Duada dikkat edilecek hususlar: 1- Allah’a korku ve ümitle dua ediniz. (Ar’af 7/56) 2- Rabbinize tazarru ile gizlice dua ediniz Çünkü Allah haddi aşanları sevmez. Araf (7/56) 3- Allah’ın esma-u Hüsnası vardır. Onlarla Allah’a dua ediniz. (Araf 7/180) 4-Dini yalnız O’na has kılarak halis bir şekilde O’na dua edin. (Mü’min 40/65) 5-Allahın lütfundan isteyiniz. (Nisa 4/32)
Duanın mahiyeti: 1- Dua, ibadetin özüdür. 2- Dua ibadetin ta kendisidir. 3- Sınırlı varlık olan insanın Kadir-i Mutlakı imdada çağırmasıdır. 4- Dua, Ruhun Allah (c. c) ’a yükselmesidir. 5- Kalbin Allah (cc) ile konuşmasıdır. 6- Alemin yaratılma sebeplerinden biridir. 7- Hz. Peygamberin (SAV) ibadetinin ruhudur, esasıdır. 8- Cennetin icadına ebedi saadetin gelmesine bir sebeptir. Duanın zaman ve mekanı: Dua için belli bir zaman ve mekan yoktur. Kişi her zaman ve her yerde dua edebilir.
Dua etmek ilaç gibidi bir kere kullanmayla iyileşme görülmez iyileşmek kullanılan ilacın devamlılığına bağlıdır. Duada bir kere edilmeyle kabul olunacak diye bi yargıya varılamaz kabul olunması için devamlı etmek gerekir.
Hadis:Sizden her biriniz,Rabbi’nden bütün ihtiyaçlarını istesin.Hatta ayakkabısının bağı koptuğunda onu bile istesin(tirmizi)
• Her zaman dua • Karşılığının verileceğine inanarak samimi ve içten bir dua
Bir yazar demiş ki: “Dua kulun Allah’a derdini bildirmesi değil,o derdin dermanının ancak Allah olduğunu bilmesi halidir.” Ne güzel demiş! Ve gün olur; gam,keder,dünya işleri! Öyle bir aşk doğar ki asıl sevgiliyle,bir muhabbetin adı olur DUA.
Dualarıma cevab verecek biri var demek, Dualarım karşılk bulacak onu herdaim duyan Rabbim var,bili yorum dua etmeyi çook seviyorum Ey affetmeyi seven Rabbim, sil göz yaşlarımı.. Sen teselli et beni, serinlik sun şu bağrıma... Vardır bunda da bir hayır.. Hayırlı kederlerimi sen sevdir bana! .. Tıpkı geceye saçılan yıldızlar gibi, Ömrüme ışık olsun, sıkıntı anlarımda ettiğim dualar........ Hüzünlerde olgunlaştır beni.. Sen yolum ol! Sen sonum ol! ..
Gafletimizin, günahlarımızın, negatif enerji yüklerimizin çevremize, dünyamıza ve evrene zarar vermesinden başkalarını koruyabilmemiz için kurtuluşumuzu talep etmeliyiz. Bizler dua ve niyazlarımızla felaha erebilirsek, belki kendimiz bile farkında olmadan nice maddi ve manevi yücelikleri yeşertmiş olacağız.
Allahın isimleri, sıfatları ve ayetlerinden tezahür etmesini dilediği her birinin ortak mekânı olan evren, Yüce Yaratıcımıza yapılan bütün dua ve niyazların cûş u hurûşa geldiği, bir başka ifadeyle, dualarımızla her bir zerresinin coştuğu, neşe ve ahenk içerisinde kaynayıp taştığı bir alandır.
Şükür yerine yapılan dualarımız olsa da, genelde duada istemek vardır; niyazda ise Allaha teslimiyet ve halimizden dolayı Ona karşı mahcubiyet vardır. Ancak her ikisinde de Allahın varlığının kabulü ve kendi yaratılışımızın idraki gerçekleşmektedir.
Duaya yöneldiğimiz zaman, güvendiğimiz bir limana demir atıyoruz demektir. Duaya yöneldiğimiz zaman, Allahı ve dertlerimize derman olacak yarattıklarını arıyoruz demektir. Böylece dua eden insan, hiçbir varlık dışarıda kalmamak şartıyla, evreni kucaklamaya hazır hale gelmiştir.
Necip Fazılın şu beytini burada hatırlamak uygun olacaktır:
Seni aramam için beni uzağa attın! Âlemi benim, beni kendin için yarattın!
1- Duâ, Allah'tan hidayet ve başarı talebidir. Duâ insanı başarıya ulaştırır.
2- Rızkın genişlemesine, sağlığın artmasına, ömrün bereketlenmesine vesile olur.
3- Duâ, hazinesi sonsuz, kerem ve ihsanı bol olan Allah'tan istemektir. O, bir şeye ol deyince olur. Bir isteği yerine getirmekle hazinesi eksilmez.
4- Duâ edeni Allah'ın rahmeti kuşatır. Allah'ın ihsanı ve yardımı ona yönelir.
5- Duâ eden, Allah'a itaat etmiş olur. Duâyı terk etmek günahtır, Allah'a karşı kibirlenmektir.
6- Genişlik ve sağlık zamanlarında duâ etmek, darlık ve hastalık zamanlarında fayda verir.
7- Allah, kulunun çok ve ısrar ile duâ etmesini sever.
8- Duâ hayrı çeker, zararı savar.
