Gelse celalinden cefa Yahut cemalinden vefa İkisi de cana safa Senden hem ol hoş hem bu hoş
Asıl adı Abdullah olan Eşrefoğlu Rumi'nin doğum yılı bilinmiyor. Babası Ahmet Eşref'in Mısır'dan geldiği ve bir Mısır'da kalan bir Türk ailesinin çocuğu olduğu sanılıyor.
Eşrefoğlu Rumi, İznik medreselerinde öğrenim görmüş, öğrenimini bitirdikten sonra da yine İznik'te Çelebi Mehmet medresesinde müderris adayı olmuştur.
Daha sonra Ankara'ya giderek Hacı Bayram-ı Veli'nin tekkesine girip kendini tasavvufa verdi. Hacı Bayram'ın kızı ile evlendi. Bir süre sonra Hacı Bayram tarafından Hama'ya gönderildi. Orada da tasavvufla uğraştı. Yetiştikten sonra Bursa'ya gelerek bir tekke kurdu ve Eşrefiyye tarikatını yaymaya başladı. 1470'te İznik'te öldü.
Yunus Emre yolunda yürüyen Eşrefoğlu, şiirlerinde temiz bir Türkçe kullanır.
1
Aşıklar iki cihanda Nefs muradın almayalar Ağlayalar dün ü günü Şad oluban gülmeyeler
İlm ü kemal terk edeler Dostla ahdi berk edeler Yüz tutup dosta gideler Aldanuban kalmayalar
Sekiz uçmak bezeklerin Hur u kusur u köşklerin Arzedeler aşiklara Her giz nazar kılmayalar
Aşıkların maşuk ile Candan öte esrarını Şol sır içinde sırrını Feriştehler bilmeyeler
Aşıklar dost didarını Kanda baksalar göreler Musi'leyin münacata Tur'u tayin etmeyeler
Tur ne hacet aşıklara Çün her yerde maşuk bile Daim münacat ideler Bir dem ayru olmayalar
Vahdet-i sırfa erenler Ol dost ile dost olanlar Ol denizde gark olanlar Ad u sana gelmeyeler
Eşrefoğlu Rumi'sin der Aşk içinde mahvolagör Ta ki sen de senlüğünden Zerre ayar bulmayalar
YÜREĞİMİN YARESİ
İy ‘âceb bilsem nedür yâ Rab bu derdün çâresi
Gün gün artar hiç onulmaz yüreğümün yâresi
Yüreğümün yâresine hiç tabib kılmaz ‘ilaç
İy ‘aceb var mı dahi bencileyin bî-çâresi
Çâresi bî-çârelükdür yine bu derdun hemân
Çün belâ burcındadur ‘âşıkların sitâresi
Gözi yaşlu bağrı başlu ciğeri delük delük
Olmuşam ‘âlem içinde ‘ışkınun avâresi
Her kim inler bu belâdan varsun ol ‘âşık değül
Görsün ol bir ana neyler dünyânun mekkâresi
Dünyâ-yı mekkâreye her kim tolaşdı tâ ebed
Gitmedi gitmeyiser anun yüzinün karesi
Her kim gönlinde zerre denlü dünyâ hubbı var
Anı mahrum itdi bilsün nefsinun emâresi
Dost yolında ‘âşıkı ger kılsalar yüz bin pâre
Düşmeye dost dost diyü çağıra her bir pâresi
Eşrefoğlu Rûmî bu derde giriftâr olalı
Düşdi bir derya’ya ki yokdur anun kenâresi
panteist
Canımı uryan edüp saldım bu aşk deryasına
Nagehan aşkın sataştım dürr-i bi hemtasına
Can u baş u din ü dünya verdim aldım derd-i yar
Merhem ol derd oldu ancak yüreğim yarasına
İlm ü akl ü zühd ü takva çün hicab oldu bana
Külli sevdadan geçüp düştüm anın sevdasına
Masivadan göz yumup gördüm anın didarını
Kendüzümden el yudum girdim fena sahrasına
Ol fenadan bir fenaya bir fenadan key fena
Key fenadan sonra eriştim anın bekasına
Bir bekadır ol beka hergiz fena irmez ana
Aklını ko gel eresin bu sırrın manasına
Akl ile aşka girilmez aşk aklı mahv eder
Akl aşkın ol sebebden gelemez yurasına
Akil ister cennet ü hur ü kusur gılman ola
Aşıkın hiç meyli yoktur cennet ü ni'masına
Aşık ol kim göresin Dost yüzünü bunda bugün
Mağrur olma zahidin ol va'de-i ferdasına
Va'de-i ferdaya göymez aşık-ı şurideler
Göz karar derd ü şer erer zülfünün karasına
Eşrefoğlu Rumi aşkdan hoş haber verdi yine
Müddeinin hiç kulak urmaz kuru da'vasına
Müddeinin her sözünde vardurur niçe garaz
Talib isen girme zinhar müddei arasına
Eşrefoğlu Rumi
Gelse celalinden cefa
Yahut cemalinden vefa
İkisi de cana safa
Senden hem ol hoş hem bu hoş
Asıl adı Abdullah olan Eşrefoğlu Rumi'nin doğum yılı bilinmiyor. Babası Ahmet Eşref'in Mısır'dan geldiği ve bir Mısır'da kalan bir Türk ailesinin çocuğu olduğu sanılıyor.
Eşrefoğlu Rumi, İznik medreselerinde öğrenim görmüş, öğrenimini bitirdikten sonra da yine İznik'te Çelebi Mehmet medresesinde müderris adayı olmuştur.
Daha sonra Ankara'ya giderek Hacı Bayram-ı Veli'nin tekkesine girip kendini tasavvufa verdi. Hacı Bayram'ın kızı ile evlendi. Bir süre sonra Hacı Bayram tarafından Hama'ya gönderildi. Orada da tasavvufla uğraştı. Yetiştikten sonra Bursa'ya gelerek bir tekke kurdu ve Eşrefiyye tarikatını yaymaya başladı. 1470'te İznik'te öldü.
Yunus Emre yolunda yürüyen Eşrefoğlu, şiirlerinde temiz bir Türkçe kullanır.
1
Aşıklar iki cihanda
Nefs muradın almayalar
Ağlayalar dün ü günü
Şad oluban gülmeyeler
İlm ü kemal terk edeler
Dostla ahdi berk edeler
Yüz tutup dosta gideler
Aldanuban kalmayalar
Sekiz uçmak bezeklerin
Hur u kusur u köşklerin
Arzedeler aşiklara
Her giz nazar kılmayalar
Aşıkların maşuk ile
Candan öte esrarını
Şol sır içinde sırrını
Feriştehler bilmeyeler
Aşıklar dost didarını
Kanda baksalar göreler
Musi'leyin münacata
Tur'u tayin etmeyeler
Tur ne hacet aşıklara
Çün her yerde maşuk bile
Daim münacat ideler
Bir dem ayru olmayalar
Vahdet-i sırfa erenler
Ol dost ile dost olanlar
Ol denizde gark olanlar
Ad u sana gelmeyeler
Eşrefoğlu Rumi'sin der
Aşk içinde mahvolagör
Ta ki sen de senlüğünden
Zerre ayar bulmayalar
http://www.sirinnar.net/html/turku/ozanlar/esrefoglu.htm.