Fikirlerini beğenmeyebilirsiniz ama suçu ne olursa olsun, gerçek ve adil bir yargılama yapılmadan, 17 yaşındaki çucuğun alel acele asılması doğru değil. Kaldı ki bildiğim kadarıyla, Şehit olan askerin onun silahından çıkan mermi ile ölüp ölmediği kesinlik kazanmamış. Diktatörlüklerde olabilen işler bunlar.
Erdal Eren`in askeri öldürdügü iddia edilen eylemde...Yokusun alt kisminda Erdal yukari kismindada askerler vardi. Erdalda 7.65 lik bir tabanca, askerlerde G3 piyade tüfegi bulunmaktaydi...Ölen askerin otopsi raporlarinda kursunun asagidan yukariya degil, yukarindan asagiya girdigi ve merminin 7.65 lik tabanca mermisi degil, bir G3 mermisi oldugu tesbit edilmistir. Ama dönemin diktatörü Kenan Evren asmayalaimda besleyelimmi diyerek bu idamin kararini coktan vermisti...Erdal islemedigi bir cinayetten dolayi asilmistir...Bilmeyenlere duyurulur...
erdal erenin kimlik yaşı 17 değildir. ogün samastı kemik yaşı 19 diye lince kalkışanlar erdal erenin kemik yaşı 17 diye adına destanlar yazmaktalar. Şehit olan askere gelince erdalların, denizlerin, mahirlerin kahraman ilan edildiği memlekette ölüp giden mehçiğin adı hatırlanır mı?
17 yaşındaydı adı Erdal Ankara'da infaz edilmişti bir kış günü Her devrimci gibi o da yiğitti Her devrimci gibi onun da isteği aynıydı Ve her devrimci gibi onun da sonu aynı oldu Tek isteğiydi bu ülkede özgürlük Tek isteğiydi bu ülkede sosyalizm Ve tek isteğiydi gerçekten ve tam bağımsız Türkiye Eri vurdu diye yargılandı Daha kesin bir sonuç bile alınamamışken Kesin yargıya varmışlardı faşistler kendi kendilerine Beslemeyecekti Evren delikanlıyı İdam edecekti o fidan gibi delikanlıyı Henüz yaşayamamıştı çocukluğunu Tam olarak genç olamamıştı daha Ne sevgilisiyle gezebilmişti kırları bayırları Ne de bitirebilmişti başladığı mücadeleyi Ama o genç delikanlının O yiğit,o güçlü delikanlının sonunu hazırlamak için Çok çalıştı faşistler,çok Anayasa el vermiyor idam edilmesine dediler Faşistliklerini gösterdiler O kavgasından kaçmayan yiğit delikanlının yaşını büyüttüler İlk önce özgürlüğünü aldılar elinden Daha sonra ruhunu aldılar o delikanlının elinden Ama bir nesile sembol oldu o yiğit Bir nesilin devrimci lideriydi o Bugün hala ne o unutuldu Ne de onun devrimci mücadelesi Her zaman ki gibi unutulmuş olanlar gene katiller oldu Ve her yiğidin ölümünden sonra olduğu gibi Erdal'ın ölümünden sonra da Hayata küsmedik Ve devam ediyoruz devrim mücadelemize
Metris Ben hep 17 yaşındayım Demir kapının her açılışında Her ayak sesinde içime sığmaz yüreğim Her türlüsünü tattım acının ve ızdırabın Yalnız seni özlerken kendimi yenemedim Çünkü; senden gayrısı haram Şu Metris'in önü bir uzun alan Bir tek seni sevdim gerisi yalan
Cigara çekmedi canım hiç Çıkarken havalandırmaya Olmadı avluda atılmış voltam hiç Hele masmavi bir denize atılmış oltam Hiç mi hiç... İçerde bıraktım dünyayı Parmaklıklarla bölünmüş olarak Görmeye alışık gözleri Ve senin için yazdığım şiirleri, sözleri. Sana olan aşkımı Defterlere değil Metris'in duvarlarına yazdım Uykusuz geçen geceler akıllara zarar Kıramazdı beni duruşmada kırılan kalem Senin görüşlere gelmediğin kadar Şu Metris'in önü bir uzun alan Bir tek seni sevdim gerisi yalan Senin hasretindi hücreme dolan Yalnız seni sevdim gerisi yalan.
