yazılarımızın altında 'bu mesajı sil' bulunmasına rağmen tıkladığınızda bu mesajı silme yetkiniz yok demesi :) Garip ama gerçek,madem ki hakkım yok niçin varmış gibi gösteriyosun,amacın ne :)
bir bebeğe 'kıymafelek' isminin konulması.. (ailenin doğan her erkek cocuğunun haftasını doldurmadan vefat etmesiyle son çare olarak dua baabında konulmuş bi isim.allah ın işine bakın ki bu çocuk yaşadı :) felek kıymadı yanii..)
Şişli'deki bir dürümcünün reklâm broşüründen harfi harfine aktarılmıştır... Diyet, perhiz, rejim gibi faaliyetler hedefte Türk delikanlılarının ve genelde de Türk milletinin devamını engellemek için dış mihraklar tarafından gündeme getirilmiş şuurlu bir düzmecedir... Gaye, eskiden bir koyunu, bir oturuşta götüren dev gibi babayiğit atalarımızı ve tarlada doğum yaptıktan sonra bebeğini kundaklayıp, elde orak tarlada çalışmaya devam eden Türk kadınlarını… Kalori hesaplayan, hapşırınca yatağa giren, fitness ve aerobik yapan çıtkırıldım tiplere dönüştürmek ve büyük Türk ırkını Çinliler, Japonlar gibi sıska, zayıf ve sağlıksız bir ırk haline getirmektir... İcabı halinde 240 kiloluk top mermisini tek başına namluya süren bir babayiğidin, kalori hesaplayan, yoğurtlu kebabı reddeden bir züppe haline getirilmesinden daha büyük bir soykırım olabilir mi? ..İç yağının, kuyruk yağlarının, anamızın Vita yağının kolesterol yaptığı palavradır… Kolesterol, kebapları yedikten sonra iki şişe soda içerek ayarlanabilecek bir gaz durumudur...Sakın bu oyuna düşmeyin… Feminizm, kadın hakları, çevre şuuru ve eşitlik adı altında Türk kızlarının akılları çelinerek, yemek yapmayı bilmeyen, bizim istikbalimiz olan yavrularını, abuk subuk yiyeceklerle yetiştirecek, damak zevki gelişmemiş, sunta kılıklı diyet bisküvilerini yiyecek sanan bir hale getirmişlerdir… Ayrıca kör olası dış mihraklar, bu kızlarımıza kebap, soğan, çiğ köfte vb… Lezzetleri yiyen, bardak bardak şalgam suyu içen yiğitlerimize hanzo-kıro gibi sıfatlar takmayı öğretmişlerdir...Ayrıca son yıllarda moda gibi gösterilmeye çalışılan Çin mutfağı diye bir şey yoktur...Bu sözde mutfak, acayip zerzevat ile acayip mahlûkatın, wog adı verilen bir tencerede yarı pişmiş yarı çiğ olarak hazırlanıp insanlara eziyet olsun diye sopalarla yenmesinden ibaret bir hokkabazlıktır… Sakın kanmayın, sakın yemeyin... Helal değildir! .. Unutmayın su uyur, düşman uyumaz! …
Geçenlerde aylardır görmediğim bir arkadaşımla Akmerkez Home Store'da buluştuk… Amaç sohbetti... Ve o da şuşhi seviyordu… Ben bir türlü sevemedim… Üstelik çubuk kullanmamak konusunda da kararlıyım... Özel maharet sergileyerek yemek yemek istemiyorum…Kova burcu olarak beni ve iştahımı engelliyor duygusuna kapılıyorum…Neyse, konu bu değil... Garsonla diyaloğumuzu anlatmak istiyorum... ben: Bir konyak lütfen… garson: Martell olur mu? ben: Evet olur… garson: Kahve alır mısınız? aben: Hayır, ben çay istiyorum twinings mavi lütfen... garson: Yok. Sadece lipton var… ben: Peki, kalsın o zaman… Aradan yarım saat geçer… ben: Biraz Şam fıstığı alabilir miyim? garson: Yok. Karışık çerez var. ben: Bu durumda şimdi sizde çikolata da yoktur. garson: Hayır yok. Vardı kaldırdık. koymayı düşünüyoruz ilerde.! ! Bir zaman sonra... Acıktım. ben: Bir penne Genove garson: Olur ben: Ama fıstıklı olmasın. garson: Olmaz. Onun sosu önceden karıştırılıyor... Olur dersem yalandır… Şimdi adamı döveceğim. Hatta hır çıkaracağım ama arkadaşıma ayıp olur...Adam dışarı çıksa hemen orada bütün bunları satan bir stand var... Yukarı Makro'ya bile gitmesine gerek yok… Ayrıca dünyanın parasına bu konyağı belli bir damak zevki için listede tutuyorsan, o zaman yanında bir şeyler vermek durumundasın... Alt tarafı kremalı, sarımsaklı fesleğen soslu bir makarnaya fıstık katmadan sos yapsan ne olur veya sadece fesleğenli bir alternatif sunsan…… :) Neyse kesin bir daha gidilecek ve bu konu halledilecek… Bu sadece isim ve para alma işi olmamalı... Sürekli bir iş yapmak ve aynı kaliteyi tutturmak için yaptığı işe saygı ve duygusal zekâ gerekiyor…
bazı pipitayların vatan kahramanı sandıgı kişilerin aslında halis muhlis vatanhaini oldugu gerçegi...........................ufacık çocuklara uyusturucu temin eden ticaretini yapan sonrada vatan severlige soyunan ülkücü tipler hala bolca var aramızda..........................adları batsın...felsefeleri kahrolsun................kokain içe içe gebersinler.........
