Futbolun Türkçesi "ayak oyunu'dur." Ayak topu olarak yanlış çevirilir. Ve bizim kültürümüzde ayak oyunu dolandırıcı işidir. Futbol adı altında sahada topun dolandırılması işi toplumun dolandırılmasıdır. Ayak oyunu temelinde hırsızlığa dayanır. Topun ayak yolu ile çalınması işidir. Top çalma çabasının etkileri sadece oyuncular üzerinde görülmez. Seyirciler bu hırsızlığın gönüllü taraftarları ve hatta kışkırtıcıları konumundadır. Ayak oyununun futbol ile olağanlaşmadığı tarihlerin toplumsal ilişkilerde çalmak işi ayıplanılan bir etkinliktir. Ancak taraftar olarak top çalma işini 11 topçuya sözleri ile şiddetle öneren kitleler, toplum içine karıştıklarında çalma işini kendi iç seslerinden cımbızla ayıklar, çal seçeneğini kolaylıkla seçerler. İzleyici sıralarından oyunculara "vur, kır, parçala, bu oyunu kazan" diye bağırarak yavuz hırsızlık önerisinde bulundukları açıktır. Görüntü gösteren araçların tüm günlük anı kaplaması ve bu yayılmaya eş biçimde toplumda zorla alı koyma, hırsızlık, dayak, güç gösterileri ve canavarlıkların artışının altında sadece yasal yapının işlememesi yoktur. İşleyen bir doğru yasal yapıyı isteyecek bilinçler "futbol" yani "ayak oyunu" ile mankurtlaştırıldığı için toplum çürümüş ve çığırından çıkmıştır.
Ayak oyunu çimenliğinde ortaya serilen oyunun yönü ve ilişkileri toplumsal iç savaşın bir ön öğrencesidir. Bu ilişkiyi biz Eski Batı, Amerikan kasabalarından (kovboy) biliyoruz. Kasabanın sözde uzlaşmaz çelişkileri kasabanın ortasından geçen yolun iki yanında dizilirler. Hayat kadınları, bar, at tımarcısı yolun bir yanında destekleşirken yolun karşısında kasaba güvenliği, bakkal, ölüm işleri, patlar ve patlayıcı satıcısı yanyana gelir. Bu kuş bakışı görünümde orta çıkan haydutlar ile güvenlikçiler bir birlerine karşı ateş ederler. Bu kurgu Amerikan toplumunun köleler ve yöneticiler, iyiler, kötüler ve çirkinler olarak ayrışarak iç savaşa gitmesi ile sonuçlanmıştır.
Önümüzde yer alan tarihsel verilersadece Amerikan kasabası ile sınırlı değildir. Divanü Lügati't Türk'e baktığımız da Türklerin "tepük" adını verdikleri deriden yapılma bir top peşinde koşturdukları oyunun varlığından bilgileniriz. Yakın dönem yaşamış Türk topluluklarına baktığımızda bu oyunun vatlığını gösteren belgeler yoktur. Divanü Lügati't Türk içinde kendine yer bulan "tepük" oyunu tarih içinde ortadan silinmiş ama geride bir iz bırakmıştır. Çevremizi saran iyilik ve kötülükleri görmeden geçip gitmemize benzer biçimde "ayak oyunu yapma" sözünü anlamadan kullanırız. "Tepük" oyunundan dilimize bu deyim arta kalmıştır. Ayak otunu oynama yapma diyen bir dilde futbolun "ayak topu" olarak Türkçeleştirilmesine şaşırmıyoruz. Ancak Türk ulusu şunu çok iyi anlamalıdır, ayak oyunu oynadığı, top çalmayı olağanlaştırdığı sürece evlerinin çevresini saran, yollarına çıkan canavarlaşmış dil daşlarından kurtulamayacaktır.
Futbolun Türkçesi "ayak oyunu'dur." Ayak topu olarak yanlış çevirilir. Ve bizim kültürümüzde ayak oyunu dolandırıcı işidir. Futbol adı altında sahada topun dolandırılması işi toplumun dolandırılmasıdır. Ayak oyunu temelinde hırsızlığa dayanır. Topun ayak yolu ile çalınması işidir. Top çalma çabasının etkileri sadece oyuncular üzerinde görülmez. Seyirciler bu hırsızlığın gönüllü taraftarları ve hatta kışkırtıcıları konumundadır. Ayak oyununun futbol ile olağanlaşmadığı tarihlerin toplumsal ilişkilerde çalmak işi ayıplanılan bir etkinliktir. Ancak taraftar olarak top çalma işini 11 topçuya sözleri ile şiddetle öneren kitleler, toplum içine karıştıklarında çalma işini kendi iç seslerinden cımbızla ayıklar, çal seçeneğini kolaylıkla seçerler. İzleyici sıralarından oyunculara "vur, kır, parçala, bu oyunu kazan" diye bağırarak yavuz hırsızlık önerisinde bulundukları açıktır. Görüntü gösteren araçların tüm günlük anı kaplaması ve bu yayılmaya eş biçimde toplumda zorla alı koyma, hırsızlık, dayak, güç gösterileri ve canavarlıkların artışının altında sadece yasal yapının işlememesi yoktur. İşleyen bir doğru yasal yapıyı isteyecek bilinçler "futbol" yani "ayak oyunu" ile mankurtlaştırıldığı için toplum çürümüş ve çığırından çıkmıştır.
Ayak oyunu çimenliğinde ortaya serilen oyunun yönü ve ilişkileri toplumsal iç savaşın bir ön öğrencesidir. Bu ilişkiyi biz Eski Batı, Amerikan kasabalarından (kovboy) biliyoruz. Kasabanın sözde uzlaşmaz çelişkileri kasabanın ortasından geçen yolun iki yanında dizilirler. Hayat kadınları, bar, at tımarcısı yolun bir yanında destekleşirken yolun karşısında kasaba güvenliği, bakkal, ölüm işleri, patlar ve patlayıcı satıcısı yanyana gelir. Bu kuş bakışı görünümde orta çıkan haydutlar ile güvenlikçiler bir birlerine karşı ateş ederler. Bu kurgu Amerikan toplumunun köleler ve yöneticiler, iyiler, kötüler ve çirkinler olarak ayrışarak iç savaşa gitmesi ile sonuçlanmıştır.
Önümüzde yer alan tarihsel verilersadece Amerikan kasabası ile sınırlı değildir. Divanü Lügati't Türk'e baktığımız da Türklerin "tepük" adını verdikleri deriden yapılma bir top peşinde koşturdukları oyunun varlığından bilgileniriz. Yakın dönem yaşamış Türk topluluklarına baktığımızda bu oyunun vatlığını gösteren belgeler yoktur. Divanü Lügati't Türk içinde kendine yer bulan "tepük" oyunu tarih içinde ortadan silinmiş ama geride bir iz bırakmıştır. Çevremizi saran iyilik ve kötülükleri görmeden geçip gitmemize benzer biçimde "ayak oyunu yapma" sözünü anlamadan kullanırız. "Tepük" oyunundan dilimize bu deyim arta kalmıştır. Ayak otunu oynama yapma diyen bir dilde futbolun "ayak topu" olarak Türkçeleştirilmesine şaşırmıyoruz. Ancak Türk ulusu şunu çok iyi anlamalıdır, ayak oyunu oynadığı, top çalmayı olağanlaştırdığı sürece evlerinin çevresini saran, yollarına çıkan canavarlaşmış dil daşlarından kurtulamayacaktır.
