Hepimiz bir düş'tük artık; philo-sophia-loren haline gelen bir düş!
Dücane Cündioğlu
'philo' seviyorum, peşinden koşuyorum, arıyorum 'sophia' bilgi, bilgelik felsefe kelimesinin kökeni bu iki kelime. dücane cündioğlu bunu 'loren' ile birleştirmiş.bir kadın ismi.. anlamları yanyana getirerek düşününce bir bakın neler çıkıyor ortaya.. ayrıca 'philo-sophia-loren' yazarın kadınlarla ilgili yazmış olduğu makalelerden derlenmiş bir kitap ismi..
Bakış açısı,olaylara değişik şekilde bakma, görebilme, algılayabilme dir.bu yetiye sahip kişilere filozof denir. Nasrattin Hoca gibi, güldürürken düşündüren
Mümin — Durun, durun, boşuna yorulmayın! İslâmda felsefe diye bir şey yoktur!
Kâfir — A, o da ne demek?
Mümin — Şu demek ki, siz, tarafsız bir görüşle, yani bir nevi felsefe görüşüyle, ya felsefenin ne demek olduğunu bilmiyorsunuz; yahut da ve en doğrusu, İslâmlığın ne olduğunu kavrayamıyorsunuz!
Kâfir — Ya nedir?
Mümin — Demin tarafsız bir görüş diye bir tabir kullandım. İşte felsefe, tarafsızlıktan yola çıkıp, bulacağı veya bulamayacağı nispet ve istikametlere göre kendisine taraf arayan başı boş düşünce manzumelerinin adıdır. Hakikat, felsefe için güya varılması lazım gelen, fakat asla varılmayan, varılmayacak ve boyuna aranacak olan bir hedef, bir ilk merhaledir. İslamdaysa sadece bir ilk temel ve bir ilk ve mutlak arayış... Yani İslâmda hakikat peşin ve varlığın sırlarını aramak ondan sonra... Birbirinin yanlışını çıkartmaktan başka rolü olmayan felsefeyi, perişan ve her dem birbirinin başını yemek gayesinde bir demokrasiye benzetecek olursak İslâma hakikat saltanatı gözüyle bakabiliriz. Demek varış önce, arayış sonra... Varışa bağlı tefekkürün adı da felsefe değil, hikmet... Felsefe başı boş bir çıkış ve bulamayış, İslâmi tefekkür ise düzenli bir yol alış ve bulduğunu derinleştiriş ve genişletiş...
Kâfir — Hep şiir, hep şiir, hep büyü sanatı, sözleriniz...
Mümin — Şimdi «İslâm felsefesine göre» lafını durdurup «İslam hikmetlerine göre» diye sözünüze devam edebilirsiniz...
Kâfir — Vazgeçtim! Siz felsefeyi yermekte devam edin.
Mümin — Yerdim, yereceğim kadar.
Kâfir — Peki onun hiç mi faydası yok? ..
Mümin — Var! .. Hem de ne büyük fayda! .. Söylediğim gibi, birbirinin yanlışını çıkarma, birbirini yerme, yeme faydası.. Ve iman sahiplerine bâtıl aklın ne demek olduğunu göstermeleri, mücadele sahası açmaları ve tababette mikroba karşı yapıldığı gibi bir nevi (asepsi) ve (antisepsi) tedbirine meydan vermeleri...
Kâfir — Aklım almıyor!
Mümin — Aklınız yok ki, alsın! ..
MÜMİN - KÂFİR
Necip Fazıl
Şimdi siz Necip Fazıl ile Nazım Hikmeti kıyas yapanlar! Eğer kıyasınız sanata yönelik ise bilin ki biri diğerinden üstün değildir. Fakat kıyasınız 'fikir, dava, iman' hakkındaysa hiç kusura bakmayın ki üstünlüğün kimde olduğu gayet açık bir şekilde ortadadır. Necip Fazılı üstün kılan en büyük fark davasının büyüklüğü ve gerçekliğidir.
