Burası benim doğduğum ve büyüdüğüm köyüm.Akrabalarım ve komşularımın büyük bir kısmı orada yaşıyor.İlkokulu okuduğum yıllarda köyümüzün nüfusu 1700 kadardı ve iki tane ilkokul binası öğrenci ile dolu idi.Çalışkan öğretmenlerimiz sayesinde çoğumuz parasız yatılı okulları kazanarak başarılı olduk.Ali Işık,Ahmet Gıdak(Rahmetli) ,İlhan Demirciler(Rahmetli) Veysel Yağcıoğlu hocalarımıza binlerce teşekkürler.Babam yunan işgali sırasında doğmuş.Dedem (Halil Efendi Hoca) köyün imamı imiş ve yunan papazı ile samimi imiş.Yunan askerleri babaannemden zorla tavuk almaya geldiklerinde sizi'Halil Efendi Hocaya şikayet ederim' dediğinde tavuğu iade edip hemen kaçarlarmış.Hatta dedeme ATATÜRK Denizli 'de müftülük teklif etmiş ama dedem köylü okuttuğu için minnet borcundan dolayı Üniversite(medrese) mezunu olduğu halde gitmemiş.Okuyanlar hep köyden gittiği için nüfus azaldı.Keşke fırsat olsada gidip köyün temiz havasını koklayarak yaşasak.Ama hayat şartları işte olmuyor.Yeşiloba'nın insanları çok içten ve samimidir.Köyümü özlüyorum.Köyüm beni yetiştirdiği için minnet borçluyum.En kısa zamanda görüşmek dileğiyle..
İlçe merkezinin batısında ve ilçeye 11 km uzaklıkta bulunan bu köyümüzün nüfusu, 704’tür. Yolunun tamamı asfalttır.
Köyün elektrik, telefon, şebekeli içme suyu, cami, köy konağı, imam evi ve sağlık evi ihtiyaçları karşılanmıştır. Kanalizasyon ve futbol sahası ise yoktur.
Köyün okulu kapalı durumda olup öğrenciler Deşdemir Köyüne taşınmaktadır.
Köyün 15600 Da susuz tarım arazisi ve 6885 Da orman arazisi vardır. Medele Şarap Fabrikası bu köyümüzde bulunmaktadır. Ayrıca köyde 120 adet büyükbaş ve 900 adet küçükbaş hayvan bulunmaktadır.
Köyde 115 adet traktör, 30 adet otomobil, 5 adet minibüs, 2 adet kamyon, 1 adet kamyonet ve 1 adet otobüs faaliyet göstermektedir.
Köyde üzüm (6740 Da) , buğday (2230 Da) , arpa (1482 Da) , nohut (1167 Da) ve tütün (830 Da) tarımı yapılmaktadır.
Yeşiloba köyü,Denizli'nin Bekilli ilçesine bağlı kuzey doğu köylerinden biridir.Çevrede Bekilli'den sonra kurulan en eski köydür.Eski ismi Medele'dir.Fakat o isim konulduğuna dair resmi belge yoktur.Bir rivayete göre 850 yıl önce Medine'den gelen bir kadının köye yerleşip kendi adına uygun Medile ismini koymuştur.Sonradan bu isim medele olarak söylene gelmiştir.2, bir rivayet 800 yıl önce Anadolu selçuklu devleti ordularında büyük kahramanlıklar göstermiş,yaptığı savaşlarda gazi olmuş, Oğuzlar soyundan bir zat o devrin hükümdarı tarafından madalya ile taltif edilerek hizmetleri karşılığında bu bölgenin o zata verilmesidir.Madalyalı zat çevresi ile birlikte gelip buraya yerleşmiş, kurduğu köyün adınıda Madalya koymuştur.Bu rivayeti destekleyen bir taş köyde mevcuttur.Verimli ve geniş arazi üzerine kurulan köy çevrenin en büyük köyü olmuştur.Çevrenin en büyük pazarının burada kurulması köyün gelişmesinde rol oynayan faktörlerden birisi olup,köy kısa zamanda 200-300 haneye yükselmiştir. Büyük menderes vadisinin Kuzey yamacında kurulan köy güney rüzgarlarının tesiri ile yer değiştirerek şu anda bulunduğu kuzedeki düz ve verimli araziye doğru kaymıştır.Bu değişiklikler seyrini takip edreken köyün 5 km batısında şimdi ışıklar diye adlandırılan mevkide ışıklar köyü, yine 3 km güneybatıda Mamaklılar diye adlandırılan köyü kurulmuş olup halen bu mevkide Mamaklı mezarı diye adlandırılan bir mezarlık bulunmaktadır.200 yıl öncesine kadar bu 3 köy gayet iyi geçinmekte iken,Mamaklıların Işıklı köyünün ağasının kızını kaçırmaları ile başlayan kavgalar sononda mamaklı köyü yenilip dağılırken,geriye kalan 3-5 aile medele'ye sığınmışlardır.