Futbolun Türkçesi "ayak oyunu'dur." Ayak topu olarak yanlış çevirilir. Ve bizim kültürümüzde ayak oyunu dolandırıcı işidir. Futbol adı altında sahada topun dolandırılması işi toplumun dolandırılmasıdır. Ayak oyunu temelinde hırsızlığa dayanır. Topun ayak yolu ile çalınması işidir. Top çalma çabasının etkileri sadece oyuncular üzerinde görülmez. Seyirciler bu hırsızlığın gönüllü taraftarları ve hatta kışkırtıcıları konumundadır. Ayak oyununun futbol ile olağanlaşmadığı tarihlerin toplumsal ilişkilerde çalmak işi ayıplanılan bir etkinliktir. Ancak taraftar olarak top çalma işini 11 topçuya sözleri ile şiddetle öneren kitleler, toplum içine karıştıklarında çalma işini kendi iç seslerinden cımbızla ayıklar, çal seçeneğini kolaylıkla seçerler. İzleyici sıralarından oyunculara "vur, kır, parçala, bu oyunu kazan" diye bağırarak yavuz hırsızlık önerisinde bulundukları açıktır. Görüntü gösteren araçların tüm günlük anı kaplaması ve bu yayılmaya eş biçimde toplumda zorla alı koyma, hırsızlık, dayak, güç gösterileri ve canavarlıkların artışının altında sadece yasal yapının işlememesi yoktur. İşleyen bir doğru yasal yapıyı isteyecek bilinçler "futbol" yani "ayak oyunu" ile mankurtlaştırıldığı için toplum çürümüş ve çığırından çıkmıştır.
Ayak oyunu çimenliğinde ortaya serilen oyunun yönü ve ilişkileri toplumsal iç savaşın bir ön öğrencesidir. Bu ilişkiyi biz Eski Batı, Amerikan kasabalarından (kovboy) biliyoruz. Kasabanın sözde uzlaşmaz çelişkileri kasabanın ortasından geçen yolun iki yanında dizilirler. Hayat kadınları, bar, at tımarcısı yolun bir yanında destekleşirken yolun karşısında kasaba güvenliği, bakkal, ölüm işleri, patlar ve patlayıcı satıcısı yanyana gelir. Bu kuş bakışı görünümde orta çıkan haydutlar ile güvenlikçiler bir birlerine karşı ateş ederler. Bu kurgu Amerikan toplumunun köleler ve yöneticiler, iyiler, kötüler ve çirkinler olarak ayrışarak iç savaşa gitmesi ile sonuçlanmıştır.
Önümüzde yer alan tarihsel verilersadece Amerikan kasabası ile sınırlı değildir. Divanü Lügati't Türk'e baktığımız da Türklerin "tepük" adını verdikleri deriden yapılma bir top peşinde koşturdukları oyunun varlığından bilgileniriz. Yakın dönem yaşamış Türk topluluklarına baktığımızda bu oyunun vatlığını gösteren belgeler yoktur. Divanü Lügati't Türk içinde kendine yer bulan "tepük" oyunu tarih içinde ortadan silinmiş ama geride bir iz bırakmıştır. Çevremizi saran iyilik ve kötülükleri görmeden geçip gitmemize benzer biçimde "ayak oyunu yapma" sözünü anlamadan kullanırız. "Tepük" oyunundan dilimize bu deyim arta kalmıştır. Ayak otunu oynama yapma diyen bir dilde futbolun "ayak topu" olarak Türkçeleştirilmesine şaşırmıyoruz. Ancak Türk ulusu şunu çok iyi anlamalıdır, ayak oyunu oynadığı, top çalmayı olağanlaştırdığı sürece evlerinin çevresini saran, yollarına çıkan canavarlaşmış dil daşlarından kurtulamayacaktır.
Futbolun Türkçesi "ayak oyunu'dur." Ayak topu olarak yanlış çevirilir. Ve bizim kültürümüzde ayak oyunu dolandırıcı işidir. Futbol adı altında sahada topun dolandırılması işi toplumun dolandırılmasıdır. Ayak oyunu temelinde hırsızlığa dayanır. Topun ayak yolu ile çalınması işidir. Top çalma çabasının etkileri sadece oyuncular üzerinde görülmez. Seyirciler bu hırsızlığın gönüllü taraftarları ve hatta kışkırtıcıları konumundadır. Ayak oyununun futbol ile olağanlaşmadığı tarihlerin toplumsal ilişkilerde çalmak işi ayıplanılan bir etkinliktir. Ancak taraftar olarak top çalma işini 11 topçuya sözleri ile şiddetle öneren kitleler, toplum içine karıştıklarında çalma işini kendi iç seslerinden cımbızla ayıklar, çal seçeneğini kolaylıkla seçerler. İzleyici sıralarından oyunculara "vur, kır, parçala, bu oyunu kazan" diye bağırarak yavuz hırsızlık önerisinde bulundukları açıktır. Görüntü gösteren araçların tüm günlük anı kaplaması ve bu yayılmaya eş biçimde toplumda zorla alı koyma, hırsızlık, dayak, güç gösterileri ve canavarlıkların artışının altında sadece yasal yapının işlememesi yoktur. İşleyen bir doğru yasal yapıyı isteyecek bilinçler "futbol" yani "ayak oyunu" ile mankurtlaştırıldığı için toplum çürümüş ve çığırından çıkmıştır.
Ayak oyunu çimenliğinde ortaya serilen oyunun yönü ve ilişkileri toplumsal iç savaşın bir ön öğrencesidir. Bu ilişkiyi biz Eski Batı, Amerikan kasabalarından (kovboy) biliyoruz. Kasabanın sözde uzlaşmaz çelişkileri kasabanın ortasından geçen yolun iki yanında dizilirler. Hayat kadınları, bar, at tımarcısı yolun bir yanında destekleşirken yolun karşısında kasaba güvenliği, bakkal, ölüm işleri, patlar ve patlayıcı satıcısı yanyana gelir. Bu kuş bakışı görünümde orta çıkan haydutlar ile güvenlikçiler bir birlerine karşı ateş ederler. Bu kurgu Amerikan toplumunun köleler ve yöneticiler, iyiler, kötüler ve çirkinler olarak ayrışarak iç savaşa gitmesi ile sonuçlanmıştır.