9- Duâ eden, duâsının yararını ya hayatında, ya da öldükten sonra muhakkak görür.
10- Her duâ, Allah'ın indinde muhafaza edilir, karşılığı ya dünyada ya da âhirette verilir.
11- Duâ, öyle kerim bir zattan istemektir ki, O kendisine açılan elleri boş döndürmekten utanır.
12- Duâ insanı belâdan korur, inmiş ve inecek musibetlere karşı bir kalkandır. Belâların etkisini azaltır, Allah'ın kaderini hafifletir.
13- Kazâ ile duâ arasında bir çarpışma olur, duâ kazânın acı etkilerini önler, gücünü azaltır.
14- Duâ, Kadir-i Mutlak'a karşı son derece küçülme, hudu' ve huşu'dur. Bu küçülme ve huşu', Kerem ve rahmeti sonsuz olan Allah'ın rahmetini celbeder. Bunun için duâ, ibadetin özü kabul edilmiştir.
Sual: Kur'an-ı kerimde, (Dua edin, duanızı kabul ederim) , hadis-i şerifte ise, (Rabbiniz kerimdir, kendine açılan eli boş çevirmekten hayâ eder) buyurulduğu halde, bazı dualar niçin kabul olmuyor?
CEVAP Duanın kabul edilmesi için bazı şartlar vardır. Duanın kabul edileceğinden şüphe etmemeli, şartlarına riayet edilip edilmediğinden şüphe etmelidir. Gereken şartlara riayet etmeden duanın kabul edilmesini beklemek uygun olmaz. Önce çalışmak, sonra dua dinin esası! Kabul edilir ancak, çalışanın duası!
Duanın kabul edilmesi için gereken şartlardan bir kısmı şöyle: 1- Haram lokmadan sakınmalıdır! Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki: (Haramdan sakının! Midesine haram lokma girenin kırk gün duası kabul olmaz.) [Taberani]
Sad bin Ebi Vakkas hazretleri dedi ki: Ya Resulallah, dua buyur da, Allahü teâlâ, benim her duamı kabul etsin! Cevabında buyurdu ki: (Duanızın kabul olması için helal lokma yiyiniz! Çok kimse vardır ki, yedikleri ve giydikleri haramdır. Sonra ellerini kaldırıp dua ederler. Böyle dua nasıl kabul olunur?) [Şir’a]
Yine buyurdu ki: (Duanın kabul olması için iki şey gerekir. Duayı ihlas ile yapmalıdır. Yediği ve giydiği helalden olmalıdır. Müminin odasında, haramdan bir iplik varsa, bu odada yaptığı dua kabul olmaz.) [Tergibüs-salât]
2- İtikadı düzgün olmalıdır. Bid’at ehlinin duaları kabul olmaz. Hadis-i şerifte, (Bid’at ehlinin duası ve ibadetleri kabul olmaz) buyuruldu. (İbni Mace) Âyet-i kerimenin, duanın tesir edebilmesi için, okuyan ve okunan kimsenin buna inanması ve okuyanın itikadının düzgün olması, Allah rızası için okuması, kul hakkından sakınması, haram yememesi ve karşılığında ücret istememesi şarttır.
3- Uyanık kalble ve kabul edileceğine inanarak dua etmelidir. Hadis-i şerifte buyuruldu ki: (Allahü teâlâya, kabul edileceğine tam inanarak dua ediniz! Biliniz ki, Allahü teâlâ gafil bir kalb ile yapılan duayı kabul etmez.) [Şir’a]
4- Dualarım niçin kabul olmuyor dememelidir. Hadis-i şerifte buyuruldu ki: (Allahü teâlâ, duanızı kabul eder. Dua ettim, hâlâ duam kabul olmadı diye acele etmeyiniz! Allah’tan çok isteyiniz! Çünkü kerem sahibinden istiyorsunuz.) [Buhari]
İstenilen şeyin olmaması, duanın kabul olmadığını göstermez. Onun için duaya devam etmelidir! Duanın kabulünün gecikmesinin başka sebepleri de vardır. Hadis-i şerifte buyuruldu ki: (Mümin dua edince, Allahü teâlâ, Cebraile, 'Ben onu seviyorum, isteğini hemen yerine getirme! ' Facir, [günahkâr] dua edince de 'Ben onun sesini sevmiyorum. İsteğini hemen yerine getir' buyurur.) [İbni Neccar] Şu halde, duanın kabulünün gecikmesi zararlı değildir.
5- Bela gelmeden önce çok dua etmelidir. Hadis-i şerifte buyuruldu ki: (Sıkıntılı iken duasının kabul edilmesini isteyen, refah zamanında çok dua etsin!) [Tirmizi] Ebu İshak hazretlerinden dua istediler. Dua etti. Duasının kabul edildiğini gören bir talebesi, (Efendim, bu duayı bana da öğretin, ihtiyaç halinde ben de edeyim) dedi. Buyurdu ki: (Duamın kabul edilmesinin sebebi, otuz yıldır kıldığım namazlar, ettiğim dualar ve haram lokmadan sakınmamdır.)
