Necip Fazıl'ın ziyaret ettiği(Şemdinli) ,Seyit Taha'nın mezarının bulunduğu(Hakkari) ,Bediüzzaman'ın doğum ve ölüm yeri(Bitlis ve Urfa) ,evliyaların beldeleri(Tillo,Nurşin,Arvas...) , peygamber ve sahabe şehirleri(diyar-ı bekir ve urfa) , Necip Fazıl'ın dergisinin ikinci kelime(Büyük Doğu) ,Bediüzzaman'ın medresesinin bulunduğu(Van) ........
doğum yerim, kendisi uğrunda öldüğüm,kömürüm,yatağım,rızkım,mektebim,ecdadımın kemiklerinin topraklarına karıştığı bölgem yani ecdadımın kabri.............
ilk bakışta salt tepkisel, olumsuz hatta reaksiyoner bir tarif gibi görülse de, insan veya toplum olarak güce ve güçlüye yanaşarak yozlaşmış, zavallı bir hayat sürmek yerine vicdan azabının ve adalet duygusunun emrinde ahlaki tavırlar almak isteyenler için pratik ve hakikatli bir formülasyon olduğunu inkar edemeyiz...
tüm renkleriyle,toprağına yansıyan ışığıyla..çölündeki sıcaklık ve susuzlukla..insanıyla..dili ve kültürüyle...ilmi ve cihatıyla...sanatı ve mimarisiyle..hayatın kalbine doğru ses veren çağrısıyla..tarihiyle,izleriyle,bulunduğu konum itibariyle illede yaşamak ve görmek istediğim yer..yön...yönüm.
şırnağın dağlarında hayatımın baharını verdiğim günlerim helal olsun şu sıralardada ikinci şarkına gitmeye hazırlanan birisi olarak düğünü yeni yapan erkeğin kadının gözyaşları içinde nasıl bırakıp gidebileceği yani çok kötü şeyler ifade ediyor. AMA BUNLARA RAĞMEN mistik havasının herzaman çekici bir cazibesi vardır
Sizi çağırıyorum sizi. Sıkıyorum ellerinizi. Kucaklıyorum ayaklarınızın altındaki toprağı ve diyorum ki: Yaşamım sizin. Sunuyorum size aydınlığını gözlerimin.
Sunuyorum size sıcaklığını yüreğimin. Bendeki bu acılar düşen acılardır sizin acılarınızdan benim payıma.
Sizi çağırıyorum sizi. Sıkıyorum ellerinizi.
Göze almışım yurdum için her şeyi. Eğilmemişim karşısından hiç kimsenin. Direnmişim zorbaya karşı, yetim, yoksul, çıplak ayak, direnmişim. Taşımışım kanımı ellerimle. Düşürmemişim yere bayrağımı. Bütün otları korumuşum, mezarlarındaki otları atalarımın.
Sizi çağırıyorum sizi. Sıkıyorum ellerinizi.....Tevfik El ZEYYAD
Bu gözyaşları ne? Doğudan esen bir rüzgâr ne? Yakınmalarıyle yüklü benim yitik insanlarımın ve yurt özlemiyle boğazlanmış ve kaskatı bu rüzgâr ne?
Toprağı ve ufku doyuran bu sesler ne? Ovanın umutsuzluğunu döken, çırılçıplak, bu sesler ne? Yüzüme, gözüme, yüreğime, boğazıma çiy gibi, kan gibi yayılan, kölelik kokusunu boşaltan bu sesler ne?
Bu gözyaşları ne? Doğudan esen bu rüzgâr ne? ....Tevfik El ZEYYAD
DOĞU: Doğal BATI: Yapay, DOĞU: Yeşil BATI: Metalik gri DOĞU: Kardeşlik; saflık BATI: Para DOĞU: Atatürk'ün cumhuriyeti kurduğumuz dedi yer BATI: Kuruluş Savaşında paketleyip gönderdiklerimiz....
kökleri doğuda kadim medeniyetimizin mimarı ecdadın yüce ruhuna, nil nehri görüntüleri ile hediyedir...
Doğuda doğmak suç ise en büyük suç Güneşin
Necip Fazıl'ın ziyaret ettiği(Şemdinli) ,Seyit Taha'nın mezarının bulunduğu(Hakkari) ,Bediüzzaman'ın doğum ve ölüm yeri(Bitlis ve Urfa) ,evliyaların beldeleri(Tillo,Nurşin,Arvas...) , peygamber ve sahabe şehirleri(diyar-ı bekir ve urfa) , Necip Fazıl'ın dergisinin ikinci kelime(Büyük Doğu) ,Bediüzzaman'ın medresesinin bulunduğu(Van) ........
doğum yerim, kendisi uğrunda öldüğüm,kömürüm,yatağım,rızkım,mektebim,ecdadımın kemiklerinin topraklarına karıştığı bölgem yani ecdadımın kabri.............
doğu'sundayız
bu kanayan coğrafyanın
işte o yüzden her sancılı şafakta
gündoğumu ilk bizim yüzümüze çarpar...