Şu anda bu aileler köyümüzde Mamaklılar namı ile yaşamlarını sürdürmektedirler. Işıklı köylüleri ise Osmanlı hükümeti tarafından cezalandırılarak şimdiki Çal ilçesine bağlı olan Kocaköye sürgün edilmiştir.Yapılan incelemelerde Kocaköy Işıklılar tarafından kurulduğu söylenmektedir.Bu iki köyün arazisinin Medele sınırları içerisine girmesi köyü bir kat daha zenginleştirmiştir.Medele nin çevrede en çok araziye sahip olmasının nedeni budur.Medelenin gelişmesi her alanda fazla sürmemiştir.Şapçılar köyünün altındaki kayı panayırının açılması Medeleye en büyük darbeyi indirmiş olup,arazisinin genişliği zengin halkı zevk ve sefaya sürüklemiş sonunda fakir düşen halk,türeyen eline köle olarak düşmüş olup zengin köyde sefalet başlamıştır.Bu arada meydana gelen salgın hastalıklar köy nüfusunu yarıya indirmiştir.Köy 1920-1922 yılları arasında Yunan işgali altında kalmasına rağmen büyük bir hasar görmemiş olup,Atanın önderliğinde ilan edilen Cumhuriyetle birlikte tekrar kendini toplayıp eski zenginliğine dönmüştür.kuruluştan 1962 ye kadar medele,62-64 arası iç işleri bakanlığının kararı ile Dibekli adını almış64 de halkın isteği üzerine köy YEŞİLOBA adını almıştır. Kuzeyde Uşak ilne bağlı Büyük kayalıve küçük kayalı,batısında Kızlık ve Hanyeri köyleri vardır.Kuzeydoğu da kutlubey kasabası ve Deşemir köyü Güneyinde Çoğaşlı köyü vardır.Doğu komşusu Çakırlar köyü ile arasından Büyük menderes ırmağı geçmektedir.En çok ticari ilşkileri Bekilli ile Ortaköydür.Ortaköye ulaşım B.Menderes üzerinden hayvanlarla sağlanmaktadır. Köy kendi adı ile anılan ovasında geniş ve düz bir araziye kurulmuştur.Çevresindeki Büyük menderes ve ışıklar vadilerinde sebze ve meyve üretilir.Rakım 850 dir.Yazları sıcak ve kurak kışları ılık ve yağışlıdır.kuzey batısında menderesin bir kolu olan banaz çayı geçmektedir.köyümüzde pratikten yetişme halen çobanlık yapan Türk Halk Müziği çalıp söyleyen,gözleri görmeyen,Kör Hüseyin lakaplı Recep EROĞLU'nun kendi eserleride mevcuttur.
Köyde belli başlı Tütün,Bağ,Sebze ve meyva üretimi yapılmaktadır.Meyva olarak nar,ceviz ve incir yetiştirilmektedir.Sebze olarak pırasa,balkabağı,biber,patlıcan üretilir.Köyümüz zirai açıdan oldukça bilgilidir.Bu konuda ihtisas yapmış köylülerimiz köylülere yardımcı olmaktadır.Köyde el sanatlarından Çuval,halı,kilim,heybe gibi dokumalar yapılır.,
FOLKLOR
1981 yılında köy ilkokulu çocuklarından kurulmuş ekiplerin çok kısa zamandaDeşdemir köyünde yapılan bölge birinciliği,Çal ilçesinde yapılan ilkokullar arası folklor yarışmasını kazanmıştır.Ve bu ekip yörede yapılan açılış ve karşılamarda hizmet vermiştir.Bu minik ekip 17 temmuz 1981 tarihinde Malatya da yapılan kayısı festivalinde Denizli ilini temsil etmiştir.Bu başarılara en büyük katkıyı Minik ekibin çalıştırıcısı Öğretmen Haydar KAYA yı da anmadan geçemiyoruz.değerli öğretmen arkadaşlarımız Melek ÖZDEMİR,Mustafa ÖZDEMİR,Cahit ÇAKMAK,H.İbrahim ERENLER,Hilmi AKHAN,Köy halkından Şeref BAKIRHAN,Yılmaz EROĞLU ve Mustafa NARİNCE ekibe maddi ve manevi desteği sağlıyanlardır.
Not:bu yazılar 'HER YÖNÜYLE YEŞİLOBA' Kitabından alınmıştır.
