'misâl' kelimesinin çoğulu.. örnekler anlamına gelmekle beraber 'ibret verici hikâyeler' anlamında ki 'mesel' de aynı köktendir.. hatta 'örneğin' anlamındaki 'meselâ' da.. yani emsâl=örnekler demektir.. -emsâlleri top oynarken, o bir saksağanın en fazla kaç tane yumurtladığını merâk edip saksağan yuvalarındaki yumurtaları sayıyordu
1. Benzer: 'Tarihte o ana kadar emsali görülmedik bir ticari kepazelik devri açılmıştı.'- E. E. Talu. 2. Yaşıt, eş, denk: 'Emsali bir üst derece maaş aldığı hâlde zavallı resim hocamız mağdur duruma düşmüş bulunuyordu.'- H. Taner. 3. Örnek. 4. eskimiş, matematik Kat sayı. Veeeee ben iyi bir emsal olmuşum nedir bölümüne... :)))))))))
Örnek teşkil etmek,
misal oluşturmak,
mukayese yapılacak halde olmak.
'misâl' kelimesinin çoğulu..
örnekler anlamına gelmekle beraber
'ibret verici hikâyeler' anlamında ki 'mesel' de aynı köktendir..
hatta 'örneğin' anlamındaki 'meselâ' da..
yani emsâl=örnekler demektir..
-emsâlleri top oynarken, o bir saksağanın en fazla kaç tane yumurtladığını merâk edip saksağan yuvalarındaki yumurtaları sayıyordu
cümlesindeki gibi...
1. Benzer:
'Tarihte o ana kadar emsali görülmedik bir ticari kepazelik devri açılmıştı.'- E. E. Talu.
2. Yaşıt, eş, denk:
'Emsali bir üst derece maaş aldığı hâlde zavallı resim hocamız mağdur duruma düşmüş bulunuyordu.'- H. Taner.
3. Örnek.
4. eskimiş, matematik Kat sayı.
Veeeee ben iyi bir emsal olmuşum nedir bölümüne... :)))))))))