Yüzünü gökyüzüne dikti adam.. Yağmurların delirdiğini mi düşünmeliydi.. Belki de saklanmalıydı karanlığın kötülgen gözlerinden.. Bir kase ver.. ve doldur içini biraz kokun biraz kanından.. Aman ne diyorum ben böyle.. kimdi bu adam? hangi cüretle dikti yüzünü.. E zaten bu olmamışki.. gözlerini diker dik dik bakar.. hiç yüz dikilirmi.. Dikili taştan üsküdara bir koşu gidip bir koşu gelmek ancak benim gibi istanbulu doğru düzgün bilmeyenlerin işidir.. Kötülgen nedir be? kelimenin orasıyla burasıyla oynayıp şirinlik yapıyorsun.. Şirinlik yapacak yaşları geçmedinmi daha.. evet geçtin.. yok kötülgen.. yok sakılgan.. İyi valla.. herkes böyle yapmaya kalkarsa sonumuz nice olur.. yok bu kelimeyide sevmiyorum.. madem benimde bir iradem var.. bu cüzi olsun nevi olsun farketmez.. Aklım başımda daha.. hazır irademde var.. kullanmalıyım.. hoşuma gitmeyen kelimeleri Kullanmamalıyım.. beni kimse zorlayamaz.. kimse kolumdan çekiştirip gel şunu kullan.. Bu çok iyi.. bu ara bu duygu çok moda diyemez.. edebiyat nedir be? Ben kendi kendimin edebiyatı olacağım.. ya edebiyete kadar kalacağım.. nasıl olur? Hayır olmaz.. kendi edebiyatımı kuracağım.. benden öncesi benden sonrası olacak.. Fatih gibi olacağım.. tapınmayacağım.. kendi edebiyatımı kuracağım ama kendi edebiyatıma köle olmayacağım.. edebiyat benim kölem olsun.. kardeşimi vurmayacağım.. sebebini edebiyatın bütünlüğüne menfati umumiye sürmeyeceğim.. Bırakayım kimse dinlemesin.. kendimin üstadı olacağım.. sadık bir mürit olacağım kendime.. şeriatı değişik anlamlara yoracağım.. leninin fotoğrafını odama asacağım.. Moskovada yaşasaydım bir odam olmayacağını söyleyeceğim.. lenin dinle bak diyeceğim.. ya şu kiraları düşürürsün.. yada yırtarım fotoğrafını.. ya şu savaş kaçkını ıraklıları kanun çıkarıp topraklarına geri yollayacaksın.. yada kulağını çekeceğim.. Hayır olmadı bu.. çocukların kulağı çekilir.. gülay uyar öğretmenim benim kulaklarımı çekerdi.. sağlaktı.. o yüzden sağ kulağım sol kulağımdan biraz iricedir.. öğrettiği hayat bilgisi dersleri hiç işime yaramadı.. rasyonel sayıları.. sayı toplamayı.. karadenizin haritanın yukarısında olduğunu falan da gösterdi.. bunların hiç birini hafifletici neden olarak saymıyorum.. kendi edebi kırallığımı kurduğumda onuda leninle beraber aynı sırada sorgulayıp asacağım.. karşılığı olmayan sözleri söyleyen herkesi yakacağım.. Şaka yapıyorum.. başka şeyler yapacağım.. mahluku halıktan başkası yakamaz dedi önderim.. bir zaman ev arkadaşım olan önder değirmencininde icabına bakacağım.. Ders çalışmayıp evin dağınıklığının ders çalışmayış nedeni olduğunu evden çıktıktan üç ay sonra evdaşlarımızın haricindeki bireylere anlatmış olması yeterli sebeptir bence.. Çünkü niye _? Ben gerçeklerin çarpıtılmasını sevmem.. gerçeğe gizli yalın bir sevgi beslerim.. beslenme çantamın rengini hatırlamak isterim.. ayrıntılar önemli çünkü.. Çünkü yaşlandığımda tek avuntum ayrıntılar olacak.. haşimin burnunu tavırlarını hatırlayıp güleceğim.. muharremin suskun hallerini kırılmalarını.. memetin sigarayı yakışını.. özün kelimeleri yanlış yerde kullanışını.. dersime çalışmam lazımken geyik yapışımı.. olmayan sevgiliye mektup yazışımı.. daha birsürü şey.. hiçbirini unutmayacağım.. unutmamaya çalışacağım.. tekin evlenmeli.. çok basit.. Kimi insanlar bir az önce evlenmeliler.. yaşıda gelmiş.. ne olmuş benim yaşıma.. Benim yaşımda gelmiş.. elin veletleri kaç yaşında evleniyo.. ama ben elin veledi değilim.. herkes birbirinden ayrı değildir.. bazıları diğerlerinden farklıdır.. bunlar kendi içinde de fark arzederler.. evlenmek için aynştayn kadar teknik bilgi lazım.. Çıkıp şimdi balkondan bakacağım.. kendi edebiyatımdan vazgeçtim.. kararsızlığım bir gün sabaha karşı boğazıma sarılıp beni boğacak.. türk dil kurumu bu halime ne der acep.. Bir açıklaması varmıdır yalnızlığın sensizlik haricinde? ...
