Ellerim, açar varlığının perdelerini, giydirir seni başkaş bir çıplaklıkla, Bedenler soyar senin bedeninden, ellerim. Uydurur, senin bedenine başka bir beden.
'Dokunmak için illa el mi gerekir? Bazen bir bakış dokunur Bazen bir ses... Susmak da dokunur kimi zaman Varlığı bir başka dokunur En dokunulmaz olduğu anda. En fazla dokunur. Ağırdır yokluğu. Çünkü en cok yokluğudur dokunan. Hem de çok fazla dokunur...'
Daha kapıyı açmadan anladım Kapıda senin olduğunu Çalışından tanıdım Bende öyle çalmıştım Beni terk ettiğinde kapını Bir gece vakti ansızın Terk edildin değilmi Tıpkı beni terk ettiğin gibi Kahpece sırtından vuruldun değilmi Tıpkı beni vurduğun gibi Dokunma uzak dur benden Çek o pis ellerini
Sen benimdin Benden başka hiç kimseyi sevmezdin Bir gülüşe kandı gönlüm Hiç kuralsız sevmiştim Bıraktın adice Ortada sersefil Perperişan ettinde gittin Dokunma dokunma Dokunma dokunma Uzak dur benden çek o pis ellerini Kanayan yarama Sensiz dünyama Akan göz yaşıma Dokunma dokunma Dokunma dokunma Dokunma bana Ağla sende ağla şimdi Ağla sensiz gülmedim Zindan oldu heryer bana Hiç gün yüzü görmedim hahaha
Bir anlamda sevgimizi aktarmanın en güzel yolu, belkide en etkileyicisi... Sevgimizi aktarırken dokunduğumuz yerde bir perinin tılsımlı çubuğu değmişçesine yarattığı his...Kucaklaşmanın, içten sımsıkı sarılmanın sevgi ile harmanlanmış büyülü sıcaklığı, bir öpüşün yumuşaklığı ve içimizi saran hazzı... DOKUNMAK BÜYÜLÜDÜR...
dokunmak hissetmek degildir..maddi olan hicbir sey hissetmek olarak kullanilamaz..algilamaktir dokunmak, yakinlasmak, tanimak..ornegin karanlik bir odadasiniz ve eliniz bir cizme carpti..elinizi onun kivrimlarindan gezdirirsniz..beyniniz bu kivrimlara uygun sekiller cikarti karsiniza, ve daha onceden o odada bulunmussaniz bu cismin ne oldugunu az cok tahmin edebilirsiniz..bu hissetmek degildir, sadece tanimak, anlamak ve bilmektir. hissetmek ictedir, birden gelir, sizi sarar, zevk ya da aci verir..
Her dokunuş, bir hücre yenilemiyorsa, zaman kaybı, çünkü siparişle olmaz, emekle olur, bir süreçtir.
Ellerim, açar varlığının perdelerini,
giydirir seni başkaş bir çıplaklıkla,
Bedenler soyar senin bedeninden, ellerim.
Uydurur, senin bedenine başka bir beden.
Octavio PAZ, 1998, Meksikalı DAHİ.
Ellerim, başka bir beden yaptıkça, el. - gökhan.
'Dokunmak için illa el mi gerekir?
Bazen bir bakış dokunur
Bazen bir ses...
Susmak da dokunur kimi zaman
Varlığı bir başka dokunur
En dokunulmaz olduğu anda.
En fazla dokunur.
Ağırdır yokluğu.
Çünkü en cok yokluğudur dokunan.
Hem de çok fazla dokunur...'
Öyle sözlerim olsa ki; her okuduklarında dokunsa tüm duygusuzlara
Dokunamadığın birini özlüyorsan,Özlediğin kalbine dokunmuştur çoktan..
-Öldüğümde toprağımdan bir testi yapıp
yare su verin ki dudaklarına değebileyim.
