız otogar çalışanlarıyla kavga ediyor.
    Çocuk esirgeme kurumunun beni almaya geleceğini söylüyor,
    Gitmek istemiyorum, ondan ayrılmak onu bırakmak istemiyorum, biliyorum bırakırsam yaşayamaz
    Gitmeyeyim diyorum, ne yapacağız dilenelim mi diyor.
    Hem ben de yoruldum artık seni taşımaktan
    Oysa yük olmadığımı sanıyordum ona
    Bir yumruk gelip oturuyor boğazıma
    Ama belli etmemeye çalışıyorum.
    Hem diyor annem benim kimsesiz kalacağımı kim söyledi, bir akrabam beni yanına çağırıyor, seni istemiyorlar sen varken gidemem.
    Peki diyorum. Bankta yan yana otururken gücenmiş çocuk ruhumla ben başımı onun omuzlarına yaslayıp yorgun dinlendirmeyen bir uykuya dalıyorum
    Bir kadın ve iki erkek sosyal hizmet sorumluları bizi bekliyorlar, içinde birkaç parça paçavraya benzer kıyafetimin ve kırık dişli bir tarağımın olduğu minik ferkuarı bozuk bavulumu şoför mahalindeki amca alıp arka bagaja yerleştiriyor, annemin boynuna sarılıyorum, onu yitirmekten korkuyorum, bilmiyor ki ben hep bu korkuyla yaşadım, anneciğim ben hep seninle bir yaşamak dilemiştim
    Bilmiyorsun kaç gece seni de kaybedersem diye ağlamıştım. Annem hadi diyor git artık bekletme insanları
    Bekletme insanları

    Son sözü bu mu olacaktı
    Bu mu olmalıydı, kırgın üzgün biniyorum arabaya, kadın sarılıyor bana
    Anneme bakıyorum, onun resmini beynime kazımak ister gibi
    Tekrar iniyorum arabadan, onun o boynunu yana eğmiş bir başına oturuşu bankta yüreğime işliyor.
    Arabadan iniyorum koşuyorum, onu bırakmak istemiyorum,
    Böyle bırakmak istemiyorum,sarılıyorum,
    Geleceğim
    Bekle tamam mı diyorum bir iki ay sonra geleceğim,
    Tamam diyor
    Gözleri yaş içinde
    Sımsıkı sarılıyor bana.
    Arabadan inerken yanımda oturan teyzenin hızlıca elime tutuşturduğu parayı eline bırakıyorum
    Biniyorum arabaya tekrar,
    Ayağa kalkıyor, arabanın yanında biz otogardan çıkasıya deli gibi el sallıyor
    Benim güzel annem, çocuk ruhlu çocuk kadın annem.bir hafta sonra tesiste kahvaltı sonrası genel temizlik bakım saatini yeni btirmiş resim yapmak üzere malzemelerimi yatağımın üstüne sermişim, burada da çok resim yapıyorum, herkes çok beğeniyor resimlerimi.
    Bizimle ilgilenen anne diyor ki ilerde çok ünlü bir ressam olacaksın
    Ona hediye ettiğim resmi satın almak istedi
    Para vermeye çalıştı, annene yollarsın dedi, yok dedim ben resimlerimi satmayacağım,
    Aç da kalsam satmayacağım
    Aç kaldım yeri geldi satmadım resimlerimi
    Bir teyze saçlarımı okşadı, gelip yatağımın enarına oturdu, ellerimi elleri arasına aldı,
    Burada böyle sevilmeye alışıktım
    Her kes beni çok seviyordu ama bu gün hissettim
    Başka türlü bir şey var
    Bir şey varminik çenemi tuttu, gözünü gözlerime kilitlemeye çalıştı başaramadı
    Dedi ki
    Annen
    O zaman anladım
    Annem ölmüştü
    Bir şey olmuştu
    Ne olmuştu
    Detaylarını daha sonra büyüdüğümde öğrendiğim bir hazin hikaye
    Tren raylarına mı yatmış annem ne korkardı tren raylarından beni nasıl da metrelerce ötede tutardı yakınlarda bir tren geçiyorsa
    Bir kaza olamazdı
    Biliyordum.
    Eşyalarını bana teslim ettiler
    Bir sürü resim
    Benim yaptıklarım
    Ağlamayacağım hayır
    Öyle çok ağladım ki
    Yanına gitmeyi düşündüğü beni de ğötüremediği akrabaları raylardı.

