bence fadime şahin in o dönemde anlattıkları doğdur bu gazetelere ben b pek fazla inanmıyorum bakın bu gazete bu delile nerden ulaştı hangi kaynaktan bu söylentiler ortaya çıktı ne kaadar araştırıldı bunun cevabını merak ediyorum bunnu açıklarmısınız fadime şahin hakkında bu kadar emin düşünceler nereden çıktı kimden fadime şahin bu kadar inandırıcı bir yalan söleyemez sölememesi lazım ben şahsen bu gazetelerin yazdıklarına inanmıyorum..
pavyon kadını! pavyondan alınıp islamiyete ve savunucularına zarar vermek amacıyla yazılan senaryonun başrol oyuncusu.ozamanlar 15-16 yaşındaydım ve çıktığı proğrmalra izlerken hep aklıma takılırdı neden sorulan sorulara bır cevabı yok bu kadının... neden kelıme oyunları yapıyor.ozamanlar aklım bukadarını ermezdı tabı.fadime şahin ve medyada bunun bır parçası ne çok uyutulduk ne oyunlara kandık
28 şubat senaryosunun oyuncularından... ortada bir fadime şahin yokken bir anda tvlerde adeta bir sinema şeklinde gösterildi reytink patlamasi yaşandı o dönem... günümüzde o senaryoda aktif olarak yer alan şahıslar hiç biri yok gündemde bunlar nerdeler? neden bir anda ortaya çıkıp bir anda kayboldular?
yoksa kendilerine verilen görevleri başari ile tamamladıkları huzuru ve mutluluğu içinde bir yerlerde keyifmi sürüyorlar...
Cok guzel bir kadin olarak hatirliyorum Fadime Sahin'i. Oyle ikinci sinif Aksaray pavyonlarina dusmeyecek kadar guzel hem de...
Ama ismi aciklanmayan kaynak, ne derse dogrudur mutlaka. Fadime Sahin'e ortaya cikan yeni durumla ilgili (Ergenekon Operasyonu ile ilgili olarak yani) herhangi bir soru sorulmadan, ya da ne bileyim en azindan calistigi iddia edilen pavyondan birileriyle konusulmadan gazetelere carsaf carsaf haber yazmayi bir gazeteye nesil yakistirabiliyorsunuz siz bilmem ama, ben asla yakistiramiyorum...
TELEKIZMIŞ Fadime... Adı kötüye çıkmış bir tazeymiş... Bataklıkta açan bir çiçekmiş...
Aksaray pavyonlarında çalışırmış... Konsomatrislik falan yaparmış... Erkeklerin gönlünü eğler, para kazanır, ancak kazandığı paraları yoksul anacığına götürmezmiş... Böylesine kötü kalpliymiş üstelik...
* * *
Alkoliğin tekiymiş Ali Kalkancı. Henüz güneş rakı burcuna girmeden başlarmış içmeye. Sağlam içer, günde üç büyük devirir, bana mısın demezmiş. Yolsuz kaldığında rakıdan umudu kesip 'köpek öldüren' ile idare edermiş. Serserinin tekiymiş. Kumkapı meyhanelerine dadanırmış. Çöpçüler sabahları açıklarda bulurlarmış leşini... Geceleri sokaklarda naralar atarmış... Böylesine haytaymış yani...
* * *
Derken bir gün... Sene 1996... Harbiye Orduevi... Akşam saatleri...
'Mahalli' karanlıklar prensimiz Veli Küçük Paşa, kaygılı bir ses tonuyla başlamış konuşmaya:
'Biz bu Refah Partisi'nin yükselişini durduramayacağız galiba... Yolsuzluk yapıyorlar diyoruz, inanmıyorlar... Türkiye'yi İran'a çevirecekler diyoruz, halkımız oralı olmuyor... Bizim milletimiz bel altı meselelere karşı duyarlıdır... Ulan en iyisi bunları oradan vuralım... Bir iftira kumpası kuralım...'
Masa başındakiler şöyle yanıtlamışlar Paşa'yı:
'Çok doğru buyurdunuz Paşa Hazretleri...'
Önce 'telekız' Fadime, bin bir vaat ile kandırılmış...
Fatih'te üç karılı adamın tesettür mağazasından Fadime'ye tesettür kıyafetleri satın alınmış... Acayip yakışmış haspaya bu yeni esvap...
Ve denmiş ki: 'Sen artık dinci oldun Fadime...'
Aksaray pavyonlarından alınan Fadime'ye, Sultanbeyli'de iki göz gecekondu ayarlanmış...
Ardından da sıra alkolik Ali Kalkancı'ya gelmiş...
Önce içkiyi bırakması sağlanmış Kalkancı'nın...
