Kültür Sanat Edebiyat Şiir

gaflet sizce ne demek, gaflet size neyi çağrıştırıyor?

gaflet terimi Mâi Eflatun tarafından tarihinde eklendi

  • Kadir Yıldız
    Kadir Yıldız

    uyan ey gözlerim gafletten uyan! uyan uykusu bol gözlerim uyan.. müziğini yüksek ihtimalle biliyorsunuzdur.. yanılmıyorsam 4. muradın sabah namazına kalkamamasından sonra kaleme aldığı ilahi.

  • Necmettin Yılmaz
    Necmettin Yılmaz

    Eden kendisine eder, yapan bulur ve çeker!
    Unutma!
    Kazanmak koca bir ömür ister, kaybetmek ise anlık gaflet yeter! ... (Hz.Mevlana)

  • Candle In The Wind
    Candle In The Wind

    İnsanlar Uykudadır; Ölünce Uyanırlar. (Hadis-i Şerif)

  • Süheyla Yener
    Süheyla Yener

    kazanma kuşağında kaybetmeye meylettirilmiş ruhu yaralamak üzere içimizde sakladığımız, varlığın gayesinden uzaklaşıp nefsin fısıltılarıyla hemdem olmaya çağıran, uyanmadıkça artan cılız bir ses...

  • Enis Altay
    Enis Altay

    gaflet, değil ölümü unutmak, ne için yaşadığını bilmemektir.
    değil ölmek, hiç yaşlanmayacakmış gibi yaşamaktır,
    allahı sadece sığınılan güvenilen bir varlık görmektir
    başı sıkıştığında ona yönelmek dua istemektir ondan hariç dönüp bakmamak hatta hatırlamamaktır.
    başıma şer geldiği vakit allahatn hesap sormak, hayırla sonuçlanan işlerde böbürlenmektir

    insan ne için yaşadığını bilmedikçe, aölümü anlayamaz.
    ölümü anlamak için yaşamayı tanımak lazım yani gafletten kurtulmak..

    allaha yönelmedikçe, zikretmedikçe, tevekkül etmedikçe, ibadet etmedikçe, dua etmedikçe, güzel ahlak sahibi olmadıkça GAFLETTEN kurtulunmaz. çünkü gaflet; ibadet etmemek demektir.
    çünkü gaflet; tevekkül etmemek demektir
    çünkü gaflet; dünyaya aldanmak demektir
    çünkü gaflet; allahı unutmak, dünyaya aşık olmak, ne için yaşadığını bilmemek demektir
    gaflet; ölmeyecekmiş gibi yaşamak demektir..
    rabbim bizi gaffetten kurtarsın inşallah.
    heder olmaktan
    zelil olmaktan kurtarsın inşallah. selam ve dua ile...

  • Mehmet Küçük
    Mehmet Küçük

    gaflet benden uzak dur, ileri yanaş

  • Onur Bilge
    Onur Bilge

    APTALIN İŞİDİR.

  • Ahsen Hüvel
    Ahsen Hüvel

    İnsanlar hapishane hücresinden darağacına götürülürken asla uyuklamazlar ama beşikten mezara giden yolda horul horul uyurlar!

  • Onur Bilge
    Onur Bilge

    KEDİ GİBİ

    Kuyruğunu kovalayan kedi gibi
    Dönüyorsun usanmadan, deli gibi!
    Ömür kısa, vakit bahar yeli gibi
    Geçiverir; artık uyan, bu gafletten!

    Onur BİLGE


    http://www.antoloji.com/siir/siir/siir_SQL.asp? sair=42021&siir=608290&order=oto

  • Ahmet Bayrak
    Ahmet Bayrak

    'çocuk gafletten dolayı büyür,aklı kemale erinceartık büyümez olur.mamurluğun sebebi gaflet,viranlığın sebebi de uyanıklıktır.'
    ...
    'bütün insanlar,Hakk'ın maksadından gafil olarak,O'nun hizmetini yerine getirirler,kendi maksatları ise başkadır.'
    ...
    'bu gururlanma nedir? özden,içten gafil olmaktır; buzun güneşten gafil olarak donup kalması gibi.fakat su,güneşten haberdar olunca buz kalmaz,çözülür ve erir.'....................................................................(*)

  • Bora Aslan
    Bora Aslan

    yanilgi icinde olmak..kendini bilmezlik..