Önümüzde yer alan tarihsel verilersadece Amerikan kasabası ile sınırlı değildir. Divanü Lügati't Türk'e baktığımız da Türklerin "tepük" adını verdikleri deriden yapılma bir top peşinde koşturdukları oyunun varlığından bilgileniriz. Yakın dönem yaşamış Türk topluluklarına baktığımızda bu oyunun vatlığını gösteren belgeler yoktur. Divanü Lügati't Türk içinde kendine yer bulan "tepük" oyunu tarih içinde ortadan silinmiş ama geride bir iz bırakmıştır. Çevremizi saran iyilik ve kötülükleri görmeden geçip gitmemize benzer biçimde "ayak oyunu yapma" sözünü anlamadan kullanırız. "Tepük" oyunundan dilimize bu deyim arta kalmıştır. Ayak otunu oynama yapma diyen bir dilde futbolun "ayak topu" olarak Türkçeleştirilmesine şaşırmıyoruz. Ancak Türk ulusu şunu çok iyi anlamalıdır, ayak oyunu oynadığı, top çalmayı olağanlaştırdığı sürece evlerinin çevresini saran, yollarına çıkan canavarlaşmış dil daşlarından kurtulamayacaktır.
Futbolun türkçesi "ayak oyunu'dur." Ayak topu olarak yanlış çevirilir. Ve bizim kültürümüzde ayak oyunu dolandırıcı işidir. Futbol adı altında sahada topun dolandırılması işi toplumun dolandırılmasıdır. Ayak oyunu temelinde hırsızlığa dayanır. Topun ayak yolu ile çalınması işidir. Top çalma çabasının etkileri sadece oyuncular üzerinde görülmez. Seyirciler bu hırsızlığın gönüllü taraftarları ve hatta kışkırtıcıları konumundadır. Ayak oyununun futbol ile olağanlaşmadığı tarihlerin toplumsal ilişkilerde çalmak işi ayıplanılan bir etkinliktir. Ancak taraftar olarak top çalma işini 11 topçuya sözleri ile şiddetle öneren kitleler, toplum içine karıştıklarında çalma işini kendi iç seslerinden cımbızla ayıklar, çal seçeneğini kolaylıkla seçerler. İzleyici sıralarından oyunculara "vur, kır, parçala, bu oyunu kazan" diye bağırarak yavuz hırsızlık önerisinde bulundukları açıktır. Görüntü gösteren araçların tüm günlük anı kaplaması ve bu yayılmaya eş biçimde toplumda zorla alı koyma, hırsızlık, dayak, güç gösterileri ve canavarlıkların artışının altında sadece yasal yapının işlememesi yoktur. İşleyen bir doğru yasal yapıyı isteyecek bilinçler "futbol" yani "ayak oyunu" ile mankurtlaştırıldığı için toplum çürümüş ve çığırından çıkmıştır.
Ayak oyunu çimenliğinde ortaya serilen oyunun yönü ve ilişkileri toplumsal iç savaşın bir ön öğrencesidir. Bu ilişkiyi biz Eski Batı, Amerikan kasabalarından (kovboy) biliyoruz. Kasabanın sözde uzlaşmaz çelişkileri kasabanın ortasından geçen yolun iki yanında dizilirler. Hayat kadınları, bar, at tımarcısı yolun bir yanında destekleşirken yolun karşısında kasaba güvenliği, bakkal, ölüm işleri, patlar ve patlayıcı satıcısı yanyana gelir. Bu kuş bakışı görünümde orta çıkan haydutlar ile güvenlikçiler bir birlerine karşı ateş ederler. Bu kurgu Amerikan toplumunun köleler ve yöneticiler, iyiler, kötüler ve çirkinler olarak ayrışarak iç savaşa gitmesi ile sonuçlanmıştır.
Önümüzde yer alan tarihsel verilersadece Amerikan kasabası ile sınırlı değildir. Divanı Lügatit Türke baktığımız da Türklerin "tepük" adını verdikleri deriden yapılma bir top peşinde koşturdukları oyunun varlığından bilgileniriz. Yakın dönem yaşamış Türk topluluklarına baktığımızda bu oyunun vatlığını gösteren belgeler yoktur. Divanı lügatit Türke giren "tepük" oyunu tarih içinde ortadan silinmiş ama geride bir iz bırakmıştır. Çevremizi saran iyilik ve kötülükleri görmeden geçip gitmemize benzer biçimde "ayak oyunu yapma" sözünü anlamadan kullanırız. "Tepük" oyunundan dilimize bu deyim arta kalmıştır. Ayak otunu oynama yapma diyen bir dilde futbolun "ayak topu" olarak Türkçeleştirilmesine şaşırmıyoruz. Ancak Türk ulusu şunu çok iyi anlamalıdır, ayak oyunu oynadığı, top çalmayı olağanlaştırdığı sürece evlerinin çevresini saran, yollarına çıkan canavarlaşmış dil daşlarından kurtulamayacaktır.
Futbolun türkçesi "ayak oyunu'dur." Ayak topu olarak yanlış çevirilir. Ve bizim kültürümüzde ayak oyunu dolandırıcı işidir. Futbol adı altında sahada topun dolandırılması işi toplumun dolandırılmasıdır. Ayak oyunu temelinde hırsızlığa dayanır. Topun ayak yolu ile çalınması işidir. Top çalma çabasının etkileri sadece oyuncular üzerinde görülmez. Seyirciler bu hırsızlığın gönüllü taraftarları ve hatta kışkırtıcıları konumundadır. Ayak oyununun futbol ile olağanlaşmadığı tarihlerin toplumsal ilişkilerde çalmak işi ayıplanılan bir etkinliktir. Ancak taraftar olarak top çalma işini 11 topçuya sözleri ile şiddetle öneren kitleler, toplum içine karıştıklarında çalma işini kendi iç seslerinden cımbızla ayıklar, çal seçeneğini kolaylıkla seçerler. İzleyici sıralarından oyunculara "vur, kır, parçala, bu oyunu kazan" diye bağırarak yavuz hırsızlık önerisinde bulundukları açıktır. Görüntü gösteren araçların tüm günlük anı kaplaması ve bu yayılmaya eş biçimde toplumda zorla alı koyma, hırsızlık, dayak, güç gösterileri ve canavarlıkların artışının altında sadece yasal yapının işlememesi yoktur. İşleyen bir doğru yasal yapıyı isteyecek bilinçler "futbol" yani "ayak oyunu" ile mankurtlaştırıldığı için toplum çürümüş ve çığırından çıkmıştır.
Ayak oyunu çimenliğinde ortaya serilen oyunun yönü ve ilişkileri toplumsal iç savaşın bir ön öğrencesidir. Bu ilişkiyi biz Eski Batı, Amerikan kasabalarından (kovboy) biliyoruz. Kasabanın sözde uzlaşmaz çelişkileri kasabanın ortasından geçen yolun iki yanında dizilirler. Hayat kadınları, bar, at tımarcısı yolun bir yanında destekleşirken yolun karşısında kasaba güvenliği, bakkal, ölüm işleri, patlar ve patlayıcı satıcısı yanyana gelir. Bu kuş bakışı görünümde orta çıkan haydutlar ile güvenlikçiler bir birlerine karşı ateş ederler. Bu kurgu Amerikan toplumunun köleler ve yöneticiler, iyiler, kötüler ve çirkinler olarak ayrışarak iç savaşa gitmesi ile sonuçlanmıştır.