Sonra bir umre seyahati ayarlanmış...
'11 derste nasıl şeyh olunur? ' başlıklı dersler verilmiş kendisine...
Ve kurs tamamlandığında, 'Sen artık şeyh oldun aslanım' denilerek, Fatih'te bir eve yerleştirilmiş...
* * *
Ve sıra gelmiş operasyona...
Fadime'yi önce Ali Kalkancı'nın koynuna atmışlar...
Sonra da 'Müslümanların arasına sokulmuş bir ajan' olan Müslüm Gündüz'ün koynuna gelmiş sıra...
Bugünlerde 'çocuk tacizi' iddiasıyla yargılanan Vakit yazarı Hüseyin Üzmez'in malikanesinde bizim Fadime ile Müslüm tam hemhal olacakken...
Polis baskını falan... Ortalık karışmış, düzen bozulmuş...
Ve tiyatro başlamış:
Fadime 'Şeyhlerin aldattığı masum, küçük dinci kız' rolünü, Ali Kalkancı ile Müslüm Gündüz ise 'Kadınları ağa düşüren şeyh' rolünü oynamış...
Bu tiyatronun açtığı yoldan giden...
'Karadayı / Çevik Bir' gibi anlı şanlı paşalarımız da Sincan'da tankları yürüterek, bizim masum, cici, şanlı Refah Partisi iktidarını alaşağı edivermişler...
Ve bir kez daha olan günahsız, kusursuz, hatasız, yüce gönüllü inananlarımıza olmuş... Yani yine keleğe getirilmiş bizim garibanlar...
* * *
Gülüyor musunuz? Ne gülüyorsunuz yahu?
Ben bu tuhaf hikáyeyi, İslami kesimin en ciddi yayın organı olan Yeni Şafak'ın dünkü nüshasında okudum...
Üstelik öyle kıyıya köşeye sıkıştırılmamış, 19 sütuna sürmanşet olarak yayınlanmış...
Okudum, hem eğlenerek, hem de ibret alarak...
Eğlendim, çünkü malzeme gerçekten eğlendiriciydi...
İbret aldım, çünkü 'Başlarına gelen bütün felaketleri, başkalarının kendileri üzerlerine kurduğu komplolarla izah etmeye yatkın olanlar'ın iyileşmelerinin hiç de kolay olmadığını bir kez daha fark etmiş oldum...
sanırım herkesin ortak tarafı, bu olayın bir düzmece olduğu konusundaki kesin kanaatte olması. ve bu sayede güzel ülkemiz 'yetenekl' bir köşe yazarı daha kazanmıştı. ne güzel değil mi? h0er an herkes köşe yazarı olbiliyor memleketimizde...
Piyon...Santrançta piyonların isimleri olmaz, ve en kolay ama en güçlü karakterdir. Çünkü hep başka bir el tarafından güçsüzlük maskesi altından idare edilir. Kanı şudur ki en zayıf gibi görünün her zaman en güçlü olanı doğurabilecek olandır... Aktörler önemli değil ama senaryo Türkiye'de yeniden bir takım kamplaşmaların merkezinde yer almıştır. Medya denilen zihin yıkama araçlarının toplumu nasıl yönlerdirebileceğine güzel bir örnek. Hala özgür müyüz? Hürriyet :))) Ne ütopik bir değer...
fadime sahin olayları görsel basında patlak werdigi zaman yasımız daha kücüktü ama hatırladıgım kadarı ile tarikat içerisinde yasanan carpık ilişkiler içinde adı gecen fadime sahin. kısaca tarikat içinde yasanan sıkandalın bir parcası.
muhtemelen kendisini meşhur eden,,,,,yaşadığı iğrenç ilişkiden sonra başını açmış, peşindeki erkek sürüsüne erkekler eklemiş güzelliğinin etkisiyle,modern bir erkekle başı açık şekilde evlenmiş, çocuğu bile olmuştur.
Gruba davet cümlesinin vücut bulmuş hali..
Fadime Şahin deyince; aklıma Müslüm Gündüz, Ali Kalkancı ve 28 şubat geliyor.
28 Şubat katakulli senaryosunu yazan ve sahneye koyanların baş rol oyuncusu,günah keçisi bir kadın.
Cumhuriyet döneminin en başarılı hükümetini yıkmak için yazılan sanaryoların birinde rol alan bir zavallı.
28 şubat ürünü,
senaryonun oyuncularından sadece biri,
güzel,
becerikli! ,
görev kadını,
aldığının hakkını veren şahsiyet.