Kitabı hazırlayanlar:
Mustafa NARİNCE
Haydar KAYA
Şeref BAKIRHAN
ORDA BİR KÖY VAR UZAKTA BEKİLLİ’NİN MEDELE KÖYÜNDE YAŞAYAN TARİHSEL VE KÜLTÜREL MİRAS
Nizami ÇUBUK www.nizamicubuk.com Şairim, Zifiri karanlıkta gelse şiirin hası Ayak seslerinden tanırım. Ne zaman bir köy türküsü duysam, Şairliğimden utanırım. Ah bu türküler, köy türküleri Ne düzeni belli, ne yazanı… (Bedri Rahmi Eyüboğlu)
Medele Köyü, çocukluğumun geçtiği Denizli’nin en uzak köylerinden biridir. Uygarlıkları kucağında büyüten Menderes’in kıyısında, ona tepeden bakan ve ona hükmeden bir köy… Antik coğrafyadaki adı Motella… Zamanla değişim geçirerek Türkçeye uygun bir söylem şekline; Medele’ye dönüşmüştür. (Resim–1, 2, 3, 4, 5) Motella, Bahadınlar Köyü Asarı’nda bulunan Apollon Lermenos Tapınağı’nın yazıtlarında adı en çok geçen yerdir. Friglerden beri, Motellalıların buraya gelerek kefaret ödeyip, günahlarından arınmaya çalıştıkları anlatılmaktadır. Bir ara, Bizans kraliçesi Pulcheria’nın adının verildiği bir kent olarak, Pulcherianopolis olarak anılmıştır (M.S. 414–453) . Daha sonra yine Bizanslılar Döneminde Phrygia Pakatiane’ye (Batı Frigya’ya) bağlı önemli bir yerleşim yeri olarak Motella’ya piskoposluk unvanı verilmiş ve Metallopolis (Metelloupolis / Metellopolis) adıyla anılmıştır. Motella adının nereden geldiği konusunda çeşitli araştırmalar ve yorumlar yapılmıştır: Ramsay’a göre; Friglerde çok kullanılan bir kadın adı olan Motalis’den, Kilikyalı (Çukurovalı) bir erkek adı olan Motales’den ya da Hitit kralı Mutalli (Muttallu) den gelmiş olmalıdır. Bilge Umar’a göre; Medele’nin eski adı Motella’da; Luwi dilinde “geçit, boğaz” anlamına gelen “ela” sözcüğü (Mot ella) açıkça görülebilmektedir. “Metha” (Mota, Meda, Mada) sözcüğü ise “Ma Tapınıcısı” anlamına gelmektedir. Buradan yola çıkarak Mad(a) -Ela, “Ma Tapınıcısı Geçidi (Boğazı) ” olması gerekmektedir. Bugün Medele Köyü ile karşıdaki Dionysopolis (Ortaköy) arasındaki Menderes’in aktığı derin vadi geçit (boğaz) olarak anlatılmış olmalıdır. Medele, Anadolu uygarlıklarında özellikle Friglerde yaygın olarak kullanılan Ana Tanrıça inancından kaynaklanan bir adlandırma da olabilir. Ma, Mo, Me, Meth eklerinin Ana Tanrıça’nın ekleri olduğu düşünülürse, belki de “Ana Tanrıça Boğazı” anlamına gelmektedir. Abdurahman Çamlı’ya göre ise köyün adı; Persler (Medler) den gelmektedir. Perslerin Yunanistan seferlerinden geriye kalanların kurduğu bir köydür. Kendi köylerini “Med Eli” (Medlilerin yeri) olarak adlandırmışlardır. Bütün bu anlatılanlara katkıda bulunmak için, mitoloji kahramanı Prometheus adının etimolojik çözümlemesi yapıldığında, ilginç bir ipucu ortaya çıkacaktır: “Prometheus” (Pro-metheus) , önceden gören demektir. “Metheus” ise gören demektir. Buna göre “Methella’nın” (Methe-Ella) anlamı, “Boğazgören” ya da “Boğazabakan” olmalıdır. Çünkü Medele’nin ilk yerleşim yeri Kaşaltı denilen, hemen düzlükten vadiye inilen yerdedir. Burası yön olarak geniş bir panaromayla; Dionysopolis’e, Apollon Lermenos’a ve Kuyucak Boğazı’na doğru bakmaktadır. Apollon Lermenos Tapınağı’na gidenler için Menderes’in derin vadisi; boğazdır. Bazen, sessiz gecelerde Kuyucak Boğazı’nın harlaması ta Medele’ye kadar duyulur… Bunun halk arasındaki yorumu; yakın zamanda yağmur yağacağı anlamına gelmektedir. Kocasuyun (Menderes’in) ve Kuyucak Boğazı’nın Medele insanlarının yaşamında gizemli bir yeri vardır. Karşıdaki Çakırlar Köyü’nün altında bulunan geniş sekiye “Medele Düzlüğü” denir. Oraya gitmek için Menderes’i geçmek gerekir. Menderes Medele için boğazdır, geçittir. Bu yüzden Medele adında boğaz ya da geçit vurgusunun mutlaka olması gerekmektedir. Medele adı bazılarına rahatsızlık vermiş olmalı ki, 1962 yılında, İçişleri Bakanlığı’nın kararıyla adı “Dibekli” olarak değiştirilmiştir. Bu adı köylüler hiç sevmedikleri için itirazda bulunmuşlar, yapılan başvurular üzerine, 1964 yılında köyün adı “Yeşiloba” olarak değiştirilmiştir… O günden bugüne köyün resmiyetteki adı Yeşiloba olarak kullanılmaya devam etmiştir… Ancak Medele tarihsel mirasının farkındadır. Moda heveslere pabuç bırakmaz. Bugün hangi köylüye sorsanız keyifle Medeleli olduğunu söyleyecektir. (Ha! Az kalsın unutuyordum. Benim de nüfus cüzdanımda doğum yerim olarak Medele yazıyor…) Köyden Çanakkale ve Kurtuluş Savaşlarına büyük bir katılım olmuştur. Medele 1920–1922 yılları arasında Yunan işgali altında kalmıştır. Medele’deki okuryazar oranı ve okumuş insan sayısı Türkiye ortalamasının üzerinde yer alır. Medele’de tarihsel miras yaşıyor… Hala “Ören” ve “Asar” denilen yerlerimiz var. Define