Önümüzde yer alan tarihsel verilersadece Amerikan kasabası ile sınırlı değildir. Divanı Lügatit Türke baktığımız da Türklerin "tepük" adını verdikleri deriden yapılma bir top peşinde koşturdukları oyunun varlığından bilgileniriz. Yakın dönem yaşamış Türk topluluklarına baktığımızda bu oyunun vatlığını gösteren belgeler yoktur. Divanı lügatit Türke giren "tepük" oyunu tarih içinde ortadan silinmiş ama geride bir iz bırakmıştır. Çevremizi saran iyilik ve kötülükleri görmeden geçip gitmemize benzer biçimde "ayak oyunu yapma" sözünü anlamadan kullanırız. "Tepük" oyunundan dilimize bu deyim arta kalmıştır. Ayak otunu oynama yapma diyen bir dilde futbolun "ayak topu" olarak Türkçeleştirilmesine şaşırmıyoruz. Ancak Türk ulusu şunu çok iyi anlamalıdır, ayak oyunu oynadığı, top çalmayı olağanlaştırdığı sürece evlerinin çevresini saran, yollarına çıkan canavarlaşmış dil daşlarından kurtulamayacaktır.
Şike davasında hangi karar alınırsa alınsın UEFA, FIFA ve CAS kararlarına etkisi olmayacak. CAS bunu açıkça dile getirdi. CAS, yerel mahkemelerin ve UEFA’nın kararlarıyla bağlı olmaksızın sil baştan (de novo) yargılama yaptı. CAS, içeriğine itiraz edilmeyen tüm delilleri değerlendirdi ve Beşiktaş, Eskişehirspor, Fenerbahçe ve Sivasspor’un şike ve teşvik primi olaylarını karıştığını tespit etti.
Tek düze, uzun top atişları,depar üzerine kurulu futbol yerine brezilyalılar Capeaveara(kölelerin döğüş sanatı,dansı) ve sambayı futbolla birleştirdiler.Arjantinliler de aynı şekilde tangoyu futbolla birleştirdiler.Futbola estetik katarak zarif bilek hareketleri uyum,ahenk,kısa ani paslaşmalar getirdiler.
Kaynak:Eduardo Galeano,(Gölgede ve günaşte futbol)
İspanya iç savaşında,Barcelona ve Atletico Bilbao demokratik direnişin simgesi oldular.Bask ve Katalan halklarını dünya halklarına tanıtıp sempatilerini ve desteklerini kazandılar.
Faşist Franco döneminde Bask dili ve bayrağı yasaklanmasına rağmen,bayraklarını dalganalandıra bildikleri tek özgür alan Atletico Bilbao'nun stadıydı.Bask'lıların ulusal bilinçlerinin,duyglarının gelişmesinde büyük bir öneme sahipti.
İtalya'da faşist Mussollini'nin kurduğu Lazio kulubü ırkçılığıyla tanılır.geçen yıllarda Lazio kaptanı gol attıktan sonra sevincini Nazi selamı vererek kutladı.
İtalyan Seri A takımlarından Livorno ezilenlerin,sosyalistlerin takımı olarak bilinir.Maçlarında kızıl bayraklar yanında Che Guevara'nın posterleri de dalgalanır.Bu takımın oyunceları gol attığı zaman sol yumruklarını kaldırır.
Türkiye’de başarı ve başarısızlıklar her zaman çok abartılıyor,özellikle de “kaliteli” Türk medyası tarafından. Futbol bir oyundur ve oynanır.Maalesef ülkemizde her şey skor tabelasına bağlı olarak yorumlanıyor.
Herhangi bir ülkenin insanı için, en önemli başat konulardan birisinin ayak topu olmaması gerekir.Ancak,İspanya'nın faşist diktatörü Franco'nun üç (F) Fado,Fiesta,Futbol uyutmacası her ne kadar İspanya'da geçerliliğini yitirmişse de bazı ülkelerde bu uyutmaca aynıyla devam etmektedir.
Tüm dünyada futbol,yuvarlak topla oynanır.Ancak Türkiye'de dünyanın aksine futbolun oynandığı top köşelidir.Bu köşeli yuvarlak(!) her türlü mel'aneti de içinde barındırır.
İspanya'nın, Katalan bölgesi futbol takımı Barsa Kralların takimı Real Madrit'i 6-2 yendiği maçı seyredenler büyük keyif aldılar.Bu takımın futbolcuları,sistem, yetenek,zaka ve takımdaşlık ruhuyla oynuyor.Hem kendileri keyif alıyor hem de ızleyenlere keyif veriyor. Sanki bir sanat eserinin yeşil çimlerde ete kemiye bürünmesi gibi.
5 hakemli mac yonetimini heyecanla bekleyen spor dalidir...
Mevcut durumdaki bir orta hakem ile iki yan hakeme, iki tane de sadece ceza sahasindan sorumlu hakem eklenmesi dusunuluyor. Ve hatta bu konulmak istenen kural, dusuncede kalmayip, gecenlerde yapilan UEFA 19 Yas alti Avrupa Samiyonasinda uygulandi...
insanların idrak yollarında onulmaz tahribata yol açabilen bir enfeksiyon hastalığı.
takım taraftarlığının doğuştan geldiğini iddia etmekten, hepsi masif zihniyetin birer ürünü olan küfürlü tezarühatları akademik üslupla tefsir etmeye kadar giden belirtiler şeklinde kendini gösterir.
Futbol bir zeka oyunudur.
Futbolun Türkçesi "ayak oyunu'dur." Ayak topu olarak yanlış çevirilir. Ve bizim kültürümüzde ayak oyunu dolandırıcı işidir. Futbol adı altında sahada topun dolandırılması işi toplumun dolandırılmasıdır. Ayak oyunu temelinde hırsızlığa dayanır. Topun ayak yolu ile çalınması işidir. Top çalma çabasının etkileri sadece oyuncular üzerinde görülmez. Seyirciler bu hırsızlığın gönüllü taraftarları ve hatta kışkırtıcıları konumundadır. Ayak oyununun futbol ile olağanlaşmadığı tarihlerin toplumsal ilişkilerde çalmak işi ayıplanılan bir etkinliktir. Ancak taraftar olarak top çalma işini 11 topçuya sözleri ile şiddetle öneren kitleler, toplum içine karıştıklarında çalma işini kendi iç seslerinden cımbızla ayıklar, çal seçeneğini kolaylıkla seçerler. İzleyici sıralarından oyunculara "vur, kır, parçala, bu oyunu kazan" diye bağırarak yavuz hırsızlık önerisinde bulundukları açıktır. Görüntü gösteren araçların tüm günlük anı kaplaması ve bu yayılmaya eş biçimde toplumda zorla alı koyma, hırsızlık, dayak, güç gösterileri ve canavarlıkların artışının altında sadece yasal yapının işlememesi yoktur. İşleyen bir doğru yasal yapıyı isteyecek bilinçler "futbol" yani "ayak oyunu" ile mankurtlaştırıldığı için toplum çürümüş ve çığırından çıkmıştır.
