Bugün yine efkarım var dokunmayın bana... Küçük bir çoçuk gibi huysuz ve çekilmezliğim.... Herşeyden herkesten hatta canımdan bezmişliğim var...Kimseyi görmez duymaz haldeyim uzay boşluğuna düşmüş gibiyim...Boş ve anlamsız herşeyy..hani kıyamet kopsa kılım kıpırtamaz..Bugün bir başkayım...Şefkatli merhametli bir eli bekleyen kanadı kırılmış yaralı kuş gibiyim...Ölümü bekleyen hasta gibiyim....Ruhu bedenden ayrılmış son duası edilmiş ceset misaliyim...Dedimya bugün bir başkayım..Hayellerim yarına kalmış dünlerim yabancı olmuş..Tadım tuzum yok Ben bende değilim bugün..Üstüme gelmeyin...♥
sana bu satırları bir sonbahar gecesinin felç olmuş köşesinden yazıyorum. beş yüz mumluk ampüllerin karanlığında saatlerdir, boş olan kadehlere şarkılarını dolduruyorum. tabağımdaki her zeytin tanesine simsiyah bakışlarını koyuyorum. ve, kaldırıp kadehimi bu rezilcesine yaşamaların şerefine içiyorum... burada yaşanır aşkların en madarası ve en şahanesi. burada saçların her teline bir galon içilir gözlerin her rengine bir şarkı seçilir, sen bu sekiz köşeli meyhaneyi bilmezsin bu sekiz köşeli meyhane seni bilir burası agora meyhanesi burası arzularını yitirmiş insanların dünyası şimdi içimde sokak fenerlerinin yalnızlığı boşalan ellerimde kahreden bir hafiflik bu akşam umutlarımı meze yapıp içiyorsam elimde değil, bu da bir nevi namuslu serserilik. dışarıda hafiften bir yağmur var. bu gece benim gecem kadehlerde alaim-i semaların raks ettiği, gönlümde bütün dertlerin hora teptiği gece bu camlara vuran her damlada seni hatırlıyorum ve sana susuzluğumu... birazdan plaklarda şarkılar susar, kadehler boşalır, umutlar tükenir, mezeler biter biraz sonra, bir mavi ay doğar bu sarhoş şehrin üstünde birazdan bu yağmur da diner. sen bakma benim delice efkârlandığıma, mendilimdeki kızıl lekeye de boşver yarın gelir çamaşırcı kadın her şeyden habersiz onu da yıkar, sen mes'ut ol yeter ki, ben olmasam ne çıkar. dedim ya burası agora meyhanesi bir tek iyiliğin bütün kötülüklere meydan okuduğu yer burası agora meyhanesi burası kan tüküren mes'ut insanların dünyası...'
şahım bu bayram gününde sultan niye intizarda niye yastadır eriyor gözlerim önünde sultanım niye intizar niye yastadır nedendir bu gamı efkari niye efkari gönülden derül niye ey güzeller şahı sor hele niye intizarda niye yastadır..
sis gibi engel gibi havaya yayılan üç boyutlu gölgelerin ardında gözler... bakışlardaki isabetsizlikten kayanaklanan isabetten midir nedir bilmem, bambaşka bir cama dolan tuzlu ıslak... kaynağı diğer gözün nazarı... sırtında fırtınaları taşırdı... efkar... kıpkırmızıydı.
Efkarlıyım başım duman Sitemim var ey koca çınar Zor günümde nicesini andım Muhabbet yetmezmiş bilmedim Dün bugün dedim gönlüm avuttum Yarın yetmezmiş bilmedim sitem ne çare Şu dünyanın haline kandım Ben yalnızmışım bilmedim Gönül için için yanar da Sabır yetmezmiş bilmedim sitem ne çare Efkarlıyım başım duman Sitemim var ey koca çınar
Yanına nikotin,alkollü içecek eklenmediğinde bi anlamı olmayan duygudur..
dipnot:ikisinide kullanmıyorum.O yüzden efkarlanışlarımı ciddiye almıyorum:)
Bugün yine efkarım var dokunmayın bana...
Küçük bir çoçuk gibi huysuz ve çekilmezliğim....
Herşeyden herkesten hatta canımdan bezmişliğim var...Kimseyi görmez duymaz haldeyim uzay boşluğuna düşmüş gibiyim...Boş ve anlamsız herşeyy..hani kıyamet kopsa kılım kıpırtamaz..Bugün bir başkayım...Şefkatli merhametli bir eli bekleyen kanadı kırılmış yaralı kuş gibiyim...Ölümü bekleyen hasta gibiyim....Ruhu bedenden ayrılmış son duası edilmiş ceset misaliyim...Dedimya bugün bir başkayım..Hayellerim yarına kalmış dünlerim yabancı olmuş..Tadım tuzum yok Ben bende değilim bugün..Üstüme gelmeyin...♥
'Kim daha fazla insan ise, daha fazla dertli olur.'