  • Scemal Eklemezler
    Scemal Eklemezler

    Uyandığım rüyamda bile gafletten uzaktım...ki rüyalar gaflete yorulur.
    Ordan oraya koşan ben; hep rüyada hareketli,hep rüyada endişeli.Hayatıma kaldığım yerden devam eden ben; hissiz, endişesiz...

    - Hangisi gaflet...rüyalarım bir ayık, gerçeğim daha bir uyurgezer?

  • Kaim El Mehdi
    Kaim El Mehdi

    Uyan ey ehl-i gaflet uyan! ! ! Gafil gönlünde ikamet ediyor o mel'un şeytan...(f.el f.)

  • Kimse Siz
    Kimse Siz

    Savaş Ay'n A Takımı'ndaki maskotu olan peluş gorilin adı.

  • Serseri
    Serseri

    KENDİNİ KANDIRMA YÖNTEMLERİ

    Ölümü göz ardı ettiren ve gafleti doğuran nedenlerin dışında bir de insanların kendi kendilerini avutmak için kullandıkları savunma mekanizmaları vardır. Bu kendini kandırma yöntemlerini birkaç madde halinde inceleyebiliriz.

    Yaşlılık dönemine erteleme düşüncesi: Bu savunma mekanizması gençlerde ve orta yaşlılarda görülür. Bunu kullanan insan, genelde 60-70 yıl yaşayacağını hesaplar ve ancak ömrünün son yıllarını bu tür 'iç karartıcı' konulara ayırmaya karar verir. Hayatının en güzel yıllarında böyle 'kasvetli' konularla kafasını yormak istemez. Bunun için dünyadan elini eteğini çekeceği bir zamanı uygun görür. Böylece, ölüme ve öbür dünyaya hazırlanmak için de yaşamından bir pay ayırmış olduğunu düşünür ve vicdanını rahatlatır.

    Halbuki bir saniye sonra yaşayacağının bile garantisi olmayan, daha ne kadar yaşayacağını, nerede ve ne zaman öleceğini asla bilmeyen bir insanın böyle uzun vadeli sonuçsuz hesaplar yapmasının ne büyük bir gaflet olduğu ortadadır. Her gün etrafında kendisiyle yaşıt hatta daha genç pek çok kişi ölür. Gazeteler ölüm ilanlarıyla doludur. Televizyonlarda her gece birçok ölüm haberi izler. Çoğu zaman, büyük küçük, kendi yakınlarının ölümlerine tanık olur. Fakat etrafındaki insanların bir gün hatta belki de yarın, kendi ölümüne de tanık olacaklarını, kendi ölüm ilanını okuyacaklarını aklına getirmez. Kaldı ki, o beklediği 'yaşlılık' sınırına kadar yaşasa bile bir şey değişmeyecek, sahip olduğu zihniyeti değiştirmediği sürece, ölümle karşı karşıya gelene dek erteleme mantığını sürdürecektir.

    'Cehennemde cezamı çeker ve çıkarım' mantığı: Toplumda oldukça yaygın olan bu görüş, gerçekte batıl inançtan başka bir şey değildir. (Çünkü hiçbir Kurani temeli yoktur.) Kuran'ın hiçbir yerinde bir süre cehennemde ceza görüp, sonra bağışlanarak cennete alınanlardan söz edilmez. Tam tersine, konu ile ilgili tüm ayetlerde, kıyamet günü müminlerin ve kafirlerin kesin bir biçimde ayrılacakları, müminlerin ebediyen cennete girecekleri, kafirlerin ise ebediyen cehenneme, aşağılık bir azabın içine sürülecekleri bildirilmiştir:

    Dediler ki: 'Sayılı günlerin dışında, ateş asla bize değmeyecektir.' De ki: 'Allah katından bir ahid mi aldınız? -ki Allah asla ahdinden dönmez- Yoksa Allah'a karşı bilmediğiniz bir şeyi mi söylüyorsunuz? ' Hayır; kim bir kötülük işler de günahı kendisini kuşatırsa, (artık) onlar, ateşin halkıdırlar, orada süresiz kalacaklardır. İman edip salih amellerde bulunanlar ise cennet halkıdırlar, orada süresiz kalacaklardır. (Bakara Suresi, 80-82)

    Bir diğer ayette şöyle denir:

    Bu, onların: 'Ateş bize sayılı günler dışında kesinlikle dokunmayacak' demelerindendir. Onların bu iftiraları, dinleri konusunda kendilerini yanılgıya düşürmüştür. (Al-i İmran Suresi, 24)

    Cehennem, insanın hayal gücünün alamayacağı kadar büyük acıları yaşayacağı bir yerdir. cehennem Allah'ın 'Kahhar', 'Cebbar' sıfatlarının en şiddetli tecelli ettiği ve dünyadaki hiçbir azapla kıyaslanamayacak azaplarla dolu, korkunç bir ortamdır. Parmağının ucu yanınca bile canı çok acıyan aciz bir insanın rahat ve umursuz bir şekilde böyle bir azabı göze aldığını söylemesi, akletmediğinin açık bir göstergesidir. Allah'ın azabını hafife alan, rahatlıkla karşılayan bir kimse gerçekte Allah'ın kadrini gereği gibi takdir edemeyen, akledemeyen bir insandır.

    Ben zaten cennete gireceğim mantığı: Kendilerinin mutlaka cennete gireceğini iddia eden insanlar vardır. Dünyada iyilik olarak tanımladıkları ufak tefek birtakım şeyleri yaparak ve kötülük olarak tanımladıkları birtakım şeylerden uzak durarak, cennete gideceklerini sanırlar. Din hakkındaki bilgileri kulaktan dolma, hurafelerle dolu safsatalardan öteye geçmeyen bu insanlar, gerçekte Kuran'da tarif edilen güzel ahlakla hiçbir ilgisi olmayan, kendi uydurdukları bir din anlayışına sahiptirler. Sorulduğunda kendilerini en Müslüman olarak tanıtırlar. Oysa Kuran'a göre bu inanca sahip olan kişiler Allah'a birçok şeyi ortak koşan gerçek Müslümanlar değillerdir. Kehf Suresi'nde böyle bir insanın durumu şöyle anlatılır:

    Onlara iki adamın örneğini ver; onlardan birine iki üzüm bağı verdik ve ikisini hurmalıklarla donattık, ikisinin arasında da ekinler bitirmiştik. İki bağ da yemişlerini vermiş, ondan (verim bakımından) hiçbir şeyi noksan bırakmamış ve aralarında bir ırmak fışkırtmıştık. (İkisinden) Birinin başka ürün (veren yer) leri de vardı. Böylelikle onunla konuşurken arkadaşına dedi ki: 'Ben, mal bakımından senden daha zenginim, insan sayısı bakımından da daha güçlüyüm.' Kendi nefsinin zalimi olarak (böylece) bağına girdi (ve) : 'Bunun sonsuza kadar kuruyup-yok olacağını sanmıyorum' dedi. 'Kıyamet-saatinin kopacağını da sanmıyorum. Buna rağmen Rabbime döndürülecek olursam, şüphesiz bundan daha hayırlı bir sonuç bulacağım.' Kendisiyle konuşmakta olan arkadaşı ona dedi ki: 'Seni topraktan, sonra bir damla sudan yaratan, sonra da seni düzgün (eli ayağı tutan, gücü kuvveti yerinde) bir adam kılan (Allah) ı inkar mı ettin? ' 'Fakat, O Allah benim Rabbimdir ve ben Rabbime hiç kimseyi ortak koşmam.' (Kehf Suresi, 32-38)

    Yukarıdaki ayetlerde anlatılan bahçe sahibi, 'Rabbime döndürülecek olursam' ifadesiyle, Allah'a ve ahiret gününe kesin bilgiyle iman etmediğini, dolayısıyla bu konuda şüphe içinde olduğunu ortaya koymaktadır. Buna karşın, kendisinin üstün bir mümin olduğu iddiasındadır ki Allah'ın kendisini cennetle ödüllendireceğinden emindir. Günümüzde bu zihniyete sahip pek çok kişinin var olduğunu görmekteyiz.

