Kültür Sanat Edebiyat Şiir

drakula sizce ne demek, drakula size neyi çağrıştırıyor?

drakula terimi Nilay Aytek tarafından tarihinde eklendi

  • Dila kent
    Dila kent

    bence Drakula bir vampir yada yarasa

  • Sedatfiliz
    Sedatfiliz

    BAK DOSTUM DIRAKULA BENİM BİLDİĞİME GÖRE ÇOKKKKKK VAHŞİ VE SEKSİ BİR YARATIKMIŞ YANİ KAN EMİCİLERİN EFENDİSİ BENDE ONUN ELÇİSİYİM

  • Elif Kurtuluş
    Elif Kurtuluş

    kan kan kan

  • Tonguç Yumruk
    Tonguç Yumruk

    sadettin teksoy'un programından yakından tanıştığımız..vücudu romanyada gömülü olup kellesi haliç'e atılan 2parça olan bir zat :)

  • Bay Grey
    Bay Grey

    Efsanenin kaynağı hepimizin Fatihin Fedaisi Kara Murat filmleri vesilesi ile yakından bildiğimiz Kazıklı Voyvoda'dır...

  • Fikret Oğuztürk
    Fikret Oğuztürk

    Drakula, her ne kadar filmlerdeki gibi kan emen veya gündüzleri gün ışığına çıkamayan bir ölümsüz değilse de, yaşamış gerçek bir kişidir. Yaptığı işkence ve zalimliklerden dolayı Ulah halkı kendi lisanlarında cellat anlamına gelen “Çpelpuç”, Macarlar ise Macarca’da şeytan anlamına gelen “Drakul” ismini vermişlerdir. Esas ismi “Vlad Tepeş” olup Eflak (Romanya) prensidir.
    Vlad’ın en sevdiği işkence kazık işkencesi idi. Kazıklara vurulmuş ve işkencelerle can vermekte olan Türklerden oluşan kalın bir dairenin ortasında, sarayının halkıyla birlikte yemek yemekten büyük bir haz duyardı. Eline Türk esirleri geçtiğinde, ayaklarındaki derinin yüzülmesini ve meydana çıkan kırmızı etlerin tuz ile oğuşturulmasını, ondan sonra da elem ve azabın artması için keçilere yalattırılmasını emrederdi. Kendisine gönderilen, Osmanlı elçileri başları açık olarak kendilerini tanıtmak şartını kabul etmeyince(Drakula’nın kamusal alanı, torunlarına duyurulur) , sarıklarını üçer çiviyle başlarına çaktırmıştı. Bir gün memleketinin bütün dilencilerini büyük bir ziyafete çağırarak, iyice doyurduktan sonra, sofra masasını ateşlettirip hepsini yaktırdı. Kadınların memelerini kestirerek, onların yerlerine çocuklarının başlarını yapıştırmak, çocukları, annelerinin ateşte kızartılmış etlerini yemeye zorlamak, insanları sebze gibi doğramak ve çömlek içinde pişirmek sıkça yaptıklarındandı. Bir gün eşek üzerinde rastladığı bir papazı eşeğiyle birlikte kazıklattı. Başkasının malına el dokundurulmamasını öğütleyen bir rahip Drakul’un kendisine ayırdığı bir ekmek parçasını almış olmasından dolayı, hemen orada kazığa vuruldu. Lisan öğrenmeleri için Eflak’a gönderilmiş olan 400 Macar ve Transilvanyalı gencin hepsini birden ateşte yaktırmış, 600 Bohemyalı taciri Pazar yerinde kazığa vurdurmuştu. Yaklaşık 20.000 Türk ve Bulgarı kazığa vurdurduğu ya da çarmıha gerdirdiği bir gün analarının yanında çocuklar da kazığa vurulmuş, kuşlar çocukların barsaklarının üzerine yuva yapmıştı. Sevgililerinden birinin kendisini yanlışlıkla hamile zannetmesi üzerine canavar bizzat kadının karnını yarmıştır.