Ayak oyunu çimenliğinde ortaya serilen oyunun yönü ve ilişkileri toplumsal iç savaşın bir ön öğrencesidir. Bu ilişkiyi biz Eski Batı, Amerikan kasabalarından (kovboy) biliyoruz. Kasabanın sözde uzlaşmaz çelişkileri kasabanın ortasından geçen yolun iki yanında dizilirler. Hayat kadınları, bar, at tımarcısı yolun bir yanında destekleşirken yolun karşısında kasaba güvenliği, bakkal, ölüm işleri, patlar ve patlayıcı satıcısı yanyana gelir. Bu kuş bakışı görünümde orta çıkan haydutlar ile güvenlikçiler bir birlerine karşı ateş ederler. Bu kurgu Amerikan toplumunun köleler ve yöneticiler, iyiler, kötüler ve çirkinler olarak ayrışarak iç savaşa gitmesi ile sonuçlanmıştır.
Önümüzde yer alan tarihsel verilersadece Amerikan kasabası ile sınırlı değildir. Divanü Lügati't Türk'e baktığımız da Türklerin "tepük" adını verdikleri deriden yapılma bir top peşinde koşturdukları oyunun varlığından bilgileniriz. Yakın dönem yaşamış Türk topluluklarına baktığımızda bu oyunun vatlığını gösteren belgeler yoktur. Divanü Lügati't Türk içinde kendine yer bulan "tepük" oyunu tarih içinde ortadan silinmiş ama geride bir iz bırakmıştır. Çevremizi saran iyilik ve kötülükleri görmeden geçip gitmemize benzer biçimde "ayak oyunu yapma" sözünü anlamadan kullanırız. "Tepük" oyunundan dilimize bu deyim arta kalmıştır. Ayak otunu oynama yapma diyen bir dilde futbolun "ayak topu" olarak Türkçeleştirilmesine şaşırmıyoruz. Ancak Türk ulusu şunu çok iyi anlamalıdır, ayak oyunu oynadığı, top çalmayı olağanlaştırdığı sürece evlerinin çevresini saran, yollarına çıkan canavarlaşmış dil daşlarından kurtulamayacaktır.
Futbolun Türkçesi "ayak oyunu'dur." Ayak topu olarak yanlış çevirilir. Ve bizim kültürümüzde ayak oyunu dolandırıcı işidir. Futbol adı altında sahada topun dolandırılması işi toplumun dolandırılmasıdır. Ayak oyunu temelinde hırsızlığa dayanır. Topun ayak yolu ile çalınması işidir. Top çalma çabasının etkileri sadece oyuncular üzerinde görülmez. Seyirciler bu hırsızlığın gönüllü taraftarları ve hatta kışkırtıcıları konumundadır. Ayak oyununun futbol ile olağanlaşmadığı tarihlerin toplumsal ilişkilerde çalmak işi ayıplanılan bir etkinliktir. Ancak taraftar olarak top çalma işini 11 topçuya sözleri ile şiddetle öneren kitleler, toplum içine karıştıklarında çalma işini kendi iç seslerinden cımbızla ayıklar, çal seçeneğini kolaylıkla seçerler. İzleyici sıralarından oyunculara "vur, kır, parçala, bu oyunu kazan" diye bağırarak yavuz hırsızlık önerisinde bulundukları açıktır. Görüntü gösteren araçların tüm günlük anı kaplaması ve bu yayılmaya eş biçimde toplumda zorla alı koyma, hırsızlık, dayak, güç gösterileri ve canavarlıkların artışının altında sadece yasal yapının işlememesi yoktur. İşleyen bir doğru yasal yapıyı isteyecek bilinçler "futbol" yani "ayak oyunu" ile mankurtlaştırıldığı için toplum çürümüş ve çığırından çıkmıştır.
Ayak oyunu çimenliğinde ortaya serilen oyunun yönü ve ilişkileri toplumsal iç savaşın bir ön öğrencesidir. Bu ilişkiyi biz Eski Batı, Amerikan kasabalarından (kovboy) biliyoruz. Kasabanın sözde uzlaşmaz çelişkileri kasabanın ortasından geçen yolun iki yanında dizilirler. Hayat kadınları, bar, at tımarcısı yolun bir yanında destekleşirken yolun karşısında kasaba güvenliği, bakkal, ölüm işleri, patlar ve patlayıcı satıcısı yanyana gelir. Bu kuş bakışı görünümde orta çıkan haydutlar ile güvenlikçiler bir birlerine karşı ateş ederler. Bu kurgu Amerikan toplumunun köleler ve yöneticiler, iyiler, kötüler ve çirkinler olarak ayrışarak iç savaşa gitmesi ile sonuçlanmıştır.
Önümüzde yer alan tarihsel verilersadece Amerikan kasabası ile sınırlı değildir. Divanü Lügati't Türk'e baktığımız da Türklerin "tepük" adını verdikleri deriden yapılma bir top peşinde koşturdukları oyunun varlığından bilgileniriz. Yakın dönem yaşamış Türk topluluklarına baktığımızda bu oyunun vatlığını gösteren belgeler yoktur. Divanü Lügati't Türk içinde kendine yer bulan "tepük" oyunu tarih içinde ortadan silinmiş ama geride bir iz bırakmıştır. Çevremizi saran iyilik ve kötülükleri görmeden geçip gitmemize benzer biçimde "ayak oyunu yapma" sözünü anlamadan kullanırız. "Tepük" oyunundan dilimize bu deyim arta kalmıştır. Ayak otunu oynama yapma diyen bir dilde futbolun "ayak topu" olarak Türkçeleştirilmesine şaşırmıyoruz. Ancak Türk ulusu şunu çok iyi anlamalıdır, ayak oyunu oynadığı, top çalmayı olağanlaştırdığı sürece evlerinin çevresini saran, yollarına çıkan canavarlaşmış dil daşlarından kurtulamayacaktır.
