Güneş ölmüştü Güneş ölmüştü ve yarın Uslarında küçük çocukların Yitik, belirsiz bir kavramdı. Defterlerine sıçrayan kapkara İri bir mürekkep lekesiyle Anlatıyordu çocuklar Tuhaflığını bu eskimiş sözcüğün.
'Bu rüzgâr dağların kokusunu getirmiyor Bu bulutlar tutsak daracık bir gökyüzüne.. Akşam güven vermiyor, sabahın sevinci yok Ne güleç bir yüz ne hareli bir merhaba Herkes sırtıyla konuşuyor birbiriyle.. Toprak yok bahçe yok sular bir derin hasret Kuşlar bile kekeleyerek uçuyor havada..'
Ne boş şeymiş düşlerin intiharı..
Gencecik bir fidanın intiharının yanında:(
Güneş ölmüştü
Güneş ölmüştü ve yarın
Uslarında küçük çocukların
Yitik, belirsiz bir kavramdı.
Defterlerine sıçrayan kapkara
İri bir mürekkep lekesiyle
Anlatıyordu çocuklar
Tuhaflığını bu eskimiş sözcüğün.
Füruğ Ferruhzad
Yok olay şöyle gelişti...aslında kısaca faili meçhul.
benim payıma düşen, terk edilmiş merdivenlerden inmektir.
ve ulaşmaktır bir şeylere çürüyüşte ve gurbette
benim payıma düşen anılar bahçesinde hüzünlü bir gezintidir.
ve “ellerini
seviyorum” diyen
sesin hüznünde ölmektir.
ellerimi bahçeye dikiyorum
yeşereceğim, biliyorum, biliyorum, biliyorum.
Füruğ Ferruhzad
'Bu rüzgâr dağların kokusunu getirmiyor
Bu bulutlar tutsak daracık bir gökyüzüne..
Akşam güven vermiyor, sabahın sevinci yok
Ne güleç bir yüz ne hareli bir merhaba
Herkes sırtıyla konuşuyor birbiriyle..
Toprak yok bahçe yok sular bir derin hasret
Kuşlar bile kekeleyerek uçuyor havada..'