- Fuzuli
“Dokunabildiğin kadardır senin olan, dokunamadıkların koca bir yalan.”
Beni ağlatsın, üzsün, acı çektirsin ama yeterki benimle olsun, başkasına dokunmasın diyecek kadar çok seviyorum aslında.
dokunma bana...!
yanarsın..
dokunmak hissetmektir.hissetmek yaşadığını bilmektir...! ! ! ! ! ! !
ruha..
zararlı etkide bulunmak anlamı da var...
alerjik bünyelere bir maddenin rahatsızlık vermesi...
bazı yörelerde yaşlı teyzeler 'dokandı' da derler :))
bir sivri biber yüzünden avcunuzun asit dökülmüş gibi yanması...:((
Daha kapıyı açmadan anladım
Kapıda senin olduğunu
Çalışından tanıdım
Bende öyle çalmıştım
Beni terk ettiğinde kapını
Bir gece vakti ansızın
Terk edildin değilmi
Tıpkı beni terk ettiğin gibi
Kahpece sırtından vuruldun değilmi
Tıpkı beni vurduğun gibi
Dokunma uzak dur benden
Çek o pis ellerini
Sen benimdin
Benden başka hiç kimseyi sevmezdin
Bir gülüşe kandı gönlüm
Hiç kuralsız sevmiştim
Bıraktın adice
Ortada sersefil
Perperişan ettinde gittin
Dokunma dokunma
Dokunma dokunma
Uzak dur benden çek o pis ellerini
Kanayan yarama
Sensiz dünyama
Akan göz yaşıma
Dokunma dokunma
Dokunma dokunma
Dokunma bana
Ağla sende ağla şimdi
Ağla sensiz gülmedim
Zindan oldu heryer bana
Hiç gün yüzü görmedim hahaha
Dokunma kalbime zira çok incedir kırılır...
O tıpkı mabede benzer ki orda hıçkırılır...
dokun bana, dokun noluurr, hasretinden öldüm.....
Bir çiçek gibiydin taze dalında
Rengine doymadan bırakıp gittin
Sonnahar gelmeden rengin solmadan
Ayrılık yeline kapılıp gittin
Gittin de benim belimi büktün
Şimdi dokunsalar ağlayacağım
Ardından karalar bağlayacağım
Nasılsın deseler ağlayacağım
Bu gurbette neler geldi başıma
Zehir kattın ekmeğime aşıma
Doyamadan şu gencecik yaşıma
Ayrılık yeline kapılıp gittin
Bir anlamda sevgimizi aktarmanın en güzel yolu, belkide en etkileyicisi... Sevgimizi aktarırken dokunduğumuz yerde bir perinin tılsımlı çubuğu değmişçesine yarattığı his...Kucaklaşmanın, içten sımsıkı sarılmanın sevgi ile harmanlanmış büyülü sıcaklığı, bir öpüşün yumuşaklığı ve içimizi saran hazzı... DOKUNMAK BÜYÜLÜDÜR...
O'nun tılsımlı hitapları dokununca varlığınıza parmak uçlarıyla...ruhunu buhurdanlıklarda tütsü gibi yakmayanı çıkar mı?
dokunmak hissetmek degildir..maddi olan hicbir sey hissetmek olarak kullanilamaz..algilamaktir dokunmak, yakinlasmak, tanimak..ornegin karanlik bir odadasiniz ve eliniz bir cizme carpti..elinizi onun kivrimlarindan gezdirirsniz..beyniniz bu kivrimlara uygun sekiller cikarti karsiniza, ve daha onceden o odada bulunmussaniz bu cismin ne oldugunu az cok tahmin edebilirsiniz..bu hissetmek degildir, sadece tanimak, anlamak ve bilmektir.
hissetmek ictedir, birden gelir, sizi sarar, zevk ya da aci verir..
dokunmak dokunduğun şeyin ne olduğuna ve bana kimin dokunduğuna bağlı :)
hissetmek...