Parmaklıkların elime bulaşan pası Havalandırmadan gelen hela ko0kusu Işık ve ufuksuz hücremde Gözlerim kuvvet kaybındaydı. Bir şişin ucundaydı ölüm korkusu Ve özgürlük kravatlıların avucundaydı
Bir kazaydı gelişin Ya seni sevişim? Bir masaldı. 17 yıl 15 gece Bir ranzaydı yattığım Bir de oturduğum masaydı
Ben gençliğimin en tutkulu aşkını Kağıtlara değil Gönlümün en derin nağralarını Kalemle değil Tırnaklarımla Metris'in duvarlarına yazdım Ve kanayan ellerime tuz bastım
Çok mektup yazdım sana Ama hiç yollamadım Ben sana olan mektuplarımı Metris'in duvarlarına yazdım Ve üzerine zarf değil Mapushane kapılarını kapattım
Şimdi bir şey yok yanımda senden kalan Şu Metris'in önü bir uzun alan Benim sevdam gerçek Senin aşkın yalan Hücrem değil hasretinle yanarım Senin için hergün hergün ağlarım Kanım hep içime akar kanarım Beni anlamadın ona yanarım..... . Uğur Arslan
12 eylül Cuntasının acilen bir suçlu bulması gerekiyordu o Erdal Eren di.Şimdi gerçek suçlu biliniyor ama anayasal kanunlarına göre yargılanamıyor.Erdal Eren kenan evrenin asıpta beslemediklerinden kendi tabirince. kesinlikle EVREN YARGILANMALI!
öldürdüğü söylenilen mehmedin kurşun yarasıyla erdalın konumu farklıydı cinayetle ilgili tanıklar dinlenmedi otopsiyi dünyada varolduğu ispat edilemeyen bir doktor yaptı öldürmediği mehmeti öldürdü diye değil düşündü diye asıldı erdal son isteğiydi sigara, ailesine mektup yazmak ve kelepçesiz asılmak kabul etmediler...
burada herkes sürü psikolojisiyle öğretilen sloganları yazmış.sadece bir kişi neden yargılandığını yazmış.17 yaşında birinin idam edilmesi hukuken cinayettir kabul ancak o inzibat erini de kargalar kurşunlamadı yani. eğer gruptan başkası vurmuşsa delikanlı gibi çıksaydı ben vurdum deseydi de erdal ipe gitmeseydi.olayın şahitleri delilleri vardır.büyük ihtimalle de erdal vurmuştur..
onlarca kişinin içinde 20 yaşında inzibat erini sırtından vurarak öldürmüş,17 yaşında örgüt tetikçisi.halk için mücadele edip halk çocuğunu öldürmüştür. halk için mücadele edenlerin ikiyüzlülüğüne çok kaliteli bir örnektir.
12 eylül faşist cuntası ve bugün 13 aralık ve onun asıldığı(13 aralık 1980) ki gelin görünkü Türkiye de bir ilktir karar ve idamın aynı olduğu gün..T.Cnin de kara bir lekesidir bu..Hangi anayasa hangi hukuk kuralı bir insanın yaşını büyültüp bir çocuk karşısında bu kadar küçüle bilir...Ve içinde bulunduğumuz hafta insan hakları haftası...HANGİ HAKKI SAVUNUR BU DEVLET? böyle AKIL DIŞI mantık HANGİ SILADA HANGİ YÜREKTE VAR... Yunus Emrenin şu sözü açıklar aslında olayı ' ŞU DÜNYADA 3 NESNEYE YANAR İÇİM GÖYNÜR ÖZÜM YİĞİT İKEN ÖLENLERE GÖK EKİNİ BİÇER GİBİ'....
türkiye de hiç bir şey doğru dürüst işlemezken bir gecede yaşı büyütülerek asılan yüreği büyük DEVRİMCİ....susturacaklarını sanıyorlar asarak....halbuki daha büyük nefesle çığlık çığlığa bağırıyoruz gerçekleri...ERDAL EREN ölmedi DENİZ GEZMİŞ ölmedi HÜSEYİN İNANölmedi YUSUF ASLAN ölmedi....VE ÖLMEDİ BİNLERCE BÜYÜK İNSAN...