6- Duaya hamd ve salevatla başlamalıdır. Hadis-i şerifte buyuruldu ki: (Ey namaz kılan, acele ettin. Namaz kıldıktan sonra dua ederken önce Allahü teâlâya layık olduğu şekilde hamd et, sonra bana salevat getir, sonra dua et!) [Tirmizi]
7- Yalvararak dua etmelidir. Hadis-i şerifte buyuruldu ki: (Gafil olan kalb ile yapılan dua makbul değildir.) [Tirmizi]
Hazret-i Davud zamanında kuraklık oldu. Halk dua etmek için aralarından üç âlimi seçtiler. Âlimlerden biri şöyle dua etti: (Ya Rabbi, Kitabında kendimize zulmedenleri affetmemizi bildirdin. İşte biz, nefslerimize zulmettik. Senden af diliyoruz. Bizi affet!)
İkinci âlimin duası da şöyle: (Ya Rabbi, Kitabında köleleri, azat etmemizi bildirdin. İşte biz kul olarak huzurundayız. Bizleri azat eyle!)
Üçüncü âlim de şöyle dua etti: (Ya Rabbi, Kitabında, kapımıza gelen saili kovmamamızı, yüz çevirmememizi bildirdin. İşte biz de sail olarak huzurundayız. Senden rahmet istiyoruz. Bizi boş çevirme!)
Duaları kabul olarak rahmet yağdı.
8- Sebeplere yapışmadan istemek kuru bir temennidir. Hadis-i şerifte buyuruldu ki: (Çalışmadan dua eden, silahsız harbe giden gibidir.) [Deylemi]
9- Günah işlemeyen dil ile dua etmelidir. Peygamber efendimiz, (Allahü teâlâya günah işlemeyen dil ile dua edin) buyurdu. Böyle bir dilin nasıl bulunacağı sual edilince, (Birbirinize dua edin! Çünkü ne sen onun, ne de o senin dilinle günah işlemiştir) buyurdu. [Tergibüs-salât]
10- İsm-i a’zam ve esma-i hüsna ile dua etmelidir.
Sual: Gafletle dua etmektense hiç dua etmemek daha iyi değil mi?
CEVAP Gaflet içinde olduğunu söyleyerek, duayı bırakmak doğru değildir. Kalbine geldiği gibi dua etmek, ezberlediği duayı okumaktan daha iyidir. (Bezzâziyye)
Dua dinin direğidir. (Allahü teâlâ indinde duadan daha şerefli bir şey yoktur) , (Düşmandan kurtulmak, bol rızka kavuşmak için dua edin! Çünkü dua, müminin silahıdır) hadis-i şerifleri duanın önemini açıkça bildirmektedir. Allahü teâlâdan bir şey istememek ise çok kötüdür. Hadis-i şerifte buyuruldu ki: (Allahü teâlâ, kendisinden bir şey istemeyene, dua etmeyene gadap eder.) [Tirmizi]
Başka bir hadis-i şerifte, (Dua ibadettir) buyuruldu. İbadeti terk etmek ise hiç uygun değildir. Kur'an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki: (Bana dua edin kabul edeyim. [Bana halis kalb ile dua ederseniz kabul ederim.] Bana ibadet etmek istemeyenleri, zelil ve hakir eder, Cehenneme atarım.) [Mümin 60]
Hamd ve salevat Sual: Dua ederken, hamd ve salevat gerekir mi?
CEVAP Peygamber efendimize salevat getirmek duanın kabulüne vesiledir. Hamd duanın başı, salevat getirmek ise, kanatları gibidir. Duaya hamd ve Resulullah efendimize ve Onun âline ve eshabına salevat ile başlamalı, yani (Elhamdülillahi rabbil âlemîn, essalâtü vesselâmü alâ resûlinâ Muhammedin ve âlihî ve sahbihî ecmaîn) demeli, sonunda da yine salevat okumalı, (Allahümme salli alâ seyyidinâ ve nebiyyinâ Muhammed) demelidir. Resulullah efendimize okunan dua, yani salevat kabul olacağı için, kabul olmuş iki dua arasında edilen dualar da, kabul olur.
Rabbime yakınlaşmama vesile olan çok güzel,çok özel bir ibadet... Dua Rabbimle konuştuğum,Ona dertlerimi anlattığım,isteklerimi sunduğum müthiş bir an... Ben Rabbime 'Allahım...Rabbim...'dediğim zaman O bana 'Buyur kulum' diyor ve insan bunu derinlerden hissettiğinde isteklerini Rabbine anlatmaya başlıyor. Rabbim ben her an dinliyor. Bana 'Şimdi işim var sonra dinlerim' demiyor.Her an beni dinliyor. Ne kadar güzel bir şey bu. Kalbime dua etme arzusu koyan ve bana dert verip Kendisine yakınlaştıran Yüce Rabbime hamd olsun :-)
'Çağırmak, seslenmek, istemek, yardım talep etmek' anlamlarına gelen dua, Kuran'a göre 'kulun bütün benliğiyle Allah'a yönelmesi' ya da 'gücü sınırlı ve sonlu bir varlık olan insanın, sınırsız ve sonsuz bir kudret karşısında acizliğini kabul ederek yardım dilemesi' şeklinde tanımlanmaktadır.
Allah inancı olan her insanın çeşitli şekillerde dua ettiği bir gerçektir. Ancak insanların oldukça büyük bir kısmı duayı, sadece darlık ve sıkıntı anında elden gelen tüm ihtimaller denendikten sonra Allah'ı hatırlamak şeklinde anlamaktadırlar. Bu insanlar üzerlerindeki sıkıntı geçince bir sonraki darlık ve sıkıntı anına kadar Allah'ı unutur ve ondan bir şey talep etmeyi akıllarının ucundan dahi geçirmezler.