du$unme eylemini daha cok yapmayi saglayan, her$eyi hemen kabullenmemeyi ogreten, bilimden farkli olarak geli$imin bir onceki bilginin yerine bir yenisi getirip tez,antitez ve sentez kuramlarini kurmayi amaclayan, cevap bulmaktan cok sorulmasi gerekne daha fazla sorunun ortaya atildigi bir olgu
'ııh,seninkini beğenmedim,ben yapayım da gör' demenin bilimsel şekli.nesi bilimdir bunun,niye kıymete biner anlamadım gitti.ben düşüneyim 'varlık nasıl oldu,şöyle olmuştur' diye,sen de kendi düşündüğünü söyle,bunlar biraraya getirilsin,ciddi ciddi öğrenilen-öğretilen bilgiler olsun.bir insanın aklına niye uyayım ki,kendi aklım varken? o zaman her akla göre bir hakikat olmaz mı? ben,benim gibi ölümlü ve aciz olanı değil,ölümsüz ve kudretli olanı dinlerim,ALLAH'ı.
Felsefe'nin kaynağı akıldır. Filozof, çeşitli bilgileri düzene koyarak, madde, hayat, yaratılış, dünya, ruh, ölüm ve sonrası gibi konularda aklına dayanarak cevaplar bulmaya çalışır. Bunu yaparken de bulduğu cevapların Allah-ü teala tarafından gönderilen dinlere uyup uymamasına bakmaz. Bu sebeple doğru yoldan ayrılırlar.
Felsefecilerin ortaya koyduğu fikirler, gerek fen bilgilerinin değişmesi gerekse sonra gelen filozofların öncekilerden farklı düşünmesi sebebiyle ya kısmen yahut tamamen değişir. Bu itibarla sonra gelenler önce gelenleri daima tenkit etmekle veya onların felsefelerini yıkmakla işe başlarlar.
Akıl yalnız başına yol gösterici değildir. Dinin rehberliğine muhtaçtır. Yoksa sapıtır. Bundan dolayı din büyükleri itikadın bozulabileceğini bildikleri için felsefe ile uğraşmaktan men etmişlerdir. Nitekim İBN-İ SİNA ve FARABİ gibi zatlar felsefecilerin kitapları ile çok meşgul olduklarından sapıtmışlardır...
bizi felakete sürükleyen yegane şey,felsefeyi dilimizin ucuyla tadar tatmaz feylesof rolü oynamaya başlamak,başkalarına yardımcı olmayı düşünmek,dünya insanlarını ıslah etmeyi istemektir..Ey dost! önce kendini ıslah et! Sonra insanlara felsefenin ıslah ettiği bir insan göster!
Hayatın içindeki her durumun, her olayın, her biçimin, insanların bakış açıları ve davranışlarının, toplumların yaşamsal devinimlerinin yorumlanması, anlamlandırılması diye düşünüyorum...
herkezin ve şimdi beizim de yaptgımız gibi bi ton laf salatası.sonuc: felsefede dier bildigimiz herşey gibi bizim bildigimiz kadar vardır. gerisi gaip. yani bilmeden inandıgımız.
felsefe hayatın gerçekleriyle yüz göz olmaktır...evrenin yasalarını bilmek,ona göre yaşamaktır...hayata yalnızca kafanı banmak degil,gövdence namusluca yaşama sevinci güdebilmendir!
felsefe benim göbek adım :) yaşasın felsefe kahrolsun düşünceye kelepçe vuranlar! ! !
kulak tutulmuş direkt olarak, en kısa yoldan;
şekilden şekile girip
evirip çevirip
bacak arasından tutmanın anlamı ne?
dedirten
bazen...
