Yaratıcı İçinde yaşadığı düzen ne olursa olsun Karşı koyandır. Çünkü karşı koyulmayacak bir düzen yoktur. Ve karşı koymaya izin vermeyen bir düzen İnsandan yana olana Karşı olan bir düzendir
Bütün yollar insana çıkar. Ne kadar kaçarsan kaç insanlardan Sonunda yine onlara gidersin. Çünkü başka çıkar yol yoktur. İnsanların dışında hiçbir çıkış yolu yoktur.
Senin var olduğun ülkede sessizlik istiyorum...Cellat kesilmiş öfke kusan kara kargaların lakırtısından usanışımın yıldönümündeyim...Vücudumda hançerden delik deşik edilmiş kelimelerin mahpusluğu...Yaralarım kör kuyular kadar derin...Tuz banası bir hale geldi bedenim...
Bana yaklaş ve hükmünü neşret...Çilek mevsiminden bahset...Yapraklarımıza uğur böcekleri konmayan çilek mevsiminden...Acılarımızı el bombalarına sığdıranlara ıslah haberleri gönderelim...Suni zelzelelerle ülkemizi sarsmaya çalışan siyah gazete manşetlerine karşı biz hep beyazlara sarmalanalım...Varsın hükümsüz olsun rengimiz...Bombaların gürültüsünden kulaklarım iflasın eşiğinde...
Gözlerimden türeyen adamların gölgeleri...Gölgeni dirilt ve tek hüküm taşıyan sen ol...Senin firakında dönüp dolaşırken ben! Meşeden bir tabut...Sığar mı ki bu küçük beden? Akli dengelerim bozuluyor...Bombalar,gözyaşalrımdan türeyen adamlar ve meşeden bozma bir tabut! Ensiz, biçimsiz şekli, toprağa uzanıyor hükmü...
Korkmadım postalların ardına gizlenen adamlardan, korkmadım beni yakan harından... Şimdiler de korkar oldum meşeden bozma bir tabuttan...Acının kaçıncı halindeyiz? Ölüme biraz ara versek! Tankları konuşsak, seni konuşsak, hara denk düşen yüreğimi... Tanklarda nerden çıktı bilmiyorum Ülkemde var olan tanklardan, filistindeki tanklardan, yüreğimizde sürgün gibi yaşayan her daim insanlığa saldıracak olan tanklardan...Sustun'Konuş(a) mazdın ki zaten...Varlığın sus olup yüreğimde gizlenir...Ve yine sustun! Son nefesimin korkaklığında sana filistindeki taşın tankları nasıl ezip geçtiğini, ülkemdeki tankların kimleri ezip geçmeye çalıştığını anlatacağım. Bir kaç ter damlatılacak ruhuma. Sessizlik demiştim ya ne kadar da gürültülü bir mektup yazdım yine sana! Sessizliğin hükmünü ilelebet sedasızlık olan ölüm aldı...Zaman, tükenişimin yorgunluğu son cümlelerimin bitirilmişliği...Usandım tankların harekatından, usandım bombalardan, usandım savaşlardan, usandım ayrılıklardan...Bulutlara yaklaşıyorum...Son bir şehadet nidası! Nefesim tükeniyor...Toprakla birleşiyor vücudum! Bombasız, tanksız, savaşsız ve gürültüsüz bir hayat çalınıyor ömrüme...
Ben vardım ve yüz çevirdi bulutlar. Ben vardım huzura, kapılar kapandı. Kapısında yattım, köpeklerle sabahladım, tiz bir çığlık gibi geçti içimden geceler, nemli bir rüzgar olsun okşamadı saçlarımı. Ben yürüdüm ve benle yürüdü uzaklar. Saralı değildim. Veremli değildim. Hummalı değildim. Yağmur susuzu dualarım vardı. Yüzüme mahsus hüzünlerim vardı. Bir damla gözyaşına muhabbetim ve hasretim vardı.
Ben geldim ve şehirden el etek çekti yağmurlar. Islak kaldırımlara sürdüm ellerimi, yüzümü oluklara uzattım… Allah’ım.
Ben vardım ve yüz çevirdi bulutlar. Ben vardım huzura, kapılar kapandı. Mücrimlerle anılmak yazıldı alnıma. Vebalılarla bir sürüldüm şehirlerden. Yağmur susuzu yüreğimle mecalsiz kalakaldım dağlar başında.