İnsanların başka bir bölümünde de son derece hatalı bir dua anlayışı hüküm sürmektedir. Bu insanlar için dua, küçük yaşlardan itibaren ailenin yaşlı bir ferdi tarafından öğretilen anlaşılmaz bazı sözlerdir. İnsanların bu tür dualarında Allah'ın varlığı, birliği, büyüklüğü, kudreti, insanları sürekli olarak görüp-işittiği, dualara icabet edeceği fazla düşünülmez. Önceden ezberlenmiş olan dua kalıpları tekrarlanır, durur. Oysa kitabımızın da konusu olan, Allah'ın Kuran aracılığıyla insanlara duyurduğu dua çok farklıdır.
Kuran'a göre dua etmek, Allah'a ulaşabilmenin en kolay yoludur. Şimdi Allah'ın sıfatlarını bir düşünelim. O, insana şah damarından daha yakın olan, herşeyi bilen, işitendir... İnsanın içinden geçirdiği tek bir düşünce bile Allah'tan gizli kalmaz. O halde samimi olarak Allah'tan bir istekte bulunmak için insanın sadece düşünmesi bile yetmektedir. İşte Allah'a ulaşmak bu denli kolaydır.
İnsan kulluk bilincinde olduğu sürece Allah Katında bir değer kazanabilir. Bu yüzden insanın Allah'a yönelmesi, hataları konusunda Allah'a itirafta bulunması ve sadece Allah'tan yardım dilemesi gerekmektedir. Bunun dışında bir davranış tarzı Allah'a karşı büyüklenmektir ki, Kuran'da bunun cezasının sonsuz cehennem olduğu bildirilir.
Günümüz toplumlarında dikkat çeken bir gerçek, diğer birçok ibadet gibi duanın da terk edilmiş bir gelenek olarak düşünüldüğüdür. Aslında bu düşüncenin gelişmesinin perde arkasında 'Allah'tan bağımsız, kendi kendisine işleyen bir dünya' olabileceği telkini yatmaktadır. İnsanların büyük bir kısmı ister istemez yaşantılarının başlangıcından sonuna kadar tüm olayların kendilerinin ve çevrelerindeki insanların kontrolünde cereyan eden olaylar olduğunu düşünürler. Bu yüzden de ölümle burun buruna gelmeden ya da çok büyük bir felaketle karşılaşmadan Allah'a dua etme ihtiyacı duymazlar. Oysa bu büyük bir yanılgıdır. Bu yanılgıda öyle bir noktaya gelenler olur ki, bunlar duayı adeta geçmiş zamanlardan günümüze kadar ulaşmış bir sihir tekniği olarak algılarlar. Halbuki dua, yaşamın geneline yayılacak başlıbaşına bir ibadettir.
İnsanların tamamı duaya muhtaçtır. Fakir ve zor şartlar altında yaşayan birinin zengin bir insana göre duaya daha fazla ihtiyacı olduğunu düşünmek, dua konusunu temelinden yanlış anlamak demektir. Maddi durumu iyi olan, hayatta tüm istediklerine kavuştuğunu düşünen bir insanın duaya ihtiyacı olmadığını düşünmek son derece hatalıdır. Çünkü bu durumda dua etmenin tek sebebinin dünyevi arzuların tatmini olduğu anlamı çıkmaktadır. Oysa müminler hem dünya hayatları için, hem de ahiretleri için dua ederler. Dua beraberinde tevekkülü de getirir. Dua eden insan, karşısına çıkabilecek zor ya da kolay her türlü durumu, tüm olayları, kainatın Yaratıcısı ve Hakimi olan Allah'ın takdirine bırakmış demektir. Bir problemi çözmenin ya da önlemenin bütün yollarının evrendeki tüm kudretin sahibi olan Allah'a dayandığını bilmek, tüm işleri ona havale etmek ve sadece ona dua etmek, mümin için bir ferahlık ve güven kaynağıdır.
Tanrı, kötü bir gün geçirmiş olmalı.
Allah'ım, Dünyadaki bütün Müslümanlara yardım et...
Zalimlerin pençelerinde inleyen tüm mazlumları refaha eriştir...
Zafer ancak seninledir.
Selâvât İle Âmin...
Duada dikkat edilecek hususlar:
1- Allah’a korku ve ümitle dua ediniz. (Ar’af 7/56)
2- Rabbinize tazarru ile gizlice dua ediniz Çünkü Allah haddi aşanları sevmez. Araf (7/56)
3- Allah’ın esma-u Hüsnası vardır. Onlarla Allah’a dua ediniz. (Araf 7/180)
4-Dini yalnız O’na has kılarak halis bir şekilde O’na dua edin. (Mü’min 40/65)
5-Allahın lütfundan isteyiniz. (Nisa 4/32)
Duanın mahiyeti:
1- Dua, ibadetin özüdür.
2- Dua ibadetin ta kendisidir.
3- Sınırlı varlık olan insanın Kadir-i Mutlakı imdada çağırmasıdır.
4- Dua, Ruhun Allah (c. c) ’a yükselmesidir.
5- Kalbin Allah (cc) ile konuşmasıdır.
6- Alemin yaratılma sebeplerinden biridir.
7- Hz. Peygamberin (SAV) ibadetinin ruhudur, esasıdır.
8- Cennetin icadına ebedi saadetin gelmesine bir sebeptir.
Duanın zaman ve mekanı: Dua için belli bir zaman ve mekan yoktur. Kişi her zaman ve her yerde dua edebilir.