Hepimiz bir düş'tük artık; philo-sophia-loren haline gelen bir düş!
Dücane Cündioğlu
'philo' seviyorum, peşinden koşuyorum, arıyorum
'sophia' bilgi, bilgelik felsefe kelimesinin kökeni bu iki kelime.
dücane cündioğlu
bunu 'loren' ile birleştirmiş.bir kadın ismi..
anlamları yanyana getirerek düşününce bir bakın neler çıkıyor ortaya..
ayrıca 'philo-sophia-loren'
yazarın kadınlarla ilgili yazmış olduğu makalelerden derlenmiş bir kitap ismi..
Duygularını ruhunu düşmanlıktan çıkarabilmiş kompleksiz insanların düşünce sistemi...
felsefe:herşey diyebiliriz aslında
Bakış açısı,olaylara değişik şekilde bakma, görebilme, algılayabilme dir.bu yetiye sahip kişilere filozof denir. Nasrattin Hoca gibi, güldürürken düşündüren
Kâfir — İslâm felsefesine göre...
Mümin — Durun, durun, boşuna yorulmayın! İslâmda felsefe diye bir şey yoktur!
Kâfir — A, o da ne demek?
Mümin — Şu demek ki, siz, tarafsız bir görüşle, yani bir nevi felsefe görüşüyle, ya felsefenin ne demek olduğunu bilmiyorsunuz; yahut da ve en doğrusu, İslâmlığın ne olduğunu kavrayamıyorsunuz!
Kâfir — Ya nedir?
Mümin — Demin tarafsız bir görüş diye bir tabir kullandım. İşte felsefe, tarafsızlıktan yola çıkıp, bulacağı veya bulamayacağı nispet ve istikametlere göre kendisine taraf arayan başı boş düşünce manzumelerinin adıdır. Hakikat, felsefe için güya varılması lazım gelen, fakat asla varılmayan, varılmayacak ve boyuna aranacak olan bir hedef, bir ilk merhaledir. İslamdaysa sadece bir ilk temel ve bir ilk ve mutlak arayış... Yani İslâmda hakikat peşin ve varlığın sırlarını aramak ondan sonra... Birbirinin yanlışını çıkartmaktan başka rolü olmayan felsefeyi, perişan ve her dem birbirinin başını yemek gayesinde bir demokrasiye benzetecek olursak İslâma hakikat saltanatı gözüyle bakabiliriz. Demek varış önce, arayış sonra... Varışa bağlı tefekkürün adı da felsefe değil, hikmet... Felsefe başı boş bir çıkış ve bulamayış, İslâmi tefekkür ise düzenli bir yol alış ve bulduğunu derinleştiriş ve genişletiş...
Kâfir — Hep şiir, hep şiir, hep büyü sanatı, sözleriniz...
Mümin — Şimdi «İslâm felsefesine göre» lafını durdurup «İslam hikmetlerine göre» diye sözünüze devam edebilirsiniz...
Kâfir — Vazgeçtim! Siz felsefeyi yermekte devam edin.
Mümin — Yerdim, yereceğim kadar.
Kâfir — Peki onun hiç mi faydası yok? ..
Mümin — Var! .. Hem de ne büyük fayda! .. Söylediğim gibi, birbirinin yanlışını çıkarma, birbirini yerme, yeme faydası.. Ve iman sahiplerine bâtıl aklın ne demek olduğunu göstermeleri, mücadele sahası açmaları ve tababette mikroba karşı yapıldığı gibi bir nevi (asepsi) ve (antisepsi) tedbirine meydan vermeleri...
Kâfir — Aklım almıyor!
Mümin — Aklınız yok ki, alsın! ..
MÜMİN - KÂFİR
Necip Fazıl
Şimdi siz Necip Fazıl ile Nazım Hikmeti kıyas yapanlar!