Bütün kapılar kapandı. Yolların sonu, dibi karanlık ve mustarip uçurumlar. Çok zamandır bulutsuzum. Sitemim var. Susunca dağları ürperten kahrım var. Hasretinden çatlamış dudaklarım var. Ah kimsenin geçmişe bir vefa borcu yok ve yarın, pek karanlık hep eyyam-ı buhur… Alnımda yağmursuz mührü var.
Yağmurla büyüyor dağlar. Tek ü tenha bir ağaçtan ummana el uzanıyor. Kıyılar, coştukça coşuyor şehrin çocuklarıyla. Yağmurla boğuluyor dünya, ben, toprakla boğuluyorum. Bu kirli, kaypak şehre, ucuz hesapların insanlarına yağıyor yağmur; caddeler, kirli çatılar yağmurla yıkanıyor; çocuğun, bebek arabasından düşen ayakkabısının teki logarlarda boğuluyor. Bebeğin ayakkabısına düşen yağmur için olsun nelere ihanet etmezdim. Ne kadar da çaresizim! ..
Ben vardım ve yüz çevirdi bulutlar. Ben vardım huzura, kapılar kapandı. Tevbelerimden başka azığım yok. Siyaha çalan rengim ile cahiliyye Mekkesinin pazarlarında alınıp satılan bir kölesiyim yağmurdan uzak. Hava kuru ve sıcak. Öylesine sıcak ki gölgesi uzuyor güneş neye çarparsa. Yağmurlar uzuyor uzak… Kayalara yağan yağmur kadar nasipsizim. Yağmur uzak.
Bulutların benden beklediğini yüreğime yaz Allah’ım
deneme insanların duygularını hayallerini bence aktardıkları edibiyat dalıdır bilim ile edebiyat icice oldugundan bu deneme beni kendine cekti bu konuda bircok yazım yok ama dusuncem var elbette demoıgoji yapmak istemeyenler icin biraz daha dusunulmesi gereken bi konudur ayrıca herkez yazamaz bence ilham alanlar yazabilirler...
az önce mailime geldi.... :))))) bilmem gerçek bilmem uydurmaaaaa.... :))))
Olayın kahramanları, iki üniversite ögrencisi. koyu geyik muhabbetinin düğümlendiği durumlardan birinde, bu iki kafadar bir iddiaya girer. Delikanlılardan biri, odanın tavanında asılı olan ampulü ağzına tamamen sığdırabileceğini iddia eder. Evet yanlış okumadınız, bildiğiniz 100 mumluk ampulü... ve sigdirir da. Ancak bir sorun vardir. Ampulü agzindan geri çikaramamaktadir. arkadasi hayret eder bu nasil is diye, o da evdeki başka bir ampulü agzina sokar ve tabii ki o da çikaramaz. Bunun üzerine iki kafadar hastanenin yolunu tutmaya karar verirler. Agizlarinda ampul oldugu halde bir taksiye atlarlar. Konusma zorlugu çekerek güya taksiciye dertlerini anlatirlar. Taksici bir taraftan gülme krizi geçirirken bir taraftan da 'nasil olur abi ya, ugrassaniz çikar, bir asilin suna, saka mi yapiyonuz? ' diye söylenmektedir. Neyse aksamin bir yarisinda acile gelirler. Taksici ayrilir. Doktorlar çocuklari beklemeleri için bir odaya alir. Veeee, aradan 15 dakika geçmeden taksici kapida görünür; tabii agzinda bir ampulle. Amcam çocuklara inanmamis, açik olan bir marketten ampul almis ve denemistir ! !
Şimdi anladınız mı Ampul Partisi'nin Türkiye'de nasıl iktidara geldigini?
SEÇİMLERE AZ KALDI,BİR DAHA SAKIN DENEMEYE KALKMAYIN! ! !
AMPUL BİR KERE DAHA GIRDI MI ARTIK ONU AMERİKA BİLE CIKARAMAZ..
