Zulmün âkıbetini haber veren âyet ve hadîs-i şerifler
Zulüm, eninde sonunda zalimi de önüne katıp götürecek bir âfettir. O, hiçbir zaman uzun ömürlü olamaz. Bu hususa işaret eden Allah Resûlü (sas) , 'Allah, zalime mühlet verir (hemen ceza vermez) , bir de onu yakaladı mı, artık iflâh etmez (bir daha salıvermez.) ' buyurmuştur. Hadîsin râvisi, Peygamber Efendimiz (sas) 'in bu sözü söyledikten sonra, 'İşte Rabb'inin yakalaması böyledir. O zalim ahâliyi böyle yakalar. Zirâ O'nun yakalaması çok can yakıcı, çok şiddetlidir.' (Hûd,11/102) âyetini okuduğunu nakleder. (Zebîdî, XI,113-114.) .
Yüce Allah'ın Kur'ân-ı Kerim'de zalimler için yaptığı ikazlardan bazıları:
'...yaptıkları zulmün günâhını yüklenenler ise perişan olmuşlardır.' (Tâhâ,20/111)
'Sizden kim zulmederse ona büyük bir azâp tattırırız.' (Furkân,25/19)
'... Zalimlerin yaptığından Allah'ın habersiz olduğunu sanma; O, sadece onları (yaptıklarının cezasını) , gözlerin dehşetten donup kalacağı güne erteliyor.' (İbrahim,13/24)
Yeryüzünde büyüklük taslayarak başkalarına tuzak kurup zulmedenlerin, er geç başlarına felâketler geleceğini haber veren Yüce Allah, Kur'ân'da; '...Kötü tuzak, ancak sahibinin başına dolanır....' (Fâtır,22/43) buyurur. İbn Abbas bu âyeti, 'Kişi, kazdığı kuyuya kendi düşer.' şeklinde açıklamıştır.
Allah Resûlü (sas) 'nun zalimin âkıbeti hakkında ifâde etmiş olduğu kutsî sözleri:
'Mazlûmun bedduâsından sakının! Zirâ mazlûm ile Allah arasında (duânın kabulüne) hiçbir perde yoktur.' (Zebîdî, V,303-304.)
'Yüce Allah: İzzetim ve celâlim hakkı için, sonunda zalimlerden mazlumun intikamını alırım. Bir mazlumun zulme uğradığını görüp, gücü yettiği halde ona yardım etmeyen katı yürekli kimseden de mazlumun intikamını alırım, buyurdu.' (Zebîdî, IV,203)
'Bir kimse kardeşinin haysiyetine (nefsine) , yahut malına haksız olarak taarruz etmiş ise; altın ve gümüş (gibi maddî şeylerin) olmayacağı kıyamet gününden evvel onunla helâlleşsin! Aksi halde yaptığı zulüm nispetinde onun iyi amellerinden alınıp hak sahiplerine verilir. İyiliği yoksa hak sahibinin günahından alınıp haksızlık eden adama yüklenir.' (Zebîdî, VII,376) .
'ey kavmim, haberiniz olsun, ben sizin şirk koştuğunuz şeylerden uzağım! ' (006.078) 'ey kavmim, yapacağınızı bütün kuvvetinizle yapın, ben görevimi yapıyorum. Artık yakında dünya evinin sonunun kimin olacağını bileceksiniz. Şu kesindir ki, zalimler arzularına eremeyeceklerdir.' (006.135)
inançtır bu söylenenler..ve inanç mukavemetin, dayanıklılığın kale kapısıdır.. eger inanç giderse mudafaa gediklenir, ağır bir yara alır... hattı mudafaa yoktur, sathı mudafa vardır ve o satıh butun vatandır diyenin sozunu yalanlarcasına hat yalnız benliğinin hattı olur(her koyun olan bacağından asılır) vatan olan satıh parçalanmış hat lar olur ve parçalanmış hatlar(birleştirici olanlardan' inanç' zedelendiğinden) asla bir butun yani vatanı ihtiva edemez, vatana namzet olamaz...
devir cemaat devridir diye boşuna söylenmemiştir.. çünkü kurtarılması gereken hatlar değil vatandır...
Sen ki peygamberlerini bile dinlemedin beni hiç dinlemezsin. Dönüp de bakmazsın ölülerine. Lut kavminden de değilsin sen, hazdan olmayacak mahvin. Acıyla karıldı harcın ama acıya da yabancısın. Ağıtları sen yakarsın ama kendi kulakların duymaz kendi ağıdını, Bir koyun sürüsünden çalar gibi çalarlar insanlarını ve sen bir koyun sürüsü gibi bakarsın çalınanlarına. Tanrı'ya yakarır ama firavunlara taparsın. Musa Kızıldenizi açsa önünde, sen o denizden geçmezsin.