  • Kiraz Karslı
    Kiraz Karslı


    ÇİKOLATA

    Öyle güzel ki
    omuzlarından taşan Büklüm büklüm kumral bukleleri ile öyle güzel ki
    güldüğünde tüm yüzünü kaplayan derin gamzeleri
    neşeli anlarında irileşen aydınlanan gözleri var
    uzay boşluğu gibi o gözler düşebilirim
    düşünce çıkamayabilirim
    ortaokulu ve lise bir ve ikinci sınıfı aynı sınıfta okuduk, aynı arkadaş grupları, aynı cafeler, aynı marka giysiler, bakımlı suratlar saçlar başlar üstler
    hep o iyi yemiş iyi giymiş rahat büyümüş çocuklara özgü hem çok zeki herşeyi bilmekle , hem çok toy hayat karşısında hiçbir şey bilmmemekle karışık bilmiş edalar duruşlar.
    Onun da benden hoşlandığını biliyorum,
    Birbirimizi tanımadan
    Tanıdığımızı sanarak
    Yapılan saatler süren sohbetler
    Arkadaşlarım ayarlıyor
    Birbirimize yakınlaşmamızı sağlıyorlar
    Bizi yalnız bırakmalar
    Baş başa romantik masalar
    Ona arkadaşlık teklif ediyorum
    Duraksamadan kabul ediyor, fonda en sevdiği şarkı
    Bir kadını yücelten aşkı olumlayan şahane bir parça
    Yalnız olmadığımızı
    Servis masasının gerisindeki garsonların bizi gözetlediğini bile bile ona yaklaşıyorum, yüzünü avcumun içine alıp o nefis dudaklarından önce çekingen minik, ardından cesur ve uzun öpüyorum,
    O tatlı çukulala vanilya karışımı lezzette yitebilirim
    Oradan beraber sarmaş dolaş çıkıyoruz,
    Nefis kokusunu dilediğimce içime çekerek yürüyoruz arabaya
    Onun için ayarladığım otel odasına geliyoruz
    Lobide hafif bir içip şeyler atıştırarak odaya çıkıyoruz
    Ben koltuğa bırakıyorum kendimi, o duş almak istiyor
    Üstündekileri çıkarıp itina ile yatağın üstüne bırakıp soğuk suyun altına koşuyor, çıktığında tazelenmiş pembeleşmiş olarak omuzlarıma dokunuyor,
    Bornozunu açıyorum, itiraz etmiyor, kucağıma oturuyor
    Uzun uzun usul usul öpüşüyoruzen kuytularında gezinirken bu anın muhteşem olacağını hayal ettiğimi ve ama o kadar da öyle olmadığını farkediyorum.
    Mükemmel kalçalar dipdiri kollar bacaklar
    Aklımda bayan çukulata var
    Sevişirken ve öncesinde sonrasında hep çukulata yediği ve bundandır bilinmez hep çukulata gibi koktuğu için ona öyle isim takmıştık
    Arkadaşlar hep oraya giderdi, harçlıklarını biriktirir olmadı borç alır yine giderlerdi
    Ben gitmezdim
    Benimle dalga geçerlerdi
    Bir gün beni götürmeye karar verdiler
    Benim yok demelerime aldırmadan,
    Yanımdaki Arkadaşım bana
    Israrla çukulatayı isteyeceksin dedi
    Ben korkuyordum,
    Geri dönmeyi istiyordum
    Pek çok kadın vardı
    İstemiyordum
    Çok mekanikti ve ya beceremezsem diyordum
    Sonra bu iş böyle olmamalı diyordum fakat arkadaşlarım bir kere yapınca hep isteyeceğimi ve hep çukulataya geleceğimi söylediler.
    Geri dönüp gitmeme güç te olsa mani oldular
    Çukulata yorgunmuş o gün viziteye çıkmayacakmış
    Ben bak hadi gidelim desem de arkadaşım benim geldiğimi söyle deyip görevliye bahşiş sıkıştırıp çukulataya da bol para vereceğini söyleyince olumlu yanıt geliyor.
    Beni bir salona alıyorlar,
    Koca memeli şişman teyzeler var
    oradan da bir odaya giriyorum burada kimse yok
    ortada kocaman bir dairesel yatak, üstünde beyaz kadife örtülü şık bir yatak, birazdan benim girdiğim kapıdan farklı bir kapıdan balık etli koca memeli bembeyaz ciltli bir kadın çıkageliyor,
    üstünde beyaz saten bir gecelik, dolgun bacaklarının gizlenemediği derin yırtmaçlı, ayalarında altın renkli yüksek ökçeli sandaletler, saçları sarı, yukardan toplamış, pesbembe çilek rengi ruj sürmüş, odadaki tek koltuğa oturup bir sigara yakıyor, yenisin her halde arkadaşın söyledi diyor, bana bırak diyor,
    yapmasak olmaz mı diyorum gülüyor, olmaz diyor,
    çamaşırımı soymamı istiyor
    soyunuşumu izliyor, üzerime eğiliyor, tavuk gibi vücudu, yumuşacık ve sahiden de çukulata vanilya kokuyor.
    Göğüslerinden boğulacağımı sanıyorum