    Bu kişiler Allah'a karşı samimiyetsiz bir tutum içinde olduklarını aslında için için kendileri de bilirler, fakat kendilerine bu gerçek hatırlatılmak istense bunu kabul etmeyip hemen kendilerini temize çıkarmaya çalışırlar. Dinin hükümlerini uygulamanın önemsiz olduğunu öne sürer, mahalledeki dindar görünümlü kişilerin aslında ne kadar namussuz, ahlaksız olduğunu iddia ederek kendilerini aklamaya uğraşırlar. Kalplerinin temiz olduğunu, kimsenin kötülüğünü istemediklerini, kimsenin malında, mülkünde, karısında, kızında gözleri olmadığını söyleyerek 'iyi insan' olduklarını ispatlamaya kalkarlar. Dilencilere sadaka verdiklerini, komşuya helva ikram ettiklerini, senelerce gece gündüz çalıştıklarını, insanlara hizmet ettiklerini, bundan daha iyi Müslümanlık olmadığını savunurlar. Ancak bu kişinin, Müslüman olması şartınınçevresiyle iyi geçinmek değil, Allah'a kul olmak ve O'nun hükümlerine itaat etmek olduğunu bilmez ya da bilmezlikten gelirler.

    Samiyetsizliklerinin en büyük göstergesi ise, sahip oldukları sapkın din anlayışına dayanak bulmak için birtakım bahaneler üretmeleridir. Kendi yaşamlarını meşrulaştırmak için kullandıkları, 'en büyük ibadet çalışmaktır', 'mühim olan kalp temizliğidir' gibi ifadeler en çok rastlanılan örneklerdendir. Bu ifadeler Kuran'da bildirildiği üzere din öne sürülerek Allah'a karşı yalan söylemekten ibarettir. Ve Allah böyle bir ahlaka karşılık olarak sonsuz azap yurdu cehennem ile insanları uyarmaktadır. Bu tür kişiler, Bakara Suresi'nin 9. ayetinde bildirildiği üzere; '(sözde) Allah'ı ve iman edenleri aldatırlar. Oysa onlar, yalnızca kendilerini aldatırlar da şuurunda değildirler.' (Bakara Suresi, 9)

    Çifte standart mantıklar: İnsan, farklı bir kendini kandırma yöntemi daha geliştirmiş olabilir. Ölüm aklına geldiğinde sonsuza dek yok olacağını düşünür ve bunun dehşetiyle Allah'ın vaat ettiği sonsuz bir hayatın 'var olabileceğine' yüzde elli ihtimal verir. Böylece kendi içinde bir nevi umut ışığı yakar. Öte yandan, Allah'ın kendisine yüklediği birtakım sorumluluklar olduğu aklına gelince de, diğer yüzde elli ihtimali düşünür. 'Nasılsa toprak olup yok olacağım, ölümden sonra hayat yoktur' diyerek hesap verme, cehennem azabıyla karşılaşma gibi korku ve endişelerini bastırır. Her iki durumda da gaflet halinin ona verdiği bir nevi sarhoşluk hali içerisinde ölüm onu yakalayıncaya kadar yaşamını sürdürür.

  • Mâi Eflatun
    Mâi Eflatun

    Uyan ey gozlerim gafletten uyan
    Uyan uykusu cok gozlerim uyan
    Azrail’in kasdi canadir inan
    Uyan ey gozlerim gafletten uyan
    Uyan uykusu cok gozlerim uyan

    III.Murat

    *Muratî mahlasıyla tasavvufi şiirleri mevcuttur pek çok osmanlı padişahı gibi..cennet mekân..