Bir zamanlar bu yaşamda ayak takımınada ihtiyaç varmıdır diye sordum kendime.. Öyle ağır geldiki bu soru bana.. az kalsın boğulup gidecektim.. ekmek için kurt gereklimiydi.. Kin tutmuyordum.. tiksiniyordum.. Ah ayak takımınıda zeki bulduğum zaman zekadan iğrendim.. Zerdüşt düşmanlarına şu öğüdü verdi.. zerdüşt sert rüzgardır.. rüzgara karşı tükürmekten çekinin.. Dostlarım size şu öğüdü veririm.. içlerinde ceza eğilimi kuvvetli olanlara güvenmeyin.. Bilin ki insanlar eşit değildir... Nietzche böyle demiş...
Düşen bir yaprak.. simsiyah toprak.. aylardan kasım.. Yastayım tutacağım demiştim yasını Unutmadım Gözlerini kaçırmaya başladığından beridir tutmaktayım yasını Beni Affet ama af dileme benden . Bozguna uğramış orduların hüznünü taşıyorum.. ama kaçmadım hiçbir zaman.. Tek bir iz yoktur sırtımda.. bu yüzden başım dik.. kelimelerim acımasız olacak.. Ah güzeli iyiyi çağrıştıran herşey.. ah yasemine bulanmış öykü, rüzgar, ten.. Sen, Beni yoldan yollara iten, kaç kez kustum suskunluğumu kaldırımlara bir bilsen. Aşk bir çağrışımdı ilmiğini dokudum.. gökyüzünden gocunup toprağı tortudum.. Parçaladım toprağı, tenimi.. yoruldum Geceleri kayıp bir düş gibi uğrağın oldum senin, Sesinin maviliğine düştüm sonra.. kayboldum..
Kara bulutlar bibi dökülürdü saçların beyaz tenine Bilmem yanağından cennete ıslak bir yolmu geçer Açıklaması varmıdır sensizlik haricinde yalnızlığın
Döküldüm.. topla beni döküldüğüm yerden Söküldüm.. dik beni yeniden kalbine.. vesaire vesaire
Beni sürdün vadilerimden.. dağlarımı kışkırttın aleyhime Söyle bir şey kaldımı geriye...?
Karartılar.. bu nedir, gökyüzü kırmızıya çalar.. biliyorum eski çağ duyguları bunlar.. gelişemedim.. Mahcup bir ifade yüzümde bu yüzden.. ne bir kınama.. ne bir sitem.. Ey hüzünlü güzel.. balu şerbetmidir elinden ölüm hey? Hey söyle daha ne denile..
Vesaire Yani sair yönleri sevgilinin..
- ŞAM SELEMİYE GECENİN KARANLIK BİR VAKTİ.. MEVSİM MEVSİMSİZLİK -
bu güzide atasözünün denemesini yapıyorum :)
'gözden ırak olan gönülden de ırak olur'
yok denerim denerim.. bananee :))))))))
... :)))
Yaşım ilerledikçe daha iyi görüyorum,
Önemli olan öğrenmek değil;
Anlamak(mış) .
Yaratıcı
İçinde yaşadığı düzen ne olursa olsun
Karşı koyandır.
Çünkü karşı koyulmayacak bir düzen yoktur.
Ve karşı koymaya izin vermeyen bir düzen
İnsandan yana olana
Karşı olan bir düzendir
Bütün yollar insana çıkar.
Ne kadar kaçarsan kaç insanlardan
Sonunda yine onlara gidersin.
Çünkü başka çıkar yol yoktur.
İnsanların dışında hiçbir çıkış yolu yoktur.
Mektubumda Ölüm Kokusu
Senin var olduğun ülkede sessizlik istiyorum...Cellat kesilmiş öfke kusan kara kargaların lakırtısından usanışımın yıldönümündeyim...Vücudumda hançerden delik deşik edilmiş kelimelerin mahpusluğu...Yaralarım kör kuyular kadar derin...Tuz banası bir hale geldi bedenim...
Bana yaklaş ve hükmünü neşret...Çilek mevsiminden bahset...Yapraklarımıza uğur böcekleri konmayan çilek mevsiminden...Acılarımızı el bombalarına sığdıranlara ıslah haberleri gönderelim...Suni zelzelelerle ülkemizi sarsmaya çalışan siyah gazete manşetlerine karşı biz hep beyazlara sarmalanalım...Varsın hükümsüz olsun rengimiz...Bombaların gürültüsünden kulaklarım iflasın eşiğinde...