Sizlere bugüne kadar pek sağlıklı mektup yazamadım. Ayrıca konuşma olanağımız ve görüşmemizde olmadı. Zaten dışarıdayken de birbirimizi anlayacak şekilde konuşamadık.(Bu konuda sizlere karşı büyük oranda hatalı davrandım. Ancak bunu size karşı saygı duymadığım, bu nedenle böyle davrandığım şeklinde yorumlamamanızı dilerim) Bu nedenle sizlere anlatacağım, konuşacağım çok şey var.
Ancak olanak yok. Düşüncelerimi bu mektupla anlatmaya çalışacağım. Şu anda ne durumda olacağınızı tahmin ediyorum. Ama çok açıklıkla söylüyorum ki benim moralim çok iyi ve ölümden de korkum yok. Çok büyük bir ihtimalle bu işin ölümle sonuçlanacağını çok iyi biliyorum. Buna rağmen korkuya, yılgınlığa, karamsarlığa kapılmıyorum ve devrimci olduğum, mücadeleye katıldığım için onur duyuyorum. Böyle düşünmem, böyle davranmam,halka ve devrime olan inancımdan gelmektedir. Ölümden korkmadığımı söylemem, yaşamak istemediğim, yaşamaktan bıktığım şeklinde anlaşılmamalı. Elbette ki hayatta olmayı ve mücadele etmeyi arzularım. Ancak karşıma ölüm çıkmışsa, bundan korkmamam, cesaretle karşılamam gerekir. Biliyorsunuz ki bu ceza işlediğim iddia edilen suçtan verilmedi. Asıl amaçlanan böyle bir olayla gözdağı vermek ve mücadeleyi engellemek hedefine dayalıdır. Bu nedenle sizinde bildiğiniz gibi, kendi hukuk kurallarını çiğneyerek bu cezayı verdiler.
Cezaevinde yapılan (Neler olduğunu ayrıntılı bir biçimde öğrenirsiniz sanırım) insanlık dışı zulüm altında inletildik. O kadar aşağılık, o kadar canice şeyler gördüm ki, bugünlerde yaşamak bir işkence haline geldi. İşte bu durumda Ölü korkulacak bir şey değil, şiddetle arzulanan bir olay, bir kurtuluş haline geldi. Böyle bir durumda insanın intihar ederek yaşamına son vermesi işten bile değildir. Ancak ben bu durumda irademi kullanarak, ne pahasına olursa olsun yaşamımı sürdürdüm. Hem de ileride bir gün öldürüleceğimi bile bile. Sizlere bunları anlatmamın nedeni yaşamaktan bıktığım yada meselenin önemini, ciddiyetini kavramadığım gibi yanlış bir düşünceye kapılmamanız içindir. Bütün bu yapılanlar,başımdan geçenler, kinimi binlerce kez daha arttırdı ve mücadele azmimi körükledi. Halka ve devrime olan inancımı yok edemedi. Mücadeleyi sonuna kadar, en iyi bir şekilde yürütmek ve yükseltmekten başka amacım yoktur.
Mesele benim açımdan kısaca böyle. Ancak sizin açınızdan daha farklı, daha zor olduğunu biliyorum.
Anne, baba ve evlat arasındaki sevgi çok güçlüdür, kolay kolay kaybolmaz. Ve evlat acısının da sizin için ne derece etkili olacağını biliyorum. Ama ne kadar zor da olsa bu tür duygusal yönleri bir kenara bırakmanızı istiyorum. Şunu bilmenizi ve kabul etmenizi isterim ki, sizin binlerce evladınız var. Bunlardan daha niceleri katledilecek, yaşamlarını yitirecek, ama yok olmayacaklar. Mücadele devam edecek ve onlar mücadele alanlarında yaşayacaklar.
