a verelim mi efendim.. onaltı gün sonraya, bir başka fasıla.. tamam efendim.. Buyrun; birlikye seyr edelim, hurufatta..
.. Bir beyaz hayal tutar bazen ellerimizden..ellerimiz ki kan ve revan..ellerimiz ki yorgun bi-baht nağmelerin kuytularından..uzun soluklu kelamlarımız, kelamın bağrında kırmızı bir lale gibidir..ateşin ve mahzun..mahur ve mahrus..anlatamayız anlattıklarımızı..biz masumuzdur..gayr anlamaz dilimizden..beşer fazla gelir ruhumuza..beşer tutsun ucundan isterken, metruk bir ah içinde kıvrılır ötelere ait yol sevdalıları..Beşer anlamaz bizi madem,harflerle bulduğumuzu harflerden terk vaktidir..dilin harflerinden gönlün harflerine hicret vaktidir.. Yol sevdalıları..yola değil aynada kendini görmeye meyl edene meyletmez meylimiz..biz ki bizsizliğe meyyaliz..anlamaz kelamımızdan hüzn-engiz olmayan..anlamaz hüznümüzden dost-u pinhan olmayan.derince kazılan kuyularda inim inim inleyesi hallerde çile, yüzümüze gülen bir dost-u hakikidir..kuyuda değilse yusuf, bizim yusufumuz değildir..züleyhanındır.biz zindanlarda tevil-i hal yusufu ararız..biz zindanda yağan yağmurun duasına çıkmışız..erbab-ı kalem ve dahi kelam ah ki anlamaz bizden.. Harfle geliriz kapıya..ama harfi bırakan girer ancak içeriye.. Karar kalbden..yine gecede..yine gecenin kalbinde..tuttu kalbimizin elinden yaradan..bir rüya-yı kırmızı içinde..bir hane-i viranda..bir elest-i peymanda..ve dahi kararan afakta..bir yeşil güvercin kondu..alnımızın tam ortasına.perçemim, gagasında, mahpus ve ellerimde kızgın tüyleri..gözleri efendinin gözleri,yıllar önce yarım kalan şi’ri tahattur etti.. Kırk gün kelama perde çekti perdedarım efendim.. Kırk altın varak kırk bohçaya sarılmış ve hilkat ağacımın dallarına asılmış.. Altında kırk mürekkeb.. Damarlarımdan çekilen kanla yazılan makalat.. Vakt-i setr ola..ki vakt; feth ola.. Dedi nihan,canan.ah canan.Yıllar önce hırkasını bir kez giydiğim canan.el-an elimden virdi düşmeyen canan..Mesnevi damlıyor parmaklarından.hiss-i canan.hurufatın tozunu sildi avuçlarımdan..Nayi kırdı neyi..vakit sükut vakti..
'ben ağlarım deli deli,züleyha ağlar bana,hadi gelde çıldırma' faslındayız belki..yani son'da.
Bu sensiz kaçıncı fasıl neredesin
a verelim mi efendim..
onaltı gün sonraya, bir başka fasıla..
tamam efendim..
Buyrun; birlikye seyr edelim, hurufatta..
..
Bir beyaz hayal tutar bazen ellerimizden..ellerimiz ki kan ve revan..ellerimiz ki yorgun bi-baht nağmelerin kuytularından..uzun soluklu kelamlarımız, kelamın bağrında kırmızı bir lale gibidir..ateşin ve mahzun..mahur ve mahrus..anlatamayız anlattıklarımızı..biz masumuzdur..gayr anlamaz dilimizden..beşer fazla gelir ruhumuza..beşer tutsun ucundan isterken, metruk bir ah içinde kıvrılır ötelere ait yol sevdalıları..Beşer anlamaz bizi madem,harflerle bulduğumuzu harflerden terk vaktidir..dilin harflerinden gönlün harflerine hicret vaktidir..
Yol sevdalıları..yola değil aynada kendini görmeye meyl edene meyletmez meylimiz..biz ki bizsizliğe meyyaliz..anlamaz kelamımızdan hüzn-engiz olmayan..anlamaz hüznümüzden dost-u pinhan olmayan.derince kazılan kuyularda inim inim inleyesi hallerde çile, yüzümüze gülen bir dost-u hakikidir..kuyuda değilse yusuf, bizim yusufumuz değildir..züleyhanındır.biz zindanlarda tevil-i hal yusufu ararız..biz zindanda yağan yağmurun duasına çıkmışız..erbab-ı kalem ve dahi kelam ah ki anlamaz bizden..
Harfle geliriz kapıya..ama harfi bırakan girer ancak içeriye..
Karar kalbden..yine gecede..yine gecenin kalbinde..tuttu kalbimizin elinden yaradan..bir rüya-yı kırmızı içinde..bir hane-i viranda..bir elest-i peymanda..ve dahi kararan afakta..bir yeşil güvercin kondu..alnımızın tam ortasına.perçemim, gagasında, mahpus ve ellerimde kızgın tüyleri..gözleri efendinin gözleri,yıllar önce yarım kalan şi’ri tahattur etti..
Kırk gün kelama perde çekti perdedarım efendim..
Kırk altın varak kırk bohçaya sarılmış ve hilkat ağacımın dallarına asılmış..
Altında kırk mürekkeb..
Damarlarımdan çekilen kanla yazılan makalat..
Vakt-i setr ola..ki vakt; feth ola..
Dedi nihan,canan.ah canan.Yıllar önce hırkasını bir kez giydiğim canan.el-an elimden virdi düşmeyen canan..Mesnevi damlıyor parmaklarından.hiss-i canan.hurufatın tozunu sildi avuçlarımdan..Nayi kırdı neyi..vakit sükut vakti..
Dil sustu amma..
Dîl susadı…
..
şimdi yine susalım efendim..
bu kaçıncı fasıldır ey ömrüm
nasıl geçersen geçme GÜZEL geç
emi! ! !
yanın da bir balık birde rakı ne güzel oluyor...
fosil müziği fasıl...nasılda uyumlu değilmi.........................:P
geçelim