Gözlerimden türeyen adamların gölgeleri...Gölgeni dirilt ve tek hüküm taşıyan sen ol...Senin firakında dönüp dolaşırken ben! Meşeden bir tabut...Sığar mı ki bu küçük beden? Akli dengelerim bozuluyor...Bombalar,gözyaşalrımdan türeyen adamlar ve meşeden bozma bir tabut! Ensiz, biçimsiz şekli, toprağa uzanıyor hükmü...
Korkmadım postalların ardına gizlenen adamlardan, korkmadım beni yakan harından... Şimdiler de korkar oldum meşeden bozma bir tabuttan...Acının kaçıncı halindeyiz? Ölüme biraz ara versek! Tankları konuşsak, seni konuşsak, hara denk düşen yüreğimi... Tanklarda nerden çıktı bilmiyorum Ülkemde var olan tanklardan, filistindeki tanklardan, yüreğimizde sürgün gibi yaşayan her daim insanlığa saldıracak olan tanklardan...Sustun'Konuş(a) mazdın ki zaten...Varlığın sus olup yüreğimde gizlenir...Ve yine sustun! Son nefesimin korkaklığında sana filistindeki taşın tankları nasıl ezip geçtiğini, ülkemdeki tankların kimleri ezip geçmeye çalıştığını anlatacağım. Bir kaç ter damlatılacak ruhuma. Sessizlik demiştim ya ne kadar da gürültülü bir mektup yazdım yine sana! Sessizliğin hükmünü ilelebet sedasızlık olan ölüm aldı...Zaman, tükenişimin yorgunluğu son cümlelerimin bitirilmişliği...Usandım tankların harekatından, usandım bombalardan, usandım savaşlardan, usandım ayrılıklardan...Bulutlara yaklaşıyorum...Son bir şehadet nidası! Nefesim tükeniyor...Toprakla birleşiyor vücudum! Bombasız, tanksız, savaşsız ve gürültüsüz bir hayat çalınıyor ömrüme...
Yüzüme mahsus hüzünlerim
Ben vardım ve yüz çevirdi bulutlar. Ben vardım huzura, kapılar kapandı. Kapısında yattım, köpeklerle sabahladım, tiz bir çığlık gibi geçti içimden geceler, nemli bir rüzgar olsun okşamadı saçlarımı. Ben yürüdüm ve benle yürüdü uzaklar. Saralı değildim. Veremli değildim. Hummalı değildim. Yağmur susuzu dualarım vardı. Yüzüme mahsus hüzünlerim vardı. Bir damla gözyaşına muhabbetim ve hasretim vardı.
Ben geldim ve şehirden el etek çekti yağmurlar. Islak kaldırımlara sürdüm ellerimi, yüzümü oluklara uzattım… Allah’ım.
Ben vardım ve yüz çevirdi bulutlar. Ben vardım huzura, kapılar kapandı. Mücrimlerle anılmak yazıldı alnıma. Vebalılarla bir sürüldüm şehirlerden. Yağmur susuzu yüreğimle mecalsiz kalakaldım dağlar başında.
Bütün kapılar kapandı. Yolların sonu, dibi karanlık ve mustarip uçurumlar. Çok zamandır bulutsuzum. Sitemim var. Susunca dağları ürperten kahrım var. Hasretinden çatlamış dudaklarım var. Ah kimsenin geçmişe bir vefa borcu yok ve yarın, pek karanlık hep eyyam-ı buhur… Alnımda yağmursuz mührü var.
Yağmurla büyüyor dağlar. Tek ü tenha bir ağaçtan ummana el uzanıyor. Kıyılar, coştukça coşuyor şehrin çocuklarıyla. Yağmurla boğuluyor dünya, ben, toprakla boğuluyorum. Bu kirli, kaypak şehre, ucuz hesapların insanlarına yağıyor yağmur; caddeler, kirli çatılar yağmurla yıkanıyor; çocuğun, bebek arabasından düşen ayakkabısının teki logarlarda boğuluyor. Bebeğin ayakkabısına düşen yağmur için olsun nelere ihanet etmezdim. Ne kadar da çaresizim! ..
Ben vardım ve yüz çevirdi bulutlar. Ben vardım huzura, kapılar kapandı. Tevbelerimden başka azığım yok. Siyaha çalan rengim ile cahiliyye Mekkesinin pazarlarında alınıp satılan bir kölesiyim yağmurdan uzak. Hava kuru ve sıcak. Öylesine sıcak ki gölgesi uzuyor güneş neye çarparsa. Yağmurlar uzuyor uzak… Kayalara yağan yağmur kadar nasipsizim. Yağmur uzak.