avcılarına rağmen evlerin duvarlarında yeni işlevler yüklenerek kullanılmakta olan antik dönemlerden kalma yazıtlar, mimari malzemeler, heykel parçaları görülebilmektedir. Uyanık çerçiler sakız karşılığı eski paraları (sikkeleri) toplamış olsa da, çapa zamanında toprağı karıştırdığınızda yenileriyle karşılaşabilme ihtimaliniz var. Etnografik ve folklorik değerlerimizin plastik leğen karşılığında, kilimlerimizin makine halılarıyla değiştirilmesine karşın hala özgün örnekleri bulabilme, bozulmadan duran yüklüklerimize ulaşabilme şansınız var… Halk edebiyatının en güzel kaynaklarını; El değmemiş masalları, manileri ve ninnileri derlemek için geç kalmış sayılmazsınız. Düğünlerde ve bayramlarda birlikte eğlenme kültürüne bağlı olarak gelişen “meydan eğlencelerinin”, “seyirlik oyunların” izini sürebileceğiniz yaşlı insanlar, canlı bellek olarak hala yaşıyorlar. Acıyı bölüşerek azaltmayı; Coşkuyu paylaşarak çoğaltmayı yaşam felsefesi sayan güngörmüş insanlar hala buradalar… Bu bildiride daha çok eski kilim örnekleri, taş duvar işçilikleri, mimaride kullanılan bezemeler ve taş süslemeciliği tanıtılmaya çalışılacaktır. Medelelilerin geleneklerine göre; insanoğlunun iki tür kilimi (yaygısı) mutlaka olmalıdır. Biri çeyizlik (bu dünyalık) biri de ölümlük (öte dünyalık) . Çeyizlik olanlar ya yüklüklerde dizilir renk renk sıra sıra ya da odalara serilerek gündelik hayatın kahrını çekerler… Ölümlük olanlar ise cenaze töreninde tabutun üzerine örtülürler ve mezarlık dönüşünde köyün camisine bağış olarak serilirler. Bu yüzden köyün camisi kilim müzesi gibidir, yüzyılların kültürel mirasına ev sahipliği yapar. 1978 yılında Çal Kilimleri konusunda yaptığım lisans tezimin ana malzemelerini bu kilimlerden seçmiştim. Tez çalışmalarında Çal Kilimleri dokunuş tekniği ve motif zenginliği bakımından Üçkuyu ve Kuyucak Kilimleri olarak iki grupta toplanmıştı. Medele Köy Camisi’nden seçilmiş olan kilimler çok beğenilmişti… Özgün eserlerdi... Ancak birkaç yıl önce kilimlerin başına gelenleri duyunca çok üzülmüştüm. Köyün imamlarına lojman yapımında kaynak yaratmak üzere hepsi de satılmış, yerine tek renk makine halısı serilerek değiştirilmişti. (Resim–6, 7, 8, 9) Medele’de taş malzemeyle yapılmış olan hanay evlerin duvar işçiliklerinin mutlaka tanıtılması gerekmektedir. Taşların üst üste yerleştirilmesindeki ustalık, kemerli pencerelerin estetiği ve köşe taşlarındaki uyum, yapanların ve yapılanların kalitesini öylesine yükseltmiş olmalı ki; Yapı ustası hanay evin dışa bakan duvarına gülbezekler koyarak adını özenle yazmıştır. (Resim–10, 11, 12, 13, 14, 15, 16, 17, 18) Yine hanay evlerin iç dekorundaki ahşap işçiliği; göbekli tavanlar, işlemeli dolaplar ve kapılar mutlaka koruma altına alınmalıdır. (Resim–19, 20, 21, 22, 23) Medele Köyü’nün Mezarlığı da oldukça eskidir. Burada bulunan “Kartal Dede” yatırına komşu köylerden bile gelinerek, adaklar adanır. (Resim–32) Yatır açık alanda, antik dönemden kalma taş bloklarla çevrili, bir meşe ağacının altındadır. Meşe ağacına bez bağlanarak dilekte bulunulur. Adaklar adanıp, dualar edilerek hayır yemekleri yenir. Köyün güney batısındaki “Erenler” yatırı da aynı özelliklere sahip, pınar başında bir adak yeridir. Mezarlıkta bulunan bazı mezar taşlarında Türk sanatının geleneksel “kıvrıkdal bitki üslubunda” görülen motifler yer almaktadır. Bazı mezar taşlarında Balbalları andıran özelliklere rastlanılmaktadır. Özellikle, ölen kişinin cinsiyetini vurgulamak için mezar taşlarına yapılan takı, bitki ve silah motifleri; çok zengin bir taş işçiliği olarak karşımıza çıkmaktadır. (Resim–24, 25, 26, 27, 28, 29, 30, 31) Mezarlıkta bir başka kalıntı da artık örneği hiç kalmamış olan “Musluk”tur. (Resim–33) Bunlar, eskiden yolcuların su ihtiyacını karşılamak için yolların kenarlarına yapılan ve içinde su dolu küpler bulunan tek gözlü sade yapılardır. Küplerin suyu, musluğu yaptıran hayırsever tarafından her gün takviye edilerek, asla susuz bırakılmazdı… Yol boylarındaki musluklar, sarnıçlar, avganlar (açık sarnıç) ve serenli kuyular hep insanca yaşamanın, paylaşmanın, karşılıksız sevmenin ve almadan vermenin güzel örnekleridirler. Medele’nin güney batısında yer alan Erenler, Akkaya, Yıkılan ve Şahan Kayası uçurumları (yarları) görülmeye değer jeolojik oluşumlardır. Bu yarlarda bulunan mağaraların birçoğuna çıkılamadığı için keşfedilmeyi ve araştırılmayı beklemektedirler. Doğduğumuz topraklara olan borcumuzu ödemek için ne yapsak azdır… Saygılarımla… Nizami ÇUBUK www.nizamicubuk.com
Bilgileri derleyen: T u n c e r M A N K I R............