Dua etmek ilaç gibidi bir kere kullanmayla iyileşme görülmez iyileşmek kullanılan ilacın devamlılığına bağlıdır. Duada bir kere edilmeyle kabul olunacak diye bi yargıya varılamaz kabul olunması için devamlı etmek gerekir.
Sıkıntılı iken duasının kabul edilmesini isteyen kimse, refahta iken çok dua etsin!
'Deki; Eğer duanız olmasa Rabbimin katında ne ehemmiyetiniz var...
FURKAN SURESI (77)
Hadis:Sizden her biriniz,Rabbi’nden bütün ihtiyaçlarını istesin.Hatta ayakkabısının bağı koptuğunda onu bile istesin(tirmizi)
• Her zaman dua
• Karşılığının verileceğine inanarak samimi ve içten bir dua
Bir yazar demiş ki:
“Dua kulun Allah’a derdini bildirmesi değil,o derdin dermanının ancak Allah olduğunu bilmesi halidir.”
Ne güzel demiş!
Ve gün olur; gam,keder,dünya işleri! Öyle bir aşk doğar ki asıl sevgiliyle,bir muhabbetin adı olur DUA.
Dua,
Allah ile O’nun en kıymetli yaratığı olan insan arasındaki en büyük ilişki vasıtasıdır.
Dua'da iki taraf vardır.
Allah, Kendisinden talep edilendir.
Kul, Allah’tan talep edendir.
Dualarıma cevab verecek biri var demek, Dualarım karşılk bulacak onu herdaim duyan Rabbim var,bili yorum dua etmeyi çook seviyorum
Ey affetmeyi seven Rabbim, sil göz yaşlarımı.. Sen teselli et beni, serinlik sun şu bağrıma... Vardır bunda da bir hayır.. Hayırlı kederlerimi sen sevdir bana! .. Tıpkı geceye saçılan yıldızlar gibi, Ömrüme ışık olsun, sıkıntı anlarımda ettiğim dualar........ Hüzünlerde olgunlaştır beni.. Sen yolum ol! Sen sonum ol! ..
DUA VE NİYAZLARIN YANKILANDIĞI EVREN
Gafletimizin, günahlarımızın, negatif enerji yüklerimizin çevremize, dünyamıza ve evrene zarar vermesinden başkalarını koruyabilmemiz için kurtuluşumuzu talep etmeliyiz. Bizler dua ve niyazlarımızla felaha erebilirsek, belki kendimiz bile farkında olmadan nice maddi ve manevi yücelikleri yeşertmiş olacağız.
Allahın isimleri, sıfatları ve ayetlerinden tezahür etmesini dilediği her birinin ortak mekânı olan evren, Yüce Yaratıcımıza yapılan bütün dua ve niyazların cûş u hurûşa geldiği, bir başka ifadeyle, dualarımızla her bir zerresinin coştuğu, neşe ve ahenk içerisinde kaynayıp taştığı bir alandır.
Şükür yerine yapılan dualarımız olsa da, genelde duada istemek vardır; niyazda ise Allaha teslimiyet ve halimizden dolayı Ona karşı mahcubiyet vardır. Ancak her ikisinde de Allahın varlığının kabulü ve kendi yaratılışımızın idraki gerçekleşmektedir.
Duaya yöneldiğimiz zaman, güvendiğimiz bir limana demir atıyoruz demektir. Duaya yöneldiğimiz zaman, Allahı ve dertlerimize derman olacak yarattıklarını arıyoruz demektir. Böylece dua eden insan, hiçbir varlık dışarıda kalmamak şartıyla, evreni kucaklamaya hazır hale gelmiştir.
Necip Fazılın şu beytini burada hatırlamak uygun olacaktır:
Seni aramam için beni uzağa attın!
Âlemi benim, beni kendin için yarattın!
DUANIN FAYDALARI
1- Duâ, Allah'tan hidayet ve başarı talebidir. Duâ insanı başarıya ulaştırır.
2- Rızkın genişlemesine, sağlığın artmasına, ömrün bereketlenmesine vesile olur.
3- Duâ, hazinesi sonsuz, kerem ve ihsanı bol olan Allah'tan istemektir. O, bir şeye ol deyince olur. Bir isteği yerine getirmekle hazinesi eksilmez.
4- Duâ edeni Allah'ın rahmeti kuşatır. Allah'ın ihsanı ve yardımı ona yönelir.
5- Duâ eden, Allah'a itaat etmiş olur. Duâyı terk etmek günahtır, Allah'a karşı kibirlenmektir.
6- Genişlik ve sağlık zamanlarında duâ etmek, darlık ve hastalık zamanlarında fayda verir.
7- Allah, kulunun çok ve ısrar ile duâ etmesini sever.
8- Duâ hayrı çeker, zararı savar.
9- Duâ eden, duâsının yararını ya hayatında, ya da öldükten sonra muhakkak görür.
10- Her duâ, Allah'ın indinde muhafaza edilir, karşılığı ya dünyada ya da âhirette verilir.
11- Duâ, öyle kerim bir zattan istemektir ki, O kendisine açılan elleri boş döndürmekten utanır.
12- Duâ insanı belâdan korur, inmiş ve inecek musibetlere karşı bir kalkandır. Belâların etkisini azaltır, Allah'ın kaderini hafifletir.
13- Kazâ ile duâ arasında bir çarpışma olur, duâ kazânın acı etkilerini önler, gücünü azaltır.
