ahbap lakırdıları ve suflî meşgalelerden kurtarılıp, kabaran/çalkalanan konukluğuma sunulan, bu hal ile gördüm ki; geceden beridir süren, bereketli bir sabah yağmuru misalisin sen, kendini elbistan merkezli depremlerle, ansızın anımsatan, nurhak/ceyhan aşk…,
ömre bedel anlarımız olacaktır diye, mırıldanırken sen hekimim göz gözeydik, soran bakışlarla…; anılara ka(l/r)dığımız bunca ay sonrası, hızır/ilyas sohbeti misali ve bir sahur vakti işte yine şimdi, ve bir yanda tan yeri, bir yanda saçlarım ağarıyor…, aziz hatıralarla yaşanan ve muhabbet bağları fasılasız, bir {(boş/enkaz) ev} kadar, eş/siz; aşk…,
ahbap lakırdıları ve
suflî meşgalelerden kurtarılıp,
kabaran/çalkalanan konukluğuma sunulan,
bu hal ile gördüm ki;
geceden beridir süren,
bereketli bir sabah yağmuru misalisin sen,
kendini elbistan merkezli depremlerle,
ansızın anımsatan,
nurhak/ceyhan aşk…,
ömre bedel anlarımız olacaktır diye,
mırıldanırken sen hekimim göz gözeydik,
soran bakışlarla…;
anılara ka(l/r)dığımız bunca ay sonrası,
hızır/ilyas sohbeti misali ve
bir sahur vakti işte yine şimdi,
ve bir yanda tan yeri,
bir yanda saçlarım ağarıyor…,
aziz hatıralarla yaşanan ve
muhabbet bağları fasılasız,
bir {(boş/enkaz) ev} kadar,
eş/siz; aşk…,
bir yıkımın geride bıraktıkları...
yeni bir dünya inşa edecektik seninle
bak şimdi bir 'enkaz' kaldı geriye.
En kötüsü enkaz bir yürekle geride kalmak derler...
'nakz'(yıkıntı) ın çoğulu..
yıkıntılar..