doğup büyüdüğüm son nefesimdede ona gieceğim cennet köyüm
Burası benim doğduğum ve büyüdüğüm köyüm.Akrabalarım ve komşularımın büyük bir kısmı orada yaşıyor.İlkokulu okuduğum yıllarda köyümüzün nüfusu 1700 kadardı ve iki tane ilkokul binası öğrenci ile dolu idi.Çalışkan öğretmenlerimiz sayesinde çoğumuz parasız yatılı okulları kazanarak başarılı olduk.Ali Işık,Ahmet Gıdak(Rahmetli) ,İlhan Demirciler(Rahmetli) Veysel Yağcıoğlu hocalarımıza binlerce teşekkürler.Babam yunan işgali sırasında doğmuş.Dedem (Halil Efendi Hoca) köyün imamı imiş ve yunan papazı ile samimi imiş.Yunan askerleri babaannemden zorla tavuk almaya geldiklerinde sizi'Halil Efendi Hocaya şikayet ederim' dediğinde tavuğu iade edip hemen kaçarlarmış.Hatta dedeme ATATÜRK Denizli 'de müftülük teklif etmiş ama dedem köylü okuttuğu için minnet borcundan dolayı Üniversite(medrese) mezunu olduğu halde gitmemiş.Okuyanlar hep köyden gittiği için nüfus azaldı.Keşke fırsat olsada gidip köyün temiz havasını koklayarak yaşasak.Ama hayat şartları işte olmuyor.Yeşiloba'nın insanları çok içten ve samimidir.Köyümü özlüyorum.Köyüm beni yetiştirdiği için minnet borçluyum.En kısa zamanda görüşmek dileğiyle..
Telefonu : 794 62 89
İlçe merkezinin batısında ve ilçeye 11 km uzaklıkta bulunan bu köyümüzün nüfusu, 704’tür. Yolunun tamamı asfalttır.
Köyün elektrik, telefon, şebekeli içme suyu, cami, köy konağı, imam evi ve sağlık evi ihtiyaçları karşılanmıştır. Kanalizasyon ve futbol sahası ise yoktur.
Köyün okulu kapalı durumda olup öğrenciler Deşdemir Köyüne taşınmaktadır.
Köyün 15600 Da susuz tarım arazisi ve 6885 Da orman arazisi vardır. Medele Şarap Fabrikası bu köyümüzde bulunmaktadır. Ayrıca köyde 120 adet büyükbaş ve 900 adet küçükbaş hayvan bulunmaktadır.
Köyde 115 adet traktör, 30 adet otomobil, 5 adet minibüs, 2 adet kamyon, 1 adet kamyonet ve 1 adet otobüs faaliyet göstermektedir.
Köyde üzüm (6740 Da) , buğday (2230 Da) , arpa (1482 Da) , nohut (1167 Da) ve tütün (830 Da) tarımı yapılmaktadır.
Yeşiloba köyü,Denizli'nin Bekilli ilçesine bağlı kuzey doğu köylerinden biridir.Çevrede Bekilli'den sonra kurulan en eski köydür.Eski ismi Medele'dir.Fakat o isim konulduğuna dair resmi belge yoktur.Bir rivayete göre 850 yıl önce Medine'den gelen bir kadının köye yerleşip kendi adına uygun Medile ismini koymuştur.Sonradan bu isim medele olarak söylene gelmiştir.2, bir rivayet 800 yıl önce Anadolu selçuklu devleti ordularında büyük kahramanlıklar göstermiş,yaptığı savaşlarda gazi olmuş, Oğuzlar soyundan bir zat o devrin hükümdarı tarafından madalya ile taltif edilerek hizmetleri karşılığında bu bölgenin o zata verilmesidir.Madalyalı zat çevresi ile birlikte gelip buraya yerleşmiş, kurduğu köyün adınıda Madalya koymuştur.Bu rivayeti destekleyen bir taş köyde mevcuttur.Verimli ve geniş arazi üzerine kurulan köy çevrenin en büyük köyü olmuştur.Çevrenin en büyük pazarının burada kurulması köyün gelişmesinde rol oynayan faktörlerden birisi olup,köy kısa zamanda 200-300 haneye yükselmiştir.
Büyük menderes vadisinin Kuzey yamacında kurulan köy güney rüzgarlarının tesiri ile yer değiştirerek şu anda bulunduğu kuzedeki düz ve verimli araziye doğru kaymıştır.Bu değişiklikler seyrini takip edreken köyün 5 km batısında şimdi ışıklar diye adlandırılan mevkide ışıklar köyü, yine 3 km güneybatıda Mamaklılar diye adlandırılan köyü kurulmuş olup halen bu mevkide Mamaklı mezarı diye adlandırılan bir mezarlık bulunmaktadır.200 yıl öncesine kadar bu 3 köy gayet iyi geçinmekte iken,Mamaklıların Işıklı köyünün ağasının kızını kaçırmaları ile başlayan kavgalar sononda mamaklı köyü yenilip dağılırken,geriye kalan 3-5 aile medele'ye sığınmışlardır.Şu anda bu aileler köyümüzde Mamaklılar namı ile yaşamlarını sürdürmektedirler.