Doğu(şark) cephesinde değişen(olumlu) çok şey var!
güneşin doğduğu ve uzaklaştığı yön..belki doğunun daha çok aydınlığa ihtiyacı vardır da ondan doğudan doğuyordur bu güneş?
batının bombalarının düştüğü yerdir'
ilk bakışta salt tepkisel, olumsuz hatta reaksiyoner bir tarif gibi görülse de, insan veya toplum olarak güce ve güçlüye yanaşarak yozlaşmış, zavallı bir hayat sürmek yerine vicdan azabının ve adalet duygusunun emrinde ahlaki tavırlar almak isteyenler için pratik ve hakikatli bir formülasyon olduğunu inkar edemeyiz...
Doğum sancılarının çekildiği yer...
Kendilerini yönetebilme kabiliyetinden mahrum,başkaları tarafından yönetilmeye mahkûm olan büyük bir coğrafya
tüm renkleriyle,toprağına yansıyan ışığıyla..çölündeki sıcaklık ve susuzlukla..insanıyla..dili ve kültürüyle...ilmi ve cihatıyla...sanatı ve mimarisiyle..hayatın kalbine doğru ses veren çağrısıyla..tarihiyle,izleriyle,bulunduğu konum itibariyle illede yaşamak ve görmek istediğim yer..yön...yönüm.
şırnağın dağlarında hayatımın baharını verdiğim günlerim helal olsun şu sıralardada ikinci şarkına gitmeye hazırlanan birisi olarak düğünü yeni yapan erkeğin kadının gözyaşları içinde nasıl bırakıp gidebileceği yani çok kötü şeyler ifade ediyor. AMA BUNLARA RAĞMEN mistik havasının herzaman çekici bir cazibesi vardır
Çıkmaz.
Güneş çıksa bile...
doğu bütün kültürlerin başlangıç noktası.değişmez bir güç ve cazibe...
insanligin dogdugu yer.
Dişlerimle
savunacağım yurdumun her karış toprağını,
dişlerimle.
Başka yurt istemem onun yerine,
assalar damarlarımdan beni
istemem gene.
Burdayım hâlâ.
Aşkımın tutsağı... Evimin çevresinde.
Yurdumun peşinde.
Burdayım hâlâ.
Yıkamazlar beni
ne kadar çarmıh yükleseler
omuzlarıma.
Burdayım hâlâ.
Tutarak sizi...tutarak...tutarak
avuçlarımda.
Dişlerimle
savunacağım yurdumun her karış toprağını,
dişlerimle.... Tevfik El ZEYYAD
Sizi çağırıyorum sizi.
Sıkıyorum ellerinizi.
Kucaklıyorum ayaklarınızın altındaki toprağı
ve diyorum ki:
Yaşamım sizin.
Sunuyorum size
aydınlığını gözlerimin.
Sunuyorum size
sıcaklığını yüreğimin.
Bendeki bu acılar
düşen acılardır
sizin acılarınızdan
benim payıma.
Sizi çağırıyorum sizi.
Sıkıyorum ellerinizi.
Göze almışım yurdum için her şeyi.
Eğilmemişim karşısından hiç kimsenin.
Direnmişim zorbaya karşı,
yetim, yoksul, çıplak ayak,
direnmişim.
Taşımışım kanımı ellerimle.
Düşürmemişim yere bayrağımı.
Bütün otları korumuşum,
mezarlarındaki otları
atalarımın.
Sizi çağırıyorum sizi.
Sıkıyorum ellerinizi.....Tevfik El ZEYYAD
Bu gözyaşları ne?
Doğudan esen bir rüzgâr ne?
Yakınmalarıyle yüklü
benim yitik insanlarımın
ve yurt özlemiyle boğazlanmış
ve kaskatı
bu rüzgâr ne?
Toprağı ve ufku doyuran
bu sesler ne?
Ovanın umutsuzluğunu döken,
çırılçıplak,
bu sesler ne?
Yüzüme, gözüme,
yüreğime, boğazıma
çiy gibi, kan gibi yayılan,
kölelik kokusunu boşaltan
bu sesler ne?
Bu gözyaşları ne?
Doğudan esen bu rüzgâr ne? ....Tevfik El ZEYYAD
batının tersini
En sonuna kadar doğuya gittiğinizde en batıda bulursunuz kendinizi.
Sanki tek avuntusu güneşin daha erken görünmesidir.
doğunun hep doğusu, batıya denk geliyor, :))
bunun tersi de doğru...
DOĞU: Doğal BATI: Yapay,
DOĞU: Yeşil BATI: Metalik gri
DOĞU: Kardeşlik; saflık BATI: Para
DOĞU: Atatürk'ün cumhuriyeti kurduğumuz dedi yer
BATI: Kuruluş Savaşında paketleyip gönderdiklerimiz....
Yaşamın başladığı Ayrı bir dünya...
doğu: yalpımış ve yapılacak tüm yolculukların başlangıç notası
doğu: tüm arayışların son bulduğu menzil
onun için her zaman "ışık doğudan yükselir"