Bir ev istiyorum, bana ait olan Kapısından girerken bütün sorunlarımı soyunduğum Penceresini açtığımda mutluluk dolduğum. Bir ev istiyorum, odaları kar beyazı, Karanlığı ve karamsarlığı silip atan. Her şeye yeniden başladığım. Bir ev istiyorum, hiç kimsenin bilmediği, Sorunların girmediği, sorumlulukların geçmediği. Bir ev istiyorum birde huzur bu hayattan.
Camı açıp Çamlıcadan boğazın aydınlık sularını seyrederken ve rüzgar bi başka eserken burda...derde,kedere ve kasvete elvedaaa diyor insan bir süreliğine de olsa...
Yaşadığımız yerler bizim kişiliğimizi yansıtır… Ruh halimizi yansıtır... Yaşadıklarımızı, umutlarımızı, düşüncelerimizi yansıtır… Ben benim oldum mekânların hep özel olduğunu varsaymış ve öyle davranmışımdır... Yaşadığım ev beni yansıtmalı diye düşünüyorum… Ben ne hissediyorsam olduğum yerden belli olmalı… O yüzden her yeri güzelleştirmek adına çaba sarf ediyorum… Kendimi yaşayamasam kopar giderim bu zamandan… Kendi çizdiğim özgürlük sınırları içerisinde yaşamayı daha çok seviyorum… Evime gelenlerin ortak kanısı her yer cıvıl cıvıl ve mis kokulu.. Senin gibi hayat var, ama insanı yormuyor diyorlar… Evimde çeşitli biblolar, melekler, çiçekler, tertemiz örtüler, mis kokulu mumlar yerlerini almış durumdalar… Köşelerden yayılan loş ışıklar… Sıcak ve ferah bir ortam… İşte benim evim… Ben böyle bir evde huzur buluyorum… Kendim oluyorum... İnsanın kendi gibi olması… Maskesiz ve yalın haliyle kendini ortaya koyabilmesi çok önemli… Fark ettim ki ben böyleyim… Sade ama hayatın her yaşanmışlığını içinde barındıran… Anılara önem veren... Onları hayatının özeline alan.. İşte benim bulunduğum mekânlar o yüzden bu kadar özel ve sıcak… Bazı mekânlara gittiğiniz zaman sizi sıktığını yorduğunu fark edersiniz… Sizin bulunduğunuz ruhsal durumdan çok farklı duygulara kapıldığınızı hissedersiniz… Ve bazen öyle anlar olur ki boğulacakmış gibi olur ve oradan kaçmak istersiniz… Böyle hissettiğinizde hiç durmayın, hemen terk edin orayı, çünkü sizin olumlu enerjinizi olumsuz etkileyeceklerdir… İçinde sevgi olan her şey anlam kazanır… İçsel armonilere ayak uydurmak gerek… İyi duygular ve pozitif enerji ile dolu olmak içimizi huzurlu kılacaktır... Bulunduğumuz mekânların, kullandığımız eşyaların, yani sahip olduğumuz her şeyin bizleri olumlu ya da olumsuz etkilediğini unutmayalım…
ist yerleşip ilk kaldığım yer gayet sade bi konteyner di... ondan sorakide bilimum evcilleştirilmeyi bekleyen börtü böcek ve farelerin olduğu arada peynir atıp yeşil yoldaki gibi evcilleştirme çabalarına girip ama hiç beceremediğim ki örümcek ve hamam böcekleri hiç evcilleşmiyomuş zaten, çabalarımın hepsi boşa giden ama can sıkıntımı yenen bi evdi... bide tezgahımın köşesinde bi fasulyecik vardı böle filizlenmiş tatlı bişiydi... arada bi 3 var a bak bu gayet moderndi 4 de şimdi oturuyom ki içlerinde en huzurlusu bahardada hayırlısı ile 5 olcek....
Eski korku komedi türü bir filmdir. Kesik el ilk defa o filmde işlendi sanırım. Sevgilisi geldiğinde kız korkup kaçmasın diye kesik eli dolaba halının altına falan sokmaya çalışıyordu ama el her delikten çıkıyordu işte
İçinde saygı ve sevginin hakim olduğu ev, küçük de olsa hiç bir zaman dar gelmez..!
ev insanın en huzur buldugu yerdir
bence ev insanın en huzur buldugu yerdir.
Bir Ev İstiyorum, Bana Ait Olan
Bir ev istiyorum, bana ait olan
Kapısından girerken bütün sorunlarımı soyunduğum
Penceresini açtığımda mutluluk dolduğum.
Bir ev istiyorum, odaları kar beyazı,
Karanlığı ve karamsarlığı silip atan.
Her şeye yeniden başladığım.