Eğer kıyasınız sanata yönelik ise bilin ki biri diğerinden üstün değildir. Fakat kıyasınız 'fikir, dava, iman' hakkındaysa hiç kusura bakmayın ki üstünlüğün kimde olduğu gayet açık bir şekilde ortadadır. Necip Fazılı üstün kılan en büyük fark davasının büyüklüğü ve gerçekliğidir.
felsefe: faaieyt diyebilirixz düşünce faaliyeti...
felsefe; insanın oluşudur sectiği yaşam tarzını korumasını sağlar.biçok seydende uzak tutar bir değerdir.
işte bu.. bir savunma mekanizması değil yaşam biçimi hemde çok buyutlu bir şekilde.daha ne olsun...
Felsefeki,tek hakikati tekde değil çokda,ve nihayet hakda değil batılda aramanın sanatıdır ve başka ulaşabileceği hiç bir mevzii yoktur.
kisaca bilgi sevgisidir.
insanlik tarifindan toplanan bilgilerden elde edilen,v bir farki olan doganin toplumun düsüncenin gelismesini yöneten yasalar bilimi.
çocukken masallarla öğrenmeye başladı insan felsefenin 'fe' sini.. ;)
...zamanla yaşayarak deneyimleriyle kuvvetlendirdi...
ihtiyarladığında ise yaşadıklarına bakarak tecrübeleriyle oluşturdu felsefesini....
Yüzünü gökyüzüne dikti adam..
Yağmurların delirdiğini mi düşünmeliydi..
Belki de saklanmalıydı karanlığın kötülgen gözlerinden..
Bir kase ver.. ve doldur içini biraz kokun biraz kanından..
Aman ne diyorum ben böyle.. kimdi bu adam? hangi cüretle dikti yüzünü..
E zaten bu olmamışki.. gözlerini diker dik dik bakar.. hiç yüz dikilirmi..
Dikili taştan üsküdara bir koşu gidip bir koşu gelmek ancak benim gibi istanbulu doğru düzgün bilmeyenlerin işidir..
Kötülgen nedir be? kelimenin orasıyla burasıyla oynayıp şirinlik yapıyorsun..
Şirinlik yapacak yaşları geçmedinmi daha.. evet geçtin.. yok kötülgen.. yok sakılgan..
İyi valla.. herkes böyle yapmaya kalkarsa sonumuz nice olur.. yok bu kelimeyide sevmiyorum.. madem benimde bir iradem var.. bu cüzi olsun nevi olsun farketmez..
Aklım başımda daha.. hazır irademde var.. kullanmalıyım.. hoşuma gitmeyen kelimeleri
Kullanmamalıyım.. beni kimse zorlayamaz.. kimse kolumdan çekiştirip gel şunu kullan..
Bu çok iyi.. bu ara bu duygu çok moda diyemez.. edebiyat nedir be?
Ben kendi kendimin edebiyatı olacağım.. ya edebiyete kadar kalacağım.. nasıl olur?
Hayır olmaz.. kendi edebiyatımı kuracağım.. benden öncesi benden sonrası olacak..
Fatih gibi olacağım.. tapınmayacağım.. kendi edebiyatımı kuracağım ama kendi edebiyatıma köle olmayacağım.. edebiyat benim kölem olsun.. kardeşimi vurmayacağım.. sebebini edebiyatın bütünlüğüne menfati umumiye sürmeyeceğim..
Bırakayım kimse dinlemesin.. kendimin üstadı olacağım.. sadık bir mürit olacağım kendime.. şeriatı değişik anlamlara yoracağım.. leninin fotoğrafını odama asacağım..
Moskovada yaşasaydım bir odam olmayacağını söyleyeceğim.. lenin dinle bak diyeceğim.. ya şu kiraları düşürürsün.. yada yırtarım fotoğrafını.. ya şu savaş kaçkını ıraklıları kanun çıkarıp topraklarına geri yollayacaksın.. yada kulağını çekeceğim..
