Düşle gerçek arasında yolculuk eden ve ettiren, kadın olmanın hissiyatını yaşatan bir yazar olup mütevazi ve müterettit kalanlarla araftakilerin piridir o.
medcezir araf ve mahrem i okudum bi yanıyla cok isin içinde bi yanıyla turist gibi bi de cok saplantılı çok melankolik, mutsuz huzursuz bi iç dünyası var -mutluluk zaten yazarlara yaramıyor- ama içtenligini cok takdir ediyorum okudugum üc eseri arasında en iyisi araf bence
(evlendigini duydugumda cok sasırmıstım sonra esi bizim okula soylesiye geldi gorunce daha da cok sasırdım neysee Allah mesut bahtiyar etsin)
hep niyetleniyordum okumaya ama nedense kitapçılarda elim bir türlü kitaplarını almaya varmıyordu,bugün'baba ve piç' kitabını aldım,umarım beni hayal kırıklığına uğratmaz..
sürekli bi ikilem içinde olan ve bunu eserlerindede 'yok artık, yuhh! ! , ufalda cebime gir' türünden tepkilere yol açacak kadar abartılı bi şekilde yansıtan yazar...
toy yaşın verdiği az zamanda çok iş başarma telaşına rağmen mayasının gücüyle durulacak, ve çok daha güçlü dalgalar yaratabilecek, güzel bir kadın, düşünmek ne güzel kadınkar ne güzel düşünen kadınlar daha bi güzel...
hatuna bak ciddi ciddi evlenmiş..beklensene beni, iki senende bitircem şu okulu, bir edebiyat dunyasında bomba gibi patladım mı; aman içimde patlamasın :))) Ne diim Allah uzun, güzel ve hayırlı bir birliktelik nasip etsin. Herkesin nasibi bir yerlerde
pinhan benim romanın.süper bir kurgu.bunu filme çeksek iyi olur aslında.en son üniversitede bir konuşma için gelcekti oda iptal edildi.çok ayıp olduya.
türk kadını ve türk yazarı diyebileceğimiz bir kişilik.önce radikalde yazdı şimdi zamanda turkuazda yazıyor.yakından takip ediyorum.birde iyi türklerde neden hep yurt dışında.neşet ertaş,erkan oğur,okay temiz,elif şafak hayret? ? ? ? ? ? ? ? ?
Bit Palası henüz keşvetmemiş olanlar için bir kaç alıntı:
Bir insanın acısını yürekten paylaşabilmemiz için, bizimle aynı hakikati paylaşıyor olması gerekir öncelikle.
Agripina büyümeden ölen bebekler ile yerleşilmeden terk edilen şehirlerin birbirine benzediğini farketmişti. Hiçbir bebek, kaybedilen kardeşin yokluğundan ismini arındıramaz ve hiçbir şehir bir öncekinin sürgene gönderdiğine kucak açmazdı.
Bellekleri zayıf ilişkilerin geçmişine dair tutanakları dağınık olanlar bu günün berelerini daha kolay sararken; sürekli eski güzel günleri yad edip, sevdiklerinin geçmişteki hallerinin özlemini çekenler, bu günün düne benzemeyişini içlerine sindirmekte daha çok zorlanıyorlardı. Aşkın sihirli formülü, oynak ve ölümlü bir hafızaya sahip olmaktı.
eli şafak genç kuşak yazarlardan biri.Romanlarındaki bize yansıyan ifade gücü,kelime bilgisi ve hakimiyeti ve durumu betimlemesi insanı büyülüyor.Herkese tavsiye edebileceğim başarısı kendinden bir yazar!