Işıklı köylüleri ise Osmanlı hükümeti tarafından cezalandırılarak şimdiki Çal ilçesine bağlı olan Kocaköye sürgün edilmiştir.Yapılan incelemelerde Kocaköy Işıklılar tarafından kurulduğu söylenmektedir.Bu iki köyün arazisinin Medele sınırları içerisine girmesi köyü bir kat daha zenginleştirmiştir.Medele nin çevrede en çok araziye sahip olmasının nedeni budur.Medelenin gelişmesi her alanda fazla sürmemiştir.Şapçılar köyünün altındaki kayı panayırının açılması Medeleye en büyük darbeyi indirmiş olup,arazisinin genişliği zengin halkı zevk ve sefaya sürüklemiş sonunda fakir düşen halk,türeyen eline köle olarak düşmüş olup zengin köyde sefalet başlamıştır.Bu arada meydana gelen salgın hastalıklar köy nüfusunu yarıya indirmiştir.Köy 1920-1922 yılları arasında Yunan işgali altında kalmasına rağmen büyük bir hasar görmemiş olup,Atanın önderliğinde ilan edilen Cumhuriyetle birlikte tekrar kendini toplayıp eski zenginliğine dönmüştür.kuruluştan 1962 ye kadar medele,62-64 arası iç işleri bakanlığının kararı ile Dibekli adını almış64 de halkın isteği üzerine köy YEŞİLOBA adını almıştır.
Kuzeyde Uşak ilne bağlı Büyük kayalıve küçük kayalı,batısında Kızlık ve Hanyeri köyleri vardır.Kuzeydoğu da kutlubey kasabası ve Deşemir köyü Güneyinde Çoğaşlı köyü vardır.Doğu komşusu Çakırlar köyü ile arasından Büyük menderes ırmağı geçmektedir.En çok ticari ilşkileri Bekilli ile Ortaköydür.Ortaköye ulaşım B.Menderes üzerinden hayvanlarla sağlanmaktadır.
Köy kendi adı ile anılan ovasında geniş ve düz bir araziye kurulmuştur.Çevresindeki Büyük menderes ve ışıklar vadilerinde sebze ve meyve üretilir.Rakım 850 dir.Yazları sıcak ve kurak kışları ılık ve yağışlıdır.kuzey batısında menderesin bir kolu olan banaz çayı geçmektedir.köyümüzde pratikten yetişme halen çobanlık yapan Türk Halk Müziği çalıp söyleyen,gözleri görmeyen,Kör Hüseyin lakaplı Recep EROĞLU'nun kendi eserleride mevcuttur.
Köyde belli başlı Tütün,Bağ,Sebze ve meyva üretimi yapılmaktadır.Meyva olarak nar,ceviz ve incir yetiştirilmektedir.Sebze olarak pırasa,balkabağı,biber,patlıcan üretilir.Köyümüz zirai açıdan oldukça bilgilidir.Bu konuda ihtisas yapmış köylülerimiz köylülere yardımcı olmaktadır.Köyde el sanatlarından Çuval,halı,kilim,heybe gibi dokumalar yapılır.,
FOLKLOR
1981 yılında köy ilkokulu çocuklarından kurulmuş ekiplerin çok kısa zamandaDeşdemir köyünde yapılan bölge birinciliği,Çal ilçesinde yapılan ilkokullar arası folklor yarışmasını kazanmıştır.Ve bu ekip yörede yapılan açılış ve karşılamarda hizmet vermiştir.Bu minik ekip 17 temmuz 1981 tarihinde Malatya da yapılan kayısı festivalinde Denizli ilini temsil etmiştir.Bu başarılara en büyük katkıyı Minik ekibin çalıştırıcısı Öğretmen Haydar KAYA yı da anmadan geçemiyoruz.değerli öğretmen arkadaşlarımız Melek ÖZDEMİR,Mustafa ÖZDEMİR,Cahit ÇAKMAK,H.İbrahim ERENLER,Hilmi AKHAN,Köy halkından Şeref BAKIRHAN,Yılmaz EROĞLU ve Mustafa NARİNCE ekibe maddi ve manevi desteği sağlıyanlardır.
Not:bu yazılar 'HER YÖNÜYLE YEŞİLOBA' Kitabından alınmıştır.
Kitabı hazırlayanlar:
Mustafa NARİNCE
Haydar KAYA
Şeref BAKIRHAN
ORDA BİR KÖY VAR UZAKTA
BEKİLLİ’NİN MEDELE KÖYÜNDE
YAŞAYAN TARİHSEL VE KÜLTÜREL MİRAS
Nizami ÇUBUK
www.nizamicubuk.com
Şairim,
Zifiri karanlıkta gelse şiirin hası
Ayak seslerinden tanırım.
Ne zaman bir köy türküsü duysam,
Şairliğimden utanırım.
Ah bu türküler, köy türküleri
Ne düzeni belli, ne yazanı… (Bedri Rahmi Eyüboğlu)
Medele Köyü, çocukluğumun geçtiği Denizli’nin en uzak köylerinden biridir. Uygarlıkları kucağında büyüten Menderes’in kıyısında, ona tepeden bakan ve ona hükmeden bir köy… Antik coğrafyadaki adı Motella… Zamanla değişim geçirerek Türkçeye uygun bir söylem şekline; Medele’ye dönüşmüştür. (Resim–1, 2, 3, 4, 5)
Motella, Bahadınlar Köyü Asarı’nda bulunan Apollon Lermenos Tapınağı’nın yazıtlarında adı en çok geçen yerdir. Friglerden beri, Motellalıların buraya gelerek kefaret ödeyip, günahlarından arınmaya çalıştıkları anlatılmaktadır.