Herkes yaptıklarının hesabını verecek elbet birgün.
sanal yaratık,,uyduruk kişilik...
bence fadime şahin in o dönemde anlattıkları doğdur bu gazetelere ben b pek fazla inanmıyorum bakın bu gazete bu delile nerden ulaştı hangi kaynaktan bu söylentiler ortaya çıktı ne kaadar araştırıldı bunun cevabını merak ediyorum bunnu açıklarmısınız fadime şahin hakkında bu kadar emin düşünceler nereden çıktı kimden fadime şahin bu kadar inandırıcı bir yalan söleyemez sölememesi lazım ben şahsen bu gazetelerin yazdıklarına inanmıyorum..
pavyon kadını! pavyondan alınıp islamiyete ve savunucularına zarar vermek amacıyla yazılan senaryonun başrol oyuncusu.ozamanlar 15-16 yaşındaydım ve çıktığı proğrmalra izlerken hep aklıma takılırdı neden sorulan sorulara bır cevabı yok bu kadının... neden kelıme oyunları yapıyor.ozamanlar aklım bukadarını ermezdı tabı.fadime şahin ve medyada bunun bır parçası ne çok uyutulduk ne oyunlara kandık
onun gibi maşalar gider, başka maşalar gelir....
bazı kişilerin kendi çıkarları için 28 şubatta ortaya atığı basit bir insan.
28 şubat senaryosunun oyuncularından... ortada bir fadime şahin yokken bir anda tvlerde adeta bir sinema şeklinde gösterildi reytink patlamasi yaşandı o dönem...
günümüzde o senaryoda aktif olarak yer alan şahıslar hiç biri yok gündemde bunlar nerdeler? neden bir anda ortaya çıkıp bir anda kayboldular?
yoksa kendilerine verilen görevleri başari ile tamamladıkları huzuru ve mutluluğu içinde bir yerlerde keyifmi sürüyorlar...
Cok guzel bir kadin olarak hatirliyorum Fadime Sahin'i. Oyle ikinci sinif Aksaray pavyonlarina dusmeyecek kadar guzel hem de...
Ama ismi aciklanmayan kaynak, ne derse dogrudur mutlaka. Fadime Sahin'e ortaya cikan yeni durumla ilgili (Ergenekon Operasyonu ile ilgili olarak yani) herhangi bir soru sorulmadan, ya da ne bileyim en azindan calistigi iddia edilen pavyondan birileriyle konusulmadan gazetelere carsaf carsaf haber yazmayi bir gazeteye nesil yakistirabiliyorsunuz siz bilmem ama, ben asla yakistiramiyorum...
Fadime telekızmış
TELEKIZMIŞ Fadime... Adı kötüye çıkmış bir tazeymiş... Bataklıkta açan bir çiçekmiş...
Aksaray pavyonlarında çalışırmış... Konsomatrislik falan yaparmış... Erkeklerin gönlünü eğler, para kazanır, ancak kazandığı paraları yoksul anacığına götürmezmiş... Böylesine kötü kalpliymiş üstelik...
* * *
Alkoliğin tekiymiş Ali Kalkancı. Henüz güneş rakı burcuna girmeden başlarmış içmeye. Sağlam içer, günde üç büyük devirir, bana mısın demezmiş. Yolsuz kaldığında rakıdan umudu kesip 'köpek öldüren' ile idare edermiş. Serserinin tekiymiş. Kumkapı meyhanelerine dadanırmış. Çöpçüler sabahları açıklarda bulurlarmış leşini... Geceleri sokaklarda naralar atarmış... Böylesine haytaymış yani...
* * *
Derken bir gün... Sene 1996... Harbiye Orduevi... Akşam saatleri...
'Mahalli' karanlıklar prensimiz Veli Küçük Paşa, kaygılı bir ses tonuyla başlamış konuşmaya:
'Biz bu Refah Partisi'nin yükselişini durduramayacağız galiba... Yolsuzluk yapıyorlar diyoruz, inanmıyorlar... Türkiye'yi İran'a çevirecekler diyoruz, halkımız oralı olmuyor... Bizim milletimiz bel altı meselelere karşı duyarlıdır... Ulan en iyisi bunları oradan vuralım... Bir iftira kumpası kuralım...'
Masa başındakiler şöyle yanıtlamışlar Paşa'yı:
'Çok doğru buyurdunuz Paşa Hazretleri...'
Önce 'telekız' Fadime, bin bir vaat ile kandırılmış...
Fatih'te üç karılı adamın tesettür mağazasından Fadime'ye tesettür kıyafetleri satın alınmış... Acayip yakışmış haspaya bu yeni esvap...
Ve denmiş ki: 'Sen artık dinci oldun Fadime...'
Aksaray pavyonlarından alınan Fadime'ye, Sultanbeyli'de iki göz gecekondu ayarlanmış...
Ardından da sıra alkolik Ali Kalkancı'ya gelmiş...