971 yılında Strasbourg'da doğdu. ODTÜ Uluslararası İlişkiler Bölümü'nü bitirdi. Yüksek lisansını aynı üniversitede Kadın Çalışmaları Bölümü'nde yaptı. İlk (öykü) kitabı Kem Gözlere Anadolu 1994 yılında, ilk romanı Pinhan 1997'de (İletişim) , ikinci romanı Şehrin Aynaları 1999'da (İletişim) üçüncü romanı Mahrem (Metis) 2000 yılında basıldı. Elif Şafak, Pinhan ile 1998 Mevlana Büyük Ödülü'nü kazandı. Halen İstanbul Bilgi Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü'nde araştırma görevlisidir ve ODTÜ Siyaset Bilimi Bölümü'nde doktorasını sürdürmektedir.
Düşle gerçek arasında yolculuk
eden ve ettiren, kadın olmanın
hissiyatını yaşatan bir yazar olup
mütevazi ve müterettit kalanlarla
araftakilerin piridir o.
kitaplarını okumayan biri için fazla bir insan usta yazar
Yazdığı kitaplardan kendisinin muhafazakar olduğunu sandığım ama öyle olmayan bir akademisyen.
medcezir araf ve mahrem i okudum
bi yanıyla cok isin içinde bi yanıyla turist gibi
bi de cok saplantılı çok melankolik, mutsuz huzursuz bi iç dünyası var -mutluluk zaten yazarlara yaramıyor- ama içtenligini cok takdir ediyorum okudugum üc eseri arasında en iyisi araf bence
(evlendigini duydugumda cok sasırmıstım sonra esi bizim okula soylesiye geldi gorunce daha da cok sasırdım neysee Allah mesut bahtiyar etsin)
hep niyetleniyordum okumaya ama nedense kitapçılarda elim bir türlü kitaplarını almaya varmıyordu,bugün'baba ve piç' kitabını aldım,umarım beni hayal kırıklığına uğratmaz..
sürekli bi ikilem içinde olan ve bunu eserlerindede 'yok artık, yuhh! ! , ufalda cebime gir' türünden tepkilere yol açacak kadar abartılı bi şekilde yansıtan yazar...
kendini 'Elif Shafak' oalrak pazarlıyor
şehrin aynalarından öte
bit palas,araf ve pinhan var...okunası olan
okuyacağım şehrin aynalarını....
baygın,bugu gözleri olan tek kadın zannımca
dengi varsa aşkolsun
iyi yazar
gail ölmedi, kalbimizde yaşıyor
'Baba ve Piç' pek yakında...
toy yaşın verdiği az zamanda çok iş başarma telaşına rağmen mayasının gücüyle durulacak, ve çok daha güçlü dalgalar yaratabilecek, güzel bir kadın,
düşünmek ne güzel
kadınkar ne güzel
düşünen kadınlar daha bi güzel...
hatuna bak ciddi ciddi evlenmiş..beklensene beni, iki senende bitircem şu okulu, bir edebiyat dunyasında bomba gibi patladım mı; aman içimde patlamasın :)))
Ne diim Allah uzun, güzel ve hayırlı bir birliktelik nasip etsin.
Herkesin nasibi bir yerlerde
evlendi diyorlar bu hatun için..beni bekleyemedi :))) ahahah haaaa
Bir toplantıya katılır ve davetin sahibi olan zat,kadın diye Elif ŞAFAK'ın elini sıkmaz.
'Elimi Sıkmayan Adam' başlıklı bir makale döşer; Zaman/Turkuaz'daki köşesine.
Ve o makalenin son cümlesi aynen şöyledir:Elimi sıkmayan adam! Sanmam ki taşları ayrımcılıkla döşenmiş bir patika olsun buradan cennete uzanan...
şuan okuyorum:bit palas.iyi bir yazar aklılı bir hatun.
pinhan benim romanın.süper bir kurgu.bunu filme çeksek iyi olur aslında.en son üniversitede bir konuşma için gelcekti oda iptal edildi.çok ayıp olduya.
ama o bir düşünür.
düşünün bi bu ülkede kaç kişi düşünüyor?
türk kadını ve türk yazarı diyebileceğimiz bir kişilik.önce radikalde yazdı şimdi zamanda turkuazda yazıyor.yakından takip ediyorum.birde iyi türklerde neden hep yurt dışında.neşet ertaş,erkan oğur,okay temiz,elif şafak hayret? ? ? ? ? ? ? ? ?
adı geçti de bi selam etmeden olmaz dedim.saygıdır selam edişimin tek sebebi önünde.