Bir ara, Bizans kraliçesi Pulcheria’nın adının verildiği bir kent olarak, Pulcherianopolis olarak anılmıştır (M.S. 414–453) . Daha sonra yine Bizanslılar Döneminde Phrygia Pakatiane’ye (Batı Frigya’ya) bağlı önemli bir yerleşim yeri olarak Motella’ya piskoposluk unvanı verilmiş ve Metallopolis (Metelloupolis / Metellopolis) adıyla anılmıştır.
Motella adının nereden geldiği konusunda çeşitli araştırmalar ve yorumlar yapılmıştır: Ramsay’a göre; Friglerde çok kullanılan bir kadın adı olan Motalis’den, Kilikyalı (Çukurovalı) bir erkek adı olan Motales’den ya da Hitit kralı Mutalli (Muttallu) den gelmiş olmalıdır.
Bilge Umar’a göre; Medele’nin eski adı Motella’da; Luwi dilinde “geçit, boğaz” anlamına gelen “ela” sözcüğü (Mot ella) açıkça görülebilmektedir. “Metha” (Mota, Meda, Mada) sözcüğü ise “Ma Tapınıcısı” anlamına gelmektedir. Buradan yola çıkarak Mad(a) -Ela, “Ma Tapınıcısı Geçidi (Boğazı) ” olması gerekmektedir. Bugün Medele Köyü ile karşıdaki Dionysopolis (Ortaköy) arasındaki Menderes’in aktığı derin vadi geçit (boğaz) olarak anlatılmış olmalıdır.
Medele, Anadolu uygarlıklarında özellikle Friglerde yaygın olarak kullanılan Ana Tanrıça inancından kaynaklanan bir adlandırma da olabilir. Ma, Mo, Me, Meth eklerinin Ana Tanrıça’nın ekleri olduğu düşünülürse, belki de “Ana Tanrıça Boğazı” anlamına gelmektedir.
Abdurahman Çamlı’ya göre ise köyün adı; Persler (Medler) den gelmektedir. Perslerin Yunanistan seferlerinden geriye kalanların kurduğu bir köydür. Kendi köylerini “Med Eli” (Medlilerin yeri) olarak adlandırmışlardır.
Bütün bu anlatılanlara katkıda bulunmak için, mitoloji kahramanı Prometheus adının etimolojik çözümlemesi yapıldığında, ilginç bir ipucu ortaya çıkacaktır: “Prometheus” (Pro-metheus) , önceden gören demektir. “Metheus” ise gören demektir. Buna göre “Methella’nın” (Methe-Ella) anlamı, “Boğazgören” ya da “Boğazabakan” olmalıdır. Çünkü Medele’nin ilk yerleşim yeri Kaşaltı denilen, hemen düzlükten vadiye inilen yerdedir. Burası yön olarak geniş bir panaromayla; Dionysopolis’e, Apollon Lermenos’a ve Kuyucak Boğazı’na doğru bakmaktadır. Apollon Lermenos Tapınağı’na gidenler için Menderes’in derin vadisi; boğazdır.
Bazen, sessiz gecelerde Kuyucak Boğazı’nın harlaması ta Medele’ye kadar duyulur… Bunun halk arasındaki yorumu; yakın zamanda yağmur yağacağı anlamına gelmektedir. Kocasuyun (Menderes’in) ve Kuyucak Boğazı’nın Medele insanlarının yaşamında gizemli bir yeri vardır.
Karşıdaki Çakırlar Köyü’nün altında bulunan geniş sekiye “Medele Düzlüğü” denir. Oraya gitmek için Menderes’i geçmek gerekir. Menderes Medele için boğazdır, geçittir. Bu yüzden Medele adında boğaz ya da geçit vurgusunun mutlaka olması gerekmektedir.
Medele adı bazılarına rahatsızlık vermiş olmalı ki, 1962 yılında, İçişleri Bakanlığı’nın kararıyla adı “Dibekli” olarak değiştirilmiştir. Bu adı köylüler hiç sevmedikleri için itirazda bulunmuşlar, yapılan başvurular üzerine, 1964 yılında köyün adı “Yeşiloba” olarak değiştirilmiştir… O günden bugüne köyün resmiyetteki adı Yeşiloba olarak kullanılmaya devam etmiştir… Ancak Medele tarihsel mirasının farkındadır. Moda heveslere pabuç bırakmaz. Bugün hangi köylüye sorsanız keyifle Medeleli olduğunu söyleyecektir. (Ha! Az kalsın unutuyordum. Benim de nüfus cüzdanımda doğum yerim olarak Medele yazıyor…)
Köyden Çanakkale ve Kurtuluş Savaşlarına büyük bir katılım olmuştur. Medele 1920–1922 yılları arasında Yunan işgali altında kalmıştır.
Medele’deki okuryazar oranı ve okumuş insan sayısı Türkiye ortalamasının üzerinde yer alır.