Bulutların benden beklediğini yüreğime yaz Allah’ım
valla deneme nedir ben onu merak ediyorum
deneme insanların duygularını hayallerini bence aktardıkları edibiyat dalıdır
bilim ile edebiyat icice oldugundan bu deneme beni kendine cekti
bu konuda bircok yazım yok ama dusuncem var
elbette demoıgoji yapmak istemeyenler icin biraz daha dusunulmesi gereken bi konudur
ayrıca herkez yazamaz bence ilham alanlar yazabilirler...
az önce mailime geldi.... :))))) bilmem gerçek bilmem uydurmaaaaa.... :))))
Olayın kahramanları, iki üniversite ögrencisi. koyu geyik muhabbetinin düğümlendiği durumlardan birinde, bu iki kafadar bir iddiaya girer.
Delikanlılardan biri, odanın tavanında asılı olan ampulü ağzına tamamen sığdırabileceğini iddia eder. Evet yanlış okumadınız, bildiğiniz 100 mumluk ampulü... ve sigdirir da. Ancak bir sorun vardir. Ampulü agzindan geri çikaramamaktadir. arkadasi hayret eder bu nasil is diye, o da evdeki başka bir ampulü agzina sokar ve tabii ki o da çikaramaz. Bunun üzerine iki kafadar hastanenin yolunu tutmaya karar verirler. Agizlarinda ampul oldugu halde bir taksiye atlarlar. Konusma zorlugu çekerek güya taksiciye dertlerini anlatirlar. Taksici bir taraftan gülme krizi geçirirken bir taraftan da 'nasil olur abi ya, ugrassaniz çikar, bir asilin suna, saka mi yapiyonuz? ' diye söylenmektedir. Neyse aksamin bir yarisinda acile gelirler. Taksici ayrilir. Doktorlar çocuklari beklemeleri için bir odaya alir.
Veeee, aradan 15 dakika geçmeden taksici kapida görünür; tabii agzinda bir ampulle. Amcam çocuklara inanmamis, açik olan bir marketten ampul almis ve denemistir ! !
Şimdi anladınız mı Ampul Partisi'nin
Türkiye'de nasıl iktidara geldigini?
SEÇİMLERE AZ KALDI,BİR DAHA SAKIN
DENEMEYE KALKMAYIN! ! !
AMPUL BİR KERE DAHA GIRDI MI ARTIK ONU AMERİKA BİLE CIKARAMAZ..
Bir zamanlar bu yaşamda ayak takımınada ihtiyaç varmıdır diye sordum kendime..
Öyle ağır geldiki bu soru bana.. az kalsın boğulup gidecektim..
ekmek için kurt gereklimiydi..
Kin tutmuyordum.. tiksiniyordum..
Ah ayak takımınıda zeki bulduğum zaman zekadan iğrendim..
Zerdüşt düşmanlarına şu öğüdü verdi.. zerdüşt sert rüzgardır.. rüzgara karşı tükürmekten çekinin..
Dostlarım size şu öğüdü veririm.. içlerinde ceza eğilimi kuvvetli olanlara güvenmeyin.. Bilin ki insanlar eşit değildir...
Nietzche böyle demiş...
halil cibran yazılarına bakılmasını tavsiye edebiliriz nacizane... ;)
Topraklarımdan geçti kavmim yetişemedim.
Damla damla benliğime yağan vehimler salmıyor ki gideyim.
Yorgun çocuklar ağlıyordu
Kabilemin reisi Bırakmadı.. dur dedi.. dur, durdum ve yetişemedim. Zararı yok,belki içimin gizli yörelerine beni götürecek bir kafile daha görürüm. Sürgün bu. Gurbet bu yer. Belki,ilmek ilmek köprüler örülür de gönlümde,daha bastığım ilk adımda beni sürükler en ücra köylerime.
Köylerim...Bende kurulmuş,benden olmuş...Ama hiç bilmediğim...
Kelimelerin enkazı altında kaldım.
Hangi harfi sırtlanıp atmalı,beynimi çengeline takan hangi soru işaretini çıkarmalı saplandığı yerden? Oltasına aldandığım...Kan olsa da cevabı,anlatmalıyım.