Futbolun Türkçesi "ayak oyunu'dur." Ayak topu olarak yanlış çevirilir. Ve bizim kültürümüzde ayak oyunu dolandırıcı işidir. Futbol adı altında sahada topun dolandırılması işi toplumun dolandırılmasıdır. Ayak oyunu temelinde hırsızlığa dayanır. Topun ayak yolu ile çalınması işidir. Top çalma çabasının etkileri sadece oyuncular üzerinde görülmez. Seyirciler bu hırsızlığın gönüllü taraftarları ve hatta kışkırtıcıları konumundadır. Ayak oyununun futbol ile olağanlaşmadığı tarihlerin toplumsal ilişkilerde çalmak işi ayıplanılan bir etkinliktir. Ancak taraftar olarak top çalma işini 11 topçuya sözleri ile şiddetle öneren kitleler, toplum içine karıştıklarında çalma işini kendi iç seslerinden cımbızla ayıklar, çal seçeneğini kolaylıkla seçerler. İzleyici sıralarından oyunculara "vur, kır, parçala, bu oyunu kazan" diye bağırarak yavuz hırsızlık önerisinde bulundukları açıktır. Görüntü gösteren araçların tüm günlük anı kaplaması ve bu yayılmaya eş biçimde toplumda zorla alı koyma, hırsızlık, dayak, güç gösterileri ve canavarlıkların artışının altında sadece yasal yapının işlememesi yoktur. İşleyen bir doğru yasal yapıyı isteyecek bilinçler "futbol" yani "ayak oyunu" ile mankurtlaştırıldığı için toplum çürümüş ve çığırından çıkmıştır.
Ayak oyunu çimenliğinde ortaya serilen oyunun yönü ve ilişkileri toplumsal iç savaşın bir ön öğrencesidir. Bu ilişkiyi biz Eski Batı, Amerikan kasabalarından (kovboy) biliyoruz. Kasabanın sözde uzlaşmaz çelişkileri kasabanın ortasından geçen yolun iki yanında dizilirler. Hayat kadınları, bar, at tımarcısı yolun bir yanında destekleşirken yolun karşısında kasaba güvenliği, bakkal, ölüm işleri, patlar ve patlayıcı satıcısı yanyana gelir. Bu kuş bakışı görünümde orta çıkan haydutlar ile güvenlikçiler bir birlerine karşı ateş ederler. Bu kurgu Amerikan toplumunun köleler ve yöneticiler, iyiler, kötüler ve çirkinler olarak ayrışarak iç savaşa gitmesi ile sonuçlanmıştır.
Önümüzde yer alan tarihsel verilersadece Amerikan kasabası ile sınırlı değildir. Divanü Lügati't Türk'e baktığımız da Türklerin "tepük" adını verdikleri deriden yapılma bir top peşinde koşturdukları oyunun varlığından bilgileniriz. Yakın dönem yaşamış Türk topluluklarına baktığımızda bu oyunun vatlığını gösteren belgeler yoktur. Divanü Lügati't Türk içinde kendine yer bulan "tepük" oyunu tarih içinde ortadan silinmiş ama geride bir iz bırakmıştır. Çevremizi saran iyilik ve kötülükleri görmeden geçip gitmemize benzer biçimde "ayak oyunu yapma" sözünü anlamadan kullanırız. "Tepük" oyunundan dilimize bu deyim arta kalmıştır. Ayak otunu oynama yapma diyen bir dilde futbolun "ayak topu" olarak Türkçeleştirilmesine şaşırmıyoruz. Ancak Türk ulusu şunu çok iyi anlamalıdır, ayak oyunu oynadığı, top çalmayı olağanlaştırdığı sürece evlerinin çevresini saran, yollarına çıkan canavarlaşmış dil daşlarından kurtulamayacaktır.
Futbolun Türkçesi "ayak oyunu'dur." Ayak topu olarak yanlış çevirilir. Ve bizim kültürümüzde ayak oyunu dolandırıcı işidir. Futbol adı altında sahada topun dolandırılması işi toplumun dolandırılmasıdır. Ayak oyunu temelinde hırsızlığa dayanır. Topun ayak yolu ile çalınması işidir. Top çalma çabasının etkileri sadece oyuncular üzerinde görülmez. Seyirciler bu hırsızlığın gönüllü taraftarları ve hatta kışkırtıcıları konumundadır. Ayak oyununun futbol ile olağanlaşmadığı tarihlerin toplumsal ilişkilerde çalmak işi ayıplanılan bir etkinliktir. Ancak taraftar olarak top çalma işini 11 topçuya sözleri ile şiddetle öneren kitleler, toplum içine karıştıklarında çalma işini kendi iç seslerinden cımbızla ayıklar, çal seçeneğini kolaylıkla seçerler. İzleyici sıralarından oyunculara "vur, kır, parçala, bu oyunu kazan" diye bağırarak yavuz hırsızlık önerisinde bulundukları açıktır. Görüntü gösteren araçların tüm günlük anı kaplaması ve bu yayılmaya eş biçimde toplumda zorla alı koyma, hırsızlık, dayak, güç gösterileri ve canavarlıkların artışının altında sadece yasal yapının işlememesi yoktur. İşleyen bir doğru yasal yapıyı isteyecek bilinçler "futbol" yani "ayak oyunu" ile mankurtlaştırıldığı için toplum çürümüş ve çığırından çıkmıştır.
Ayak oyunu çimenliğinde ortaya serilen oyunun yönü ve ilişkileri toplumsal iç savaşın bir ön öğrencesidir. Bu ilişkiyi biz Eski Batı, Amerikan kasabalarından (kovboy) biliyoruz. Kasabanın sözde uzlaşmaz çelişkileri kasabanın ortasından geçen yolun iki yanında dizilirler. Hayat kadınları, bar, at tımarcısı yolun bir yanında destekleşirken yolun karşısında kasaba güvenliği, bakkal, ölüm işleri, patlar ve patlayıcı satıcısı yanyana gelir. Bu kuş bakışı görünümde orta çıkan haydutlar ile güvenlikçiler bir birlerine karşı ateş ederler. Bu kurgu Amerikan toplumunun köleler ve yöneticiler, iyiler, kötüler ve çirkinler olarak ayrışarak iç savaşa gitmesi ile sonuçlanmıştır.
Önümüzde yer alan tarihsel verilersadece Amerikan kasabası ile sınırlı değildir. Divanü Lügati't Türk'e baktığımız da Türklerin "tepük" adını verdikleri deriden yapılma bir top peşinde koşturdukları oyunun varlığından bilgileniriz. Yakın dönem yaşamış Türk topluluklarına baktığımızda bu oyunun vatlığını gösteren belgeler yoktur. Divanü Lügati't Türk içinde kendine yer bulan "tepük" oyunu tarih içinde ortadan silinmiş ama geride bir iz bırakmıştır. Çevremizi saran iyilik ve kötülükleri görmeden geçip gitmemize benzer biçimde "ayak oyunu yapma" sözünü anlamadan kullanırız. "Tepük" oyunundan dilimize bu deyim arta kalmıştır. Ayak otunu oynama yapma diyen bir dilde futbolun "ayak topu" olarak Türkçeleştirilmesine şaşırmıyoruz. Ancak Türk ulusu şunu çok iyi anlamalıdır, ayak oyunu oynadığı, top çalmayı olağanlaştırdığı sürece evlerinin çevresini saran, yollarına çıkan canavarlaşmış dil daşlarından kurtulamayacaktır.