Sizlerden istediğim bunu böyle bilmeniz, daha iyi kavramaya çaba göstermenizdir. Zavallı ve çaresiz biriymiş gibi ardımdan ağlamanız beni yaralar. Bu konuda ne kadar güçlü, ne kadar cesur olursanız, beni o kadar mutlu edersiniz.
Kalbimdeki tek çiçektin Damla damla gözyaşlarımla Büyütmüştüm seni. Bir özlemdin yüreklerde 'Hasretinden prangalar eskitmiştim' Hüzünlü bir Eylül sabahı Kalbimden söküp kopardılar seni Henüz baharındaydın hayatın Şimdi başucunda Kançiçekleri açtı.
ortada işlenmiş bir cinayet varsa bu tabi ki bir suctur ancak bana kalırsa ciayeti kimin işlediği bile kesin değilken daha 17 yaşinda bir çocuk hkkında idam hükmü verilip infaz edilmesi ne hukuka ne de insanlığa sığmaz bu gün 17 yaşindakibir cocugun hangi suctan ne kadar ceza aldıgına bakarsak bu cok ağır bir cezedır terörist basının bile beslendiğ ülkemizde bu ceza cok agır ama her dönemi kendi koşulları ile değerlendirmek lazım bu gün yapmamız gereken verilen yüzlerce cana karsi sağ sol kavgası yapmak değil el ele verip bizi birbirimize düşürenlere karşı gelmektir ben de 17 yasındayım ve vatanım ugruna ölüme seve seve giderim ama ölümümün sağ sol çatişmasında olmasını istemem
bir yanlışlık var bu işte,yani bu olayın bu şekilde yorumlanmaması gerekiyor.ortada atılmış bir kurşun var,devletin bir askerine karşı,o da olsun olsun da 19 yaşında olsun.ona yazık değil mi? hadi diyelim kurşunu erdal atmadı,kim attı o zaman o gruptan birileri yine.niye bu çocuğun idama gitmesi onu rahatsız etmedi,niye asıl suçlu benim demedi.ha,kurşunu asılan kişi attıysa ona göre yargılama yapılmıştır.ölen askerin anası,babası yok muydu,onun hayalleri yok muydu? erdal 17 yaşındaysa,zekeriya da 19 yaşındaydı(belki o kadar bile yoktu) .
ideolojileri uğruna ölmekten kaçınmamış,17 yaşında olmasına rağmen kemik yaşı sayılarak mahkum edilmeye uygun hale getirilmiş,tutuklanması ile infaz edilmesinin arasında sadece yirmigün olan gencecik bir vatan evladı....lanet olsun sana kıyanlara....
evlatsızlar nerden bileceklerdi ki; senin EVLAT olarak ne anlama geldiğini....
Selda Bağcan ... Oğul
Kadıköy'de,bu yaşı büyültülerek idam edilen,suçluluğu bile kanıtlanmamış gencecik bir fidanın anısına bir Anadolu Lisesi inşa edilmiştir.
bu ülkede binlerce erdal eren sucu kesinleşmemiş 17 yaşında bir insanı astınıs bis binlerceyis hepimisi asmaya gücünüs yetermi
Ankara adı kara,bu yara başka yara
17 yaşındaydı,kıyılırmı Erdal' a.........
17 yaşındaki halim
ben hala yaşıyorum sadece
17 yaşında girdi kara toprağa.
önünde uzun bir hayat vardı yaşayamadı ama.
ölümsüz oldu insan ne ister daha
Fikirlerini beğenmeyebilirsiniz ama suçu ne olursa olsun,
gerçek ve adil bir yargılama yapılmadan,
17 yaşındaki çucuğun alel acele asılması doğru değil.
Kaldı ki bildiğim kadarıyla, Şehit olan askerin onun silahından çıkan mermi ile ölüp ölmediği kesinlik kazanmamış.
Diktatörlüklerde olabilen işler bunlar.
..erdal eren onyedi yaşındaydı..
..onyedisinde kaldı......
