Kültür Sanat Edebiyat Şiir

düşgözlü sizce ne demek, düşgözlü size neyi çağrıştırıyor?

düşgözlü terimi Veli Can tarafından tarihinde eklendi

  • Fatih Yılmaz
    Fatih Yılmaz

    'A Tree Grows in Brooklyn' (1945)

    Elia Kazan

  • Fatih Yılmaz
    Fatih Yılmaz

    Bob Lind - Elusive Butterfly...

  • Fatih Yılmaz
    Fatih Yılmaz

    Serenade for 13 Winds 'Gran Partita' K.361 / 370a...

  • Fatih Yılmaz
    Fatih Yılmaz

    'Ty' Cobb (1886 - 1961)

  • Fatih Yılmaz
    Fatih Yılmaz

    6. Wichtige Begebenheit (Önemli olay) : Schumann'ın buluşu olan - daha önce Karnaval'daki Davidsbündler'lerin Marşı'nda olduğu gibi - 3/4'lük ölçüde bir marş şeklindeki parçada bir bölüğün küçük ve büyük askerleri ağır sürdürülen akorlarla, sesin azaltılmasıyla uzaklaşır...

    7. Träumerei (Rüya görürken) : Dizinin en ünlü parçası, kısaca 'Rüya' diye adlandırılan 4/4'lük ölçüdeki basit ama zarif ve hülyalı ezgi, duygulu bir legato ile, basit arpejler eşliğinde sürer... Bu parçanın başarısını merak eden Alban Berg yaptığı analizlerde çok teknik ve kısıtlı olanakla en güç bir yapı elde edildiğine karar vermiş, aralıklarda (interval) ve cümlelemede (phrase) olağanüstü bir sanatın ortaya konulduğunu ve sonuçta kesin doğallığa ulaşıldığını belirtmiştir... Müzik kültürü olmayanlarda bile etki yapan bu parçanın her türlü çalgı ve orkestra düzenlemeleri de yapılmıştır...

    8. Am Kamin (Ocak başında) : 2/4'lük ölçüde, akıcı ezgisellikte süren ve biraz büyük ellere gerek duyulan parçada ocak başındaki zararsız sohbet canlandırılır... Sonda da sönen ateşin çıtırtıları duyulur gibi olur...

    9. Ritter vom Steckenpferd (Oyuncak atın şövalyesi) : 3/4'lük ölçüdeki parçada senkoplu ritimle tahta bir atın çocuk tarafından yönetilmesi şakacı tavırla canlandırılır...

  • Fatih Yılmaz
    Fatih Yılmaz

    10. Fast zu ernst (Hemen hemen ciddî) : Senkoplu ezgiyle ritmi belirleyen bas arasındaki olağanüstü dengeyle dikkat çeken parçada Schumann, çocukların çocuksu, neşeli, dışa dönük olmaları konusunda hafifçe ihtarda bulunur gibidir...

    11. Fürchtenmachen (Korkutma) : Bu parçada tekrar oyuna dönülür... Dört kez keskin kontrastlarla beliren, cümle sonlarında hızlanan melodik kısımda, öyküyü anlatanın sesi bazen korkutur, bazen şaka yaptığını ima eder... Bitiş kadansı da çocuksu korkuyu duyurur...

    12. Kind im Einschlummern (Uykuya dalan çocuk) : Yüzer gibi bir armoni düzeni, ağırlaşan girişler bu uykuyu belirtir... Derin nefes alışlarını duyuran Schumann, hattâ Mi Majörde güzel bir rüyayı da canlandırır ve nefes alışların ağırlaşması ve hafiflemesi Mi minörden La minöre dönüşen armoni ile uykunun bastırmasını ve pianissimo bas sesiyle tam kendinden geçişi vurgular...

    13. Der Dichter spricht (Şair konuşuyor) : Aslında Çocuk Sahneleri sona ermiştir... Sözü şair almış, bu müzikal kısa epilog ile çocukluğun, çocukluğunun mutlu anılarını düşünür gibi konuşması yanında, Clara'ya da beklentilerini duyurmak ister gibidir...