Futbolun türkçesi "ayak oyunu'dur." Ayak topu olarak yanlış çevirilir. Ve bizim kültürümüzde ayak oyunu dolandırıcı işidir. Futbol adı altında sahada topun dolandırılması işi toplumun dolandırılmasıdır. Ayak oyunu temelinde hırsızlığa dayanır. Topun ayak yolu ile çalınması işidir. Top çalma çabasının etkileri sadece oyuncular üzerinde görülmez. Seyirciler bu hırsızlığın gönüllü taraftarları ve hatta kışkırtıcıları konumundadır. Ayak oyununun futbol ile olağanlaşmadığı tarihlerin toplumsal ilişkilerde çalmak işi ayıplanılan bir etkinliktir. Ancak taraftar olarak top çalma işini 11 topçuya sözleri ile şiddetle öneren kitleler, toplum içine karıştıklarında çalma işini kendi iç seslerinden cımbızla ayıklar, çal seçeneğini kolaylıkla seçerler. İzleyici sıralarından oyunculara "vur, kır, parçala, bu oyunu kazan" diye bağırarak yavuz hırsızlık önerisinde bulundukları açıktır. Görüntü gösteren araçların tüm günlük anı kaplaması ve bu yayılmaya eş biçimde toplumda zorla alı koyma, hırsızlık, dayak, güç gösterileri ve canavarlıkların artışının altında sadece yasal yapının işlememesi yoktur. İşleyen bir doğru yasal yapıyı isteyecek bilinçler "futbol" yani "ayak oyunu" ile mankurtlaştırıldığı için toplum çürümüş ve çığırından çıkmıştır.
Ayak oyunu çimenliğinde ortaya serilen oyunun yönü ve ilişkileri toplumsal iç savaşın bir ön öğrencesidir. Bu ilişkiyi biz Eski Batı, Amerikan kasabalarından (kovboy) biliyoruz. Kasabanın sözde uzlaşmaz çelişkileri kasabanın ortasından geçen yolun iki yanında dizilirler. Hayat kadınları, bar, at tımarcısı yolun bir yanında destekleşirken yolun karşısında kasaba güvenliği, bakkal, ölüm işleri, patlar ve patlayıcı satıcısı yanyana gelir. Bu kuş bakışı görünümde orta çıkan haydutlar ile güvenlikçiler bir birlerine karşı ateş ederler. Bu kurgu Amerikan toplumunun köleler ve yöneticiler, iyiler, kötüler ve çirkinler olarak ayrışarak iç savaşa gitmesi ile sonuçlanmıştır.
Önümüzde yer alan tarihsel verilersadece Amerikan kasabası ile sınırlı değildir. Divanı Lügatit Türke baktığımız da Türklerin "tepük" adını verdikleri deriden yapılma bir top peşinde koşturdukları oyunun varlığından bilgileniriz. Yakın dönem yaşamış Türk topluluklarına baktığımızda bu oyunun vatlığını gösteren belgeler yoktur. Divanı lügatit Türke giren "tepük" oyunu tarih içinde ortadan silinmiş ama geride bir iz bırakmıştır. Çevremizi saran iyilik ve kötülükleri görmeden geçip gitmemize benzer biçimde "ayak oyunu yapma" sözünü anlamadan kullanırız. "Tepük" oyunundan dilimize bu deyim arta kalmıştır. Ayak otunu oynama yapma diyen bir dilde futbolun "ayak topu" olarak Türkçeleştirilmesine şaşırmıyoruz. Ancak Türk ulusu şunu çok iyi anlamalıdır, ayak oyunu oynadığı, top çalmayı olağanlaştırdığı sürece evlerinin çevresini saran, yollarına çıkan canavarlaşmış dil daşlarından kurtulamayacaktır.
Futbolun türkçesi "ayak oyunu'dur." Ayak topu olarak yanlış çevirilir. Ve bizim kültürümüzde ayak oyunu dolandırıcı işidir. Futbol adı altında sahada topun dolandırılması işi toplumun dolandırılmasıdır. Ayak oyunu temelinde hırsızlığa dayanır. Topun ayak yolu ile çalınması işidir. Top çalma çabasının etkileri sadece oyuncular üzerinde görülmez. Seyirciler bu hırsızlığın gönüllü taraftarları ve hatta kışkırtıcıları konumundadır. Ayak oyununun futbol ile olağanlaşmadığı tarihlerin toplumsal ilişkilerde çalmak işi ayıplanılan bir etkinliktir. Ancak taraftar olarak top çalma işini 11 topçuya sözleri ile şiddetle öneren kitleler, toplum içine karıştıklarında çalma işini kendi iç seslerinden cımbızla ayıklar, çal seçeneğini kolaylıkla seçerler. İzleyici sıralarından oyunculara "vur, kır, parçala, bu oyunu kazan" diye bağırarak yavuz hırsızlık önerisinde bulundukları açıktır. Görüntü gösteren araçların tüm günlük anı kaplaması ve bu yayılmaya eş biçimde toplumda zorla alı koyma, hırsızlık, dayak, güç gösterileri ve canavarlıkların artışının altında sadece yasal yapının işlememesi yoktur. İşleyen bir doğru yasal yapıyı isteyecek bilinçler "futbol" yani "ayak oyunu" ile mankurtlaştırıldığı için toplum çürümüş ve çığırından çıkmıştır.
Ayak oyunu çimenliğinde ortaya serilen oyunun yönü ve ilişkileri toplumsal iç savaşın bir ön öğrencesidir. Bu ilişkiyi biz Eski Batı, Amerikan kasabalarından (kovboy) biliyoruz. Kasabanın sözde uzlaşmaz çelişkileri kasabanın ortasından geçen yolun iki yanında dizilirler. Hayat kadınları, bar, at tımarcısı yolun bir yanında destekleşirken yolun karşısında kasaba güvenliği, bakkal, ölüm işleri, patlar ve patlayıcı satıcısı yanyana gelir. Bu kuş bakışı görünümde orta çıkan haydutlar ile güvenlikçiler bir birlerine karşı ateş ederler. Bu kurgu Amerikan toplumunun köleler ve yöneticiler, iyiler, kötüler ve çirkinler olarak ayrışarak iç savaşa gitmesi ile sonuçlanmıştır.
Önümüzde yer alan tarihsel verilersadece Amerikan kasabası ile sınırlı değildir. Divanı Lügatit Türke baktığımız da Türklerin "tepük" adını verdikleri deriden yapılma bir top peşinde koşturdukları oyunun varlığından bilgileniriz. Yakın dönem yaşamış Türk topluluklarına baktığımızda bu oyunun vatlığını gösteren belgeler yoktur. Divanı lügatit Türke giren "tepük" oyunu tarih içinde ortadan silinmiş ama geride bir iz bırakmıştır. Çevremizi saran iyilik ve kötülükleri görmeden geçip gitmemize benzer biçimde "ayak oyunu yapma" sözünü anlamadan kullanırız. "Tepük" oyunundan dilimize bu deyim arta kalmıştır. Ayak otunu oynama yapma diyen bir dilde futbolun "ayak topu" olarak Türkçeleştirilmesine şaşırmıyoruz. Ancak Türk ulusu şunu çok iyi anlamalıdır, ayak oyunu oynadığı, top çalmayı olağanlaştırdığı sürece evlerinin çevresini saran, yollarına çıkan canavarlaşmış dil daşlarından kurtulamayacaktır.
