Ursula K. Le Guin en beğendiğim yazar. Merry Shelly nin Dr. Frenkenstain nin Canavarı ile başlayan yolculuğun(bayan kurgu bilim yazarları) en keyifli lezzeti.
Fantastik edebiyatı, “gerçek dünyada yaşanamayacak olaylar içeren edebi eserler” şekilde tanımladığımızda, bu alanda kalem oynatmış yazarlar çok geniş bir yelpazeye yayılır. Mesela trajedileriyle tanıdığımız Sheakespeare hayal gücünü pek çok eserinde sınırsızca kullanmıştır. Bir Yaz Gecesi Rüyası adlı eserinde periler kralı ile kraliçesinin birbirlerine oynadığı oyunları anlatır okurlarına. Hamlet, öykünün en can alıcı sahnelerinden birinde babasının öfkeli hayaletiyle karşılaşır. Fırtına’da sürgün edilmiş bir büyücü ailesi ile cinlerinin macerası konu edilmektedir. Nobel ödüllü bir yazar olan Jean Paul Sartre, İş İşten Geçti isimli romanında, öldükten sonra tanışan ve aşık olan bir çiftin ikinci bir şans için dünyaya gönderilmelerini takip eden olayları öyküler. Kafka, Değişim adlı eserinde, uyandığında kendisini dev bir böceğe dönüşmüş olarak bulan Gregor Samsa’yla tanıştırır bizleri. Çoğumuzun Şeytan Ayetleri ile tanıdığı Salman Rushdie, ilk büyük başarısını fantastik öğeler içeren bir romanla, Gece Yarısı Çocukları ile kazanmıştır. Goethe, Faust’da, kurnaz şeytanı alıp karakterlerinin arasına katmıştır. Üç Şilahşörler’le tanıdığımız Alexander Dumas, aslında hayaletleri ve kurtadamları da birçok eserinde kullanmıştır. Türkiye’ye dönüp baktığımızda ise Nazlı Eray, İhsan Oktay Anar ve Sadık Yemni gibi birkaç istisna haricinde edebiyatla hayal gücünün pek buluşmadığına şahit oluruz ne yazık ki. Son zamanlardaki hareketlenmenin kalıcı olup olmadığını ise biraz zaman, biraz da medyanın ve eleştirmenlerin tutumu belirleyecek gibi görünüyor.
Ursula K. Le Guin en beğendiğim yazar. Merry Shelly nin Dr. Frenkenstain nin Canavarı ile başlayan yolculuğun(bayan kurgu bilim yazarları) en keyifli lezzeti.
Fantastik edebiyatı, “gerçek dünyada yaşanamayacak olaylar içeren edebi eserler” şekilde tanımladığımızda, bu alanda kalem oynatmış yazarlar çok geniş bir yelpazeye yayılır. Mesela trajedileriyle tanıdığımız Sheakespeare hayal gücünü pek çok eserinde sınırsızca kullanmıştır. Bir Yaz Gecesi Rüyası adlı eserinde periler kralı ile kraliçesinin birbirlerine oynadığı oyunları anlatır okurlarına. Hamlet, öykünün en can alıcı sahnelerinden birinde babasının öfkeli hayaletiyle karşılaşır. Fırtına’da sürgün edilmiş bir büyücü ailesi ile cinlerinin macerası konu edilmektedir. Nobel ödüllü bir yazar olan Jean Paul Sartre, İş İşten Geçti isimli romanında, öldükten sonra tanışan ve aşık olan bir çiftin ikinci bir şans için dünyaya gönderilmelerini takip eden olayları öyküler. Kafka, Değişim adlı eserinde, uyandığında kendisini dev bir böceğe dönüşmüş olarak bulan Gregor Samsa’yla tanıştırır bizleri. Çoğumuzun Şeytan Ayetleri ile tanıdığı Salman Rushdie, ilk büyük başarısını fantastik öğeler içeren bir romanla, Gece Yarısı Çocukları ile kazanmıştır. Goethe, Faust’da, kurnaz şeytanı alıp karakterlerinin arasına katmıştır. Üç Şilahşörler’le tanıdığımız Alexander Dumas, aslında hayaletleri ve kurtadamları da birçok eserinde kullanmıştır. Türkiye’ye dönüp baktığımızda ise Nazlı Eray, İhsan Oktay Anar ve Sadık Yemni gibi birkaç istisna haricinde edebiyatla hayal gücünün pek buluşmadığına şahit oluruz ne yazık ki. Son zamanlardaki hareketlenmenin kalıcı olup olmadığını ise biraz zaman, biraz da medyanın ve eleştirmenlerin tutumu belirleyecek gibi görünüyor.