  • Veli Can
    Veli Can

    düşlerin düşüne düşmüş üşüyen sevdalarda boğulan ve acı çekerken bile sevdiğine kıyamayan bir şairin adı..... düşgözlü

  • Düşünmüyorum Yine De Varım
    Düşünmüyorum Yine De Varım

    Şarap ismi gibi

  • Fatih Yılmaz
    Fatih Yılmaz

    bkz: Siegfried İdil

  • Fatih Yılmaz
    Fatih Yılmaz

    AY


    Bütün gün kırlarda, deniz kenarlarında dolaştık... Güneş, hayale müsaade etmeyecek tarzda her şeyi vazıh ve berrak gösterdiği için, yalnız gözlerimizle yaşadık ve hiç eğlenmedik...

    Ağaçların tozlu yapraklarını, kayalar üzerinde durup soluyan kertenkeleleri, denizin kirli suları altında cam kırıklarını, paslı tenekeleri, eski pabuç naaşlarını seyretmenin ne kadar çabuk ruha kesel verdiğini tecrübe etmeyen var mı? Güneşli kırlarda geçen bir gezinti gününden sonra, akşamüstü eve mahzun ve nevmid dönmemenin mümkün olmadığını tecrübelerimle bilirim... Güneş, bütün gün, insana doğru fakat acı şeyler söyleyen bir arkadaştır... Onun ışığında eğlenmenin ve mesut olmanın hiç imkanı var mı?

    Nihayet akşam oldu... Karanlık bastı... Karşı karşıya oturmuş, iki insan, artık yüzlerimizi görmüyor, yalnız seslerimizi duyuyorduk... Birden, arkamızda garip bir fısıltıyı andıran bir hışırtı duyar gibi olduk... Başımızı çevirdik: İki büyük fıstık ağacı arkasından kırmızı bir ay, sanki yapraklara sürünerek yükseliyordu... Birden etrafımızda dünyanın bütün manzaraları değişti... Sanki Japonyalı bir ressamın siyah mürekkeple çizdiği mübhem ve natamam bir alem içindeydik... Artık her şeyi serahatle görmek ıztırabından kurtulmuştuk... Yanlış görmek ve tahayyül etmek imkanının sarhoşluğu vücudumuzu, yavaş yavaş bir afyon dumanı gibi uyuşturuyordu... Etrafımızda, gündüzün bütün uyuz ağaçları yerine zengin bir orman vücut bulmuştu... Karşıda yemek yiyen fakir ailenin kirli kızları, yüzlerine vuran ayışığı içinde birer murassa hayal olmuşlardı... Denizin bulanık suları boşalmış ve onun yerine şimdi sahilin kumları üzerinde ziyadar bir mayi sallanıp şarkı söylüyordu... Dünyanın güzelliğinden korkmağa başlamıştık... Zira aydan akan büyünün saadetiyle ruhlarımız çatlayacak kadar dolmuştu...

    Ay! Ay! Yalancı ay! Zekadan harap olanları dinlendiren hayal gibi, güneşten bunalanları da teselli eden sensin!


    İkdam, 5 Eylül 1928

  • Mehtap Aksan
    Mehtap Aksan

    Gözlerine baktığınızda düşlere daldığınız...

  • Fatih Yılmaz
    Fatih Yılmaz

    -I don't want realism... I want magic! Yes, yes, magic... I try to give that to people... I do misrepresent things... I don't tell truths... I tell what ought to be truth...

  • Volkan Kaz
    Volkan Kaz

    gözlerini kapamadan düş gören :)
    yada düş görürken ben gibi gözünü açabilen.. yok bu da olmadı..
    gözleri kadar gördükleri kadar düş kurabilen.. hıh. bu oldu :)

  • Aliye
    Aliye

    kuşgözlünün tersi olmalı:p

  • Nilgün Akarsu
    Nilgün Akarsu

    kapalı ya da kapanmış bir yaranın boy verdiği bakışa kapılmak..farkettiyseniz.
    anatomik açıdan bir bozukluk da olabilir ya da bir tür göz hastalığıdır kim bilir? ?