Yoksa,yeni tuzaklar kurulur yollarıma,Yoksa yolumu bulamam. Yörelerim bensiz kalır.
Sen...Adımı heceleyen kız...Yorgun kız, Aynadaki hırçın yüz...
Gitmeliyim, tutkudan bir elbise giydim.Sırrım çekiyor fikrimi,gitmeliyim. Yoksulmuşum,yoksunmuşum.Bir içimlikmiş suyum. Azığım yokmuş...
Diyorsun ki:Önünde dağ dağ yokuş.
Yalın ayak koşarım.
Hasret kilim olur yollarıma.
Ben özledikçe yolum kısalır,ben özlerim gurbet biter.Bilge bir iklimin rüzgarı soluklanır ciğerimde.
Bırak bileyim. Bileneyim ve öylece sür beni siyah taşlara...
Bir yazı
Yazılmıyanın yazılana aksi...
Düşen bir yaprak.. simsiyah toprak.. aylardan kasım.. Yastayım
tutacağım demiştim yasını
Unutmadım
Gözlerini kaçırmaya başladığından beridir tutmaktayım yasını
Beni Affet ama af dileme benden .
Bozguna uğramış orduların hüznünü taşıyorum.. ama kaçmadım hiçbir zaman..
Tek bir iz yoktur sırtımda.. bu yüzden başım dik.. kelimelerim acımasız olacak..
Ah güzeli iyiyi çağrıştıran herşey.. ah yasemine bulanmış öykü, rüzgar, ten..
Sen, Beni yoldan yollara iten, kaç kez kustum suskunluğumu kaldırımlara bir bilsen.
Aşk bir çağrışımdı ilmiğini dokudum.. gökyüzünden gocunup toprağı tortudum..
Parçaladım toprağı, tenimi.. yoruldum
Geceleri kayıp bir düş gibi uğrağın oldum senin,
Sesinin maviliğine düştüm sonra.. kayboldum..
Kara bulutlar bibi dökülürdü saçların beyaz tenine
Bilmem yanağından cennete ıslak bir yolmu geçer
Açıklaması varmıdır sensizlik haricinde yalnızlığın
Döküldüm.. topla beni döküldüğüm yerden
Söküldüm.. dik beni yeniden kalbine.. vesaire vesaire
Beni sürdün vadilerimden.. dağlarımı kışkırttın aleyhime
Söyle bir şey kaldımı geriye...?
Karartılar.. bu nedir,
gökyüzü kırmızıya çalar..
biliyorum eski çağ duyguları bunlar.. gelişemedim..
Mahcup bir ifade yüzümde bu yüzden..
ne bir kınama.. ne bir sitem..
Ey hüzünlü güzel.. balu şerbetmidir elinden ölüm hey? Hey söyle daha ne denile..
Vesaire
Yani sair yönleri sevgilinin..
- ŞAM SELEMİYE GECENİN KARANLIK BİR VAKTİ.. MEVSİM MEVSİMSİZLİK -
.
montaigne denemelerini adlı eserini güzel yazmış.
nurullah ataç
bunu deneyin...
bir mağazaya işyerinizden çıkıp takım elbiseyle girin..şık giyimli birine hizmet nasıl oluyor...
ardından bir hafta sonu spor giyinip rahat rahat gezin..kimse yüzünüze nasıl bakmıyor görün :)))))
'üye' terimine son bir sorti daha.. ;)
Musa Hûb...
bu bir denemedir msj geldimi geldiyse başarılı bir deneme olmuştu! ! ! ! ! ! ! ! ! ! ! (bkn)
kesinlikle Mehmet KAPLAN! !
Ankara'da / Bahçelievler'deki lise
özgün yazılardır, serbesttir, şiir ve hikaye tadını aynı anda bulabilirsiniz. bkz. ahmet altan geceyarısı şarkıları
deneme bence birkıza...........edip bunu ilk defa yapıyorsak bu deneme
ilk defa bir işi geçekleştirmek
ne biliim
5 kere yazma denemesi başarısız:((
Bir terimi ya da ifadeyi açıklamak için yazılmış makaleden daha hafif kompozisyon gözetilerek hazırlanmış iddia.
deneme deneme 1, 2, 3, 4, :))) dan dannnn:P