14- Duâ, Kadir-i Mutlak'a karşı son derece küçülme, hudu' ve huşu'dur. Bu küçülme ve huşu', Kerem ve rahmeti sonsuz olan Allah'ın rahmetini celbeder. Bunun için duâ, ibadetin özü kabul edilmiştir.
15- Duâ, düşmanların düzenlerini bozar, üzüntü ve sıkıntıları defeder. İnsanı ruhunu tasalardan arıtıp temizler.
DUA NASIL YAPILMALIDIR
Sual: Kur'an-ı kerimde, (Dua edin, duanızı kabul ederim) , hadis-i şerifte ise, (Rabbiniz kerimdir, kendine açılan eli boş çevirmekten hayâ eder) buyurulduğu halde, bazı dualar niçin kabul olmuyor?
CEVAP
Duanın kabul edilmesi için bazı şartlar vardır. Duanın kabul edileceğinden şüphe etmemeli, şartlarına riayet edilip edilmediğinden şüphe etmelidir. Gereken şartlara riayet etmeden duanın kabul edilmesini beklemek uygun olmaz.
Önce çalışmak, sonra dua dinin esası!
Kabul edilir ancak, çalışanın duası!
Duanın kabul edilmesi için gereken şartlardan bir kısmı şöyle:
1- Haram lokmadan sakınmalıdır!
Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Haramdan sakının! Midesine haram lokma girenin kırk gün duası kabul olmaz.) [Taberani]
Sad bin Ebi Vakkas hazretleri dedi ki: Ya Resulallah, dua buyur da, Allahü teâlâ, benim her duamı kabul etsin! Cevabında buyurdu ki:
(Duanızın kabul olması için helal lokma yiyiniz! Çok kimse vardır ki, yedikleri ve giydikleri haramdır. Sonra ellerini kaldırıp dua ederler. Böyle dua nasıl kabul olunur?) [Şir’a]
Yine buyurdu ki:
(Duanın kabul olması için iki şey gerekir. Duayı ihlas ile yapmalıdır. Yediği ve giydiği helalden olmalıdır. Müminin odasında, haramdan bir iplik varsa, bu odada yaptığı dua kabul olmaz.) [Tergibüs-salât]
2- İtikadı düzgün olmalıdır.
Bid’at ehlinin duaları kabul olmaz. Hadis-i şerifte, (Bid’at ehlinin duası ve ibadetleri kabul olmaz) buyuruldu. (İbni Mace)
Âyet-i kerimenin, duanın tesir edebilmesi için, okuyan ve okunan kimsenin buna inanması ve okuyanın itikadının düzgün olması, Allah rızası için okuması, kul hakkından sakınması, haram yememesi ve karşılığında ücret istememesi şarttır.
3- Uyanık kalble ve kabul edileceğine inanarak dua etmelidir.
Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Allahü teâlâya, kabul edileceğine tam inanarak dua ediniz! Biliniz ki, Allahü teâlâ gafil bir kalb ile yapılan duayı kabul etmez.) [Şir’a]
4- Dualarım niçin kabul olmuyor dememelidir.
Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Allahü teâlâ, duanızı kabul eder. Dua ettim, hâlâ duam kabul olmadı diye acele etmeyiniz! Allah’tan çok isteyiniz! Çünkü kerem sahibinden istiyorsunuz.) [Buhari]
İstenilen şeyin olmaması, duanın kabul olmadığını göstermez. Onun için duaya devam etmelidir! Duanın kabulünün gecikmesinin başka sebepleri de vardır. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Mümin dua edince, Allahü teâlâ, Cebraile, 'Ben onu seviyorum, isteğini hemen yerine getirme! ' Facir, [günahkâr] dua edince de 'Ben onun sesini sevmiyorum. İsteğini hemen yerine getir' buyurur.) [İbni Neccar]
Şu halde, duanın kabulünün gecikmesi zararlı değildir.
5- Bela gelmeden önce çok dua etmelidir.
Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Sıkıntılı iken duasının kabul edilmesini isteyen, refah zamanında çok dua etsin!) [Tirmizi]
Ebu İshak hazretlerinden dua istediler. Dua etti. Duasının kabul edildiğini gören bir talebesi, (Efendim, bu duayı bana da öğretin, ihtiyaç halinde ben de edeyim) dedi. Buyurdu ki: (Duamın kabul edilmesinin sebebi, otuz yıldır kıldığım namazlar, ettiğim dualar ve haram lokmadan sakınmamdır.)
6- Duaya hamd ve salevatla başlamalıdır.
Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Ey namaz kılan, acele ettin. Namaz kıldıktan sonra dua ederken önce Allahü teâlâya layık olduğu şekilde hamd et, sonra bana salevat getir, sonra dua et!) [Tirmizi]
7- Yalvararak dua etmelidir.
Hadis-i şerifte buyuruldu ki: (Gafil olan kalb ile yapılan dua makbul değildir.) [Tirmizi]
Hazret-i Davud zamanında kuraklık oldu. Halk dua etmek için aralarından üç âlimi seçtiler.
Âlimlerden biri şöyle dua etti:
(Ya Rabbi, Kitabında kendimize zulmedenleri affetmemizi bildirdin. İşte biz, nefslerimize zulmettik. Senden af diliyoruz. Bizi affet!)
İkinci âlimin duası da şöyle:
(Ya Rabbi, Kitabında köleleri, azat etmemizi bildirdin. İşte biz kul olarak huzurundayız. Bizleri azat eyle!)