    Ama çukulatadan çok hoşlanıyorum
    Daha sonra sahiden arkadaşlarımın dediği gibi çok kereler gidiyorum
    Yalnız çukulata için o yoksa dönüyorum
    Ona aşık olduğumu o yıllarda bilmiyorum tabii
    Onu görmeden yapamıyorum
    Bazen sadece oturalım istiyorum ama çukulata beni azdırıyor
    Ve hep birlikte oluyoruz
    Ona şiirler okuyorum
    Yazdığım hikayeleri ezberden okuyorum
    Tatlı bir tebessümle dinliyor
    Bazen param çıkışmıyor çukulata yine de geri çevirmiyor beni
    Bazen de paramı ısrarla almak istememe rağmen geri veriyor, harçlı yaparsın diyor
    Bu şahane vücutlu kız şimdi bana ne kadar mekanik geliyor, onunla sevişmek istemiyorum, onun için çukulatanın gözündeki gibi değerli olmadımı biliyorum
    Oysa çukulata bir hayat kadını olmasına rağmen ne kadar verici
    Duygusal açlığıma nasıl da derman
    Ve Oysa
    Ben onu yıllarca görmedim
    Gitmedim
    Şimdi onu özlemem ne tuhaf
    Onun bana yol göstermesini isterdim, şiirlerimi o tombul memelerini havalandırarak dinleyişini
    Görmek istiyorum.