...ERDAL ERENLER.... ÖLMEYECEK...
...SEVGİ VE IŞIKLA....
Faşist barbarların asla algılayamayacağı Devrimci.
Erdal Eren`in askeri öldürdügü iddia edilen eylemde...Yokusun alt kisminda Erdal yukari kismindada askerler vardi. Erdalda 7.65 lik bir tabanca, askerlerde G3 piyade tüfegi bulunmaktaydi...Ölen askerin otopsi raporlarinda kursunun asagidan yukariya degil, yukarindan asagiya girdigi ve merminin 7.65 lik tabanca mermisi degil, bir G3 mermisi oldugu tesbit edilmistir. Ama dönemin diktatörü Kenan Evren asmayalaimda besleyelimmi diyerek bu idamin kararini coktan vermisti...Erdal islemedigi bir cinayetten dolayi asilmistir...Bilmeyenlere duyurulur...
Bu cocuk masallarinin sonunu dinleyemedi maalesef..:((
erdal erenin kimlik yaşı 17 değildir. ogün samastı kemik yaşı 19 diye lince kalkışanlar erdal erenin kemik yaşı 17 diye adına destanlar yazmaktalar.
Şehit olan askere gelince erdalların, denizlerin, mahirlerin kahraman ilan edildiği memlekette ölüp giden mehçiğin adı hatırlanır mı?
Ankara adı kara
Bu yara başka yara
17 yaşındaydı
Kıyılırmı Erdal' a....
bana erdal eren adının verilmesini sağlayan muhterem ki$ilik
(bkz:devrimci)
17 yaşındaydı adı Erdal
Ankara'da infaz edilmişti bir kış günü
Her devrimci gibi o da yiğitti
Her devrimci gibi onun da isteği aynıydı
Ve her devrimci gibi onun da sonu aynı oldu
Tek isteğiydi bu ülkede özgürlük
Tek isteğiydi bu ülkede sosyalizm
Ve tek isteğiydi gerçekten ve tam bağımsız Türkiye
Eri vurdu diye yargılandı
Daha kesin bir sonuç bile alınamamışken
Kesin yargıya varmışlardı faşistler kendi kendilerine
Beslemeyecekti Evren delikanlıyı
İdam edecekti o fidan gibi delikanlıyı
Henüz yaşayamamıştı çocukluğunu
Tam olarak genç olamamıştı daha
Ne sevgilisiyle gezebilmişti kırları bayırları
Ne de bitirebilmişti başladığı mücadeleyi
Ama o genç delikanlının
O yiğit,o güçlü delikanlının sonunu hazırlamak için
Çok çalıştı faşistler,çok
Anayasa el vermiyor idam edilmesine dediler
Faşistliklerini gösterdiler
O kavgasından kaçmayan yiğit delikanlının yaşını büyüttüler
İlk önce özgürlüğünü aldılar elinden
Daha sonra ruhunu aldılar o delikanlının elinden
Ama bir nesile sembol oldu o yiğit
Bir nesilin devrimci lideriydi o
Bugün hala ne o unutuldu
Ne de onun devrimci mücadelesi
Her zaman ki gibi unutulmuş olanlar gene katiller oldu
Ve her yiğidin ölümünden sonra olduğu gibi
Erdal'ın ölümünden sonra da
Hayata küsmedik
Ve devam ediyoruz devrim mücadelemize
KIRŞEHİRLİ RAMAZAN
----------
Metris
Ben hep 17 yaşındayım
Demir kapının her açılışında
Her ayak sesinde içime sığmaz yüreğim
Her türlüsünü tattım acının ve ızdırabın
Yalnız seni özlerken kendimi yenemedim
Çünkü; senden gayrısı haram
Şu Metris'in önü bir uzun alan
Bir tek seni sevdim gerisi yalan
Cigara çekmedi canım hiç
Çıkarken havalandırmaya
Olmadı avluda atılmış voltam hiç
Hele masmavi bir denize atılmış oltam
Hiç mi hiç...
İçerde bıraktım dünyayı
Parmaklıklarla bölünmüş olarak
Görmeye alışık gözleri
Ve senin için yazdığım şiirleri, sözleri.