Medele’de tarihsel miras yaşıyor… Hala “Ören” ve “Asar” denilen yerlerimiz var. Define avcılarına rağmen evlerin duvarlarında yeni işlevler yüklenerek kullanılmakta olan antik dönemlerden kalma yazıtlar, mimari malzemeler, heykel parçaları görülebilmektedir. Uyanık çerçiler sakız karşılığı eski paraları (sikkeleri) toplamış olsa da, çapa zamanında toprağı karıştırdığınızda yenileriyle karşılaşabilme ihtimaliniz var. Etnografik ve folklorik değerlerimizin plastik leğen karşılığında, kilimlerimizin makine halılarıyla değiştirilmesine karşın hala özgün örnekleri bulabilme, bozulmadan duran yüklüklerimize ulaşabilme şansınız var…
Halk edebiyatının en güzel kaynaklarını; El değmemiş masalları, manileri ve ninnileri derlemek için geç kalmış sayılmazsınız. Düğünlerde ve bayramlarda birlikte eğlenme kültürüne bağlı olarak gelişen “meydan eğlencelerinin”, “seyirlik oyunların” izini sürebileceğiniz yaşlı insanlar, canlı bellek olarak hala yaşıyorlar. Acıyı bölüşerek azaltmayı; Coşkuyu paylaşarak çoğaltmayı yaşam felsefesi sayan güngörmüş insanlar hala buradalar…
Bu bildiride daha çok eski kilim örnekleri, taş duvar işçilikleri, mimaride kullanılan bezemeler ve taş süslemeciliği tanıtılmaya çalışılacaktır.
Medelelilerin geleneklerine göre; insanoğlunun iki tür kilimi (yaygısı) mutlaka olmalıdır. Biri çeyizlik (bu dünyalık) biri de ölümlük (öte dünyalık) . Çeyizlik olanlar ya yüklüklerde dizilir renk renk sıra sıra ya da odalara serilerek gündelik hayatın kahrını çekerler… Ölümlük olanlar ise cenaze töreninde tabutun üzerine örtülürler ve mezarlık dönüşünde köyün camisine bağış olarak serilirler. Bu yüzden köyün camisi kilim müzesi gibidir, yüzyılların kültürel mirasına ev sahipliği yapar. 1978 yılında Çal Kilimleri konusunda yaptığım lisans tezimin ana malzemelerini bu kilimlerden seçmiştim. Tez çalışmalarında Çal Kilimleri dokunuş tekniği ve motif zenginliği bakımından Üçkuyu ve Kuyucak Kilimleri olarak iki grupta toplanmıştı. Medele Köy Camisi’nden seçilmiş olan kilimler çok beğenilmişti… Özgün eserlerdi... Ancak birkaç yıl önce kilimlerin başına gelenleri duyunca çok üzülmüştüm. Köyün imamlarına lojman yapımında kaynak yaratmak üzere hepsi de satılmış, yerine tek renk makine halısı serilerek değiştirilmişti. (Resim–6, 7, 8, 9)
Medele’de taş malzemeyle yapılmış olan hanay evlerin duvar işçiliklerinin mutlaka tanıtılması gerekmektedir. Taşların üst üste yerleştirilmesindeki ustalık, kemerli pencerelerin estetiği ve köşe taşlarındaki uyum, yapanların ve yapılanların kalitesini öylesine yükseltmiş olmalı ki; Yapı ustası hanay evin dışa bakan duvarına gülbezekler koyarak adını özenle yazmıştır. (Resim–10, 11, 12, 13, 14, 15, 16, 17, 18)
Yine hanay evlerin iç dekorundaki ahşap işçiliği; göbekli tavanlar, işlemeli dolaplar ve kapılar mutlaka koruma altına alınmalıdır. (Resim–19, 20, 21, 22, 23)
Medele Köyü’nün Mezarlığı da oldukça eskidir. Burada bulunan “Kartal Dede” yatırına komşu köylerden bile gelinerek, adaklar adanır. (Resim–32) Yatır açık alanda, antik dönemden kalma taş bloklarla çevrili, bir meşe ağacının altındadır. Meşe ağacına bez bağlanarak dilekte bulunulur. Adaklar adanıp, dualar edilerek hayır yemekleri yenir. Köyün güney batısındaki “Erenler” yatırı da aynı özelliklere sahip, pınar başında bir adak yeridir.
Mezarlıkta bulunan bazı mezar taşlarında Türk sanatının geleneksel “kıvrıkdal bitki üslubunda” görülen motifler yer almaktadır. Bazı mezar taşlarında Balbalları andıran özelliklere rastlanılmaktadır. Özellikle, ölen kişinin cinsiyetini vurgulamak için mezar taşlarına yapılan takı, bitki ve silah motifleri; çok zengin bir taş işçiliği olarak karşımıza çıkmaktadır. (Resim–24, 25, 26, 27, 28, 29, 30, 31)
Mezarlıkta bir başka kalıntı da artık örneği hiç kalmamış olan “Musluk”tur. (Resim–33) Bunlar, eskiden yolcuların su ihtiyacını karşılamak için yolların kenarlarına yapılan ve içinde su dolu küpler bulunan tek gözlü sade yapılardır. Küplerin suyu, musluğu yaptıran hayırsever tarafından her gün takviye edilerek, asla susuz bırakılmazdı… Yol boylarındaki musluklar, sarnıçlar, avganlar (açık sarnıç) ve serenli kuyular hep insanca yaşamanın, paylaşmanın, karşılıksız sevmenin ve almadan vermenin güzel örnekleridirler.
Medele’nin güney batısında yer alan Erenler, Akkaya, Yıkılan ve Şahan Kayası uçurumları (yarları) görülmeye değer jeolojik oluşumlardır. Bu yarlarda bulunan mağaraların birçoğuna çıkılamadığı için keşfedilmeyi ve araştırılmayı beklemektedirler.
Doğduğumuz topraklara olan borcumuzu ödemek için ne yapsak azdır… Saygılarımla…
Nizami ÇUBUK
www.nizamicubuk.com
Bilgileri derleyen:
T u n c e r M A N K I R............