Ey kavmim... Sen ki peygamberlerini bile dinlemedin beni hiç dinlemezsin. Korkarsın kendinden olmayan herkesten. Ve sen kendinden bile korkarsın. Hazreti İbrahim olsan, sana gönderilen kurbanı sen pazarda satarsın. Hazreti İsa'yı gözünün önünde çarmıha gerseler, sen başka şeylere ağlarsın. Gündüzleri Maria Magdalena'yı 'fahişe' diye taşlar, geceleri koynuna girmeye çabalarsın. Zebur'u, Tevrat'ı, İncil'i, Kuran'ı bilirsin. Hazreti Davud için üzülür ama Golyat'ı tutarsın.
Ey kavmim... Sen ki peygamberlerinin dediklerini bile dinlemedin beni hiç dinlemezsin.
Dönüp de bakmazsın ölülerine. Lut kavminden de değilsin hazdan olmayacak mahvin. Ama sen kendi acına da yabancısın. Kadınların siyah giyer, kederle solar tenleri ama onları görmezsin. Her kuytulukta bir çocuğun vurulur, aldırmazsın. Merhamet dilenir, şefkat dilenir, para dilenirsin. Ve nefret edersin dilencilerden. Utancı bilir ama utanmazsın. Tanrıya inanır ama firavunlara taparsın. Bütün seslerin arasında yalnızca kırbaç sesini dinlersin sen.
Ey kavmim... Sen ki peygamberlerini bile dinlemedin beni hiç dinlemezsin. Sana yapılmadıkça işkenceye karşı çıkmazsın. Senin bedenine dokunmadıkça hiçbir acıyı duymazsın. Örümcek olsan Hazreti Muhammed'in saklandığı mağaraya bir ağ örmezsin. Her koyun gibi kendi bacağından asılır, her koyun gibi tek başına melersin. Hazreti Hüseyin'in kellesini vurmaz ama vuranı alkışlarsın. Muaviye'ye kızar ama ayaklanmazsın. Hazreti Ömer'i bıçaklayan ele sen bıçak olursun.
Ey kavmim... Sen ki peygamberlerini bile dinlemedin beni hiç dinlemezsin. Ölülerine dönüp de bakmazsın. Lut kavminden de değilsin hazdan olmayacak mahvin. Ama arkana baktığın için taş kesileceksin. Ve sen kendine bile ağlamayacaksın. Komşun aç yatarken sen tok olmaktan haya etmezsin. Musa önünde Kızıldeniz'i açsa o denizden geçemezsin. Tanrıya inanır ama firavunlara taparsın.
Ey kavmim... Sen ki peygamberlerini bile dinlemedin beni hiç dinlemezsin.
Kaynak: Bazı kaynaklar Ahmet Altan bazıları ise Halil Cibran diyor ama önemli olan yazılanlar.
Zulmün âkıbetini haber veren âyet ve hadîs-i şerifler
Zulüm, eninde sonunda zalimi de önüne katıp götürecek bir âfettir. O, hiçbir zaman uzun ömürlü olamaz. Bu hususa işaret eden Allah Resûlü (sas) , 'Allah, zalime mühlet verir (hemen ceza vermez) , bir de onu yakaladı mı, artık iflâh etmez (bir daha salıvermez.) ' buyurmuştur. Hadîsin râvisi, Peygamber Efendimiz (sas) 'in bu sözü söyledikten sonra, 'İşte Rabb'inin yakalaması böyledir. O zalim ahâliyi böyle yakalar. Zirâ O'nun yakalaması çok can yakıcı, çok şiddetlidir.' (Hûd,11/102) âyetini okuduğunu nakleder. (Zebîdî, XI,113-114.) .
Yüce Allah'ın Kur'ân-ı Kerim'de zalimler için yaptığı ikazlardan bazıları:
'...yaptıkları zulmün günâhını yüklenenler ise perişan olmuşlardır.' (Tâhâ,20/111)
'Sizden kim zulmederse ona büyük bir azâp tattırırız.' (Furkân,25/19)
'... Zalimlerin yaptığından Allah'ın habersiz olduğunu sanma; O, sadece onları (yaptıklarının cezasını) , gözlerin dehşetten donup kalacağı güne erteliyor.' (İbrahim,13/24)
Yeryüzünde büyüklük taslayarak başkalarına tuzak kurup zulmedenlerin, er geç başlarına felâketler geleceğini haber veren Yüce Allah, Kur'ân'da; '...Kötü tuzak, ancak sahibinin başına dolanır....' (Fâtır,22/43) buyurur. İbn Abbas bu âyeti, 'Kişi, kazdığı kuyuya kendi düşer.' şeklinde açıklamıştır.
Allah Resûlü (sas) 'nun zalimin âkıbeti hakkında ifâde etmiş olduğu kutsî sözleri:
'Mazlûmun bedduâsından sakının! Zirâ mazlûm ile Allah arasında (duânın kabulüne) hiçbir perde yoktur.' (Zebîdî, V,303-304.)
'Zulümden kaçının, zirâ zulüm, kıyâmet gününde zalimin karanlıklı bir azaba atılmasının sebebidir...' (Zebîdî, VII,374) .