  • Kiraz Karslı
    Kiraz Karslı

    DRAM
    Gardrobun kapağındaki aynada rujumu taşırmamaya özen göstererek sürerken göz göze geliyoruz.
    İşime yarıda kesip heyecanla yatağındın kenarına geliyorum Diz kırıp aynı hizaya gelip yanağımı, kulağımı dudaklarına değdiriyorum.
    Bir şey söylemek istediğini hissediyorum, beni güzel bulduğunu aynadaki yansımada gördüğü yüzü beğendiğini, bana sarılmak istediğini anlıyorum.
    Bekliyorum …
    Hayır…
    Söylemedi …
    Hiçbir şey söylemedi…
    Yine söylemedi, sonrasında attığı çığlıklar dayanılmaz .
    Elimle önceleri yaptığım gibi kulaklarımı bile kapatmıyorum.
    Artık kanıksadım, duymuyorum bile.
    Hangisi daha kötü duymamak mı duyup ta duymamak için kulaklarını ellerinle kapatmak mı?
    Sen benim parçamsın
    Ama neden son zamanlarda böyle hissedemiyorum. Biri üçüncü diğeri orta okul ikinci sınıfa giden kızlarımın yardımı olmasa bakımını yapmak çok zor
    Beni algıladığını gösteren , ıslattığın çamaşırlarını ve çarşafları değiştirdikten sonra bile yüzünde belirmesini beklediğim tatlı bir gülümseyiş hiç gelmeyecek biliyorum. Ellerini avcuma aldığım zamanlar avcumun içinde bir et parçası yerine sıcacık bir çocuk eli tuttuğumu bilmeye, bunu hissetmeye ne yazık ki ihtiyacım var.
    Kız kardeşlerinin yardımıyla seni tekerlekli sandalyeye taşıyoruz
    Bunca zahmetli, hazırlanması bile saatler alan bu çabaya, biraz dışarda zaman geçirmeye senden daha çok bana iyi geleceği için katlanıyorum.
    Yine yavaş sürüyorum arabayı. Tekerleklerin yazın sıcağın, kışın soğuğun ve denizden coşup gelen tuzlu suların kararttığı tahta iskele zeminde çıkardığı sesleri dinleyerek yol alıyoruz.
    Deniz bu gün daha mavi güneş ışınları daha sarı daha sıcak sanki.
    Sana tatlı tatlı başını yana eğerek
    dinlediğini hayal ettiğim masalı anlatıyorum Evrenin yaşamanın var oluşun yaratıcının tüm sırlarına ermiş gibi…
    Başını yana eğmiş vakur bir bakışın var
    Keşke o çığlıkların olmasa bebeğim.
    Yavrum
    Oğlum benim
    İskelenin bitip suların başladığı yerdeyiz.
    Esnaf ve balık tutanlar çok uzakta.
    Sesleri, tuttukları balıkların sevinciyle attıkları çığlıkları bile duyulamayacak kadar uzaktayız
    Arabayı suya yaklaştırıyorum, başın hala yanda
    Araba sarsılıp tırtıklı zeminde suya kaymamak için direnç gösteriyor, itekliyorum. Başın yanda değil artık, üstüne sıçrayan sular seni heyecanlandırıyor, çığlık atıyorsun. Arabanın yarısı suda, çığlıkların yuttuğun suyun hava kabarcıklarına karışıyor. Bir an, sadece bir an çekmeyi düşünüyorum, sulardan çekip almayı ,yüzme de bilmezsin .
    Zaten yüzebilsen bile cansız ellerinle arabanın kemerini açıp suyun üstüne çıkabilmen imkansız.
    Biliyorum…
    İzlemiyorum, hızla dönüp koşar adım ilerliyorum. Biraz evvel geçtiğim yerlerdeki esnaf ve balıkçılar akşam iştahla polise beni anlatmaları gerektiğini bilseler daha dikkatli bakarlardı eminim.
    Hatta engel olmaya da kalkarlardı.
    Karakolda etrafımda sanki oğlunu acımasızca suya atan bu kadın kendilerini de atarmış atabilirmiş gibi…
    Sanki kadının aklında hep bu yatıyormuş gibi imtina ederek geçecekler yanımdan
    Mahpushanede belki ilk gece işimi bitirecekler.
    Bense bunları düşünmemeliyim.
    Şimdi bunları düşünmemeliyim.
    Kapıdan girdiğimde ağbilerini soran küçük kızlarıma bir çay koyun hele diyeceğim.
    Yazmaktan yorulduğumu hissedip başımı kaldırdığımda sarı turuncu bir gün ışığının karşı apartmanın duvarlarını balkonları pencereleri yaladığını farkediyorum. Baharın müjdecisi kuş sesleri doluyor algıma.
    Mutfak kapısını açıp bana seslenen annem tüm evi nefis poğaçalarla kokutuyor.
    Birkaç hafta evvel haberlerde tesadüfen duyduğum olayla hem hal zihnim. Derbeder olmuş durumda. Engelli çocuğunu tekerlekli sandalyesiyle birlikte uçurumdan yuvarlayan cani anne göz altına alındı .
    O anneyi unutamadım. Beni etkilemesine izin verdim bu olayın sağnak sağnak zihnime hücum etmesine örselemesine ruhumu.
    Sanki yazarsam o çocuğu o kadını o yaşamı o yaşananları anlayabilirmişim gibi yazıyorum.
    Sanki size onları olanları ve bu olanlar karşısındaki kendimi anlatırsam sizi de tanık gösterirsem , yani paylaşırsak dram azalacaktı.
    Her şey daha kolay aşılacaktı.
    O kadını anlama çabası insanı anlamak olacaktı bir yerde sanki.
    Bir yerlerde, çok derinde bu korunaklı dünyamdan bakmaya çalıştıkça hiç anlayamayacağımı bile bile .
    Düşünüyorum
    Yazıyorum