Sana olan aşkımı
Defterlere değil
Metris'in duvarlarına yazdım
Uykusuz geçen geceler akıllara zarar
Kıramazdı beni duruşmada kırılan kalem
Senin görüşlere gelmediğin kadar
Şu Metris'in önü bir uzun alan
Bir tek seni sevdim gerisi yalan
Senin hasretindi hücreme dolan
Yalnız seni sevdim gerisi yalan.
Parmaklıkların elime bulaşan pası
Havalandırmadan gelen hela ko0kusu
Işık ve ufuksuz hücremde
Gözlerim kuvvet kaybındaydı.
Bir şişin ucundaydı ölüm korkusu
Ve özgürlük kravatlıların avucundaydı
Bir kazaydı gelişin
Ya seni sevişim?
Bir masaldı.
17 yıl 15 gece
Bir ranzaydı yattığım
Bir de oturduğum masaydı
Ben gençliğimin en tutkulu aşkını
Kağıtlara değil
Gönlümün en derin nağralarını
Kalemle değil
Tırnaklarımla
Metris'in duvarlarına yazdım
Ve kanayan ellerime tuz bastım
Çok mektup yazdım sana
Ama hiç yollamadım
Ben sana olan mektuplarımı
Metris'in duvarlarına yazdım
Ve üzerine zarf değil
Mapushane kapılarını kapattım
Şimdi bir şey yok yanımda senden kalan
Şu Metris'in önü bir uzun alan
Benim sevdam gerçek
Senin aşkın yalan
Hücrem değil hasretinle yanarım
Senin için hergün hergün ağlarım
Kanım hep içime akar kanarım
Beni anlamadın ona yanarım.....
.
Uğur Arslan
12 eylül Cuntasının acilen bir suçlu bulması gerekiyordu o Erdal Eren di.Şimdi gerçek suçlu biliniyor ama anayasal kanunlarına göre yargılanamıyor.Erdal Eren kenan evrenin asıpta beslemediklerinden kendi tabirince. kesinlikle EVREN YARGILANMALI!
öldürdüğü söylenilen mehmedin kurşun yarasıyla erdalın konumu farklıydı cinayetle ilgili tanıklar dinlenmedi otopsiyi dünyada varolduğu ispat edilemeyen bir doktor yaptı öldürmediği mehmeti öldürdü diye değil düşündü diye asıldı erdal son isteğiydi sigara, ailesine mektup yazmak ve kelepçesiz asılmak kabul etmediler...
burada herkes sürü psikolojisiyle öğretilen sloganları yazmış.sadece bir kişi neden yargılandığını yazmış.17 yaşında birinin idam edilmesi hukuken cinayettir kabul ancak o inzibat erini de kargalar kurşunlamadı yani. eğer gruptan başkası vurmuşsa delikanlı gibi çıksaydı ben vurdum deseydi de erdal ipe gitmeseydi.olayın şahitleri delilleri vardır.büyük ihtimalle de erdal vurmuştur..
onlarca kişinin içinde 20 yaşında inzibat erini sırtından vurarak öldürmüş,17 yaşında örgüt tetikçisi.halk için mücadele edip halk çocuğunu öldürmüştür. halk için mücadele edenlerin ikiyüzlülüğüne çok kaliteli bir örnektir.
12 eylül faşist cuntası ve bugün 13 aralık ve onun asıldığı(13 aralık 1980) ki gelin görünkü Türkiye de bir ilktir karar ve idamın aynı olduğu gün..T.Cnin de kara bir lekesidir bu..Hangi anayasa hangi hukuk kuralı bir insanın yaşını büyültüp bir çocuk karşısında bu kadar küçüle bilir...Ve içinde bulunduğumuz hafta insan hakları haftası...HANGİ HAKKI SAVUNUR BU DEVLET? böyle AKIL DIŞI mantık HANGİ SILADA HANGİ YÜREKTE VAR...