'Yüce Allah: İzzetim ve celâlim hakkı için, sonunda zalimlerden mazlumun intikamını alırım. Bir mazlumun zulme uğradığını görüp, gücü yettiği halde ona yardım etmeyen katı yürekli kimseden de mazlumun intikamını alırım, buyurdu.' (Zebîdî, IV,203)
'Bir kimse kardeşinin haysiyetine (nefsine) , yahut malına haksız olarak taarruz etmiş ise; altın ve gümüş (gibi maddî şeylerin) olmayacağı kıyamet gününden evvel onunla helâlleşsin! Aksi halde yaptığı zulüm nispetinde onun iyi amellerinden alınıp hak sahiplerine verilir. İyiliği yoksa hak sahibinin günahından alınıp haksızlık eden adama yüklenir.' (Zebîdî, VII,376) .
'ey kavmim, haberiniz olsun, ben sizin şirk koştuğunuz şeylerden uzağım! ' (006.078)
'ey kavmim, yapacağınızı bütün kuvvetinizle yapın, ben görevimi yapıyorum. Artık yakında dünya evinin sonunun kimin olacağını bileceksiniz. Şu kesindir ki, zalimler arzularına eremeyeceklerdir.' (006.135)
inançtır bu söylenenler..ve inanç mukavemetin, dayanıklılığın kale kapısıdır..
eger inanç giderse mudafaa gediklenir, ağır bir yara alır...
hattı mudafaa yoktur, sathı mudafa vardır ve o satıh butun vatandır diyenin sozunu yalanlarcasına hat yalnız benliğinin hattı olur(her koyun olan bacağından asılır)
vatan olan satıh parçalanmış hat lar olur ve parçalanmış hatlar(birleştirici olanlardan' inanç' zedelendiğinden) asla bir butun yani vatanı ihtiva edemez, vatana namzet olamaz...
devir cemaat devridir diye boşuna söylenmemiştir..
çünkü kurtarılması gereken hatlar değil vatandır...
Sen ki peygamberlerini bile dinlemedin beni hiç dinlemezsin. Dönüp de bakmazsın ölülerine. Lut kavminden de değilsin sen, hazdan olmayacak mahvin. Acıyla karıldı harcın ama acıya da yabancısın. Ağıtları sen yakarsın ama kendi kulakların duymaz kendi ağıdını, Bir koyun sürüsünden çalar gibi çalarlar insanlarını ve sen bir koyun sürüsü gibi bakarsın çalınanlarına. Tanrı'ya yakarır ama firavunlara taparsın. Musa Kızıldenizi açsa önünde, sen o denizden geçmezsin.
Ey kavmim... Sen ki peygamberlerini bile dinlemedin beni hiç dinlemezsin. Korkarsın kendinden olmayan herkesten. Ve sen kendinden bile korkarsın. Hazreti İbrahim olsan, sana gönderilen kurbanı sen pazarda satarsın. Hazreti İsa'yı gözünün önünde çarmıha gerseler, sen başka şeylere ağlarsın. Gündüzleri Maria Magdalena'yı 'fahişe' diye taşlar, geceleri koynuna girmeye çabalarsın. Zebur'u, Tevrat'ı, İncil'i, Kuran'ı bilirsin. Hazreti Davud için üzülür ama Golyat'ı tutarsın.
Ey kavmim... Sen ki peygamberlerinin dediklerini bile dinlemedin beni hiç dinlemezsin.
Dönüp de bakmazsın ölülerine. Lut kavminden de değilsin hazdan olmayacak mahvin. Ama sen kendi acına da yabancısın. Kadınların siyah giyer, kederle solar tenleri ama onları görmezsin. Her kuytulukta bir çocuğun vurulur, aldırmazsın. Merhamet dilenir, şefkat dilenir, para dilenirsin. Ve nefret edersin dilencilerden. Utancı bilir ama utanmazsın. Tanrıya inanır ama firavunlara taparsın. Bütün seslerin arasında yalnızca kırbaç sesini dinlersin sen.
Ey kavmim... Sen ki peygamberlerini bile dinlemedin beni hiç dinlemezsin. Sana yapılmadıkça işkenceye karşı çıkmazsın. Senin bedenine dokunmadıkça hiçbir acıyı duymazsın. Örümcek olsan Hazreti Muhammed'in saklandığı mağaraya bir ağ örmezsin. Her koyun gibi kendi bacağından asılır, her koyun gibi tek başına melersin. Hazreti Hüseyin'in kellesini vurmaz ama vuranı alkışlarsın. Muaviye'ye kızar ama ayaklanmazsın. Hazreti Ömer'i bıçaklayan ele sen bıçak olursun.
Ey kavmim... Sen ki peygamberlerini bile dinlemedin beni hiç dinlemezsin. Ölülerine dönüp de bakmazsın. Lut kavminden de değilsin hazdan olmayacak mahvin. Ama arkana baktığın için taş kesileceksin. Ve sen kendine bile ağlamayacaksın. Komşun aç yatarken sen tok olmaktan haya etmezsin. Musa önünde Kızıldeniz'i açsa o denizden geçemezsin. Tanrıya inanır ama firavunlara taparsın.
Ey kavmim... Sen ki peygamberlerini bile dinlemedin beni hiç dinlemezsin.
Kaynak: Bazı kaynaklar Ahmet Altan bazıları ise Halil Cibran diyor ama önemli olan yazılanlar.