  • Kiraz Karslı
    Kiraz Karslı

    yatağımda doğruluyorum
    sendeleyerek güçlükle geçiyorum aynanın karşısına
    kendimi seyrediyorum
    ellerimi çaprazlama boynuma doluyorum, bileklerime kollarıma dirseklerime bakıyorum,
    bir an sadece bir an sen geliyorsun algıma bileğini uzun parmalı ellerini dolamışsın boynuma
    birbirimize ne kadar benziyoruz diyorsun
    gülüşümü senden almışım diyorsun
    içten gülüşün dolduruyor resmi
    hep merak ediyorum şimdi ve sonra bunu o zaman da aynada birbirimize mutlulukla gülümser ve görüntümüzden mutluluk duyarken yani o saniyelerde de düşünüyor muydun, hayatına son vermeyi
    içtenlikle gülerken aile toplantılarında mutfakta kanepede neşeyle şarkı söylerken de geçiriyor muydun bunu aklından
    bazen bir gölge gibi geçiveren bir ciddiyet okurdum coşkun gülüşünde, basket potasına topu elinle koyarken ya da parmaklarını saçlarından geçirirken
    doğum gününde sana teyzenin ördüğü beyaz kazağı üstüne geçirip yakışmış mı derken aldığım parfümden bir iki sıkarken bir anda suratında beliren o ani durgunluğun ardında bu düşünce mi vardı.
    bu sorunun cevabını hiç ama hiç veremeyecektim .
    bilmek isterdim
    sadece bunu
    sadece bunu

  • Kiraz Karslı
    Kiraz Karslı

    Desem ki vakitlerden bir Nisan akşamıdır,
    Rüzgarların en ferahlatıcısı senden esiyor,
    Sende seyrediyorum denizlerin en mavisini,
    Ormanların en kuytusunu sende gezmekteyim,
    Senden kopardım çiçeklerin en solmazını,
    Toprakların en bereketlisini sende sürdüm,
    Senden tattım yemişlerin cümlesini.

  • Kiraz Karslı
    Kiraz Karslı

    bazen şu varoluşçulara hak vermiyor değilim ve mesela şimdi olduğu gibi
    uyuduğun kadar sağlıklısın
    yediklerin düşüncelerini etkiliyor
    bedeninin ihtiyaçları giderildiyse iyisin yoksa yanık yanık sitem dolusun hayata