Hayır olmadı bu.. çocukların kulağı çekilir.. gülay uyar öğretmenim benim kulaklarımı çekerdi.. sağlaktı.. o yüzden sağ kulağım sol kulağımdan biraz iricedir.. öğrettiği hayat bilgisi dersleri hiç işime yaramadı.. rasyonel sayıları.. sayı toplamayı.. karadenizin haritanın yukarısında olduğunu falan da gösterdi.. bunların hiç birini hafifletici neden olarak saymıyorum.. kendi edebi kırallığımı kurduğumda onuda leninle beraber aynı sırada sorgulayıp asacağım.. karşılığı olmayan sözleri söyleyen herkesi yakacağım..
Şaka yapıyorum.. başka şeyler yapacağım.. mahluku halıktan başkası yakamaz dedi önderim.. bir zaman ev arkadaşım olan önder değirmencininde icabına bakacağım..
Ders çalışmayıp evin dağınıklığının ders çalışmayış nedeni olduğunu evden çıktıktan üç ay sonra evdaşlarımızın haricindeki bireylere anlatmış olması yeterli sebeptir bence..
Çünkü niye _? Ben gerçeklerin çarpıtılmasını sevmem.. gerçeğe gizli yalın bir sevgi beslerim.. beslenme çantamın rengini hatırlamak isterim.. ayrıntılar önemli çünkü..
Çünkü yaşlandığımda tek avuntum ayrıntılar olacak.. haşimin burnunu tavırlarını hatırlayıp güleceğim.. muharremin suskun hallerini kırılmalarını.. memetin sigarayı yakışını.. özün kelimeleri yanlış yerde kullanışını.. dersime çalışmam lazımken geyik yapışımı.. olmayan sevgiliye mektup yazışımı.. daha birsürü şey.. hiçbirini unutmayacağım.. unutmamaya çalışacağım.. tekin evlenmeli.. çok basit..
Kimi insanlar bir az önce evlenmeliler.. yaşıda gelmiş.. ne olmuş benim yaşıma..
Benim yaşımda gelmiş.. elin veletleri kaç yaşında evleniyo.. ama ben elin veledi değilim.. herkes birbirinden ayrı değildir.. bazıları diğerlerinden farklıdır.. bunlar kendi içinde de fark arzederler.. evlenmek için aynştayn kadar teknik bilgi lazım..
Çıkıp şimdi balkondan bakacağım.. kendi edebiyatımdan vazgeçtim.. kararsızlığım bir gün sabaha karşı boğazıma sarılıp beni boğacak.. türk dil kurumu bu halime ne der acep..
Bir açıklaması varmıdır yalnızlığın sensizlik haricinde? ...
du$unme eylemini daha cok yapmayi saglayan,
her$eyi hemen kabullenmemeyi ogreten,
bilimden farkli olarak geli$imin bir onceki bilginin yerine bir yenisi getirip
tez,antitez ve sentez kuramlarini kurmayi amaclayan,
cevap bulmaktan cok
sorulmasi gerekne daha fazla sorunun ortaya atildigi
bir olgu
'ııh,seninkini beğenmedim,ben yapayım da gör' demenin bilimsel şekli.nesi bilimdir bunun,niye kıymete biner anlamadım gitti.ben düşüneyim 'varlık nasıl oldu,şöyle olmuştur' diye,sen de kendi düşündüğünü söyle,bunlar biraraya getirilsin,ciddi ciddi öğrenilen-öğretilen bilgiler olsun.bir insanın aklına niye uyayım ki,kendi aklım varken? o zaman her akla göre bir hakikat olmaz mı? ben,benim gibi ölümlü ve aciz olanı değil,ölümsüz ve kudretli olanı dinlerim,ALLAH'ı.
Bismillahirrahmanirrahim
Felsefe'nin kaynağı akıldır. Filozof, çeşitli bilgileri düzene koyarak, madde, hayat, yaratılış, dünya, ruh, ölüm ve sonrası gibi konularda aklına dayanarak cevaplar bulmaya çalışır. Bunu yaparken de bulduğu cevapların Allah-ü teala tarafından gönderilen dinlere uyup uymamasına bakmaz. Bu sebeple doğru yoldan ayrılırlar.