Üçüncü âlim de şöyle dua etti:
(Ya Rabbi, Kitabında, kapımıza gelen saili kovmamamızı, yüz çevirmememizi bildirdin. İşte biz de sail olarak huzurundayız. Senden rahmet istiyoruz. Bizi boş çevirme!)
Duaları kabul olarak rahmet yağdı.
8- Sebeplere yapışmadan istemek kuru bir temennidir.
Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Çalışmadan dua eden, silahsız harbe giden gibidir.) [Deylemi]
9- Günah işlemeyen dil ile dua etmelidir.
Peygamber efendimiz, (Allahü teâlâya günah işlemeyen dil ile dua edin) buyurdu. Böyle bir dilin nasıl bulunacağı sual edilince, (Birbirinize dua edin! Çünkü ne sen onun, ne de o senin dilinle günah işlemiştir) buyurdu. [Tergibüs-salât]
10- İsm-i a’zam ve esma-i hüsna ile dua etmelidir.
Sual: Gafletle dua etmektense hiç dua etmemek daha iyi değil mi?
CEVAP
Gaflet içinde olduğunu söyleyerek, duayı bırakmak doğru değildir. Kalbine geldiği gibi dua etmek, ezberlediği duayı okumaktan daha iyidir. (Bezzâziyye)
Dua dinin direğidir. (Allahü teâlâ indinde duadan daha şerefli bir şey yoktur) , (Düşmandan kurtulmak, bol rızka kavuşmak için dua edin! Çünkü dua, müminin silahıdır) hadis-i şerifleri duanın önemini açıkça bildirmektedir. Allahü teâlâdan bir şey istememek ise çok kötüdür. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Allahü teâlâ, kendisinden bir şey istemeyene, dua etmeyene gadap eder.) [Tirmizi]
Başka bir hadis-i şerifte, (Dua ibadettir) buyuruldu. İbadeti terk etmek ise hiç uygun değildir. Kur'an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki:
(Bana dua edin kabul edeyim. [Bana halis kalb ile dua ederseniz kabul ederim.] Bana ibadet etmek istemeyenleri, zelil ve hakir eder, Cehenneme atarım.) [Mümin 60]
Hamd ve salevat
Sual: Dua ederken, hamd ve salevat gerekir mi?
CEVAP
Peygamber efendimize salevat getirmek duanın kabulüne vesiledir. Hamd duanın başı, salevat getirmek ise, kanatları gibidir. Duaya hamd ve Resulullah efendimize ve Onun âline ve eshabına salevat ile başlamalı, yani (Elhamdülillahi rabbil âlemîn, essalâtü vesselâmü alâ resûlinâ Muhammedin ve âlihî ve sahbihî ecmaîn) demeli, sonunda da yine salevat okumalı, (Allahümme salli alâ seyyidinâ ve nebiyyinâ Muhammed) demelidir. Resulullah efendimize okunan dua, yani salevat kabul olacağı için, kabul olmuş iki dua arasında edilen dualar da, kabul olur.
kontrol altında tutmaktır hissedilmeyeni,hissedilene sığınarak; belkide insanların korkularının teminatını korkutanın aşkından temin etmesidir..
yaşanılamayan eksikliklere müdahele etmektir...
KULUN RABİNDEN DİLEĞİDİR. ŞÜPHESİZ O BAĞIŞLAYAN,AFFEDENDİR.HER VESİLE İLE BENDEN İSTEYİN DİLEYİN BUYURMUŞTUR. YETER Kİ İÇTEN İSTEMESİNİ BİLELİM.HAKKIMIZ OLANI DİLEYELİM.CÜMLE DUALARINIZ KABUL GÖRSÜN.SABAH ERKEN, AKŞAM GEÇ VAKİTTE,HASTANIN, YOLCUNUN, ÇOCUĞUN DUASI,ANA BABANIN EVLADINA DUASI,İYLİK GÖREN YOKSULUN DUASI MAKBULDUR.AMA HER DAİM ÖNCE TÖVBE ETMEYİ HATIRLAYALIM.
Rabbime yakınlaşmama vesile olan çok güzel,çok özel bir ibadet...
Dua Rabbimle konuştuğum,Ona dertlerimi anlattığım,isteklerimi sunduğum müthiş bir an...
Ben Rabbime 'Allahım...Rabbim...'dediğim zaman O bana 'Buyur kulum' diyor ve insan bunu derinlerden hissettiğinde isteklerini Rabbine anlatmaya başlıyor. Rabbim ben her an dinliyor.
Bana 'Şimdi işim var sonra dinlerim' demiyor.Her an beni dinliyor.
Ne kadar güzel bir şey bu.
Kalbime dua etme arzusu koyan ve bana dert verip Kendisine yakınlaştıran Yüce Rabbime hamd olsun :-)
Kuran'a Göre Dua
'Çağırmak, seslenmek, istemek, yardım talep etmek' anlamlarına gelen dua, Kuran'a göre 'kulun bütün benliğiyle Allah'a yönelmesi' ya da 'gücü sınırlı ve sonlu bir varlık olan insanın, sınırsız ve sonsuz bir kudret karşısında acizliğini kabul ederek yardım dilemesi' şeklinde tanımlanmaktadır.