  • Kiraz Karslı
    Kiraz Karslı

    bir kaç arkadaşla birleşip bir mekana gidiyoruz
    burası kasabanın tamamının uğradığı eğlenmek için biraz müzik dinleyip bir iki bir şey içtiği tek ve gözde mekan
    yan masada kileri dinliyoruz hepimiz birbirimize çaktırmamaya uğraşarak masadaki kızlardan biri çok hoş kumral saçları omuzlarından aşağı büklüm büklüm dökülen bembeyaz tenli gamzeli bir dünya tatlısı
    hepimizin sesleri diğişiyor
    kur yapma isteği esir almış hepimizi
    anlattıklarımız hep o yan masadaki güzel kız için
    kim daha çok beğendirecek kendini
    kız sigara çıkarıyor zarif parmaklarıyla masanın üstündeki paketten
    aynı anda bir kaç ateş beliriyor etrafında
    kendinden emin tebessüm ediyor
    bu gülüşte davet var
    bu gülüşte hayat var
    bu kasabadaki geçen onca yalnızlığı silebilecek enerji ve hareket var
    bu kıza aşık olabilirim
    bu kızla hayatımın geri kalanını geçirmek isterim
    yan masanın etkisiyle canlanan sohbetimiz uzun bir süre devam ediyor ve işte kalkma saati kız bize bakıyor
    arkadaş yanına yaklaşıyor kız bir kart uzatıyor
    bir saat sonra söylediği yerdeyiz
    şu an burda bu kıza aşık oldum kasaba dünya gelecek daha bir az korkutucu
    gidip gelmelerimle inleyen şu kız
    onu burdan götüreceğim biz birbirimize hayat verdik
    benden hoşlandı biliyorum
    olacak bu iş

    arkadaş sesleniyor yeter haydi bizi de düşün
    arkama bakıyorum bembeyaz baldırlarını görüyorum karanlıkta
    ve aynı inlemeler gülüşmeler demin benle olduğu gibi
    aşkımı yitiriyorum
    onun için biraz olsun farklı olduğumu düşünmüştüm

  • Kiraz Karslı
    Kiraz Karslı

    herkes kendine sarılıp yaşamayı bilmeli

  • Kiraz Karslı
    Kiraz Karslı

    ne yaparsan yap insanlar seni hep son yaptığınla hatırlayacak

  • Kiraz Karslı
    Kiraz Karslı

    gecenin bağrını yırtarcasına açan tanyeri
    kimlere umut
    oldun yine kimlere
    biz yine ölenlerimizle ne kadar da kayıplardayız
    ne kadar eksik

  • Kiraz Karslı
    Kiraz Karslı

    Dünyanın bütün çiçeklerini diyorum
    Bütün çiçeklerini getirin buraya,
    Öğrencilerimi getirin, getirin buraya,
    Kaya diplerinde açmış çiğdemlere benzer
    Bütün köy çocuklarını getirin buraya,
    Son bir ders vereceğim onlara,
    Son şarkımı söyleyeceğim,
    Getirin, getirin.. Ve sonra öleceğim.



    Dünyanın bütün çiçeklerini diyorum,
    Kır ve dağ çiçeklerini istiyorum,
    Kaderleri bana benzeyen,
    Yalnızlıkta açarlar, kimse bilmez onları
    Geniş ovalarda kaybolur kokuları..
    Yurdumun sevgili ve adsız çiçekleri
    Hepinizi, hepinizi istiyorum, gelin görün beni,
    Toprağı nasıl örterseniz öylece örtün beni.



    Dünyanın bütün çiçeklerini diyorum,
    Afyon ovasında açan haşhaş çiçeklerini
    Bacımın suladığı fesleğenleri,
    Köy çiçeklerinin hepsini, hepsini,
    Avluların pembe entarili hatmisini,
    Çoban yastığını, peygamber çiçeğini de unutmayın,
    Aman Isparta güllerini de unutmayın
    Hepsini, hepsini bir anda koklamak istiyorum.
    Getirin, dünyanın bütün çiçeklerini istiyorum.