Yunus Emrenin şu sözü açıklar aslında olayı
' ŞU DÜNYADA 3 NESNEYE YANAR İÇİM GÖYNÜR ÖZÜM YİĞİT İKEN ÖLENLERE GÖK EKİNİ BİÇER GİBİ'....
türkiye de hiç bir şey doğru dürüst işlemezken bir gecede yaşı büyütülerek asılan yüreği büyük DEVRİMCİ....susturacaklarını sanıyorlar asarak....halbuki daha büyük nefesle çığlık çığlığa bağırıyoruz gerçekleri...ERDAL EREN ölmedi DENİZ GEZMİŞ ölmedi HÜSEYİN İNANölmedi YUSUF ASLAN ölmedi....VE ÖLMEDİ BİNLERCE BÜYÜK İNSAN...
Sevgili annem, babam ve kardeşlerim;
Sizlere bugüne kadar pek sağlıklı mektup yazamadım. Ayrıca konuşma olanağımız ve görüşmemizde olmadı. Zaten dışarıdayken de birbirimizi anlayacak şekilde konuşamadık.(Bu konuda sizlere karşı büyük oranda hatalı davrandım. Ancak bunu size karşı saygı duymadığım, bu nedenle böyle davrandığım şeklinde yorumlamamanızı dilerim) Bu nedenle sizlere anlatacağım, konuşacağım çok şey var.
Ancak olanak yok. Düşüncelerimi bu mektupla anlatmaya çalışacağım. Şu anda ne durumda olacağınızı tahmin ediyorum. Ama çok açıklıkla söylüyorum ki benim moralim çok iyi ve ölümden de korkum yok. Çok büyük bir ihtimalle bu işin ölümle sonuçlanacağını çok iyi biliyorum. Buna rağmen korkuya, yılgınlığa, karamsarlığa kapılmıyorum ve devrimci olduğum, mücadeleye katıldığım için onur duyuyorum. Böyle düşünmem, böyle davranmam,halka ve devrime olan inancımdan gelmektedir. Ölümden korkmadığımı söylemem, yaşamak istemediğim, yaşamaktan bıktığım şeklinde anlaşılmamalı. Elbette ki hayatta olmayı ve mücadele etmeyi arzularım. Ancak karşıma ölüm çıkmışsa, bundan korkmamam, cesaretle karşılamam gerekir. Biliyorsunuz ki bu ceza işlediğim iddia edilen suçtan verilmedi. Asıl amaçlanan böyle bir olayla gözdağı vermek ve mücadeleyi engellemek hedefine dayalıdır. Bu nedenle sizinde bildiğiniz gibi, kendi hukuk kurallarını çiğneyerek bu cezayı verdiler.
Cezaevinde yapılan (Neler olduğunu ayrıntılı bir biçimde öğrenirsiniz sanırım) insanlık dışı zulüm altında inletildik. O kadar aşağılık, o kadar canice şeyler gördüm ki, bugünlerde yaşamak bir işkence haline geldi. İşte bu durumda Ölü korkulacak bir şey değil, şiddetle arzulanan bir olay, bir kurtuluş haline geldi. Böyle bir durumda insanın intihar ederek yaşamına son vermesi işten bile değildir. Ancak ben bu durumda irademi kullanarak, ne pahasına olursa olsun yaşamımı sürdürdüm. Hem de ileride bir gün öldürüleceğimi bile bile. Sizlere bunları anlatmamın nedeni yaşamaktan bıktığım yada meselenin önemini, ciddiyetini kavramadığım gibi yanlış bir düşünceye kapılmamanız içindir. Bütün bu yapılanlar,başımdan geçenler, kinimi binlerce kez daha arttırdı ve mücadele azmimi körükledi. Halka ve devrime olan inancımı yok edemedi. Mücadeleyi sonuna kadar, en iyi bir şekilde yürütmek ve yükseltmekten başka amacım yoktur.
Mesele benim açımdan kısaca böyle. Ancak sizin açınızdan daha farklı, daha zor olduğunu biliyorum.