Allah inancı olan her insanın çeşitli şekillerde dua ettiği bir gerçektir. Ancak insanların oldukça büyük bir kısmı duayı, sadece darlık ve sıkıntı anında elden gelen tüm ihtimaller denendikten sonra Allah'ı hatırlamak şeklinde anlamaktadırlar. Bu insanlar üzerlerindeki sıkıntı geçince bir sonraki darlık ve sıkıntı anına kadar Allah'ı unutur ve ondan bir şey talep etmeyi akıllarının ucundan dahi geçirmezler.
İnsanların başka bir bölümünde de son derece hatalı bir dua anlayışı hüküm sürmektedir. Bu insanlar için dua, küçük yaşlardan itibaren ailenin yaşlı bir ferdi tarafından öğretilen anlaşılmaz bazı sözlerdir. İnsanların bu tür dualarında Allah'ın varlığı, birliği, büyüklüğü, kudreti, insanları sürekli olarak görüp-işittiği, dualara icabet edeceği fazla düşünülmez. Önceden ezberlenmiş olan dua kalıpları tekrarlanır, durur. Oysa kitabımızın da konusu olan, Allah'ın Kuran aracılığıyla insanlara duyurduğu dua çok farklıdır.
Kuran'a göre dua etmek, Allah'a ulaşabilmenin en kolay yoludur. Şimdi Allah'ın sıfatlarını bir düşünelim. O, insana şah damarından daha yakın olan, herşeyi bilen, işitendir... İnsanın içinden geçirdiği tek bir düşünce bile Allah'tan gizli kalmaz. O halde samimi olarak Allah'tan bir istekte bulunmak için insanın sadece düşünmesi bile yetmektedir. İşte Allah'a ulaşmak bu denli kolaydır.
İnsan kulluk bilincinde olduğu sürece Allah Katında bir değer kazanabilir. Bu yüzden insanın Allah'a yönelmesi, hataları konusunda Allah'a itirafta bulunması ve sadece Allah'tan yardım dilemesi gerekmektedir. Bunun dışında bir davranış tarzı Allah'a karşı büyüklenmektir ki, Kuran'da bunun cezasının sonsuz cehennem olduğu bildirilir.
Günümüz toplumlarında dikkat çeken bir gerçek, diğer birçok ibadet gibi duanın da terk edilmiş bir gelenek olarak düşünüldüğüdür. Aslında bu düşüncenin gelişmesinin perde arkasında 'Allah'tan bağımsız, kendi kendisine işleyen bir dünya' olabileceği telkini yatmaktadır. İnsanların büyük bir kısmı ister istemez yaşantılarının başlangıcından sonuna kadar tüm olayların kendilerinin ve çevrelerindeki insanların kontrolünde cereyan eden olaylar olduğunu düşünürler. Bu yüzden de ölümle burun buruna gelmeden ya da çok büyük bir felaketle karşılaşmadan Allah'a dua etme ihtiyacı duymazlar. Oysa bu büyük bir yanılgıdır. Bu yanılgıda öyle bir noktaya gelenler olur ki, bunlar duayı adeta geçmiş zamanlardan günümüze kadar ulaşmış bir sihir tekniği olarak algılarlar. Halbuki dua, yaşamın geneline yayılacak başlıbaşına bir ibadettir.
İnsanların tamamı duaya muhtaçtır. Fakir ve zor şartlar altında yaşayan birinin zengin bir insana göre duaya daha fazla ihtiyacı olduğunu düşünmek, dua konusunu temelinden yanlış anlamak demektir. Maddi durumu iyi olan, hayatta tüm istediklerine kavuştuğunu düşünen bir insanın duaya ihtiyacı olmadığını düşünmek son derece hatalıdır. Çünkü bu durumda dua etmenin tek sebebinin dünyevi arzuların tatmini olduğu anlamı çıkmaktadır. Oysa müminler hem dünya hayatları için, hem de ahiretleri için dua ederler. Dua beraberinde tevekkülü de getirir. Dua eden insan, karşısına çıkabilecek zor ya da kolay her türlü durumu, tüm olayları, kainatın Yaratıcısı ve Hakimi olan Allah'ın takdirine bırakmış demektir. Bir problemi çözmenin ya da önlemenin bütün yollarının evrendeki tüm kudretin sahibi olan Allah'a dayandığını bilmek, tüm işleri ona havale etmek ve sadece ona dua etmek, mümin için bir ferahlık ve güven kaynağıdır.
Duâ, çağırmak, seslenmek, istemek, davet etmek,yardım talep etmek demektir.
Ayrıca duâ, “küçükten büyüğe, aşağıdan yukarıya olan talep ve niyaz” demektir.
“Allah’ın yüceliği karşısında kulun, aczini itiraf etmesi, sevgi ve tazim duyguları içinde lütuf ve yardım dilemesi” demektir..
Duâ Allah ile kulun hafiyyen ruhsal konuşmasıdır..
Duâ Allah ile kendine inanan kul arasında ki diyalogtur..
beni her zaman rahatlatmıştır.
Dua her zaman her yerde yapılabilen bir ibadettir,
herkes kendi dilinde elbette istediği gibi rabbine yakarır, yalvarır, dilek ve talepte bulunur.
Dua etmek Hz (Allah) c.c. ile bir nevi konuşmaktır....
! ! DUANIZ OLMAZSA NE ÖNEMİNİZ VAR? ? ! ! .......FURKAN77.......
Kisiye ruhsal bir rahatlama vermesinden baska bir yarari olmayan aktivite...
gerekli
yakarış,
istemek,
acizliğin kabulü
Psikolojik rahatlama yöntemi