    Dünyanın bütün çiçeklerini diyorum,
    Ben köy öğretmeniyim, bir bahçıvanım,
    Ben bir bahçe suluyordum, gönlümden,
    Kimse bilmez, kimse anlamaz dilimden,
    Ne güller fışkırır çilelerimden,
    Kandır, hayattır, emektir benim güllerim,
    Korkmadım, korkmuyorum ölümden,
    Siz çiçek getirin yalnız, çiçek getirin.



    Dünyanın bütün çiçeklerini diyorum,
    Baharda Polatlı kırlarında açan,
    Güz geldi mi Kopdağı'na göçen,
    Yörükler yaylasında Toroslar'da eğleşen,
    Muş ovasından, Ağrı eteğinden,
    Gücenmesin bütün yurt bahçelerinden
    Çiçek getirin, çiçek getirin, örtün beni,
    Eğin türkülerinin içine gömün beni.



    Dünyanın bütün çiçeklerini diyorum,
    En güzellerini saymadım çiçeklerin,
    Çocukları, öğrencileri istiyorum.
    Yalnız ve çileli hayatımın çiçeklerini,
    Köy okullarında açan, gizli ve sessiz,
    O bakımsız, ama kokusu eşsiz çiçek.
    Kimse bilmeyecek, seni beni kimse bilmeyecek,
    Seni beni yalnızlık örtecek, yalnızlık örtecek.



    Dünyanın bütün çiçeklerini diyorum,
    Ben mezarsız yaşamayı diliyorum,
    Ölmemek istiyorum, yaşamak istiyorum,
    Yetiştirdiğim bahçe yarıda kalmasın,
    Tarumar olmasın istiyorum, perişan olmasın,
    Beni bilse bilse çiçekler bilir, dostlarım,
    Niçin yaşadığımı ben onlara söyledim,
    Çiçeklerde açar benim gizli arzularım.



    Dünyanın bütün çiçeklerini diyorum,
    Okulun duvarı çöktü altında kaldım,
    Ama ben dünya üstündeyim, toprakta,
    Yaz kış bir şey söyleyen toprakta,
    Çile çektim, yalnız kaldım, ama yaşadım,
    Yurdumun çiçeklenmesi için daima yaşadım,
    Bilir bunu bahçeler, kayalar, köyler bilir.
    Şimdi sustum, örtün beni, yatırın buraya,
    Dünyanın bütün çiçeklerini getirin buraya...

    Ceyhun Atuf Kansu

  • Kiraz Karslı
    Kiraz Karslı

    siz de ben gibi alışkanlıklardan vaz geçemeyenlerden alışkanlıkların konforuna sığınanlardan mısınız efenim
    eyvah ki ne eyvah

  • Kiraz Karslı
    Kiraz Karslı

    yanlış insanlarla olmaktansa yalnız insan olmak yeğdir

  • Kiraz Karslı
    Kiraz Karslı

    özgür insanlar
    halldor laxness

  • Kiraz Karslı
    Kiraz Karslı

    aleksandr soljenitsin

    rusyayı eleştirdiği için mahkum oldu
    sürgün edildi.
    batı ona ödül verdi.
    Nobel ödülü
    bir yerden tanıdık geldi mi bunlar

  • Kiraz Karslı
    Kiraz Karslı

    Ben gece gibiyim sana küçük çiçek
    Yalnız duruluk, yalnız karanlıkta gizlenen
    Uyanık bir sessizlik verebilirim sana
    Gözlerini açınca sabahleyinseni, anı5larla vızıldayankuşlarla öten bir dünyaya bırakacağım. gençliğinin derinliğine düşen bir damla yaş olacakson armağanım
    Gülüşünü daha da güzelleştirecek günün duygusuz sevincinde sislendirecek görünüşünü

  • Kiraz Karslı
    Kiraz Karslı

    senin çocuğun değil de küçük bir köpek yavrusu olsaydım, anne, yemek yemeye kalksaydım tabağından, ses çıkarır mıydın
    çekil, yaramaz köpek! diye kovar mıydın beni?
    öyleyse git anne git, beni çağırmaya geldiğin zaman gelmem yanına artıkverdiğin yemeği yemem.
    tagore

  • Kiraz Karslı
    Kiraz Karslı

    Bir gece başladı yıldızsız, aysız;
    Ne horozlar öttü, ne sabah oldu...
    Kibritler ıslaktır, çakmağım yağsız
    Dar odam ebedî ışıksız kaldı.