Bir ev istiyorum, hiç kimsenin bilmediği,
Sorunların girmediği, sorumlulukların geçmediği.
Bir ev istiyorum birde huzur bu hayattan.
Camı açıp Çamlıcadan boğazın aydınlık sularını seyrederken ve rüzgar bi başka eserken burda...derde,kedere ve kasvete elvedaaa diyor insan bir süreliğine de olsa...
kapı önünde ayşe
hanım hanımcık iş gördü
sonunda kendine göre bir yuva kurdu
ilk ben oldum misafiri
güle güle otura gittim
-evcik/behçet necatigil-
Eve gidip uyumam lazım...
bir evim olsa severdim.
insanın gidecek bir evi olmalı / yoksa nasıl katlanırdık dünyaya
Çok özledim... Anladım ki ben evimi çok seviyormuşum... Her köşesi burnumda tütüyor...
Yaşadığımız yerler bizim kişiliğimizi yansıtır… Ruh halimizi yansıtır... Yaşadıklarımızı, umutlarımızı, düşüncelerimizi yansıtır… Ben benim oldum mekânların hep özel olduğunu varsaymış ve öyle davranmışımdır... Yaşadığım ev beni yansıtmalı diye düşünüyorum… Ben ne hissediyorsam olduğum yerden belli olmalı… O yüzden her yeri güzelleştirmek adına çaba sarf ediyorum… Kendimi yaşayamasam kopar giderim bu zamandan… Kendi çizdiğim özgürlük sınırları içerisinde yaşamayı daha çok seviyorum… Evime gelenlerin ortak kanısı her yer cıvıl cıvıl ve mis kokulu.. Senin gibi hayat var, ama insanı yormuyor diyorlar… Evimde çeşitli biblolar, melekler, çiçekler, tertemiz örtüler, mis kokulu mumlar yerlerini almış durumdalar… Köşelerden yayılan loş ışıklar… Sıcak ve ferah bir ortam… İşte benim evim… Ben böyle bir evde huzur buluyorum… Kendim oluyorum... İnsanın kendi gibi olması… Maskesiz ve yalın haliyle kendini ortaya koyabilmesi çok önemli… Fark ettim ki ben böyleyim… Sade ama hayatın her yaşanmışlığını içinde barındıran… Anılara önem veren... Onları hayatının özeline alan.. İşte benim bulunduğum mekânlar o yüzden bu kadar özel ve sıcak… Bazı mekânlara gittiğiniz zaman sizi sıktığını yorduğunu fark edersiniz… Sizin bulunduğunuz ruhsal durumdan çok farklı duygulara kapıldığınızı hissedersiniz… Ve bazen öyle anlar olur ki boğulacakmış gibi olur ve oradan kaçmak istersiniz… Böyle hissettiğinizde hiç durmayın, hemen terk edin orayı, çünkü sizin olumlu enerjinizi olumsuz etkileyeceklerdir… İçinde sevgi olan her şey anlam kazanır… İçsel armonilere ayak uydurmak gerek… İyi duygular ve pozitif enerji ile dolu olmak içimizi huzurlu kılacaktır... Bulunduğumuz mekânların, kullandığımız eşyaların, yani sahip olduğumuz her şeyin bizleri olumlu ya da olumsuz etkilediğini unutmayalım…
evde yokum desem
komşudan buluyorlar!
uzayda adım atıyor olsan da.. evin... ıssız bir kumsala vuran minik dalgaların sükunetini barındıran küçük kırmızı kiremitli bir ev olabilir.
home sweet home...
en çok yastığımı özlemişim...
ist yerleşip ilk kaldığım yer gayet sade bi konteyner di...
ondan sorakide bilimum evcilleştirilmeyi bekleyen börtü böcek ve farelerin olduğu arada peynir atıp yeşil yoldaki gibi evcilleştirme çabalarına girip ama hiç beceremediğim ki örümcek ve hamam böcekleri hiç evcilleşmiyomuş zaten, çabalarımın hepsi boşa giden ama can sıkıntımı yenen bi evdi... bide tezgahımın köşesinde bi fasulyecik vardı böle filizlenmiş tatlı bişiydi...
arada bi 3 var a bak bu gayet moderndi 4 de şimdi oturuyom ki içlerinde en huzurlusu bahardada hayırlısı ile 5 olcek....
Kendimi güvende hissettiğim mekanım.
bulmak bulmak ve sonunda yerleşip muradına ermek...
home sweet home
Eski korku komedi türü bir filmdir.
Kesik el ilk defa o filmde işlendi sanırım.
Sevgilisi geldiğinde kız korkup kaçmasın diye kesik eli dolaba halının altına falan sokmaya çalışıyordu ama el her delikten çıkıyordu işte