Şike davasında hangi karar alınırsa alınsın UEFA, FIFA ve CAS kararlarına etkisi olmayacak. CAS bunu açıkça dile getirdi. CAS, yerel mahkemelerin ve UEFA’nın kararlarıyla bağlı olmaksızın sil baştan (de novo) yargılama yaptı. CAS, içeriğine itiraz edilmeyen tüm delilleri değerlendirdi ve Beşiktaş, Eskişehirspor, Fenerbahçe ve Sivasspor’un şike ve teşvik primi olaylarını karıştığını tespit etti.
...Hücum futbolu oynayacağız,herkesi yeneceğiz,sonra da geceleri kamyonlarla dolaşıp şanlı bayrağımızı sallayarak sağa sola ateş edeceğiz.Ölen ölür,kalan sağlar bizimdir.Vatanımıza demokrasi gelecek.Herkese aş,iş,herkese özgürlük,herkese seks olacak...
Brezilya'dan Zambia'ya kadar, her yerde milyonları peşinden sürükleyen, dünyanın en çok ilgi gören sporudur.
Tek düze, uzun top atişları,depar üzerine kurulu futbol yerine brezilyalılar Capeaveara(kölelerin döğüş sanatı,dansı) ve sambayı futbolla birleştirdiler.Arjantinliler de aynı şekilde tangoyu futbolla birleştirdiler.Futbola estetik katarak zarif bilek hareketleri uyum,ahenk,kısa ani paslaşmalar getirdiler.
Kaynak:Eduardo Galeano,(Gölgede ve günaşte futbol)
İspanya iç savaşında,Barcelona ve Atletico Bilbao demokratik direnişin simgesi oldular.Bask ve Katalan halklarını dünya halklarına tanıtıp sempatilerini ve desteklerini kazandılar.
Faşist Franco döneminde Bask dili ve bayrağı yasaklanmasına rağmen,bayraklarını dalganalandıra bildikleri tek özgür alan Atletico Bilbao'nun stadıydı.Bask'lıların ulusal bilinçlerinin,duyglarının gelişmesinde büyük bir öneme sahipti.
Kaynak:E.Galeano
İtalya'da faşist Mussollini'nin kurduğu Lazio kulubü ırkçılığıyla tanılır.geçen yıllarda Lazio kaptanı gol attıktan sonra sevincini Nazi selamı vererek kutladı.
İtalyan Seri A takımlarından Livorno ezilenlerin,sosyalistlerin takımı olarak bilinir.Maçlarında kızıl bayraklar yanında Che Guevara'nın posterleri de dalgalanır.Bu takımın oyunceları gol attığı zaman sol yumruklarını kaldırır.
Kaynak:E. Galeano,'Gölgede ve güneşte futbol.
Türkiye’de başarı ve başarısızlıklar her zaman çok abartılıyor,özellikle de “kaliteli” Türk medyası tarafından. Futbol bir oyundur ve oynanır.Maalesef ülkemizde her şey skor tabelasına bağlı olarak yorumlanıyor.
Türkiye'de şike de var,teşvik de,Ancak İtalya'daki cesaret bizde olmadığı için bir karar alınamıyor.
Herhangi bir ülkenin insanı için, en önemli başat konulardan birisinin ayak topu olmaması gerekir.Ancak,İspanya'nın faşist diktatörü Franco'nun üç (F) Fado,Fiesta,Futbol uyutmacası her ne kadar İspanya'da geçerliliğini yitirmişse de bazı ülkelerde bu uyutmaca aynıyla devam etmektedir.
Tüm dünyada futbol,yuvarlak topla oynanır.Ancak Türkiye'de dünyanın aksine futbolun oynandığı top köşelidir.Bu köşeli yuvarlak(!) her türlü mel'aneti de içinde barındırır.
Dünyadaki en yaygın takım sporu.
'Türkler, futbolu din seviyesine çıkarıyor' (Zico)
Başta Avrupa ve Güney Amerika ülkeleri olmak üzere çoğu ülkelerde çok sevilir ve geniş bir izleyici kitlesi tarafından izlenir.
İspanya'nın, Katalan bölgesi futbol takımı Barsa Kralların takimı Real Madrit'i 6-2 yendiği maçı seyredenler büyük keyif aldılar.Bu takımın futbolcuları,sistem, yetenek,zaka ve takımdaşlık ruhuyla oynuyor.Hem kendileri keyif alıyor hem de ızleyenlere keyif veriyor. Sanki bir sanat eserinin yeşil çimlerde ete kemiye bürünmesi gibi.
Tüm dünyada futbol,meşinden yapılmış yuvarlak topla oynanır.Ancak Türkiye'de futbolun oynandığı top köşelidir.Bu görüş sadece beni bağlar.
Turgut Özal iktidarında, amatör takıların bile çim sahaları vardı. Ölmeye, ölmeye geldik.Getirdiler. Lümpenleştirdiler gençlerimizi...
Bir Real Madrit- Barselona şampiyonluk maçı Franko yenilin sonra karışmam dedi.Barselona 6 -0 yenildi.
İspanya'nın faşist diktatörü ne buyurmuştu: 3 F, Fado,Fiesta, Futbol.Bir ülkeyi yönetmenin sihirli sözcükleri yani depolitizasyon.
FUTBOL BANA ARDAYI HATIRLATIYOR ARDA TURANI
5 hakemli mac yonetimini heyecanla bekleyen spor dalidir...
Mevcut durumdaki bir orta hakem ile iki yan hakeme, iki tane de sadece ceza sahasindan sorumlu hakem eklenmesi dusunuluyor. Ve hatta bu konulmak istenen kural, dusuncede kalmayip, gecenlerde yapilan UEFA 19 Yas alti Avrupa Samiyonasinda uygulandi...
futbol deyince akla şüphesiz ilk
GALATASARAY geliyor
bazı zevksizlerde başka takımı getirebilirler
insanlık hali
futbol bana tek şey çağrıştırıyor en büyük aşkımı..FENERBAHÇEYİİİİİİİİİİİİİİİ
insanların idrak yollarında onulmaz tahribata yol açabilen bir enfeksiyon hastalığı.
takım taraftarlığının doğuştan geldiğini iddia etmekten, hepsi masif zihniyetin birer ürünü olan küfürlü tezarühatları akademik üslupla tefsir etmeye kadar giden belirtiler şeklinde kendini gösterir.