    Bırakmaz yakamı, dört yanım duvar;
    Ne kapı, ne baca, ne pencere var...
    Ne mektup gönderir sevdiğim dostlar,
    Ne de bir tanıdık kapımı çaldı.

    Bir zaman karnımı doyuran toprak
    Üstüme gölgelik, altıma yatak.
    Hiç ümit etmezken olacağa bak;
    Nihayet ağzıma, gözüme doldu.

    Ve işte dünyada en son arkadaş
    Başımın ucunda dikili bir taş.
    Bitti, doğduğum gün başlayan savaş,
    Kâinat benimle beraber öldü...

    (Dosta Doğru)

    Abdurrahim Karakoç

  • Kiraz Karslı
    Kiraz Karslı

    merhamet denen şey sadece bir acıma değil sevgiyle harmanlanmış şefkatle yoğrulmuş ve affedicilikte vücut bulmuş aşkın o en insani halidir.

  • Nedret Güvenç
    Nedret Güvenç

    şarkılar güzel ama kimse kimseye bu kadar mecbur olamaz olmamalı
    kendi içindeki bir ilhamla yaşamalı insan ne yaşarsa kimle yaşarsa yaşasın

  • Yusuf İşler
    Yusuf İşler

    "İnsan kaç hayat yaşarsa, o kadar ölümle ölür."
    Oscar Wilde

  • Kiraz Karslı
    Kiraz Karslı

    Günün tükendiği bu saatlerde
    Tüm doğa canla başla çalışıyor.
    Gece vakti bu yıldızlardan inen
    Ne acayip bir korkudur kim bilir?

    Etkisinde kalmış nice gizemin,
    Kaygılı, bir yandan tir tir titriyor,
    Karanlıkta, bilinmeyen bir gücün
    Gözlerini üstünde hissediyor.

    Ne büyük dehşet kendini tanımak!
    Kaçışı olmadan, durmadan çalışmak,
    Ebediyetin içinde devinen
    Varlığın merhametine kalmak!

    Bu nasıl kara, zor bir bulmaca
    Amaçlar ve çözümler gizleniyor,
    Birileri titrerken aşağıda,
    Yukarda birileri düş görüyor.

    (1888-97)

    Fransızca'dan çeviren: Tozan ALKAN

    Victor Hugo

  • Bekir Şahin
    Bekir Şahin

    Sözün bittiği noktada gecenin tenhasına bir aşk bırak…

  • Kiraz Karslı
    Kiraz Karslı

    her gölgeler karaltılar ve rüzgarın şarkısı nasıl da kalabalığız

  • Kiraz Karslı
    Kiraz Karslı

    acılar daha şiddetli, elemler özlemler pişmanlıklar keşkeler nasılda aceleyle abanır üstüne doğacak güne yakalanmama telaşı ve ihtirasıyla
    her şey bir suçlu edasıyla

  • Kiraz Karslı
    Kiraz Karslı

    gecenin sessizliğinde nasıl bir çığlık vardır bilemezsiniz.
    nasıl da dolu dizgin akar hayat
    herşey nasıl da birazdan günışıyacak acele et telaşındadır

  • Kiraz Karslı
    Kiraz Karslı

    kayıp zaman dans etmeyi çok severim.
    kendi iç ritmimin eşliğinde ben hep danseder haldeyim.

  • Kiraz Karslı
    Kiraz Karslı

    müslümanın derdi gece azarmış
    gece el ayak çekilip kişi kendiyle kalınca başlar musikinin en trajiği