türkeş in sögüsledigi trilyonlar yurtdısından çıktı...kabak gibi yakalandı ama nedense bi tanesi çıkıpta demediki,ulan nerden geldi bu degirmenin suyu.........yıllardır anlatamadık su milliyetçilere kandırıldıklarını,kullanıldıklarını.....devletin oyuncagı olduklarını....
Kimya biliminin dehası Lavoisier'nin, asil eğitimi hukuktu ve Paris Barosu'na kayıtlı avukattı. Bilimsel gözlem ve yorum üzerine yaptığı konuşmaları ile ünü bütün dünyaya yayılmıştı. Kimya bilimini reddeden insanların kafasını gösterip:
'Bu kelleler hiçbir şeye yaramaz' dediği için tutuklandı. Ayni gün yargılanıp ölüme mahkum edildi.
Lavoisier, matematikçi Lagrange'i çağırdı:
'Kellem giyotinden sepete düştüğünde gözlerime bak; eğer iki kere kırpıyorsam bil ki, insan kafası kesildikten sonra bir süre daha beyninin düşünmekte olduğunu anlarız.'
Lavoisier'nin kafası kesildikten sonra sepete düştü ve gülerek iki kere göz kırptı. Matematikçi Lagrange diyor ki:
'Lavoisier'nin son saniyedeki ispat arayışı, bilimselliğin yüzyıllar sürecek meşalesidir. Ama o kafalar ufunet üretmek için asırlarca karanlıkta sürünecekler...'
yazılarımızın altında 'bu mesajı sil' bulunmasına rağmen tıkladığınızda bu mesajı silme yetkiniz yok demesi :) Garip ama gerçek,madem ki hakkım yok niçin varmış gibi gösteriyosun,amacın ne :)
olmazı olur eden insanlar:D garip ama gerçek var bu insanlar...:D
bir bebeğe 'kıymafelek' isminin konulması..
(ailenin doğan her erkek cocuğunun haftasını doldurmadan vefat etmesiyle son çare olarak dua baabında konulmuş bi isim.allah ın işine bakın ki bu çocuk yaşadı :) felek kıymadı yanii..)
Bir entrye 5 kez yazma hakkımız olmasına rağmen 3 den fazla yazamayışımız...
Şişli'deki bir dürümcünün reklâm broşüründen harfi harfine aktarılmıştır...
Diyet, perhiz, rejim gibi faaliyetler hedefte Türk delikanlılarının ve genelde de Türk milletinin devamını engellemek için dış mihraklar tarafından gündeme getirilmiş şuurlu bir düzmecedir... Gaye, eskiden bir koyunu, bir oturuşta götüren dev gibi babayiğit atalarımızı ve tarlada doğum yaptıktan sonra bebeğini kundaklayıp, elde orak tarlada çalışmaya devam eden Türk kadınlarını… Kalori hesaplayan, hapşırınca yatağa giren, fitness ve aerobik yapan çıtkırıldım tiplere dönüştürmek ve büyük Türk ırkını Çinliler, Japonlar gibi sıska, zayıf ve sağlıksız bir ırk haline getirmektir... İcabı halinde 240 kiloluk top mermisini tek başına namluya süren bir babayiğidin, kalori hesaplayan, yoğurtlu kebabı reddeden bir züppe haline getirilmesinden daha büyük bir soykırım olabilir mi? ..İç yağının, kuyruk yağlarının, anamızın Vita yağının kolesterol yaptığı palavradır… Kolesterol, kebapları yedikten sonra iki şişe soda içerek ayarlanabilecek bir gaz durumudur...Sakın bu oyuna düşmeyin… Feminizm, kadın hakları, çevre şuuru ve eşitlik adı altında Türk kızlarının akılları çelinerek, yemek yapmayı bilmeyen, bizim istikbalimiz olan yavrularını, abuk subuk yiyeceklerle yetiştirecek, damak zevki gelişmemiş, sunta kılıklı diyet bisküvilerini yiyecek sanan bir hale getirmişlerdir… Ayrıca kör olası dış mihraklar, bu kızlarımıza kebap, soğan, çiğ köfte vb… Lezzetleri yiyen, bardak bardak şalgam suyu içen yiğitlerimize hanzo-kıro gibi sıfatlar takmayı öğretmişlerdir...Ayrıca son yıllarda moda gibi gösterilmeye çalışılan Çin mutfağı diye bir şey yoktur...Bu sözde mutfak, acayip zerzevat ile acayip mahlûkatın, wog adı verilen bir tencerede yarı pişmiş yarı çiğ olarak hazırlanıp insanlara eziyet olsun diye sopalarla yenmesinden ibaret bir hokkabazlıktır… Sakın kanmayın, sakın yemeyin... Helal değildir! ..