    Darkul, Vidin Valisi Hazma Paşa’yı ve maiyetini de gafil avlayarak kazığa vurdurmuştu. Paşa’ya şerefli mevki vermişti. Şerefli mevki demek diğer kazığa vurulanlardan daha yüksek kazığa vurulmak demekti. Bunları haber alan Fatih Sultan Mehmet Han hiddetinden yerinde duramayarak, 150.000 kişilik bir ordu ve 25 büyük, 150 küçük parça deniz kuvveti hazırlayarak Eflak Seferi’ne çıktı. Drakul bir gece baskınıyla Fatih’i öldürmek teşebbüsünde bulunduysa da başarılı olamadı. Perişan bir vaziyette kaçan Drakul’u bulmak için Osmanlı Akıncıları Eflak’ı baştan baş taradıysalar da bulamadılar. Drakul Macaristan’a sığınmıştı. Fatih ordusuyla Eflak’ın başşehrine yürüdü. Şehrin yakınında 15.000 kazıklanmış adamdan kurulu korkunç bir orman görünce, nefretle Devlet kuvvetini böyle kullanmış, tebeasına ve Allah’a karşı bu denlü cinayetler işlemiş bir adam asla itibara layık değildir. demiştir. Bu seferle Drakul’un memleketi Eflak Osmanlıya bağlandı. Draakul’a gelince, Macaristan’dan firar etmesine rağmen yakalanılarak öldürüldü. Kesik başı memleket memleket dolaştırıldı.
    Gerçek Drakula bu idi. Peki, kan emen Drakula ve vampir hikayeleri nereden çıkmıştı? Dünyada vampir denilen bir insan türü tabii ki yoktur. Vampirler yoktur ama kan emen insanlar vardır. Bir kısım fanatik Yahudiler, yani bazı bağnaz Yahudi kolları, Tevrat’ın talimatları doğrultusunda tarih boyunca bir çok insanı kanları için öldürmüştür. Tevrat’taki talimat şöyledir:
    Yiğitlerin etini yiyeceksiniz ve dünya beylerinin kanlarını, kuzuların ve ergeçlerin, kanını içeceksiniz… Ve sizin için kestiğim kurbandan, doyuncaya kadar yağ yiyeceksiniz ve sarhoş oluncaya kadar kan içeceksiniz.(Tevrat, Hezekiel bölümü, 39. bap, 18 ve 19. cümleler.)
    Bunun içindir ki, “Yahudilerin yılda en az bir kere Yahudi olmayan insanların kanından bir damla içmesi vaciptir”
    Tarihi süreç içerisinde bazı Yahudi kollarının insan kanı içmeleriyle ilgili ilginç örneklerden bazıları şöyledir:
    Yahudilerin, kanını almak için kaçırdıkları kurbanların çoğu çocuklardır. Bu, çocuk kanının, Hahamlarca dah makbul sayılmasından kaynaklanmaktadır.
    Yahudilerin, kanlarını almak için Yahudi olamayan pek çok insanı, özellikle çocukları, öldürüp kanlarını çektiklerine dair tarihte, özellikle Avrupa da, sayısız soruşturmalar, mahkemeler yapılmıştır. Yahudi Ansiklopedisi “The Universal Jewish Encyclopedia” bu konuda tarihte olmuş 150 kadar mahkeme anlatmaktadır. Bu mahkemelerde Yahudiler bu korkunç gerçeği itiraf etmişler, çocukları nasıl kaçırdıklarını, kanlarını nasıl aldıklarını detaylarıyla anlatmışlardır.
    Yahudi ritüellerinde, insan kanının kullanımı birkaç değişik şekildedir. Birincisi, Hahamların büyü ayinleri için insan kanı kullanmalarıdır. Yahudilerin, Tevrat’tan önce de var olan kitapları KABBALA büyünün ve şeytani güçlerle ilişkinin yöntemlerini anlatır.
    Bu tür Kabala ayinlerinde insan kanının kullanımını, Yahudi yazar Bernard Lazare “L’Antisemitisme” adlı kitabının 2. cildinin 215. sayfasında şöyle anlatıyor:
    İğneli fıçı olayları halk arasına yerleşmiş bir düşüncedir. Bu ise, tamamen bir masal değildir. Gerçekten Ortaçağ’larda Yahudiler sihirbazlık ve okültizm(büyücülük) ilimlerinde çok ileri gitmişlerdi. Bundan dolayı, tabii ki Yahudi sihirbazlar, Kabbalistik ve Talmutik ayinlerde kan kullanmışlardır. Yahudi sihirbazlar bu iş için Yahudi olmayan çocukları kurban ederek kanlarından istifade etmiş olabilirler.
    Yahudilerin, kaçırdıkları Yahudi olmayan çocukların kanını almak için kullandıkları yöntemlerden birisi “İğneli Fıçı”dır. Fıçının içi iğnelerle kaplıdır. Çocuğu fıçının içine canlı olarak kapatan Hahamlar, ardından fıçıyı dakikalarca yuvarlarlar. Sonunda fıçının dibinde bulunan musluk açılır ve toplanan kan ayinlerde kullanılmak yada Mayasız Bayramı’nda yenilen mayasız ekmeklere karıştırılmak üzere alınırdı.