Önce içkiyi bırakması sağlanmış Kalkancı'nın...
Sonra bir umre seyahati ayarlanmış...
'11 derste nasıl şeyh olunur? ' başlıklı dersler verilmiş kendisine...
Ve kurs tamamlandığında, 'Sen artık şeyh oldun aslanım' denilerek, Fatih'te bir eve yerleştirilmiş...
* * *
Ve sıra gelmiş operasyona...
Fadime'yi önce Ali Kalkancı'nın koynuna atmışlar...
Sonra da 'Müslümanların arasına sokulmuş bir ajan' olan Müslüm Gündüz'ün koynuna gelmiş sıra...
Bugünlerde 'çocuk tacizi' iddiasıyla yargılanan Vakit yazarı Hüseyin Üzmez'in malikanesinde bizim Fadime ile Müslüm tam hemhal olacakken...
Polis baskını falan... Ortalık karışmış, düzen bozulmuş...
Ve tiyatro başlamış:
Fadime 'Şeyhlerin aldattığı masum, küçük dinci kız' rolünü, Ali Kalkancı ile Müslüm Gündüz ise 'Kadınları ağa düşüren şeyh' rolünü oynamış...
Bu tiyatronun açtığı yoldan giden...
'Karadayı / Çevik Bir' gibi anlı şanlı paşalarımız da Sincan'da tankları yürüterek, bizim masum, cici, şanlı Refah Partisi iktidarını alaşağı edivermişler...
Ve bir kez daha olan günahsız, kusursuz, hatasız, yüce gönüllü inananlarımıza olmuş... Yani yine keleğe getirilmiş bizim garibanlar...
* * *
Gülüyor musunuz? Ne gülüyorsunuz yahu?
Ben bu tuhaf hikáyeyi, İslami kesimin en ciddi yayın organı olan Yeni Şafak'ın dünkü nüshasında okudum...
Üstelik öyle kıyıya köşeye sıkıştırılmamış, 19 sütuna sürmanşet olarak yayınlanmış...
Okudum, hem eğlenerek, hem de ibret alarak...
Eğlendim, çünkü malzeme gerçekten eğlendiriciydi...
İbret aldım, çünkü 'Başlarına gelen bütün felaketleri, başkalarının kendileri üzerlerine kurduğu komplolarla izah etmeye yatkın olanlar'ın iyileşmelerinin hiç de kolay olmadığını bir kez daha fark etmiş oldum...
alıntı (Hürriyet, 08.08.2008, Ahmet Hakan)
kapalı kapatma
aczmendi acüzesi
dini sömüren zavallı bir kadın.........
sanırım herkesin ortak tarafı, bu olayın bir düzmece olduğu konusundaki kesin kanaatte olması. ve bu sayede güzel ülkemiz 'yetenekl' bir köşe yazarı daha kazanmıştı. ne güzel değil mi? h0er an herkes köşe yazarı olbiliyor memleketimizde...
Bence o dönemde dini aşagılamak için proğramlanmış ve o olaylara alet edilmiş zavalı bir kız başka hiçbir şey.
kimin eliyle hazırlandıysa artık,iyi çalışılmış düzenin parçası.zaten kimse onun masumiyetine inanmamıştı
güzel kadın güzel oyun güzel siyaset
Piyon...Santrançta piyonların isimleri olmaz, ve en kolay ama en güçlü karakterdir. Çünkü hep başka bir el tarafından güçsüzlük maskesi altından idare edilir. Kanı şudur ki en zayıf gibi görünün her zaman en güçlü olanı doğurabilecek olandır...
Aktörler önemli değil ama senaryo Türkiye'de yeniden bir takım kamplaşmaların merkezinde yer almıştır. Medya denilen zihin yıkama araçlarının toplumu nasıl yönlerdirebileceğine güzel bir örnek. Hala özgür müyüz? Hürriyet :))) Ne ütopik bir değer...
fadime sahin olayları görsel basında patlak werdigi zaman yasımız daha kücüktü ama hatırladıgım kadarı ile tarikat içerisinde yasanan carpık ilişkiler içinde adı gecen fadime sahin. kısaca tarikat içinde yasanan sıkandalın bir parcası.
muhtemelen kendisini meşhur eden,,,,,yaşadığı iğrenç ilişkiden sonra başını açmış, peşindeki erkek sürüsüne erkekler eklemiş güzelliğinin etkisiyle,modern bir erkekle başı açık şekilde evlenmiş, çocuğu bile olmuştur.
Sahte tarikat soytarılarının, gözü yaşlı dilberi....
Bu ve bunlar gibilerin yüzünden tahrip edilen kişiler ve cemaatler....
Resmen düzmece ve aldatmacadan başka bir rolü olmayan halsiyetsizler...