[Ali Şeriati]
sana bu satırları
bir sonbahar gecesinin
felç olmuş köşesinden yazıyorum.
beş yüz mumluk ampüllerin karanlığında
saatlerdir, boş olan kadehlere
şarkılarını dolduruyorum.
tabağımdaki her zeytin tanesine
simsiyah bakışlarını koyuyorum.
ve, kaldırıp kadehimi
bu rezilcesine yaşamaların şerefine içiyorum...
burada yaşanır aşkların en madarası
ve en şahanesi.
burada saçların her teline bir galon içilir
gözlerin her rengine bir şarkı seçilir,
sen bu sekiz köşeli meyhaneyi bilmezsin
bu sekiz köşeli meyhane seni bilir
burası agora meyhanesi
burası arzularını yitirmiş insanların dünyası
şimdi içimde sokak fenerlerinin yalnızlığı
boşalan ellerimde kahreden bir hafiflik
bu akşam umutlarımı meze yapıp içiyorsam
elimde değil,
bu da bir nevi namuslu serserilik.
dışarıda hafiften bir yağmur var.
bu gece benim gecem
kadehlerde alaim-i semaların raks ettiği,
gönlümde bütün dertlerin hora teptiği gece bu
camlara vuran her damlada
seni hatırlıyorum
ve sana susuzluğumu...
birazdan plaklarda şarkılar susar,
kadehler boşalır,
umutlar tükenir,
mezeler biter
biraz sonra,
bir mavi ay doğar bu sarhoş şehrin üstünde
birazdan bu yağmur da diner.
sen bakma benim delice efkârlandığıma,
mendilimdeki kızıl lekeye de boşver
yarın gelir çamaşırcı kadın
her şeyden habersiz onu da yıkar,
sen mes'ut ol yeter ki,
ben olmasam ne çıkar.
dedim ya
burası agora meyhanesi
bir tek iyiliğin bütün kötülüklere
meydan okuduğu yer
burası agora meyhanesi
burası kan tüküren mes'ut insanların dünyası...'
Yüreğimin ucunda asılı bir efkar,
ne halimden anlar, ne aman dinler,
benden daha kara değil bilirim,
üstüme yağan geceler....
Baharımı sen alıp gittin benden
güneş yalnız senin şehrinde,
bir başka bahara göç etti kuşlar,
ben hala aynı mevsimde...
'fikir' in çoğulu 'efkar' yani; düşünceler
Seni düşününce gönlümün gamı dağıldı...Efkardan eser kalmadı...Mümkünse, birdaha birbirimize uğramayam efkar...
şahım bu bayram gününde sultan niye intizarda niye yastadır
eriyor gözlerim önünde sultanım niye intizar niye yastadır
nedendir bu gamı efkari niye efkari gönülden derül niye
ey güzeller şahı sor hele niye intizarda niye yastadır..
Kadehimde şarap,dudağımda sigaram ve karşımda hayalin...
Gelin anılar gelin.
Sizde utanmadan gelin bu akşam.
Bu yaralı yürek hepinizi ağırlar.
hataları
efkar benim adim
nev in eski albumlerinden bi sarkı
super super...
sis gibi engel gibi havaya yayılan üç boyutlu gölgelerin ardında gözler...
bakışlardaki isabetsizlikten kayanaklanan isabetten midir nedir bilmem, bambaşka bir cama dolan tuzlu ıslak...
kaynağı diğer gözün nazarı...
sırtında fırtınaları taşırdı...
efkar...
kıpkırmızıydı.
evet ya hazırlıklı olmak lasım....dün geceki gibi kar başlamış efkar basmış ama şarap bitmiş olur mu? ? ? olmamalı eve giderken kapmalı birkaç şişe:=)
efkar bu ne zaman basacağı belli olmas! ! !
bıter mı be ey dost..
Efkarlıyım başım duman
Sitemim var ey koca çınar
Zor günümde nicesini andım
Muhabbet yetmezmiş bilmedim
Dün bugün dedim gönlüm avuttum
Yarın yetmezmiş bilmedim sitem ne çare
Şu dünyanın haline kandım
Ben yalnızmışım bilmedim
Gönül için için yanar da
Sabır yetmezmiş bilmedim sitem ne çare
Efkarlıyım başım duman
Sitemim var ey koca çınar
efkarımızın yolunda dökülmüş sarı yapraklar var. mevsim sonbahar. ve sarıdır artık bütün havalar...
efkarlıyım, efkarlıyım elini ver nerde elin.
Bugün efkârımı pazara çıkarmıyorum...
fikirler düşünceler
pek fakir, çok fakir
efkar-i fukara fakirlerin en fakiri
kapi önünde efkar,
kapar beni tekrar...
Loncalar mutlu biraderlere hep kâr dağıtır,
Bizim avareler akşamları efkâr dağıtır.
Arif Nihat Asya
Efkar tiryakiliktir.