    Yahudilikte, insan kanının ikinci bir kullanım yeri ise Pessah(Mayasız) Bayramları olmuştur. Pessah Bayramı’nda, bir hafta boyunca mayasız ekmek yapılır ve yenir. Yahudilerin bazı kollarına göre, bu ekmeklerin en makbul olanları içine insan kanı katılanlarıdır. Bazı tarihçilerin bildirdiklerine göre, Pessah Bayramları, Avrupa’da her yıl küçük çocukların kaybolduğu dehşet dönemleri olmuştur.
    İşte Yahudilerin bulundukları ülkelerden sürülmelerinin nedenlerinden birisi de bu sapık adettir. Özellikle İspanya’da, kan içme olayları defalarca gündeme gelmiş, bu olaylar halk arasında büyük huzursuzluk meydana getirmiştir. Sayısız çocuk kaybolmuş, cesetlerin bir kısmı kanı tamamen çekilmiş durumda bulunmuştur. Osmanlı İmparatorluğu’na geldikten sonra da, Yahudilerin bazı kolları, bu sapık adetlerine devam etmişlerdir.
    Osmanlı zabıtlarında bu konuda gelişmiş pek çok olay vardır. Bunların en önemlileri1715’te Amasya’da, 1840’ta Şam’da ve Rodos’ta, 1633’te, 1843’te ve 1866’da İstanbul’da, 1863’te, 1868’de, 1870’de İzmir’de kayda geçen olaylardır. Bu olaylarda pek çok Yahudi suçlu bulunmuş ve idam edilmiştir.
    İstanbul Kadılığı 1715’te(11Şevval 1128) olan kan içme olayında, Ahmed isminde bir Türk çocuğunu kaçırıp kanını içen Menahim, Sabetay ve Avram isimli üç Yahudiyi idam cezasına çarptırmıştır.
    Filistin Kurtuluş Örgütü’nün Türkiye’deki yetkilileriyle yapılan bir görüşmede Filistin’de son 10 yılda 163 çocuğun kaybolduğunu, çoğundan haber alınamadığını bir kaçının ise cesetlerinin kanları çekilmiş olarak bulunduğunu anlattılar.
    Bahsi geçen dönemlerde Avrupa’da kaçırılan çocukların kanının alınışını anlatan bir çok resimler mevcuttur.
    Tekrar vampir Roman ve filmlerine dönersek, vampir diye bir varlık olamayacağına göre, bu kadar filmler neden çevrildi? Başka bir deyişle ilk vampir filmlerinin hazırlanışının özel bir gerekçesi olabilir miydi? Yada film şirketlerinin büyük çoğunluğunun Yahudilerden oluşu acaba tarihin derinliklerinden gelen halen devam eden kanı çekilmiş cesetlerin bulunuşuna vampir kılıfı olsun diye mi çevriliyordu? Benimkisi sadece bir faraziye.
    Ortaçağ ve Ortaçağ zihniyetinin kan ve vahşet kusması, yine aynı çağda Doğu’nun nur saçan devrini yaşamasının altındaki en büyük etken dindir. İleride okuyacağınız katliam ve vahşet sahnelerinin mimarı batı toplumlarının yani medeni vahşilerin yetiştirdiği sosyologlar ne derlerse desinler toplumların hayatında en büyü etken din olgusudur. İleride İslam Dini’nin Ortaçağ’ı aydınlatma sebeplerini izah etmeye çalışacağız. Şimdi Yahudilik ve Hıristiyanlık’ın tahlilini yaparak, vahşet, kan, sömürü ve katliamların yegane dayanağının din olduğunu göstermeye çalışacağız.

  • Düşünmüyorum Yine De Varım
    Düşünmüyorum Yine De Varım

    Turizm potansiyeliymiş.

  • Vedat Kocakaya
    Vedat Kocakaya

    buffy bunu döver bence......:P

  • Nilay Aytek
    Nilay Aytek

    Dr. Akula :))

  • Drag Bonfire
    Drag Bonfire

    gelmiş geçmiş en ünlü ve soylu vampir.........................) ben yine de Angel derim.....................................)