Anne, baba ve evlat arasındaki sevgi çok güçlüdür, kolay kolay kaybolmaz. Ve evlat acısının da sizin için ne derece etkili olacağını biliyorum. Ama ne kadar zor da olsa bu tür duygusal yönleri bir kenara bırakmanızı istiyorum. Şunu bilmenizi ve kabul etmenizi isterim ki, sizin binlerce evladınız var. Bunlardan daha niceleri katledilecek, yaşamlarını yitirecek, ama yok olmayacaklar. Mücadele devam edecek ve onlar mücadele alanlarında yaşayacaklar.
Sizlerden istediğim bunu böyle bilmeniz, daha iyi kavramaya çaba göstermenizdir. Zavallı ve çaresiz biriymiş gibi ardımdan ağlamanız beni yaralar. Bu konuda ne kadar güçlü, ne kadar cesur olursanız, beni o kadar mutlu edersiniz.
Hepinize özgür ve mutlu yaşam dilerim.
Devrimci selamlar
Oğlunuz Erdal
Kan Çiçekleri
Kalbimdeki tek çiçektin
Damla damla gözyaşlarımla
Büyütmüştüm seni.
Bir özlemdin yüreklerde
'Hasretinden prangalar eskitmiştim'
Hüzünlü bir Eylül sabahı
Kalbimden söküp kopardılar seni
Henüz baharındaydın hayatın
Şimdi başucunda
Kançiçekleri açtı.
Murat Akcan
Ankara adı kara
Bu yara başka yara
17 yaşındaydı
Kıyılırmı Erdal' a....
sezen aksunun son bakış şarkısı ona ithafen yazılmıştır
ortada işlenmiş bir cinayet varsa bu tabi ki bir suctur ancak bana kalırsa ciayeti kimin işlediği bile kesin değilken daha 17 yaşinda bir çocuk hkkında idam hükmü verilip infaz edilmesi ne hukuka ne de insanlığa sığmaz bu gün 17 yaşindakibir cocugun hangi suctan ne kadar ceza aldıgına bakarsak bu cok ağır bir cezedır terörist basının bile beslendiğ ülkemizde bu ceza cok agır ama her dönemi kendi koşulları ile değerlendirmek lazım bu gün yapmamız gereken verilen yüzlerce cana karsi sağ sol kavgası yapmak değil el ele verip bizi birbirimize düşürenlere karşı gelmektir ben de 17 yasındayım ve vatanım ugruna ölüme seve seve giderim ama ölümümün sağ sol çatişmasında olmasını
istemem
bir yanlışlık var bu işte,yani bu olayın bu şekilde yorumlanmaması gerekiyor.ortada atılmış bir kurşun var,devletin bir askerine karşı,o da olsun olsun da 19 yaşında olsun.ona yazık değil mi? hadi diyelim kurşunu erdal atmadı,kim attı o zaman o gruptan birileri yine.niye bu çocuğun idama gitmesi onu rahatsız etmedi,niye asıl suçlu benim demedi.ha,kurşunu asılan kişi attıysa ona göre yargılama yapılmıştır.ölen askerin anası,babası yok muydu,onun hayalleri yok muydu? erdal 17 yaşındaysa,zekeriya da 19 yaşındaydı(belki o kadar bile yoktu) .
ideolojileri uğruna ölmekten kaçınmamış,17 yaşında olmasına rağmen kemik yaşı sayılarak mahkum edilmeye uygun hale getirilmiş,tutuklanması ile infaz edilmesinin arasında sadece yirmigün olan gencecik bir vatan evladı....lanet olsun sana kıyanlara....
evlatsızlar nerden bileceklerdi ki; senin EVLAT olarak ne anlama geldiğini....
unutmadık seni..asla unutmayacağız...sana kıyan işbirlikçi faşistlerden sorulacak kanının hesabı...birgün mutlaka sorulacak...acımıyorum sana asla....imreniyorum sadece....acıdıklarım ise emperyalizmin borazancılığını yapan satılık kiralık ruhlarını peşkeş çekmiş efendilerinden aldıkları emirleri harfiyen uygulayarak türkiyeyi bu hallere düşürenler...sen hala sermayenin faşizmin en korkulu rüyasının.....