Bit Palas'ta oluşturduğu metaforlarına, ironilere ve özellikle diline hayran olduğum yazar.
Bit Palası henüz keşvetmemiş olanlar için bir kaç alıntı:
Bir insanın acısını yürekten paylaşabilmemiz için, bizimle aynı hakikati paylaşıyor olması gerekir öncelikle.
Agripina büyümeden ölen bebekler ile yerleşilmeden terk edilen şehirlerin birbirine benzediğini farketmişti. Hiçbir bebek, kaybedilen kardeşin yokluğundan ismini arındıramaz ve hiçbir şehir bir öncekinin sürgene gönderdiğine kucak açmazdı.
Bellekleri zayıf ilişkilerin geçmişine dair tutanakları dağınık olanlar bu günün berelerini daha kolay sararken; sürekli eski güzel günleri yad edip, sevdiklerinin geçmişteki hallerinin özlemini çekenler, bu günün düne benzemeyişini içlerine sindirmekte daha çok zorlanıyorlardı. Aşkın sihirli formülü, oynak ve ölümlü bir hafızaya sahip olmaktı.
Türkiye'deki en iyi hatun yazar...
Önce Pinhan, sonra Mahrem şimdi Araf okuyorum nefes bile almadan. Sırada Bit Palas var.
Şu anda Pazar günleri Zaman Gazetesi'nin eki olan Turkuaz Gazetesi'nde yazıyor, lgilenenler için.
hatunun ckitablarını bile adam akıllı her kitapçıda bulamıyoruz ki...ayrı bi çaba ayrı bi emek gerektiriyor...
'' Sekiz ayrı yüzüm var,sekizi de birbiriyle çelişiyor.''
şu sıralar okumam gereken araf kitabının yazarı ama okumak istemiyorum çünkü zorunluyuz.zorla güzellik olmaz anlayın artıkkkkkkkkkk
eli şafak genç kuşak yazarlardan biri.Romanlarındaki bize yansıyan ifade gücü,kelime bilgisi ve hakimiyeti ve durumu betimlemesi insanı büyülüyor.Herkese tavsiye edebileceğim başarısı kendinden bir yazar!
971 yılında Strasbourg'da doğdu. ODTÜ Uluslararası İlişkiler Bölümü'nü bitirdi. Yüksek lisansını aynı üniversitede Kadın Çalışmaları Bölümü'nde yaptı. İlk (öykü) kitabı Kem Gözlere Anadolu 1994 yılında, ilk romanı Pinhan 1997'de (İletişim) , ikinci romanı Şehrin Aynaları 1999'da (İletişim) üçüncü romanı Mahrem (Metis) 2000 yılında basıldı. Elif Şafak, Pinhan ile 1998 Mevlana Büyük Ödülü'nü kazandı. Halen İstanbul Bilgi Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü'nde araştırma görevlisidir ve ODTÜ Siyaset Bilimi Bölümü'nde doktorasını sürdürmektedir.
erkek olsam kesin tavlamanın yollarına bakacağım... hatun oldugum halde '' eh olsun o razı olursa gene de tavlamaya çalışırım'' dediğim hatun...
O,anlatmak istediklerini bize harikulade aktarıyor çünkü harikulade dilbigisine sahip.Ama biz,bize aktarılanlara değil,bizde varolan zayıf dilbilgisinin O'nda varolan güçlü dilbilgisine hayranlığına hayranız.Yani biz,içimizdeki ukdenin benliğimizi sarmalamasına hayranız.Hayranlığımızdan bahtiyarmıyız?