Unutmayın su uyur, düşman uyumaz! …
Geçenlerde aylardır görmediğim bir arkadaşımla Akmerkez Home Store'da buluştuk…
Amaç sohbetti... Ve o da şuşhi seviyordu… Ben bir türlü sevemedim… Üstelik çubuk kullanmamak konusunda da kararlıyım... Özel maharet sergileyerek yemek yemek istemiyorum…Kova burcu olarak beni ve iştahımı engelliyor duygusuna kapılıyorum…Neyse, konu bu değil... Garsonla diyaloğumuzu anlatmak istiyorum...
ben: Bir konyak lütfen…
garson: Martell olur mu?
ben: Evet olur…
garson: Kahve alır mısınız?
aben: Hayır, ben çay istiyorum twinings mavi lütfen...
garson: Yok. Sadece lipton var…
ben: Peki, kalsın o zaman…
Aradan yarım saat geçer…
ben: Biraz Şam fıstığı alabilir miyim?
garson: Yok. Karışık çerez var.
ben: Bu durumda şimdi sizde çikolata da yoktur.
garson: Hayır yok. Vardı kaldırdık. koymayı düşünüyoruz ilerde.! !
Bir zaman sonra... Acıktım.
ben: Bir penne Genove
garson: Olur
ben: Ama fıstıklı olmasın.
garson: Olmaz. Onun sosu önceden karıştırılıyor... Olur dersem yalandır…
Şimdi adamı döveceğim. Hatta hır çıkaracağım ama arkadaşıma ayıp olur...Adam dışarı çıksa hemen orada bütün bunları satan bir stand var... Yukarı Makro'ya bile gitmesine gerek yok… Ayrıca dünyanın parasına bu konyağı belli bir damak zevki için listede tutuyorsan, o zaman yanında bir şeyler vermek durumundasın... Alt tarafı kremalı, sarımsaklı fesleğen soslu bir makarnaya fıstık katmadan sos yapsan ne olur veya sadece fesleğenli bir alternatif sunsan…… :)
Neyse kesin bir daha gidilecek ve bu konu halledilecek…
Bu sadece isim ve para alma işi olmamalı... Sürekli bir iş yapmak ve aynı kaliteyi tutturmak için yaptığı işe saygı ve duygusal zekâ gerekiyor…
bazı pipitayların vatan kahramanı sandıgı kişilerin aslında halis muhlis vatanhaini oldugu gerçegi...........................ufacık çocuklara uyusturucu temin eden ticaretini yapan sonrada vatan severlige soyunan ülkücü tipler hala bolca var aramızda..........................adları batsın...felsefeleri kahrolsun................kokain içe içe gebersinler.........
feto amerikalarda catır catır paraları yiyo ama bi kişi demezki; hooop bilader nerden geliyo bu degirmenin suyu....
türkeş in sögüsledigi trilyonlar yurtdısından çıktı...kabak gibi yakalandı ama nedense bi tanesi çıkıpta demediki,ulan nerden geldi bu degirmenin suyu.........yıllardır anlatamadık su milliyetçilere kandırıldıklarını,kullanıldıklarını.....devletin oyuncagı olduklarını....
cem uzan yüzde 7 oy aldı....
acaba demiyorum
çocuk katili insan görünümünde..
Kimya biliminin dehası Lavoisier'nin, asil eğitimi hukuktu ve Paris
Barosu'na kayıtlı avukattı. Bilimsel gözlem ve yorum üzerine yaptığı
konuşmaları ile ünü bütün dünyaya yayılmıştı. Kimya bilimini reddeden
insanların kafasını gösterip:
'Bu kelleler hiçbir şeye yaramaz' dediği için tutuklandı. Ayni gün
yargılanıp ölüme mahkum edildi.
Lavoisier, matematikçi Lagrange'i çağırdı:
'Kellem giyotinden sepete düştüğünde gözlerime bak; eğer iki kere
kırpıyorsam bil ki, insan kafası kesildikten sonra bir süre daha beyninin
düşünmekte olduğunu anlarız.'
Lavoisier'nin kafası kesildikten sonra sepete düştü ve gülerek iki kere göz
kırptı. Matematikçi Lagrange diyor ki:
'Lavoisier'nin son saniyedeki ispat arayışı, bilimselliğin yüzyıllar
sürecek meşalesidir. Ama o kafalar ufunet üretmek için asırlarca
karanlıkta sürünecekler...'