Felsefecilerin ortaya koyduğu fikirler, gerek fen bilgilerinin değişmesi gerekse sonra gelen filozofların öncekilerden farklı düşünmesi sebebiyle ya kısmen yahut tamamen değişir. Bu itibarla sonra gelenler önce gelenleri daima tenkit etmekle veya onların felsefelerini yıkmakla işe başlarlar.
Akıl yalnız başına yol gösterici değildir. Dinin rehberliğine muhtaçtır. Yoksa sapıtır. Bundan dolayı din büyükleri itikadın bozulabileceğini bildikleri için felsefe ile uğraşmaktan men etmişlerdir. Nitekim İBN-İ SİNA ve FARABİ gibi zatlar felsefecilerin kitapları ile çok meşgul olduklarından sapıtmışlardır...
Bir yüzyılın felsefesi, bir sonraki yüzyılın sağduyusudur...
hikmet sevgisidir, hikmet se: hükmün sebebidir.
Bir çok yolun, hiçbir yerden hiçbir şeye doğru gittiği bir güzergah. A.B.
Masalın tam tersi.
doğruya yada gerçeye ulaşılamayan tek alan
felsefe:var oluştur
bizi felakete sürükleyen yegane şey,felsefeyi dilimizin ucuyla tadar tatmaz feylesof rolü oynamaya başlamak,başkalarına yardımcı olmayı düşünmek,dünya insanlarını ıslah etmeyi istemektir..Ey dost! önce kendini ıslah et! Sonra insanlara felsefenin ıslah ettiği bir insan göster!
dünyaya atılmadan evvel söze başladık.
OLAY
Bir piliç, bir yolda karşıdan karşıya geçer.
SORU
Piliç karşıdan karşıya niçin geçer?
YANITLAR
RENE DESCARTES:
yolun öbür tarafına geçmek için.
EFLATUN:
İyiliği için. Gerçek, öteki taraftadır.
ARISTOTELES
Karşıdan karşıya geçmek pilicin doğasıdır.
KARL MARX
Tarihsel olarak kaçınılmazdı.
HIPOKRATES
Pankreasının aşırı salgısı yüzünden.
MARTIN LUTHER KING JR.
Tüm piliçlerin nedenini açıklamak zorunda kalmadan özgürce karşıdan
karşıya
geçtikleri bir dünya düşlüyorum.
RICHARD M. NIXON
Piliç karşıdan karşıya geçmedi, tekrar ediyorum, piliç asla yolun
karşısına
geçmedi.
SIGMUND FREUD
Pilicin karşıdan karşıya geçmesiyle ilgilenmeniz, sizde güçlü ve
latant bir
cinsel güvensizlik duygusunu ele vermektedir.
BUDA
Bu soruyu sormak, sizin kendi piliç doğanızı inkâr etmektir.
GALILEI
Oysa piliç karşıdan karşıya geçiyor...
CHARLES DE GAULLE
Piliç belki yolun karşısına geçti, ama otoyolun karşısına henüz
geçmedi
EINSTEIN
Pilicin yolun karşısına geçmesi ya da yolun pilicin ayakları altında
yer
değiştirmesi, tümüyle sizin gösterdiğiniz referansa bağlıdır.
BILL CLINTON
Anayasa üzerine yemin ederim ki bu piliçle aramda hiç bir şey
geçmemiştir.
Hayatın içindeki her durumun, her olayın, her biçimin, insanların bakış açıları ve davranışlarının, toplumların yaşamsal devinimlerinin yorumlanması, anlamlandırılması diye düşünüyorum...
herkezin ve şimdi beizim de yaptgımız gibi bi ton laf salatası.sonuc: felsefede dier bildigimiz herşey gibi bizim bildigimiz kadar vardır. gerisi gaip. yani bilmeden inandıgımız.
felsefe hayatın gerçekleriyle yüz göz olmaktır...evrenin yasalarını bilmek,ona göre yaşamaktır...hayata yalnızca kafanı banmak degil,gövdence namusluca yaşama sevinci güdebilmendir!
felsefe benim göbek adım
:)
yaşasın felsefe
kahrolsun düşünceye kelepçe vuranlar! ! !
düşünüyorum öleyse varım!
edit:ne şimdi düşünmüosam yokmuyum:P