Excited:Heyecanlı, telaşlı, hararetli, coşkulu, yerinde duramayan. / İng.
Get excited: Heyecana gelmek, heyecan duymak, heyecan yaşamak. Self excited: Kendinden ikazlı, kendi enerjisini üreten, kendinden uyarmalı. To be excited about: Hakkında heyecanlanmak, için heyecanlanmak , den heyecan duymak.
I'm already so excited (şimdiden çok heyecanlıyım). I felt so excited when I looked at the briefcase (Evrak çantasına baktığım zaman çok heyecanlandım)
To be excited "about"
Excited about something.
Excite: Heyecanlandırmak, tahrik etmeki uyandırmak, coşturmak, telaşlandırmak, harekete geçirmek. / İng.
Excited:Heyecanlı, telaşlı, hararetli, coşkulu, yerinde duramayan. / İng.
Get excited: Heyecana gelmek, heyecan duymak, heyecan yaşamak.
Self excited: Kendinden ikazlı, kendi enerjisini üreten, kendinden uyarmalı.
To be excited about: Hakkında heyecanlanmak, için heyecanlanmak , den heyecan duymak.
I'm already so excited (şimdiden çok heyecanlıyım).
I felt so excited when I looked at the briefcase (Evrak çantasına baktığım zaman çok heyecanlandım)